24 Nisan 2018 Salı

Sağlık kuruluna raporum için "bir itiraz ettim pir itiraz ettim..."


Biz, bir otomobil almayı düşünüyoruz, ben 22 yıllık bir engelli olduğum içinde bunu vergi ödemeden yapmak istiyoruz… Benim ÖTV vergi indiriminden faydalanabilmem içinse raporumun yüzde doksan olması ve ÖTV ibaresinin işaretli olması gerek. 

Ben bir beyin hasarlıyım ve benim algım ile harekete geçiş hızım bir sağlıklıdan farklı, bu özel durumum trafiği takip ederken dikkat dağınıklığına yol açabilir... Bunun yanı sıra, benim sol tarafım felç, sol kolumu da sol bacağını da kullanamıyorum. 

Bu özel durumuma rağmen benim özel tertibatlı araç kullanabileceğim iddia ediyorlar, ama bunun olanaksız olduğunu kendileri de biliyor ama yine de bana raporumda zorluk çıkartmaya devam ediyorlar. 

Ben ÖTV indirimi alırsam eğer, bir araç alırız kardeşlerim de kullanır. 


12.04.2018 
Bugün saat 15:00'de Sağlık raporumu yenilemek için Topkapı'ya yakın bir bölgede bulunan Zeytinburnu ilçe sağlık müdürlüğüne randevu almak için gittim. 

2008 yılında almış olduğum Sağlık raporumda yüzde seksen olan oran artık değişmeli, ama benim asıl niyetimse raporumda yer alan Akülü tekerlekli sandalye kullanabilir, Özel tertibatlı araç kullanabilir ve ehliyeti alabilir,  Ortez veya protez kullanabilir, Özel eğitim alabilir, Yardımcı cihaz kullanabilir gibi ibarelerin değişmelerini istiyor oluşum ve özellikle ÖTV indiriminden yararlanabilir ibaresinin işaretlenmesini istiyorum. Şu anki raporumda hepsinin karşısında "Değerlendirilmedi" yazıyor. 

19.04.2018
Sağlık raporumun yenilenmesi için ufak bir sorunum yüzünden dün gidemediğim Bakırköy'de bulunan Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma hastanesine anca bugün gidebildim. 

Saat 11:30 civarı evden çıktım ve Marmaray'la Yenikapı'ya, oradan da Havaalanı metrosuyla Bahçelievler istasyonuna geçip bir buçuk saat sonra Dr. Sadi Konuk eğitim ve Araştırma hastanesindeydim. 







Giderken karşıma çıkan ve zaman kaybına neden olan sıkıntıysa, Bahçelievler metro istasyonunun Havaalanına giden taraftaki asansörünün bakımda olmasıydı. 

Bu engele karşı çözüm olarak bir sonraki gelen metroya binerek sonraki Şirinevler- Ataköy istasyonuna kadar gidip asansörle ara katına geçiş yaptım, sonrasındaysa diğer yöne geçtim ve asansörü kullanarak aşağı inip Yenikapı'ya giden ikinci metroya anca binebildim. 

Yaklaşık yarım saatlik bir zaman kaybından sonra Bahçelievler metro istasyonuna çalışan asansöre geldim. 

Bahçelievler istasyonunda ara kata çıktığımda gördüm ki bu seferde yeryüzüne çıkan asansör bakımda. Bende o istasyondan çıkışı bulunan Medical park Bahçelievler hastanesi otoparkına geçiş yapıp hastane içinden asansörle yeryüzüne çıktım. 

Yeryüzüne çıkışımı yapmıştım, ama bu seferde E-5 karayolunun diğer tarafında kaldım, bu yüzden de karayolunu üst geçidi kullanarak asansörlere binerek aştım ve hastane bahçesine giriş yaptım. 

Şaka gibi gelse de bu bizim rutin yolculuk yaşamımız, ya devletten isteyeceğiniz engelli aracı taşıyan motorlu taşıtla tek başınıza kendinizi taşıttıracaksınız ya da kendinize ait özel aracınız olacak. 

"
Toplu ulaşım ağıyla işimi halletmek varken neden trafikte zaman ve yakıt israfı yapayım ki, özel araçla neden doğayı kirleteyim ki" 


Bahçesinde on dakikalık yaptığım bir yolculukla Sadi Konuk 
Eğitim ve Araştırma hastanesi binası içine girdim… İlk önce danışmaya sorarak Sağlık kurulunun yerini öğrendim ve asansörü kullanarak doğruca yönlendirildiğim yere gittim. 

Eğer kime neyi nasıl soracağınızı bilirseniz, hiç takılmadan işinizi halledersiniz… Hastane o kadar çok kalabalıktı ki, ne yaptığını bilen biri olmazsan oradan bir saatten önce çıkamazsınız. 

Sağlık kuruluna asansörü kullanarak ve tabelaları takip ederek birkaç dakika içinde ulaştım ve Sağlık kurulunun kapısı önünde duran görevliyle konuşup ilçe sağlığın verdiği kağıdı gösterdim. 

O görevli sağ olsun kağıdı inceledi ve bana "ilk önce İl sağlığa git" dedi, bende İl sağlık müdürlüğünden gelen telefonumdaki mesajı gösterince içeriye gidip durumumu güzelce aktarmış olacak ki, bir not kağıdına “24.04.2018 saat 08:00, 7477” notunu yazarak randevuyu verdi. 

