26 Ekim 2017 Perşembe

Bahçelievler devlet hastanesi...

Saat 12:00

Bir kaç gün önce Bahçelievler devlet hastanesi fiziksel tedavi bölümü 6 numaralı muayene odasında hizmet veren fiziksel tedavide uzman doktoru olan Aynur Şahin'e muayene olmak için randevu almıştım… Sorunlar yaşasam da bugün saat tam 09:45’de oradaydım, biraz önce de muayenemi olup eve geldim.

Hastaneye gitme sebebim sağ kolumda oluşan bir rahatsızlık, ben alternatifi olmadığı için sağ koluna aşırı yüklenen bir kişiyim. Son bir yıl içinde rahatsız eden ama canımı fazla yakmayan bir şikayetim vardı, ama birkaç hafta önce bu can yanmalarım iyice arttı ve hareket ettirdiğimde dayanamaz hale geldim. 

Bugün hastaneye, annem kardeşim ve ben gittik… Yanımıza da evde kullandığım manuel tekerlekli sandalyemi aldık, çünkü dışarıda kullandığım akülü tekerlekli sandalyem hem çok ağır kardeşimin aracına bindir indir yapması zor olurdu, hem de hastane çok kalabalık olacağından doğru dürüst kullana bilmem mümkün olmazdı.

Üç gün önce internet aracılığıyla almış olduğum randevum bugün saati 10:06'dıydı ve biz tam 09:50’de hastane bahçesine girişimizi yaptık... Yaptık, ama kardeşim aracı ile hastanenin bahçesinde park edecek yer bulamadı ve bahçeden çıkıp cadde üzerinde bir köşeye park edip beni yüz metre civarı manuel tekerlekli sandalyemi iterek hastaneye kadar getirdi. 

Hastanenin bahçesi o kadar acı durumda ki, resmen araçlar arasında yürüyecek alan bile bırakmamışlar, boşluk olan her yeri araçla doldurmuşlar. Mümkün olsa araçları üst üste koyalardı. 

Ben bir tekerlekli sandalyeli engelliyim, on dakika sonra muayeneye gireceğim ve birkaç metre ötedeki hastaneye giremiyorum… Ayıp, Günah ve en önemlisi de insanlığımıza yazık.

Burada düşüncesizlik sadece hastane yönetiminde değil, burada araç sürücülerinin de bir düşüncesizliği var.

Bana sorarsan; hastane yönetimi de problemli, o araç sürücüleri de problemli… Hemen birkaç kilometre ötedeki ruh ve sinir hastalıkları hastanesine yatmaları tedavi olmaları gerek.

Neyse!

Kardeşim beni o rastgele park etmiş araçların arasından birkaç dakika içinde hastane içine soktu, ama hastane içinde 2. kata çıkmamız yaklaşık yirmi dakikamızı aldı.


Hastane o kadar çok kalabalık ki, koridorda ilerlemek mümkün değil… İkinci kata çıkmak için ilk gittiğimiz asansörün önünde bir bebek arabalı birde tekerlekli sandalyeli vardı, bunun yanı sıra beş altı sağlıklı bekliyordu. Yaklaşık üç dört dakika bekledikten sonra asansör gelmeyince kardeşim beni koridorun sonundaki bir başka asansör kabini önüne getirdi.

Orada yine bir kalabalık vardı, ama bu sefer asansörün kabini içine girebildim, ama asansör bir türlü hareket etmedi, “sanırım bozuk” dedik ve indik. Ben tekerlekli sandalyemle kabin içinden çıktım, ama kabin içinde gencecik bedenler beklemeye devam ediyordu.

Bir tarif aldık ve bu sefer bir başka asansöre doğru gittik, oradaysa sadece bir bayan vardı ve onunla yaklaşık beş dakika bekledik, ama o asansör hiç gelmedi, asansörün ışıklı göstergesi aynı yerde durduğundan, “sanırım bozuk” dedik ve asansör önünde bekleyen bayanın tarif ettiği asansöre gittik.

