29 Nisan 2015 Çarşamba

Bir Suriyeli aile dramı...

Her zaman yaptığım gibi odamın penceresinde ayaktayım, akşam saati saat 19:30 civarı dediğim gibi pencerede sağlığım için dikiliyorum.

Karşı apartmandaki Suriyeli ailenin 1 ila 5 yaş arasında dört çocuğu var. Bu çocuklar sabahtan akşama kadar o evde yalnız başlarına yaşıyorlar. Sabahleyin evin büyükleri işe gidiyor akşam olunca da geri dönüyor. O üç çocuksa evde akşama kadar tek başlarına kalıyorlar.

Eve girip çıkan sokağın çocuklarımı o Suriyeli çocukları dövmesini gördüm, ev içinde o Suriyeli kardeşlerin birbirlerini öldüresiye dövmesini gördüm, pencereden sokağa işemelerini gördüm. Sokaktan geçen insanlar o pencerede çocukları perişan halde sefil görünce, vicdanları sızlıyor ve o çocuklara bisküvi çikolata ekmek veriyorlar.

Biraz önce ise çok çok acı bir şey gördüm…
İki küçük kardeş pencereye oturmuş kavga ediyordu ki, çocuklardan büyük olanı içeriden bir ekmek bıçağı getirdi ve kardeşinin boğazına kulağına dayayıp kesecekmiş gibi bıçağı ileri geri sürükledi. Kardeşi ağlayınca da korktu bıçağı indirip eve girdi.

Geldikleri ülke olan Suriye’de insanlar böyle cezalandırılıyor…
Suriye diktatörlükle yönetilen bir ülke olduğundan, son yıllarda isyanlar çıktı ve isteyen istediği cezayı verebilir hale geldi. Esad yönetiminin sarsılmasıyla, Işid denen bir örgüt ortaya çıktı ve terör ile ortalığı yıkıp yakmaya başladı. Kendine boyun eğmeyen insanlarınsa boğazını kulağını burnunu keserek cezalandırmaya başladı.

Benim anlamadığım sa; sokağımızdaki Suriyeli ailenin bu küçücük çocukların dağarcığında bıçakla infaz nasıl yer etti. Evde televizyonları olduğunu görmedim, Suriye’de bu infazları görecek veya anlatılanları algılayacak yaşta değillerdi.

Sanırım bu çocuklar bu caniliği burada bu evde öğrendiler, büyükler tarafından evin içinde bu çocuklara eğitim verildi.

14 Nisan 2015 Salı

Artık rahat bırakın şu eğitimi...

Artık rahat bırakın şu eğitimi…

Türkiye’de okumak zordur… Okumak zordur, çünkü Türkiye’de doğru dürüst bir eğitim ve öğretim sistemi yoktur.

İlk ve ortaokulu orta derece ile bitirmiş bir öğrenciyim… 1990 yılında lise eğitimine başladım, 1995 yılında da liseden ayrıldım. Yani beş yıl kadar bir lise eğitimim oldu. Bu beş yıl içinde de çok başarılı bir öğrenci olduğum söylenemez. Ama burada asıl dikkati çekmek istediğim konu, bu beş yıllık süre zarfı içinde üç defa sistem değişti. Olansa benimle beraber okuyan öğrencilere oldu, birçok kişinin yaşamı hayalleri planları mahvoldu.

Her yeni gelen hükümet kendisine uygun olan yeni bir eğitim sistemi kanunu çıkartır ve yürürlüğe sokar. Hükümeti bırakın, her yeni gelen Milli Eğitim Bakanı bile kendi istediği sistemi yürürlüğe koymaya başladı. Ne zaman bakan değişse, eğitimde sistem değişikliği oluyor ve tüm her şey karışıyor. Bu benim okuduğum yıllarda da böyleydi şu anda da böyle. Eğitimin sistemi değil Milli Eğitim Bakanlığı kadrosundan tutun il müdürlüklerine okul yöneticilerine kadar tüm kadro değişir.

İki binli yıllarda olduğumuz şu yıllarda da bu düzen böyle devam etmekte, eğer Milli Eğitim Bakanlığı, Cumhuriyetin kurulduğu tarihten itibaren hep aynı yönetimin yöneticileri tarafından yönetilseydi, bu sorunlar yaşamaz ve geleceğimiz emin ellerde olurdu.

Öğrenciler ve eğitimciler artık bıktı, ikide birde değişen bu sistem herkesi eğitim ve öğrenimden soğuttu. Yakın zamanda doğru düzgün bir sistem oturtulmazsa eğer, Milli eğitim bakanlığının kapısına kilit vurulabilir. Bakmayın bu sorun çok büyük, her üç dört yılda bir eğitim sistemi değişiyor. Sistem değişikliği yüzünden bu ülke yıllardır doğru dürüst öğrenci eğitimci bilimci yetiştirmiyor.

Bir çocuğun oyuncağı ile oynaması gibi, canı sıkılan sistemi ve kadroyu değiştiriyor.

1 Nisan 2015 Çarşamba

Botox tecrübem...

07.10.2013
Botox; son yıllarda daha güzel görünme operasyonlarında kaslara enjekte edilen bir zehir. 


1996 yılında beyin kanaması sonucu sol tarafı felç olmuş bir engelli olarak Botox’u 1997 yılında bir kez tecrübe etmiş bir kişiyim. 


Yanlış anlaşılmasın Botox’u güzel görünmek için değil, ben Botox’u beyin kanaması sonucunda vücudumda oluşan aşırı kasılma nedeniyle sol bacağına enjekte ettirmiş bir kişiyim. 


Botox kaslarda aşırı etkili bir ilaç, Botox kasların bir süreliğine kasılmasını engelleyen bir ilaç, ilacın etki süresi yalnızca üç ya da dört ay sürüyor, enjekteden 3- 4 ay sonra bu ilacın etkisi sona eriyor ve kasılmalar kaldığı yerden devam ediyor. 


1997 yılında ilk enjekteden sonra bu ilacın bana görünen bir etkisi olmadı, ya doğru düzgün vurulamadığından ya da enjekte sonrası gerekli tedavinin yapılmamış olmasından dolayı bana faydası hiç olmadı. 


Aradan 16 geçtikten sonra 2013 yılının Ekim ayında ben bu ilacı tekrardan oldum, gelişen teknoloji ve ilacın kaslara etkisinin yüksek olduğu AR-GE ile belirlenmesi beni tekrardan bu ilaca yönlendirdi. 


Botox’u uygulatıp uygulatmama konusunda kararsızım, çünkü Botox uygulandığı zamanın ertesinde, çok iyi bir egzersiz tedavisi gerekli şifa alınsın. Botox uygulaması sonrası yapılacak tedavi çok önemlidir Benim gibi hastaların şifası, ilgi alaka önem ve özendir, doğru düzgün düzenli bir tedavi yapılmadığı sürece bizler iyileşemeyiz. 


Biz engellilerin asıl sorunu tedavilerin sürekliliğinin sağlanamamasıdır.  


08.10.2013
Dün eczaneden satın almış olduğumuz üç adet Botox ile bugün İstanbul Fizik tedavi Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesindeydim, ilaç sabaha kadar eczanede muhafaza altındaydı. 


Saat 09:30 gibi Başhekim Belgin Erhan tarafından yarım saat enjekte işlemi sürdü, özellikle kendisi kaslarımı kontrol etti ve kasılmaların aşırı olduğu felçli sol kol ve sol bacağımla ilgilenip enjekteleri o bölgelerde yoğunlaştırdı. 


Tam sayamadım, ama on civarı giriş yapılıp Botox enjekte edildi. 


Başhekim hanım işleme başlamadan önce kasılmalarımı görünce, bana “bu üç kutu senin için yeterli değil” demişti, öylede oldu. Bir hastaya en fazla üç kutu Botox ilacı yazılabiliyormuş, onu da bana vermişlerdi. Eğer daha çok Botox yazılsaydı onlarda enjekte edilecekmiş.


Başhekim hanımla konuşmalarım sırasında, bana; ilacın etkisinin dört beş gün içinde olabileceğini de, on beş gün içinde olabileceğini de söyledi. 


Zaten on beş gün sonra hastaneye kontrole gideceğim. 


1997 yılında hastalığımın birinci yılında Amerikan hastanesinden Önder Çerezci tarafından yine üç şişe Botox olduğumu ama bir faydasının olmadığını söyledim, oda bana  “o zamanın teknolojisi ile şimdi çok farklı” dedi. Sen, şimdiye ve egzersizlere odaklan, ayakta durmaya devam et ve yürüme yap. Senin için şu an sadece Botox ve sonuçları önemli” dedi. 


Aslında Botox’un vurulduğu bugün, benim için tarihi bir gün, bu ilacın etkisi olumlu veya olumsuz olsun yine de benim için tarihi bir gün. Sonuç olumlu olursa yaşamım biraz daha iyi olacak, eğer sonuç olumsuz olursa Ar-ge çalışmasına bir katkım olmuş olur. 