Gittiğim yoldan aynı zorlukları çekerek eve bir buçuk saatte geri döndüm... Sırf randevu günü almak için bir sürü sorun ve zorluk çektim. 

Bugün gidip gelirken yollarda biraz zorlansam da randevu işini tek başıma hallettim, ama beş gün sonra 24 Nisan Salı günü sabah 08:00'de olan randevuya evdekilerle beraber gitmem gerek. 

Tekerlekli sandalyemle toplu taşımayı kullanarak gidip randevu alıp geri gelmem saat 15:30'u buldu... Sağda solda hiç oyalanmadan duraksamadan, koşturarak anca dört saatte gidip gelebildim. 

24.04.2018 
Sabah saat tam 07:55'de annem babam ve küçük kardeşimle beraber Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma hastanesindeydim...

Beş altı gün önce Sağlık kurulu için almış olduğum randevuma tam vaktinde oradaydık. 

Hastaneye girdikten hemen sonra ben asansörle annemlerse merdivenle bir üst kata çıktık… Hastanenin asansörü tam bir komedi, içine sadece tekerlekli sandalyem girebiliyor. 

Birinci katta Sağlık kurulunun Müracaat masasına gidip evraklarımı görevliye teslim ettik, o da giriş yapıp muayeneler sırasında kullanacağımız barkotlar verdi. 

Daha sonra bilgisayara bağlı bir kamera ile de bir resmimi çekti, çektiği bu resmi dosyama eklediği için barkotlarla dolaştığım tüm Sağlık kurulu muayenelerinde o resmim bilgisayarlarda olacaktı. 

Bugün orada yedi defa muayene oldum ve sadece Ortopedi ve Göz muayenesinde zorlayıcı bir kaç işlemle karşılaştım. Orada geçirdiğimiz iki buçuk saat boyunca sadece Fizik tedavi bölümünden onay alamadık, çünkü doktoru yoktu ve bu sebeple de iki gün sonra Perşembe günü sabah tekrardan orada olmamız gerekecek. 

Şimdi Perşembe günü gittiğimizde Fizik tedaviye muayene olup barkodunu onaylattığımda bana “Sağlık kurulu için bir daha gelmen gerekli” diyecekler sanki. 

İşimizi iki buçuk saat gibi kısa bir zaman zarfında bitirmiş olmamızın sebebi; orada dört kişi hazır olmamız, yoksa oraya "bir kişi gitmek" demek "işinizin gün boyu sürmesi veya ertesi güne sarkması" demek. 

Eğitim ve Araştırma hastanelerinde Sağlık Kurulunda bir işlem yaptırmak istiyorsanız, bir kaç doktoru gezeceğinizden, orada olan herkes değişik doktorlarda sıraya girmeli. 

Sağlık kurulu her zaman kalabalık olur ve her defasında sıraya gir bekle sonra muayene ol, sıraya gir bekle sonra muayene ol. 

Hastaneye ilk girdiğimizde sakinlik vardı, ama sonra her yer tıklım tıklım oldu… Dört kişi gitmemiz iyi oldu, çünkü birimiz bir sırada beklerken diğerimiz diğer sıradaydı. 

Eğer; annem babam kardeşim olmasaydı, o işlemlerin bitmesi öğleden sonraya kalırdı veya yarına sarkardı. 

Sağlık kurulunun karşısına çıkabilmem için muayenesine girmem gerekli doktorların tamamının onayını almam gerekli… Sabah ilk girişimizde hastaneye Sağlık kuruluna baş vurduğumuzda bize üzerinde bir sürü barkot bulunan kağıt verildi, hastaneden saat 10:30’da çıkış yaparken elimizdeki o kağıtta sadece Fizik tedavi bölümünün barkodunda onay yoktu. 

Gerçi yine fark etmedi, Fizik tedavi bölümü muayenesi için Perşembe sabahı orada olmak zorundayım… Bu sefer dört kişi olmamıza gerek yok, çünkü sadece Fizik tedavi doktoruna gözükeceğim o kadar ve tüm muayeneler bittiği için kurul karşına çıkacağım. (Annem babam kardeşlerim anımızda olduğu için bugün kardeşimin aracı ile geldik, toplu taşımayı kullanmadım

26.04.2018 
Sadece Fizik tedavi bölümüne muayene olmak için saat 09:30'da annem babam ve her iki kardeşimle beraber tekrardan Dr. Sadi Konuk eğitim ve araştırma hastanesindeydik. 

Hastaneye varır varmaz hemen barkot sırasına ve Fizik tedavi muayene sırasına girdik ve yarım saat içinde de işimiz bitti. 

Saat 14:00'de Sağlık kuruluna girmek için beklemeye başladık, annem babam eve gitti, kardeşlerim işine gitti, bense hastanede kaldım. 

Hava sıcak olduğu için ben bir kaç dakika hastane bahçesinde bekledikten sonra hemen bir kaç yüz metre ötede olan Metroport alışveriş merkezine gittim. 



Hava artık çok sıcak çare yok alışveriş merkezlerine sığınılacak… Metroport alışveriş merkezinin en üst katına çıkıp hastaneyi gören bir kafeteryanın balkonunda zaman geçirdim, bolca çay içip diğer arkadaşların içtiği sigaranın kokusu çektim. 


Alışveriş merkezinde sadece üzeri kapalı olduğu için bir mekanda sigara içilmesine nasıl izin veriyorlar, bilemiyorum. 
                       