Bu gittiğimiz asansörün önü de tıklım tıklımdı, ama birkaç dakika bekledik ve o asansörle ikinci kata çıkıp Aynur hanıma muayenemi yirmi dakika gecikmeli olarak oldum.



Aynur hanım şikayetimi dinledikten sonra “kolunu aşırı zorlamışın, sanırım Tendonu zarar görmüş, sen bu ilaçları kullan ve eğer sonuç alamazsak film çekeriz şimdilik kas gevşeticini üç alıyormuşsun onu dörde çıkar ve yazacağım merhemi kolunun acıyan ağrıyan bölümüne masaj yaparak sür, bir hafta boyunca kolunu fazla zorlama” dedi.

Bunun yanı sıra TypeOne adlı içinde 30 tablet bulunan bir hap ilaç tavsiye etti, “bunu da kullan, Tendon’ların için sana yardımcı olacaktır” dedi. 

Eve gelince annem eczaneye gittiğinde merhemi almış ama o TypeOne almamış çünkü onun için 110- TL istemişler ve ellerinde yokmuş, eğer istenirse sipariş veriyorlarmış.

TypeOne adlı tablet hapı internette araştırdım da; Tendonlarda oluşan hasarı hızlıca iyileşme sağlıyormuş, doğal bir ürünmüş ve ağrı kesici bir yanı varmış.

Hastane bahçesine, randevuma 15 dakika varken girdim, ama 2. kata yarım saat sonra anca çıkabildim... Sağlıklılar 30- 40 merdiveni çıkmamak için bizi engelliyorlar. Bu asansörler bilmediğim bir haz mı veriyor inan ki bilmiyorum.

Daha doğrusu anlayamıyorum ve kabullenemiyorum.

Ahtapot gönüllüleri MDM (Malzeme Değerlendirme Merkezi)'nde...

21.10.2017
Sabah 07:00’de uyandım ve tam saat 08:00'de evden çıkıp doğruca Marmaray'a gidip Kadıköy Ayrılıkçesmesi'ne geçtim. 

Bugün ve yarın Ahtapot Gönüllüleri'nin toplantılarına katılacağım, bugünkü toplantımızı Kadıköy Acıbadem’de dernek ofisimizde yaptık, yarın ise Kozyatağı'nda Byotell'de ilk Genel kurulumuzu yapıp, başkan ve yönetim kurulu seçilecek. 

Bugün yapmış olduğumuz ve 30 Ahtapot gönüllüsü üyenin katıldığı dört saat süren toplantımızda simit poğaça açma börek yiyerek kahvaltı yaptık ve ilk başkanımız olacak olan Vedat bir saat süren bir sunum yaptı.

Sonra değerli üyemiz Engin bizlere hitap etmeye başladı, bugün orada bulunan tüm üyeler Fonzip üyesi oldu ve üye olan herkesten derneğe 3000- TL'lik bağış veya destek yaptırma sözü alındı. 

Şu ana kadar başkaları için bir şeyler yapan Ahtapot gönüllüleri, artık bundan sonra kendisi için bir şeyler yapacak… Önümüzde Avrasya maratonu var ve biz kendimiz için orada koşup kendi projemiz MDM (Malzeme Değerlendirme Merkezi) için bağış toplayacağız.

Bugün gelen tüm arkadaşlara broşürler dağıtıldı, bu broşürlerdeyse bizim ilk projemizin ayrıntıları yer aldı... MDM (Malzeme Değerlendirme Merkezi), yani insanların kullanmadığı eşyalarını alıp temizleyip ihtiyacı olan kişilere ulaştırılması.

Bizim burada görevimiz bu işi yaparken en iyi şekilde yapmak… İhtiyaç sahibine ulaşması istenen eşya Acıbadem’de bulunan bu merkezimizde toplanacak ve kullanabilir hale getirilip ihtiyaç sahibine ulaştırılacak.

