15 Temmuz 2018 Pazar

Kaldırımda böyle işgal görülmedi...

12.07.2018
Bugün saat 14:00 gibi Kadıköy'e gitmek için evden çıktım… Evin hemen yüz elli iki yüz metre uzağında bulunan Süleymaniye Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi önüne geldiğimde bir aracın kaldırıma yan olarak park edildiğini gördüm. 

Yani araç sahibi sağlıklı yayanın geçeceği bir alan bile bırakmamış... Eğer, ben tekerlekli sandalyemi araç yoluna park etseydim, sürücülerin veya polisin bana tepkisi ne olurdu? 

Yaklaşık yarım saat bekledikten sonra arabanın resimlerini çekip plaka numarasını aldım ve oradan ayrıldım, çünkü güneş beni çok zorladı. Bu sefer bu resmi internete koyarken plakasını da ekleyeceğim. Ve etiketleyeceğim. 

İnsanlar, benim bugün orada ne yaşadığımı anladı, çünkü aracı beklerken güneşin altında bayağı canım yandı. Durumumu fark edenler hastaneye gidip plakayı üç defa anons ettirdikleri halde kimse gelip arabayı çekmedi, sağa sola bakındıkları halde şoförü bulamadılar. 

Ben ise sırf inat olsun, sürücü geldiğinde ne yaşadığımı görsün diye bekledim… Ama yok, o kansız gelip aracını çekmedi. 

Ben artık dayanamadım ve o bölgeden ayrıldım, daha sonrasındaysa karşı kaldırıma geçmek için geriye doğru üç yüz metre gittim ve arkasından karşı tarafa geçip tekrardan hastane önüne kadar üç yüz metre mesafeyi geri geldim. 

Hastane önünden geçerken o araca tekrar baktığımdaysa gördüm ki, aracın sahibi hastaneden çıkıp, aracına binip gidiyordu. 

Ben anlayışlı biriyim, ben hoşgörüyüm, ama kimsesi bana aynı tavrı göstermiyor… 

Tamam, hastası olabilir veya bir hastayı ziyarete gelmiş de olabilir, ama bir araç o şekilde bırakılmaz, üç defa anons edildiğinde bir dakika bile ayıramaz mı? Gelip aracını çekemez miydi? 

Ben inat ettim yarım saat bekledim, daha sonrasında geri gidip yaya geçidinden karşıya geçtim ve yoluma devam ettim… 

Ben oradayken birçok sağlıklı araç yoluna inip üç beş metre ilerleyip aracı geçip tekrardan kaldırıma çıktı, baston kullanan bir arkadaş araç yoluna inip üç beş metre ilerleyip aracı geçip tekrardan kaldırıma çıktı, iki defa bebek arabalı anne gördüm yola indiler üç beş metre ilerleyip araç yoluna tekrardan kaldırıma çıktılar. 

Eğer bu arkadaşların araç yolunda başlarına bir şey gelseydi, sorumlusu kim olurdu? Kaldırıma park eden mi? Yayalar mı? Veya yolunda ilerleyen taşıtlar mı? 

34 LS 6339 plakalı arkadaş yaşattıkların için sağ ol… 


NOT: Bana göre; darp, bana veya tekerlekli sandalyeme yapılan müdahaledir. 

13 Temmuz 2018 Cuma

Sağlıklılar hep haklıdır...

Asansörlerde yaşadığımız zorluk ve sorunları algılayamayan sağlıklılarla artık aynı asansöre binmeyeceğim...

Saat 14:00
Ayrılıkçeşmesi Marmaray istasyonunda tren durduktan beş saniye sonra asansör kabini önündeydim... Beş saniye içinde orada olduğum halde benden önce biri altmışlı yaşlarda diğerleri yirmili yaşlara kavuşmamış 5- 6 sağlıklı çoktan o bölgede yerini almıştı bile. 


Benden önce asansör önünü tıklım tıklım yapmış olduklarından, ben biraz arkada bekledikten sonra onların önüne geçtim. Bunun başlıca nedeni, arkalarına bakıp beni gördükleri halde umursamadılar. 

Ben öne geçince, içeriden çıkan sağlıklıların ve içeriye girmeye çalışan sağlıklıların asansöre girmesini engelleyecek şekilde durmuş oldum. 

Neyse, ben en öne geçtim, ama hareket edemiyorum, çünkü o altmışlı yaşlarda olan amca ve gençler çekilmiyorlar ki, bende içeriden çıkanlara yol vereyim. Bende mecbur kaldım  o sıkışık ortamda iki üç metre geri geri çıktım. 