Neyse ki zaman çabucak geçti ve ben alışveriş merkezinin saçma sapan tuvaletine girip hastaneye gitmek için yola çıktım. 



Hastane ile alışveriş merkezi arasında olan E-5 karayolunu zar zor aştım, çünkü üst geçide çıkış ve arkasında üst geçitten iniş için iki adet asansörü var ve her ikisinin de kapı önü tıklım tıklımdı. 



İnsanımız hiç sabredemiyor; yaşlımızda gencimizde, erkeğimizde kadınımızda… Analarının karnında nasıl dokuz ay beklediler bilmiyorum. 

Bahçelievler’deki E-5 karayolunu aşmak için yapılmış olan bu üst geçitte genişçe bir merdiven ve birde bir buçuk metrekare ölçüsünde asansör var… Belli ki bu asansör benim gibi tekerlekli sandalyeli engelliler için yapılmış, bebek arabalılar için yapılmış, yürüyemeyecek kadar kötü durumda olan yaşlılar ve hamileler için yapılmış. 



O asansörleri biliyorum ki yavaş çalışıyor, kapıları da yavaş açılıp kapanıyor… Sırada kime rastladıysam hemen hepsi asansör üç beş saniyede inip çıksın istiyor ve kapısı bir saniyede açılsın kapansın istiyor. 

Bugün o asansörün kapısı önünde yirmi yaşında olanda vardı, elli yaşında olanda vardı… Toplasan otuz basamak çıkarak ulaşacakları üst geçide en az beş dakika asansörü bekleyerek çıkıyorlar. 



Ben sürekli olarak bu türden işgallerle karşılaşan biri olarak bugün hep sakin kaldım, hatta sesimi bile çıkarmadım, çünkü biliyorum ki hiçbir şey değişmeyecek… Ben sesimi çıkarmadım, ama oradaki herkes benim yerime konuştu. 



Benim yerime konuşsunlar küfretsinler bela okusunlar, bunların hiç biri beni ilgilendirmiyor ama bu insanlar tekerlekli sandalyemi tutup itiyor veya çekiyor. 



İşte o saate kadar sakin olan ben, başlıyorum ağzıma ne gelirse söylemeye… Bugün bir amcaya öyle bir bağırdım ki herkes bir an durdu ve bana baktı. Amca tekerlekli sandalyemi öyle bir itiyor ki, sandalye öne doğru bir karış filan gitti geldi. 



Baktım olacak gibi değil önümde duran yaşlı teyzeyle bebek arabalı anneye çarpacağım, tekerlekli sandalyemi geriye doğru bir ilerlettim hepsi geriye gitti. 

Bakmayın siz, oradaki herkesin Maşallah’ı var… Üst geçitteki otuz basamağı çıkamıyorlar, ama 170 kilo olan benimle tekerlekli sandalyemi itiyorlar. 

İki gün önce bir doktorun imzası yüzünden bugün oradaydık ve çektiğimiz eziyetten başka bir şey değildi… Bugün bu sıcakta annem babam ve kardeşlerim işinden gücünden oldu ve ben dört saat buralarda zaman geçirmek zorunda kaldım. 

Bir hafta önce bugüne randevu aldım, iki gün önce yedi defa muayene oldum, bugün bir muayene daha oldum ve iş bitti. 

Saat 14:00'e bana verdikleri Sağlık kurulu incelemesi, saat 15:00'de başladı ve iki dakika filan sürdü... Bir saati aşkın saat bekledik ve sağlık kurulu karşısına anca çıktım. 

Adım soyadım okunduğunda ortanca kardeşimle odaya girdiğimde gördüm ki içeride tekerlekli sandalyemin gireceği bir alan bile yok... Kurul odası daracık bir oda, içine bir masa sığdırıp etrafına da heyet üyeleri oturtmuşlar. 

Heyet üyelerini sayamadım, çünkü oda çok dardı, ama yedi sekiz kişi filandılar ve odada iki dakika civarı kaldım. 

O an aklıma gelen ilk şey: "hem bize hem Heyet üyelerine işkence yapıyorlar" oldu. 

Bana sordukları sadece ayağa kalkıp kalkamadığımdı, "destek aldığım taktirde kalkıyorum" dedim, onlarda ayağa kalkmamı istediler. Bende ortanca kardeşimin yardımı ile ayağa zar zor kalktım ve durumumu o şekilde de gördüler. 

Sonra "tamam çıkabilirsin" dediler, bende odadan geri geri çıktım... 

Odadan çıkış yaptığım sırada görevli yanımıza yaklaştı ve "sizin cep telefonunuza bir mesaj gelecek ve başka bir hastaneye daha yönlendirileceksiniz" dedi. 

Torpilsiz iş yaptık ve işimizi anca üç seferde bitirebildik... 



Annemle kardeşim eve dönmek için otomobile doğru yöneldikleri sırada ben “siz buradayken bir tuvalete gideyim” dedim, engelli tuvaleti önüne geldiğimizde annem kapıyı açmak için hamle yaptığı sırada ellili yaşlarda erkek bir görgüsüz kapıyı açtı ve içeriye girdi… Hemen yarım metre yanında sağlıklılar için bir tuvalet varken, adamın dibi kapısında engelli logosu olan kapıyı açıp içeri girdi. O kapıyı kapatırken biz “orası engelliler için” dedik, o da kapıyı açtı “bende engelliyim” dedi, bende “ evet belli sende engellisin” dedim. Bir dakika sonra içeriden çıktı, benden özür diledi ve arkasını dönerek koşturarak gitti. 