Elbise gibi giyim eşyaları  alınıp yıkayıp ütüleyip paketleyip mağazadan alınmış hale getireceğiz... Ayakkabı temin edeceğiz ihtiyaç sahibinin sorunsuz şekilde giyebileceği hale getireceğiz...  Oyuncak temin edip temizliğini yaptıktan sonra çocukların oynayabileceği hale getireceğiz... Kitap temin edip okunabilir hale getireceğiz.

Ve bunları www.ihtiyacharitasi.org adlı sayfaya ulaştıracağız. 

20 Ekim 2017 Cuma

Marmaray'da tren ile istasyon arası boşluk...

Dün saat 13:30 civarı evden çıktım, hiçbir yere uğramadan doğruca Marmaray ile Kadıköy’e Ayrılıkçeşmesi istasyonuna gittim ve oradan da hiçbir yere uğramadan Acıbadem’e Ahtapot Gönüllüleri Sosyal Dayanışma Ve Sportif Faaliyetleri derneğimize geçiş yaptım. 



Derneği bugünkü ziyaretim sırasında gördüm ki dernek merkezimizde baya bir gelişme var, inşaat neredeyse bitmiş durumda. Bugün orada ben, Ajda ve İlknur vardık ve biz oradayken de üzerindeki kepenkler çıkartıldı ama zorla çıkartıldı ve ön cama büyük bir dernek armamız yapıştırıldı. 

Ajda ve İlknur çıkan kepenkler sonrası kabaca bir temizlik yaptı, asıl temizlik ise yarın yapılacak... Hafta sonu Cumartesi sabahı ise dernek merkezinde ayaküstü bir kahvaltı yapılması düşünülüyor. 

Acıbadem’e geçiş yapmadan önce Marmaray trende bir aksilik yaşadım, asansörde veya rampada değil… Bu seferki aksiliği trenden istasyona geçiş yaptığım sırada diğer yolcularla yaşadım. Mevsim değişikliğinden mi nedir, Marmaray’da raylarda genleşmeden dolayı tren ile istasyon arasında olan açıklık baya arttı. 

Eğer trenden istasyona geçiş yaparken tekerlekli sandalyemi çapraz olarak ilerletmezsem sandalyemin ön tekerleri boşluğa düşüyor ve orada kalıyor. Tekerlekli sandalyem ne ileri gidebiliyor nede geri gidebiliyor.

İnsanları her zaman ben yönlendirirdim ve tekerlekli sandalyemin neresinden tutup beni o boşluktan çıkartmaları ben söylerdim… Bu sefer öyle olmadı, çünkü trenden istasyona aceleyle çıkmak isteyenler oluyor ve insanları iterek çekerek ezerek trenden çıkıyorlar.

Bugün tam kapı açıldı bende istasyona geçişimi yaparken sandalyenin ön tekeri tren ile istasyon arasına düştü ve ileri geri hareket edemedim. 

İnsanlara tam “şuradan tutun tekerlekli sandalyemi buradan çıkartın” diyecekken, biri bir yerden tuttu diğeri başka yerden bir diğeri de tekerlekli sandalyemi arkadan itmeye başladı.

Yavaşlamalarını ve sandalyenin takıldığını ben emir vermeden gitmeyeceğini söylüyorum, yok hala aynılar.

Yaradan aşkına şu bilinçsizce yardım etmeyi bırakın, bir şeyleri düzeltmiyorsunuz anca bir şeyleri mahvediyorsunuz…

Ben bir an evvel oradan kurtulmaya çalıştım, çünkü hiç biri laf dinleyecek durumda olan insanlar değiller… İnsanımız resmen; düşüncesiz, aceleci, bildiğini okuyor. 

Neyse istasyona geçiş yaptım, bir baktım tekerlekli sandalyemin sırt bölümü rayından çıkmış ön tarafa gelmiş beni öne itiyor. Şöyle bir geriye doğru bir ittim rayına oturdu, eğer bir problem çıkarmazsa iyi. 

13 Ekim 2017 Cuma

14. Yöresel günler etkinliğine giderken...

Dün akşam geceye doğru ilerlerken saat 22:30 civarı Zeytinburnu kültür merkezinin meydanında kurulmuş olan geleneksel hale getirilmiş 14. Yöresel günler etkinliğine gittim ve yarım saat boyunca orada zaman geçirdim.

Meydan’da 15 civarı stant vardı, on beşi de değişik illerden gelen ürünlerini tanıtıyordu… Bunun yanı sıra büyükçe bir ekranda iller ve meşhur olduğu ürünler yayınlanıyordu.

O etkinlikte daha çok zaman geçirmek isterdim, ama hava soğuktu ve ben ince giyinmiştim… Niyetim yarım saat kadar zaman geçirmek olduğu için üzerimi sıkı değildi, çünkü o bölge çok rüzgar alıyor ve durulmuyor.

Yöresel günler etkinliğinin yapıldığı meydana geçiş yaparken belediyenin zabıta ekibinde bulunan birkaç görevli arkadaş hemen trafiği kesti ve benim tekerlekli sandalyemle karşıya güvenle geçmemi sağladılar ve bende etkinlik alanına giriş yaptım.

O bölgedeki trafik ve yol düzeni, Kaymakamlık binası ve Kültür merkezi binası olmasına rağmen biraz karışık.

Çok yakında o bölgenin de adam gibi bir düzende işlemesi için yetkililere dilekçe vereceğim, çünkü o daracık bölgeye park eden araçlar, saçma sapan yol ayrımları ve birde yetersiz tabelalar yayanın da aklını karıştırıyor sürücünün de.

Hemen birkaç dakika öncesindeyse çok çok tehlikeli bir an yaşadım, daha doğrusu bir arkadaşım yaşadı…

Etkinlik alanına geçiş yapacağım sırada Zafer Barış adlı bir arkadaşım omzuma dokunup selam verdi, bende onu görünce tekerlekli sandalyemi kaldırıma biraz daha yanaştırıp onunla sohbete başladım.

Oradan buradan sohbete başlamıştık ki, bir araç hızla geri geri gelmeye başladı, ben aracı görüyorum ama arkadaşımın sırtı dönük göremiyor.

Baktım aracın yavaşlamaya veya durmaya niyeti yok, elimle işaret edip “araba” diye bağırmam ile arkadaşım aracın arka camına anında hızlıca öyle bir tokat attı ki neredeyse camı kıracaktı… Arkadaşım alkollüydü ama sarhoş değildi, o halde olup o kadar hızlı tepki vermesi beni çok şaşırttı.

Arkadaşımın cama vurmasıyla o araç anında durdu, eğer durmasa arkadaşıma vurup bir metre ötede duran başka araca onu sıkıştırır ayağını bacağını kırardı,  ömür boyu sakat kalmasına bile neden olabilirdi.

Arkadaşımla ben aracın sürücüsüne çıkışsak da belli ki umursamazın teki, söylendik bağırdık el kol kaldırdık ama hala umursamazlığı devam etti ve sonunda “pardon” dedi suçunu kabul etti çekti gitti.

İnsanımıza ne oldu böyle, nasıl böyle oldu, niçin bu kadar dikkatsiz umursamaz. 

NOT: Bu Geleneksel günler etkinliği her yıl biraz daha benliğini kaybediyor, her yıl biraz daha ziyaretçi sayısı düşüyor… Bunun başlıca nedeni gelenekçi değil çok fazla yenilikçi olunması. Sonuçta adı Geleneksel günler ve ortaya geleneksel bir şeyler konulması gerekli, katılımı sağlanan illerin örf adet gelenek gibi maneviyata daha çok önem vermesi gerekli. Bu etkinliğe katılan tüm iller maddiyatı düşünüyor maneviyatı değil, çünkü bu etkinlik için belediye katılımcılardan kira alıyor.