25 Eylül 2015 Cuma

Muzır hazır cevap....

Yine Yenikapı metro istasyonu, yine aynı asansör ve yine sağlığı yerinde olanlar asansör içindeler…

Özkan ile biraz gezindikten sonra Yenikapı metro istasyonundan Marmaray istasyonuna geçiş yapacağımız asansöre yöneldiğimizde asansör yine sağlıklılar tarafından işgal altında olduğunu gördük. Asansör kabini içi hınca hınç sağlıklı doluydu, o kadar rahatlarına düşkünler ki kabin içinde tek vücut haldeler. Bu sefer bir sonraki asansörü beklemek yerine, zar zor olsa da tekerlekli sandalyemle o asansöre girdim ve ayakları ezerek asansör içinde yerimi aldım.

Özkan refakatçim olduğu halde asansöre binmedi, onun sağlığı yerinde olduğundan Marmaray’a yürüyen merdivenle geçiş yaptı. Özkan’ın refakatçim olarak beni yalnız bırakmaması gerekliydi, ama mecbur kaldı ve asansöre girmedi/ giremedi. Asansör kabini içinde adım atacak yer yoktu, adımı bırakın iğne atsan yere düşmezdi. Sanırım tıklım tıklım bir kabin içinde yolculuk hoşa gidiyor.

Asansör Yenikapı metrosu katından Marmaray katına geldiği sırada kabin içindekilerden biri bana “geçmiş olsun” dedi, bense hiç istifimi bozmadan ve ciddi bir ses tonuyla ona “size de geçmiş olsun” dedim. 

Bu lafım asansör içindeki herkes için çok ağır bir laftı, tabi asansörü hınca hınç dolduracak kişilerin kendisine sokulan bir lafı anlayacak kapasitesinin olduğunu sanmıyorum.

Başım yere eğik olduğundan kimin geçmiş olsun dediğini görmedim, kafamı kaldırıp onların suratını görsem muzırlık yapacağım ve laf sokacağımdan eminim.

Bana kimin geçmiş olsun dediğini bilmiyorum, ama bu muzırca hazır cevabım sırf ona değildi, asansör içindeki herkeseydi.

Marmaray katına gelene kadar kapı açılana dek asansör içindeki kimseden “çıt” sesi bile çıkmadı, onlar utançtan susuyordu bense gülmemek için kendimi sıkıyordum.