Birde insanımızın maymundan geldiğine inanmazlar… 

7.05.2018
Bugün öğleden sonra saat 17:30'da İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünden bir mesaj daha aldım... Bu mesajın gelme sebebiyse Sağlık kurulundan raporumun yenilenmesi isteğimdi. 

On gün önce Dr. Sadi Konuk eğitim ve araştırma hastanesinde sağlık kuruluna girmiştim, ama bir sonuç alamamıştım… Sadi Konuk'a üç defa gittikten sonra "kurulun yetkili olmadığı" kararı çıktı. 

Dr. Sadi Konuk'tan o gün bana "başka hastaneye gitmemi, gideceğim hastaneyi de İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü'nden gelecek bir mesaj ile bildirileceği" söylemişti. 

Bugün gelen mesajda "Haseki EAH adınıza hakem hastane olarak belirlenmiştir, telefonla 182'yi arayarak veya internet MHRS yoluyla Sağlık kurulundan randevu alarak başvuru yapmam" isteniyordu. 

Bende hemen internete girerek randevu almaya kalktım, ama bunu yapamadım çünkü 16 gün boyunca tüm günleri kontrol ettiğimde hiç birinde randevu verilmedi. 

Baktım olacak gibi değil bende hemen kardeşlerime haber verdim, onları haberdar ettikten on dakika sonra beni aradılar ve "ağabey çok yoğunmuş bu yüzden yarın gece 12:00'den sonra 182'yi arayarak Sağlık kurulundan randevu alınabilir" denmiş. 

Bu ülkenin çivisi iyice yoldan çıkmış durumda, işini sahtekarlıkla halletmeye kalksan her şey anında hallolur, ama bir engelli ol ve bu durumun devletin her kademesinde bilinsin, ama kolaylık sağlanmasın. 

Beni tekerlekli sandalyemle üç defa Bakırköy'deki Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma hastanesine sürükledikten sonra "Sağlık kurullarının yetkili olmadığı" kararını aldılar. 

Yazıklar olsun... Devletimizde de, insanımızda da vicdan yok. 

Bir kere toplu taşıma ile saatlerce yolculuk yapıp sadece randevu günü ve saati almaya gidip geldim… Bir kere de annem babam ve kardeşimle gedip saatlerce doktor doktor gezip hepsinden imza aldık… Üçüncüsünde de tek bir doktorun imzası ve Sağlık kurulu önüne çıkmak için altı yedi saatimizi hastanede geçirdik. 

Şimdi de sırada Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi var... Bakalım işkenceye nasıl devam edecekler. 

24.05.2018
Saat 08:30 olmasına bir kaç dakika kala küçük kardeşim ve babamla birlikte Haseki eğitim ve araştırma hastanesi önündeydik... Bu son dakikanın nedeniyse böyle bir hastanede bizlerin tekerlekli sandalyesiyle içeriye nasıl girip çıkacağımızın düşünülmemiş olması. 

Kardeşim arabayı yolun ortasında durdurdu ve akülü tekerlekli sandalyemi bagajdan indirip yanıma getirdi. Kardeşim sandalyemi yanıma getirene kadar bende aceleyle ve babamın yardım etmesiyle arabadan çıkıp arabanın kapısı önünde ayağa kalkıp kardeşimin getirdiği tekerlekli sandalyeme oturdum. 

Biz işimizi bir dakikada hallettik, ama trafik yinede hemen tıkandı, eğer o yokuştan inen araçlardan biri bizi fark etmese bir kazaya sebebiyet verebilirdik. 

Kardeşim otoparka arabayı park edene kadar babam ve ben hastaneye girip hemen Sağlık kurulu kaydı için sıraya girdik. 

Kardeşim yanımıza geldikten sonra kayıt için yaklaşık on dakika uğraştıktan sonra olacağım muayenelerin barkotlarımızı teslim aldık. 

Bugün Haseki EAH'a gittiğimizde bize Sadi Konuk EAH'nin bana verdiği sağlık raporundaki oranı da öğrendik... Sadi Konuk’un engel puanımı iki puan düşürerek yüzde 78'e indirmiş olduğunu gördük. 

Haseki EAH'nin (eğitim ve araştırma hastanesi) çok büyük bir sorunu var, o da asansör... Yan yana üç asansörü var, üçünü de kullanmak için düğmesine bastıktan sonra kabin önünde en az 10 -15 dakika beklemen gerek. 

Bu insanlar gerçekten aptal, bir dakika içinde geçiş yapacağı kata on dakika asansör kapısı önünde bekleyerek geçiriyorlar ve bindikleri asansör kabini içinde adım atacak yer olmuyor. 

Asansör içinde iğne atsanız yere düşmez... 

Asansörü kullanmak benim için mecburi, ama bir sağlıklı neden bekler... Anlayamıyorum. 

Babam ve kardeşlerim benim tekerlekli sandalyemle neler çektiğimi bugün anladılar... Her iki kardeşimde asansörde gencecik bedenleri gördükçe kavga etmemek için kendilerini zor tuttu.

Hatta bir ara "ensesine vur lokmasını al" olan babam bile artık dayanamadı ve kardeşlerime "şunları indirin asansöre biz binelim" dedi. 

Bugün orada geçirdiğimiz altı saatin bir saati aşkını süresi asansörde ve asansör önünde beklemede geçmiştir. 

Sadi konuk EAH gibi Haseki EAH Sağlık kurulu doktorlarının odalarının tamamı acınacak durumda... Neredeyse tüm hepsinin odasında tekerlekli sandalyemle manevra yapacağım yer yoktu ve hemen hepsinde ön ön girdim geri geri çıktım. 

On beş yirmi gün önce Sadi Konuk EAH'nde (eğitim ve araştırma hastanesi) yapılan tüm işlemleri Haseki EAH'de de yaptık, hatta Sadi konuk EAH'de alınan Ötv için verdiğimiz 200-TL' yi bile burada tekrardan verdik. 

Bugünde barkot sistemiyle birçok doktor gezdik, sadece beyinden çektirmiş olduğum Tomografi filminin sonucu bir hafta sonraya kaldı. Bu yüzden de işimiz 30 Mayıs tarihine kaldı, o gün yine hep beraber toplanıp hastaneye gideceğiz. 

Bugünde iki kardeşim işinden gücünden kaldı ve saat tam 14:00'de Haseki hastanesinde çektiğimiz işkence anca bitti. 

Bu rapor için araya birilerini sokup torpil yaptırsaydım eğer, işimi iki günde iki dakikada hastaneye bile gitmeden hallederdim… Öyle kişiler tanıyorum ki, bir sağlıklı olup almak istediğim bu raporu alan. 

31.05.2018
Geçen hafta Haseki Eğitim ve Araştırma hastanesinde çekilmiş olduğum Tomografi filminin sonucunu almak için küçük kardeşim saat 11:30’da oradaydı. 

Saat 11:45 civarında beni aradı ve "ağabey senin gelmen gerekli çünkü başka bir doktor var, seni görmek isteyebilir" dedi. Ben böyle bir şey beklediğim için sabahtan hazırlanmıştım ve beş on dakika içinde evden çıkıp yola koyuldum. 

Saat 12:10 civarı Kazlıçeşme Marmaray’a doğru gittiğim sırada bir tanesi dalmış akıllı telefonuna üzerime doğru geliyor, bende hiç yolumu değiştirmeden sonuna kadar üzerine doğru gittim ve tekerlekli sandalyemi son anda görünce, çığlığı bastı ve dokuz canından birini teslim etti. Dua etsin son anda manevramı yaptım yanından geçtim. 

Bu aklı iki karış havada var ama kullanmayı bilmeyen insancıklar dua etsin biz araba kamyon motosiklet değiliz... Ortalık engelliden geçilmezdi. 

İlk önce Marmaray Kazlıçeşme'den Yenikapı'ya, oradan ara sokakları kullanarak Aksaray'a ve Millet caddesi üzerinden Haseki EAH sokağına kadar gidip bahçesine ve binasına giriş yaptım. 

Yenikapı Marmaray'dan bir kilometreyi aşkın mesafeyi güneş altında gitmek zorunda kaldım ve 12:50'de dördüncü katta doktorun odası önündeyim. 

Doktorun odasına saat 13:30 civarı girdim, yaklaşık on beş dakika kadar durumu konuşup, sorguladık ve sonucunda haftaya bugün heyet toplantısının sonrasında çıkacak sonuç hastanenin Sağlık kurulundan alınacak. 


Saat 13:45 civarında Haseki EAH'den Marmaray'a doğru giderken Millet caddesi üzerinde bulunan Vakıfbank’ın Aksaray şubesini gördüm. Emekli maaşımı almakta olduğum Vakıfbank müşteri hizmetlerine bir şey sormak aklıma geldi ve içeri giriş yapmaya karar verdim. Beş yılı aşkın zamandır emekli maaşını Vakıfbank’tan alan bir tekerlekli sandalyeli olarak akıllı cep telefonuma yüklemiş olduğum Vakıfbank uygulamasını kullanamıyorum. Sebep olarak “internet bankacılığını kullanabilmem için bankadan onay almam gerektiği” uyarısı veriyor oluşu. Bu sebeple de rampayı bulmuşken içeriye girmeye kalkıştım ama bunu yapamadım, çünkü tekerlekli sandalyemin tekerleri rampaya tutunamadı çünkü kaygan bir yüzeyi vardı, genişliği tekerlekli sandalyem kadar olduğu için üzerinde ilerlerken korktum ve rampayla kapısı önüne geldiğimde manevra yapacak alanın olmadığını gördüm, içeriye giremedim… Ama itiraf etmeliyim ki eğimi çok iyiydi. İçeriye giremeyince zar zor geriye gelip rampadan iniş yaptım ve hemen yan tarafta bulunan üzerinde engelli ibaresi bulunan bir düğme gördüm. Bu düğmeler artık birçok işletmede var, bastığınızda içeriden görevli gelip size yardımcı oluyor “isteğinizi” soruyor. O düğmeye defalarca bastığım halde içeriden kimse gelmedi, bende beş dakika sonra o düğmeye basmayı bıraktım ve o banka şubesinde işimi görmekten vazgeçtim. Kapı girişi önü müsait olduğundan yandan gelen bir rampa yapmana gerek yok, ön tarafa doğru on santimetre uzunluğunda bir rampa yapman yeterli. Kimsesi kusura bakmasın... Bu ülke var mı? Var, ülkesi. Rampa var mı? Var. "Eğimi, yüzeyi, genişliği önemli değil. 


