Ben sadece film ve belgesel kanallarını
seyrederim. Dijiturk’ün verdiği bir yerli ve yabancı belgesel kanalı var ama
ben seyredemiyorum bunun nedeni kullandığım apartmanımızın çanak antenin uydu
olması, yoksa uydu çanak anteni yerine kendime ait küçük bir çanak antenim olsa
Dijiturk’le anlaşıp bir sürü belgesel kanalına sahip olabilirim.
Seyrettiğim belgesel kanalları içinde İz tv adlı bir
kanal var. Bu kanal birkaç yıl önce açıldı ve ilk Türk belgesel kanalı oldu.
Çok güzel programları var. İz tv ara sıra dünyaca ünlenmiş yapımları yaşamları
veriyor, ama çoğunlukla Türkiye ile ilgili yaşamları irdeliyor. Bazen kişilerin
yaşamını irdeler bazen şehirlerin kasabaların köylerin tarihlerini irdeler,
eserlerini irdeler, törelerini, yemeklerini irdeler. Son zamanlarda daha çok tarihi
yerleri eserleri yapılarını inceliyor.
Konuyu getireceğim yer; akşamüstü İz tv’de bir belgesel
izledim gerçi bunu daha önce seyrettim gibi. Programda Surp Pirgiç Ermeni,
hastanesini irdelediler. Tarihini, verdiği sağlık hizmetlerini ve içerisinde
bulunan yapıları incelediler. Belgeselin her saniyesinde hastaneyi övdüler hiç
olumsuz konuşmadılar. Ülkemizin geçirdiği savaşları anlatırken bile esirlere
yapılan işkenceler anlatılır. Surp Pirgiç’i anlatırken olumsuz hiçbir kelime
kullanmadılar.
Belgeselin bir yerinde başbakan Erdoğan’ın 2005 yılında
açılışını yaptığı töreni gösterdi. Erdoğan açılış sırasında konuşma ile
hastaneyi övüyor da övüyor, yere göğe sığdıramıyor. Onun orada o konuşmayı,
açılışı ve övünçle yapması beni üzdü. Çünkü başbakana biz engelliler gitsek
bizi öyle karşılamaz. Karşılar diyen yalan söyler.
Aslında bu tür belgeseller hazırlanırken; İz tv’nin
yapması gerekenler arasında vatandaşın tepkilerini de alıp ekranında yer
vermesi gerekliydi.
Beni üzen tarafı bardağın dolu tarafını görüp, boş tarafı umurlarında
değildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder