5 Ağustos 2020 Çarşamba

MDM kapandı, AGD kısıtlamaya gitti...



Dün akşam 19:00'da Ahtapot Gönüllüleri Derneği yönetici ve üyeleriyle Zoom programı aracılığıyla bir toplantı daha yaptı. 

Ben Zoom aracılığıyla yaptığımız bu toplantıya köyde olmam nedeniyle cep telefonumla katıldım, köy içinde internet iyi olmadığı içinde köy yoluna yüksek olan Pazar yoluna çıktım. 

Sanırım bu son toplantılarımızdan biriydi, Mart ayında Corona virüsü Covid-19 salgını Pandemi'ye dönüşünce Kadıköy Acıbadem'deki Malzeme Değerlendirme Merkezi (MDM) projemizi sonlandırma kararı almıştık, bugünkü toplantımızda da Ahtapot Gönüllüleri Derneği faaliyetlerinde kısıtlamaya gitme kararı aldı. 

Derneğimizin, Malzeme Değerlendirme Merkezi projesini Pandemi nedeniyle sponsorlarımızın çekilmesi nedeniyle kapatmıştık, Ahtapot Gönüllüleri Derneğimizi ise bu oluşumun bir numaralı kahramanı öncümüz Vedat Kürşün'ün artık yorulması ve yerini alacak kimsenin olmaması nedeniyle kısıtlamaya gidildi. 

Vedat yıllarca uğraşıp bu oluşumun başında olması ve 2018 yılında bir Sivil Toplum Örgütü haline getirdikten sonra da kendini çok yordu. 

Oluşum dernekleşince Vedat'ın çevresindeki bir çok kişi yok oldu. Bu yok olmanın sebebi bana göre; Malzeme Değerlendirme Merkezi projesinin ağır gelmiş olması. Birde bunun yanı sıra eğlenceli faaliyetlerin yapılmayışı. 

Vedat ve çevresi onu bir lider olarak gördüğü için, her yükün altından Vedat Kürşün'ün kalkması beklendi ve Vedat yoruldu, tükendi, yıprandı. 

Vedat ise her şeyin dört dörtlük olması için çok çabaladı... Yapılan iş dört dörtlük olmayınca rahat edemeyen biri olduğu içinde kendini daha da çok yordu. Yıprattı. 

Yaklaşık altı yedi yıl boyunca bir çok sosyal sorumluluk projesini başarıyla eğlenerek tamamlayan bu oluşumun üyeleri, iş dernekleşmeye veya Malzeme Değerlendirme Merkezi projesine gelince kabuğuna çekildi. Ortadan kayboldu. 


4 Ağustos 2020 Salı

Ölüme ramak kala...

 

3.08.2020
Yaklaşık on gündür maaile Çankırı'ın Ilgaz ilçesinin köyü olan Kıyısın'dayız. Bugün saat 14:00 civarı küçük kardeşim gezmek için köyün 500- 600 metre dışında bulunan annemin sülalesine ait Aydın tepesindeki bahçesine gezmeye gitti. 

Yaklaşık bir saat sonra bahçeden geldiğinde elinde bir kaplumbağa vardı, bahçede gezerken bir kaplumbağanın bahçe içindeki havuza düştüğünü görmüş ve hemen havuza inip kaplumbağayı oradan almış, kurtarmış. 


Bahçedeki o havuz iki metreye iki metre boyutlarında ve iki metrelik bir derinliğe sahip ve o havuz otuz kırk yıl öncesine kadar bahçeyi sulamak için su tutulan bir depoymuş. Şu anda ise kurumuş halde, içerisinde bir karış çer çöp, dal yaprak, taş toprak var. 

Kim bilir o kaplumbağa ne kadar zamandır orada ve kim bilir ne kadar zamandır aç susuz...


Kardeşim kaplumbağayı havuzdan çıkarınca hemen oluktaki suyla yıkamış ve oluktan bolca temiz su içirmiş, biraz yiyecek verip kendine gelmesini sağlamış. Daha sonrasında ise kaplumbağa iyice kendine gelince köyün içinden geçen ve diğer derelere bağlanan suya bıraktı. 



Eğer kardeşim bugün onun havuzda hapsolduğunu görmeseydi, bu onun sonu olurdu, çünkü köyün 500- 600 metre dışındaki o bahçeye ve o havuza iki üç ayda bir kişi ya uğruyordur yada uğramıyordur.