11.10.2013
Botox olalı daha üç gün olmasına rağmen tepkimeler alıyorum. Sol tarafımdaki titremeler ve kasılmalar azaldı, özellikle sol omuzum ve kolun dirsek bölümü çok rahat. İğne yerleri ve kaslarda ufak tefek acı ağrı var bunun farkındayım, ama sol kol sanki yumuşadı ve yaptığım hareketlere daha rahat cevap veriyor. Sol bacaktaki gerginlik azalsa da hala devam ediyor. 


12.10.2013
Dün akşam çok ilginç bir şey oldu, sol elimi hareket ettirmeye çalıştığımda, parmaklar kasılmaya başladı ve parmaklar sözümü dinlemez oldular. Parmaklarımı düz açamaz oldum, açmak istediğimde boğumları düzelmedi ve kasıldılar. Tamamen açılamaz hale geldiler, hastalığımın ilk yıllarındaki hale geri döndüler. 


Parmaklarımdaki bu kasılmalar beni korkutmuyor değil, korkutuyor ama kendimi serinkanlı tutup “Botox’un şu an verdiği bir yan etki” diyerek kendimi avutuyorum. 


Botox’un etkisinin kalıcı olduğunu varsayarsam durumum çok çok kötü olurdu. Öyle gerildiler öyle gerginleştiler ki, kasılmalar kaslarıma hakim oldu. Şu an durumları çok kötü gözüküyor. 


İnsan vücudunda kasılmayla hareket eder, kasılmayla hareket etmeyen bir yer yoktur, göz ve göz kapağından, Kalp Akciğer Mide Bağırsaklara kadar her şey kas ile kasılma ile hareket eder. 


Kas sisteminde bozukluk olan kişilerin sağlıklı yaşaması mümkün değildir, bendeki bozukluksa kaslarda değil beyinden geliyor. Beynimdeki işleyiş bozuk, 1996 yılında kanama sonucunda oluşan hasar kaslarıma hükmetmemi engelliyor, yani beynim kaslara gerekli şekilde hükmedemiyor. Beynim, kaslarımın normal şekilde kasılmasına izin vermiyor. 


Sağlıklı bir insanda kaslar kasılmaya baskındır, ama bende kasılma kaslara baskın. 


Benim bir öngörüm var; Botox’un etkisinin üç dört ay sonra geçecek olmasıyla kasılmanın tekrardan beynim tarafından kaslara kasılma dürtüsünün geri getirecek. Beynimdeki hasar tekrardan “kaslara kasıl” emri gönderecek ve tekrardan eski halime döneceğim. Kaslarında problem olan bir kişi için Botox’un işe yaraması kesin gözüyle bakılabilir, ama bir beyin hasarlı için Botox aynı etkiyi göstermeyebilir. 


İşte bu düşünce bu öngörü beni korkutuyor. 


13.10.2013
Evet, sol koluma vurulan Botox sonrası sol elimin parmaklarında oluşan kasılmalar gerilmeler gerginlikler hala devam etmekte, fark ettiğim kadarıyla parmaklarda gerginlik, sabah saatlerinde ve akşam saatlerinde baskın. Kendiliğinden durup dururken bir kasılma olmuyor, ben parmaklarla iş yapmaya kalktığımda kasılma oluşuyor. 


Yıllarca adam etmek için uğraştığım, o bilek ve parmaklar iki günde ne hale geldi çok acı. En az on beş yıldır her gün emek vererek bilinçli düzenli egzersiz yapmış ve adam etmiş olduğum parmaklar bu hale gelmiş olması çok acı. 


14.10.2013
Sanırım bu beyin beni rahat bırakmayacak, parmaklarım hala gergin kasılı kramp girmiş gibi duruyorlar. Botox’un sol bacağıma etki ise neredeyse hiç yok. 


Yıllar önce ben boşu boşuna “vücuduma ihanet eden bir beyne sahibim” dememişim.  


22.10.2013
Bugün, benim için büyük bir dönüm noktası daha oldu ve yine hüsranla biten bir dönüm noktalandı. On beş gün önce olmuş olduğum Botox’un bugün İstanbul Fizik tedavi Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesinde saat 15:00’de kontrolü için randevum vardı, bu randevu için saat 14:50’de oradaydım. Ben ne diyeceklerini bildiğim halde bugün anne babamla tam saatinde oradaydım, yine bizi hastaneye kardeşim götürüp getirdi. 


Hastanede muhatap ararken, on beş gün önce Botox olduğumda ekipte olan Ahmet beye ulaştık ve onunla bir birkaç dakika ayaküstü sohbet edip durumu değerlendirdik. Ahmet bey neredeyse bana hiç dokunmadı, kolumu ve bacağımı oynatmamı istedi, o kadar. 


Ahmet beye ilk sözüm; Ahmet bey Botox bana pek faydalı olmadı, sol kol ve dirseğinde yumuşama oldu, sol bacağımda da bir yumuşama var gerginlik azalması da var, ama “Botox’un bana etkisi genelde çok çok az oldu diyebilirim” dedim. Ahmet beyse beni doğruladı ve “çalışmaya devam et, çünkü önümüzdeki üç ay içinde de bir gelişme olabilir” dedi ve beni üç ay sonraya tekrar muayene çağırdı. 


Ahmet beye; el parmaklarım çok çok kötü durumda, Botox’un el parmaklarıma faydası değil zararı oldu dediğim halde, Ahmet bey bana biraz daha beklemeyi önerdi. Botox’un el parmaklarıma faydası olmadığını kabullenmedi ve beklemeyi seçti. 


Birde beni “bir muayeneden geçmem konusunda uyardı, çok uzun süre ilaç kullanmamdan dolayı Karaciğer enzimlerimin kontrol edilmesini istedi. Sanırım bunu hastalığım boyunca kullanmış olduğum Lioresel kas gevşetici hapında dolayı söylemişti. 


Daha sonraysa kendi kendime “acaba Botox’un bir yan etkisi mi var acaba?” Dedim. İçime düşen veya düşürülen bu korku beni etkiledi. 


Ben gelişmeler konusunda aşırı beklentisi olan biri değilim, gelişmelere “illaki olacak” gözüyle bakmam. Nasrettin hocanın göle maya çalması gibi “ya tutarsa” derim hep. 


Hastalığım boyunca birçok defa kullanıldım kullanılmak istenildim, bir çok defa elim boş döndüm, o kadar çok moral bozukluğu yaşadım ki, artık bu tür eli boş dönmeler beni etkilememeye başladı. Adeta bir duvar ördüm, bu duvara çarpan tüm olumsuzluklar benim yaşama daha çok bağlanmamı sağlıyor. 


Botox’un bana faydasının tam olarak olacağına inanmıyordum, çünkü engelli hale geldikten sonra karşıma birçok defa beni yarı yolda bırakan hiçbir işe yaramayan olanak çıktı, bense hep bu konularda yaralı olarak hayatıma devam ettim. 


Ahmet bey diyor ki “gece parmaklar yine kasılıyor mu? Bunun kontrolünü yapın.”, bende ona “hayır gece kasılmıyor son derece rahatlar bunun farkındayım” dedim. Ben Ahmet beye “bir iş yapmaya kalktığımda parmaklarım kasılıyor” dediğim halde, hala başka yerlerde sorun arıyor. 


İnsanlara anlatamıyorum, ben her şeyin farkındayım… Neyin doğru neyin yanlış olduğunun farkındayım, onlara yardımcı olmak için çabalıyorum, biraz olsun neden bunun farkında olmuyorlar, beni ve söylediklerini anlamak istemiyorlar. Botox’u tecrübe edecekseniz ben sizin için çok iyi bir kobayım, bunun farkında değil misiniz? 


Benim bu düşüncelerimin ve Botox tecrübemin Başhekim Belgin hanımın kulağına gitmesi umudu içindeyim. 


Botox iğnesi olurken bir ekip halindeydiler, ama 15 gün sonra yapılacak olan kontrol muayenemde orada muhatap bulamamam beni sarstı. Alacakları tepkimenin ne olacağını öğrenmek istediklerini sanmıştım. 


Botox operasyonunun bu kadar basit bir olay olduğuna inanamıyorum, demek ki ben takipçi olmasam Botox konusunu kimse önemsemeyecek. 


Devletin malı deniz yemeyen keriz misali, ne ilacın takibi yapılıyor ne de ilacın hastaya etkileri. Sadece Botox konusunda değil, sağlık sektörümüzün tamamı bu durumda. Sağlık sektörünün tamamında kimsesi boşa giden paraları umursamıyor, kimse Ar-ge çalışmalarını umursamıyor. Sağlık bakanlığı, ilaç üreticileri, hastaneler, profesörler doktorlar doçentler, kimsesi önemsemiyor. İnsanımızın tek derdi var, para ve kariyer.  


Bana enjekte edilen ilacın fiyatı devlete 1.000- TL’ye patladı, hadi ilaç benim üzerimde sigortamdan düşüldü, önemli değil. Ama ilacın benim üzerimde denenmesiyle alınacak sonuç önemli. Ar-ge olarak durumum göz önünde tutulmuyor mu? Bilmiyorum ve sanmıyorum. 


Ahmet beyle görüştükten sonra Ercan beyle selamlaşmanın faydalı olacağını ve ona Botox ile olan tecrübemi anlatmam gerektiğini düşündüm, çünkü onun benim hakkımda düşünceleri her zaman faydalı olmuştur. O benim için çok çok önemli bir kişiliktir, her zaman onun düşünce ve fikirlerine saygı duyup uyarılarını önemsemişimdir. Ercan beyi hastane içinde aradım taradım bir türlü bulamadım, en sonunda cep telefonunu aradım ve hastanede olmadığını öğrenince de Botox ile olan tecrübemi onunla paylaştım. O ise her zamanki ince davranışıyla nazikçe benimle ilgilendi ve durumu anında değerlendirdi. Kim ne derse desin kim ne düşüncede olursa olsun Ercan bey farklı biri özel biri, Ercan bey anında “Abdullah omzunda ve kolumda rahatlama olmuş gerginlik gitmiş. Biraz daha zaman ver, belki değişiklikler olabilir” dedi. 


Ben bir beyin kanamalıyım, yani sorunum kaslarımda değil beynimde… Ayrıca benim bir kas hastalığım yok, Botox omzuma ve koluma faydalı oldu, ama el parmaklarıma faydalı olmadıysa burada sorun, ya Botox’un bana faydası olmadığındandır, ya yeterli ilaç enjekte edilmediğindendir. Ercan beyde Ahmet beyde benden üç ay veya altı ay daha beklememi istiyorlar, “belki parmaklarda tesiri geç olabilir” diyorlar. 


31.10.2013
Sol elimin parmakları birkaç gündür ilk günlere nazaran biraz daha rahat… Botox iğnesi vurulalı neredeyse 25 gün olacak ve ilk günlerinde oluşan kasılma gerginlik durumu bugünlere kadar sürdü ve son iki gündür çok rahatladılar. 


15 gündür sol elimin parmaklarını hiç kullanamadım, ne bir şeyi kavrayabildim ne de parmakları düzleyebildim. Parmaklarım böyle kalacak diye telaşlanmadım, ama on yılı aşkın zamandır harcadığım gücün verdiğim emeğin birkaç iğne darbesiyle yok olmasına hayret ettim. 


Bu rahatlamanın olacağını ben tahmin ediyordum, zaten bunu Ercan beyde bana söylemişti “parmaklardaki bu durum birkaç hafta sürebilir” demişti. Şu an önemli olan Botox’un birazcık olumlu bir etki yapıp parmaklarımı tamamen rahatlatmasını bekliyorum. Son beş altı yıldır özel bir egzersiz yapmadığım sol elime ve parmaklarıma son 15-20 gündür özel ilgi gösteriyorum. Hastalığım ilk yıllarında ve İstanbul Fizik tedavi Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yapmış olduğum egzersizleri yapıyor parmakların açılması için uğraş veriyorum. 


12.11.2013
Bugün kan verdim… Yedikule göğüs hastanesine gittim ve kan değerlerimin ölçülmesi için kan verdim. Bakalım Karaciğer enzimlerimde bir anormallik çıkacak mı? Yıllardır kullandığım ilaçlar bir problem yaratmadı, Botox yaratacak mı acaba. 


Birkaç saat sonra verdiğim kanın sonuçları elime ulaştı ve her şey normal çıktı. Karaciğer enzimlerinde de problem yok, ama Kolestrol yüksek çıktı. Kolestrol için yağlı yiyeceklerden uzak dur” denildi. 


Doktorluk mesleği eskiden gerçekten doktorluk yapmakmış, şu an her şey bilimle teknolojiyle araştırma geliştirmeyle çözülebiliyor. Filme, kan tahlili idrar tahlili sonuçlarına bakmadan karar verilmiyor. Eskidenmiş o, dokunarak hissederek muayenede teşhis koyma ilaç verme. Daha birkaç yıl öncesine kadar doğru bilinenlere şimdilerde yanlış deniliyor. 


Şimdiler her şeyi teknolojiyle çözüp işin içinden çıkıyor. Ben sadece üç tüp kan verdim o kadar, gerisini bilgisayar halletti. 


Tıpçılarda bilgisayarın çıktısını ellerine alıp kitapta yazan teşhisi bana söyledi.