Anlatamadığım işte bu; istasyonların güvenlik görevlilerinin de, arkadaşlarımın da bana “sen önceliklisin en öne geçmek hakkın, sen öne geç, onlar sana öncelik verir”, ama kimsesi bire bir o ortamı yaşamadığından sadece konuşuyor. 

O asansör önleri boş olacak ki, ben öne geçeceğim, içeridekilerin rahatça çıkması için boşluk bırakacağım, ama ortam öyle sıkışık ki, bana manevra alanı bile bırakmıyorlar. 

Neden mi? Sabırsızlar ve düşüncesizler… Kabin önünde bekleyip acele ediyorlar, çünkü yaşlısında da gencinde de, “ya içeride yer kalmazsa”, “ya dışarıda kalırsam” korkusu var. 

Ben asansör kapısının dibine kadar girdim ve içeriden çıkan sağlıklılara daracık yol bıraktım… Altmışlı yaşlarda olan amca hiç gereği yokken lafa girdi "acele etme içeridekiler çıksın, senin önceliğin varsa benimde var, bak bende yaşlıyım" dedi. 

Ben insanlara karşı zarif ve düşünceli davranırım, yumuşak huyluyumdur ve hep sabreden olmuşumdur, bazen hiç gereği yokken öncelik vermişimdir, ama beni zorladıklarında tavrım tam tersi olur. 

Amca öyle diyince bende agresifçe "buyurun önce siz girin" diyip geri çekildim ve asansöre girmedim. Ben geriye çıkınca asansörün kapısı kapandı ve geri gitti, bir dakika sonraysa içerisi 5-6 sağlıklıyla dolu olarak geri geldi. 

Bana baktılar, bende “sizinle o asansöre binmem” dedim, onlarda o kabine doluşup gitti… 

Amcaya: "bu asansörlerin bozulmasının nedeni; bu kadar kişinin kabine doluşması dediğim halde, oradaki kansız herkes o kabine girdi”. 

Amcanın beyni öyle yaşlı ki; kendisinin altmışlı yaşlarda olduğunun farkında, ama beraber asansöre girdiklerinin yirmili yaşlara ulaşmadığının farkında değil.

Benim yüzümden ilk asansörü kaçırdılar ya, üzülmesinler... 
Bunu; beni görünce asansörün kapısını kapatanlara saysınlar, bunu o kabinleri tıklım tıklım doldurarak bozdukları asansörlere saysınlar, bunu yolun karşısına geçmek istediğimde bir iki metre önümdeki kız grubuna durarak yol veren ama ben geçerken kornaya basana ara gazı verene saysınlar, bunu sorunu Bimer'e ilettiğimde düşüncesizce verilen "Marmaray'ı biz yapmadık, karışmayız" cevabına saysınlar, bunu kilolu iki kişiye "lütfen gelmeyin, kabine sığmayız" dediğim de yine de tekerlekli sandalyemi iterek çekerek asansöre binip ve sonra bana "sen çok huysuzsun Allah bu sandalyede kimi oturtacağını biliyor" diyene saysınlar, bunu 19-20 yaşında olup asansör dolu olduğu halde benden az bir şey daha ileri gitmemi isteyene saysınlar. Engelli tuvaletlerini, alışveriş merkezi rampalarını, yaya geçitlerini, kaldırım ve rampalarını işgal edenlere saysınlar. Ankesörlü telefonlarda, atm cihazlarında, bankolarda yaşadığım zorluklara saysınlar. Devletin yasalarında yazdığı halde bana verilmeyen haklarıma saysınlar. 


Saat 16:55 civarı ise Marmaray Kazlıçeşme'den çıktım Erey çay bahçesine doğru ilerliyorum. Kaldırım üzerinde bir kız çocuğu yere oturmuş dileniyor, hemen bir iki metre önümde olan bir bayan bir erkek durdu ve o kıza para verdi. Kız ise bu harekete karşılık olarak güldü gülümsedi, o öyle yapınca para verenler bir sevindi bir sevindiler, neredeyse havaya uçacaklar. 

İnsanımız neden böyle, farkında değiller mi; o çocuğa para verdikleri sürece anne babaları tarafından dilendirilmeye devam ettirilecek. 

Dilenen veya satış yapan çocuğa para verirseniz anne babası sevinir, bisküvi çikolata gofret verirseniz o sevinir.