18 Şubat 2013 Pazartesi

“Savaş, lider ve orduyla kazanılır”

Birkaç yıl önce söylemiş olduğum “savaş, lider ve orduyla kazanılır” sözümde, ben savaşı şiddeti kavgayı savunmuyorum. Sadece sağlığını kaybetmiş biri olarak, sağlığını geri kazanmak için hastalımın zorlu şartlarına karşı koyuşumu, kazanma azmime ve o zorlukları yenmek için verdiğim güce, enerjiye, dirence Savaş gözüyle bakıyorum. Hedefim ise bu savaşı kazanmak.

Savaş denilen şiddeti, kaba kuvveti, güçsüzü ezme politikasını masumları öldürmeyi bende sevmem, bende hoşnut değilimdir. Çok eskilerde; savaşlar, toprak kazanmak veya toprak kaybetmemek için yapılırmış veya esaretten kurtulmak için yapılırmış. Hedefe ulaşmak için yapılan bu savaşlar çok kötü ortamlara sahip olmuştur. Açlıkla, sefaletle, işkenceyle, acımasızca, vahşice yapılırdı, ihtiras kavgalarına sahne olurdu. Teröre karşı şiddet vahşet kaba kuvvet kullanılır, ama hiçbir zaman bir savaşı onaylayan bir kişi olmadım. Zaten savaş başka bir şey terör başka bir şey.

Terör ile savaşı yan yana konulamaz. 

Savaş; toprak kazanmak için, ülkeler arasında silahlı askerle yapılan, zamanı ve amacı belli güç gösterisidir. Terör ise kazanılmış bir toprağa karşı pusu ile ansızın yapılan bir şiddet gösterisi saldırıdır. 
 
Savaşın şartları vardır, zamanı da bellidir hedefi de bellidir.

Birkaç yıl önce söylemiş olduğum “savaş, lider ve orduyla kazanılır” sözü ise bu türden bir savaş değil, benim savaşım engelimle olan bir savaş, engelimin karşıma çıkardığı zorluklara karşı koyduğum direnç, güç, azim ve “dur” diyiş sadece... 

“Savaş, lider ve orduyla kazanılır” demekle, hastalığımın zorluklarını aşarak yürüyebilme çabalarımda tek başıma başa çıkışımı anlatmak istedim. Ben yürüyebilmek ve yaşamımı kendim idare etmek için, çok çalıştım, çok güç sarf ettim, bezmedim, yorulmadım.
 
Yani “savaş, lider ve orduyla kazanılır” demekle, hastanın sağlığına kavuşması için birilerinin yardım etmesi gerek, ben doğru yolu biliyorum, liderlik vasfım var, ama benim yanımda hastalığımla savaşacak birilerine ihtiyacım vardı. Ama o birileri hiçbir zaman olmadı, olsa bile güçleri yetmedi, güçleri yettiğinde de işleri başından aşkındı.

Hastalığımdan bu yana çok acı ağrı çekmeme rağmen, bin bir zorlukla her gün saatlerce ayakta durdum, her sabah yatakta egzersiz yaptım, bolca yürüme yaptım, defalarca iğneler yedim, ilaçlar kullandım, alternatif tıpta denemediğim çare kalmadı ve bunların hepsini çevremden para almadan psikolojik destek almadan yaptım. 
 
Yaptıklarımdan pişman değilim, ama sağlığıma kavuşmak için bu kadar çaba göstermeme rağmen sağlığıma tam kavuşamadım.

Beş veya altı yıl önce fark ettim ki, benim gibi hastalar sağlığına kavuşabilir, ama bunu tek başına başarması imkansız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder