15 Ağustos 2016 Pazartesi

İstiklal caddesinde bir ara sokakta...

Yok, ben boşuna uğraşıyorum… Bu toplum engellilere duyarlılık konusunda bilinçleneceğini sanmıyorum. Ne engelli aileleri veya akrabaları, ne kamu kurumları veya özel işletmeleri ne de engelli olarak bizzat bizler adam olmayız.

O kadar çok istediğim halde bazı sorunlar nedeniyle bu yıl toplamda iki ya da üç kez Taksim İstiklal caddesi bölgesine gidebildim. Sağlık sorunlarım veya tekerlekli sandalyemdeki arızalar bu yazımı iyi geçirmeme neden oldu.

Dün akşamüzeri Ercan ağabey ile Erey çay bahçesinde çay içip sohbet ederken yanımıza Süleyman ağabey ve eşi geldi, hep beraber güzel sohbet ettik ve onlar masadan ayrıldı. Bende onlardan biraz sonra masadan ayrılıp Marmaray ile Yenikapı’ya oradan da Hacıosman metrosu ile Taksim’e geçtim.

İlk önce meydanında biraz zaman geçirdikten sonra İstiklal caddesine girip yavaş yavaş Tünel’e doğru ilerledim. Tünel’e yakın bir yer geldikten sonra karnımı doyuracak bir yer aramaya başladım.

Fark ettim ki İstiklal caddesi gibi bir yerde engellilere benim gibi bir tekerlekli sandalyeli mekana girip karnını doyuracağı bir mekan yokmuş. Hadi cadde üzerinde adam gibi bir mekan yok, sokak aralarında bile bir şeyler yapamıyorsun.

Özellikle mekanları doluyken senin gibi bir engelliyi çevrelerinde bile görmek istemezler, ama mekanlarında kimse yokken başlarının tacısın. İş yerlerinde yüzde üç oranında engelli çalıştırma kotası var, işte bu türden mekanlarda da engelli kota zorunluluğu getirilmeli.

Son birkaç yıl içinde İstiklal caddesi bölgesine bolca gittim ve neredeyse hiç duyarlılık hiç sorunu yaşamadım, ama dün akşam ki gidişim de İstiklal caddesinde Tünel bölgesine yakın bir bölgede içerisinde küçük masaları olan bir sokağa girdim karşıma gelen garson kılıklı birine “burada karnımı doyura bileceğim bir yer var mı?” dedim, garson “ağabey burası sana uygun değil” deyip beni kovarcasına uzaklaştırdı. Fiziki olarak bana hiçbir şey yapamaz buna izin vermem zaten de, ama gözü ile sokağın çıkışına bakarak bana kapıyı işaret etti.

Saatlerce orada mekanı veya masayı işgal edecek değilim, on beş yirmi dakika bir masanın köşesinde durup çay içip tost yiyeceğim ve parasını ödeyip hatta garsona tip bırakıp çekip gideceğim.

Sokak müzisyenlerine, dilencilere, alkoliklere, başı açığa kapalıya, sağcıya solcuya, hacıya hocaya saygı gösterilen mekanda, kendini ifade edebilen aklı zekası yerinde bir engelliye yarım saat tahammül edemiyorlar. 

NOT: Farkındalığı duyarlılığı neredeyse sıfır olan bir eleman için o mekanı veya Taksim'i İstiklal caddesini aynı kefeye koymayacağım tabi ki de, ama öyle bir yerde de eğitimsiz eleman çalıştırmamaları gerek. 

14 Ağustos 2016 Pazar