Birilerine ihtiyaç duyarak yaşamımızı sürdürmemizi istediğiniz sürece, bataklıktan kurtulmaya çalışan biri gibi çırpındıkça batağa saplanmaya devam edeceğiz. 

Haseki eğitim ve araştırma Hastanesinde işimiz bitince kardeşim iş yerine geri döndü, bense Aksaray'ın ara sokaklarından tekrardan Marmaray'a kadar yaklaşık bir kilometre yol yaparak saat 14:00 civarı Marmaray Yenikapı'ya ulaştım. 

Saat 14:20'de ben tekerlekli sandalyemle bagaj çantalı bir uçuş görevlisi hanımefendiyle beraber Yenikapı Marmaray asansörü ile aşağı indim. Asansörün kapısı açılmaya başladığında, ben "buyurun önce siz çıkın, iyi olur" derken, dışarıda olanlar daha biz çıkmadan içeriye girmeye başladı. Bu duruma uçuş görevlisi arkadaş şaşırdı "bir dakika biz çıkış yapalım" gibi bir şeyler derken, ben "hanımefendi hiç uğraşmayın" dedim. 


Biz kabinden çıkmadan iki üç kişi asansör kabini içindeydi


Bu ülke nasıl düzelecek bilmiyorum... Sanırım düzelmeyecek. İnsanımıza görgü kuralları değil, görgüsüzlük nasıl yapılır, o öğretilmiş/ öğretiliyor da. 


7.06 2018
Saat 14:15 gibi erkenden Haseki EAH bahçesindeydim... İki gün önce beni arayıp bugün saat 15:00' de Sağlık kuruluna gelmemi istemişlerdi. 

Bir hafta on gün önce Hakem heyeti "başvuru sonucunu bugün için saat 15:00' de alabilirsiniz... Hastanın gelmesine gerek yok" denmişti. 

Aranıp gelmem istenince bende bugün saat 13:00'ü geçerken yola çıktım ve saat 14:15' de hastanenin bahçesinde bir gölgeye sığınıp küçük kardeşimi beklemeye başladım. 

Bugün "saat 15:00'de burada olmamı istediler, bakalım ne zaman kurula alacaklar" diyerek beklemeye başladım. 

Saat tam 15:00'de kardeşim geldi ve beraber Sağlık kurulu odası önündeydik, saat 15:40'ı geçerken, ben ve kardeşim harici bekleyen kalmadı ve bir görevli bize bakıp "siz neden bekliyorsunuz" deyince, bizde "adımızın okunmasını bekliyoruz" dedik ve adımı söyledim. 

Meğer beni saat 15:00 olmasına on beş dakika kala çağırmışlar... 

Ben bu işi çözemedim gitti, bizimle oyun mu oynuyorlar yoksa ülkede bu işler bu şekilde mi ilerliyor. 

Orada olmamı istedikleri saatten 45 dakika sonra ben kurulun önündeydim... Kurul üyeleri yine bir oda içinde bir masa etrafına dizilmişlerdi ve benimle en fazla iki dakika ilgilendiler. 

İlk önce beş on saniye 2008 yılında çıkmış olan raporuma baktılar, daha sonra da bir kaç hafta önce Sadi Konuk EAH'nde çıkan raporuma bakıp bize "ne istediğimizi" sordular. 

Bizde "bir ay önce Sadi Konuk EAH'nde çıkartmış olduğum raporumda engel yüzdemin değişip ÖTV indiriminden faydalanmayı düşünürken yüzdemin yükselmesini beklerken tam aksine iki puan düşürüldü ve yüzde 78 oldu" dedik, dedik 
ama kimsesi bizi dinlemedi. 

Biliyorum ki; uzun uzadıya derdimi anlatmama izin verilmeyecek, bunun çok iyi farkındayım... Yoksa orada "benim şu anki engel yüzdem ile özel tertibatlı otomobil alıp kullanabileceğim söyleniyor, ama ben beyin hasarlıyım ve benim sol tarafım felç, sol kolumu da sol bacağını da kullanamıyorum”... Diyeceğim de, dinleyen kim? 


Bu işkenceli sürecin sonucunda görünen ışık, "bu iş olmayacak gibi..." 

Keşke birilerini araya soksaydık veya birilerinin avucuna 5-10 Bin Lira çorba veya pilav üstü döner parası sıkıştırsaydık. 

19.06.2018 
Saat 12:30'da evden çıkıp Marmaray ile Yenikapı'ya, oradan da ara sokakları kullanarak Aksaray'a ve arkasından Millet caddesine ulaştım… Millet caddesindeyse Haseki Eğitim ve Araştırma’nın sokağına kadar kaldırımlardan ilerleyerek hastane bahçesine 13:40'da giriş yaptım. 

Bugün orada olmamın nedeniyse, iki aydır uğraştığım sağlık raporumu itiraz edip yenileme çabamın meyvesini almaktı. 

Hastane bahçesine giriş yaptıktan sonra Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi yazan binası içine girip hemen on metre ötede bulunan ve kapısında "Sağlık kurulu" yazan odaya girdim. Odaya girince gördüm ki beş altı kişilik bir sıra vardı, on dakika kadar sıranın bana gelmesini bekledikten sonra banko arkasında duran görevliye nüfus kağıdımı verip "Sağlık raporumun sonucunu almak için geldim" dedim, o da çekmecede duran raporları çıkartıp adımı bulup raporumu bana verdi. 

Ben raporumu alıp odadan koridora çıktım ve incelediğimde gördüm ki, engel yüzdemi yükseltmek yerine, engel yüzdem 80 iken bir puan düşürülerek 79 olmuş... Seksen ile yetmiş dokuz arasındaki fark çok fazla, “ha 79, ha 60”. Birinde 1. dereceden engelli sayılıyorsun her türlü imkanda önceliklisin, diğerindeyse 2. dereceden engelli sayılıyorsun. 

Daha sonra ilk önce raporun resmini çekip kardeşlerime gönderdim, sonrasındaysa tekrardan Sağlık kurulu odasına geri gidip işlemleri takip eden görevliye raporumu uzatıp "bu rapora göre ben ÖTV indiriminden faydalanamıyorum, tertibatlı motorlu araç kullanabilirim sonucu çıkıyor, ama ben bir beyin hasarlıyım ve sol tarafım felç... Sence, ben motorlu araç kullanabilir miyim? Ve bu rapora itiraz etme hakkım var mı?" Dedim, o da "kullanamazsın tabi ki, evet itiraz hakkın var, ama başka bir hastanede" dedi. 

Yani son iki ay içinde bu raporu çıkarmak için dokuz defa hastaneye gittiğim gibi gidip saatlerce koşturacağım ve tüm yaptığım bu işlemleri tekrarlayacağım. 

Bugün hastaneye gidip gelirken yine bir sürü işgalle karşılaştım... İki üç defa rampa işgali yapan araçlar yüzünden geri gidip araç yoluna inip araçlar arasından ilerledim, bir defa da bana yeşil ışık yandığı halde kırmızıda geçen bir araç olduğu için tehlike atlattım. 

23 Nisan 2018 Pazartesi

Suriyeli ailelerde çocuklara verilen önem...

Hemen on metre ilerimizde çaprazımızdaki apartmanda giriş katta beş yıldır Suriyeli bir aile yaşıyor...  Bu aile her yıl kendisine bir üye katarak büyüyor ve şu son haliyle beş çocuk, bir baba ve iki anne o evde yaşıyor.

Bu aile kaymakamın, belediyenin ve muhtarın verdiği yardımla geçiniyor, birde bunun yanı sıra çocuklarını sağda solda dilendirerek kendilerine maddi destek sağlıyorlar… Tekerlekli sandalyemle ne zaman dışarı çıksam bu çocukları sağda solda toz toprak içinde yerlerde dilenirken görürüm.

Bu evin sokağa bakan kocaman bir penceresi var, bu çocuklar sürekli pencere ile demirleri arasında dururlar ve ne zaman orada olsalar acınacak durumda olurlar. 

Kışın buz gibi soğuklarda, yazın alev alev yanan sıcaklarda, akşama kadar o pencerede duran bu çocuklara ise insanımız tarafından aşırı şekilde abur cubur yiyecek içecek verilir ve verilen bu abur cuburlar için çocuklar saatlerce paylaşım kavgası yapar.

Bu kavgalar pencerede bittikten sonra evin içinde birbirlerini öldüresiye döverek devam eder ve bunu sadece ben görürüm.
Bazıları o kadar düşüncesiz oluyor ki; o çocuklara bolca çikolata gofret bisküvi verir çekip gider ve ondan sonrasındaysa çocuklar saatlerce kavga eder. Bazıları ise yiyeceği içeceği ambalajından çıkartıp onlara sunumu öyle yapar.

Ben, ailedeki yetişkinlere değil, çocuklarına acırım… O aileler savaştan kaçıyor olabilir, ama Suriye'de ki bu durumdan o yetişkinlerde sorumlu.


İnsanımızın bu aileye verdiği kullanılmış eşyalarda var, sürekli olarak çekyat koltuk vitrin televizyon dolap verirler… Bazen verilen bu eşyalar o kadar çok olur ki, Suriyeli aile evdeki diğer eşyaları satmak zorunda kalır.

Bu Suriyeli aileler buraya savaştan kaçarak geliyorlar, ama buraya geldiklerinden beri her yıl çocuk yapıyorlar ve gelip metropolde yaşıyorlar… Anlayamıyorum, savaştan kaçtınız neden bu kadar çocuk yapıyorsunuz, birde büyük şehirlerde bizler zor geçinirken sizler neden buralara geliyorsunuz.

Ama burada suçlu onlar değiller, sen evine gelen bir misafire “buyur geç istediğin yere otur” demezsin… Eve misafir geldiğinde, onu en iyi şekilde ağırlamak için hazırladığın yere “buyur” edersin.

Suriye’den gelen bu insanlara “savaştan kaçıyorlar” diyorlar, ama biz 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden kaçmayıp dik durduğumuz için bu ülke elimizde.

20 Nisan 2018 Cuma

Türk Telekom'un alt yapısı...

Dün akşam saat 22:30 ila bugün saat 12:30 arası internet yine kesikti... On yılı aşkın zamandır ülkenin internet dağıtıcısı olan Türk Telekom’un sınırsız bağlantısı internet hizmetini kullanmaktayım ve son yılarda durumları çok kötü.

O kadar kampanyaya rağmen hiçbir zaman Türk Telekom’u bırakmayı düşünmedim, ama son yıllarda verdikleri hizmetin kalitesi o kadar çok düştü ki, artık başımı ağrıtmaya başladılar. Neredeyse her hafta üç beş saat internet bağlantım yok, bazen çok çok yavaşlıyor modemimi kapatıp açıyorum veya resetliyorum.

Geçenlerde yine internet sorunu yaşadım ve Türk Telekom’dan, devletten bağlantı alıp özel olarak halka internet hizmeti satan firmalardan destek almalarını bile istedim.

Dün akşamdan bu yana kesik olan bağlantımı “gelir" düşüncesi ile internet servis sağlayıcım Türktelekom Ttnet'i aramadım. Daha doğrusu bu arızalar çok sık olmaya başladı ve artık onları aramaktan yoruldum.

Saat 11:30 civarı hâlâ internet olmayınca telefonla aramak yerine Twitter ve Facebook aracılığıyla onları etiketleyerek aşağıdaki paylaşımları yaptım.

"Alışmış kudurmuştan beterdir ya, alıştık artık haftada bir gün #turktelekom #ttnet yok... Artık ne ben onları arıyorum ne de aradıkların da açıyorum." Dedim.

Onlarda: "Bize ilettiğiniz talebiniz ile ilgili en kısa sürede sizinle irtibata geçilecektir." Dediler.

Bende: "Kesin çözüm üretilmeyeceğinden irtibata geçme çağrınıza olumlu yanıt vermiyorum. Yine on iki saattir net yok ve biliyorum ki yine şimdilik halledeceksiniz... Ben her hafta sizinle irtibata geçmek zorunda değilim." Dedim.

Saat 13:00 sonrası internet bağlantım geldi, cep telefonumu ve ev telefonunu arıyorlar, ama telefonlarına ben yanıt vermiyorum... Arama nedenleri ise bağlantısının gelip gelmediğini sormak.

19 Nisan 2018 Perşembe

Raporumu yenilemek için Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma hastanesine gidip geldim...


Sağlık raporumun yenilenmesi için ufak bir sorunum yüzünden dün gidemediğim Bakırköy'de bulunan Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma hastanesine anca bugün gidebildim.

Saat 11:30 civarı evden çıktım ve Marmaray'la Yenikapı'ya, oradan da Havaalanı metrosuyla Bahçelievler istasyonuna geçip bir buçuk saat sonra Sadi Konuk eğitim ve Araştırma hastanesindeydim.


Giderken karşıma çıkan ve zaman kaybına neden olan sıkıntıysa, Bahçelievler metro istasyonunun Havaalanına giden taraftaki asansörünün bakımda olmasıydı.

Bu engele karşı çözüm olarak bir sonraki gelen metroya binerek sonraki Şirinevler- Ataköy istasyonuna kadar gidip asansörle ara katına geçiş yaptım, sonrasındaysa diğer yöne geçtim ve asansörü kullanarak aşağı inip Yenikapı'ya giden ikinci metroya anca binebildim. Yaklaşık yarım saatlik bir zaman kaybından sonra Bahçelievler metro istasyonuna çalışan asansöre geldim.

Bahçelievler istasyonunda ara kata çıktığımda gördüm ki bu seferde yeryüzüne çıkan asansör bakımda. Bende o istasyondan çıkışı bulunan Medical park Bahçelievler hastanesi otoparkına geçiş yapıp hastane içinden asansörle yeryüzüne çıktım.

Yeryüzüne çıkışımı yapmıştım, ama bu seferde E-5 karayolunun diğer tarafında kaldım, bu yüzden de karayolunu üst geçidi kullanarak asansörlere binerek aştım ve hastane bahçesine giriş yaptım.

Bahçesinde on dakikalık yaptığım bir yolculukla Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma hastanesi binası içine girdim… İlk önce danışmaya sorarak Sağlık kurulunun yerini öğrendim ve asansörü kullanarak doğruca yönlendirildiğim yere gittim.

Eğer kime neyi nasıl soracağınızı bilirseniz, hiç takılmadan işinizi halledersiniz… Hastane o kadar çok kalabalıktı ki, ne yaptığını bilen biri olmazsan oradan bir saatten önce çıkamazsınız. 

Sağlık kuruluna asansörü kullanarak ve tabelaları takip ederek birkaç dakika içinde ulaştım ve Sağlık kurulunun kapısı önünde duran görevliyle konuşup ilçe sağlığın verdiği kağıdı gösterdim.

O görevli sağ olsun kağıdı inceledi ve bana "ilk önce İl sağlığa git" dedi, bende İl sağlık müdürlüğünden gelen telefonumdaki mesajı gösterdim, o da “telefonla 182’yi ara randevu al” dedi ve içeriye gidip durumumu güzelce aktarmış olacak ki, bir not kağıdına “24.04.2018 saat 08:00, 7477” notunu yazarak randevuyu verdi.



Bugün gidip gelirken yollarda biraz zorlansam da randevu işini hallettim, ama beş gün sonra 24 Nisan Salı günü sabah 08:00'de olan randevuya evdekilerle beraber gitmem gerek.

Tekerlekli sandalyemle toplu taşımayı kullanarak gidip randevu alıp geri gelmem saat 15:30'u buldu... Sağda solda hiç oyalanmadan, duraksamadan koşturarak anca dört saatte gidip gelebildim.