19 Haziran 2019 Çarşamba

Eski hükümlü ve engelliye hibe 50.000- TL için ALO 170'i aradım...


Geçtiğimiz hafta İŞKUR'un bir olanağından haberdar olup bugün de ALO 170 numaralı telefonu aradım ve konu hakkında bilgi almak istedim. 

İŞKUR'un sosyal medya hesaplarında "Eski Hükümlü ve Engelli Hibe Desteği almak isteyenler, projelerinizle başvurmak için 28 Haziran 2019 son gün" diye açıklandı. 

Bugün saat 13:30'da ALO 170'i aradığımda yapmış olduğum beş dakikalık görüşmede bana böyle bir imkanın olmadığı söylenip, bu tür olanakların KOSGEB tarafından verildiği söylendi ve KOSGEB'e başvuru yapmam söylendi. 

Bunun üzerine bende İŞKUR'un Twitter hesabına girip yapılan o paylaşımın altına aşağıdaki yorumunu yazdım. 

"Bugün saat 13:30'da arayıp yüzde 79 engelli olduğumu, hükümlü ve engelliye verilecek 50 bin TL hibe için başvuruda bulunmak istediğimi belirttim, bana "İŞKUR kurumunda böyle bir olanağın olmadığı" söylenip KOSGEB'e yönlendirildim. 

LÜTFEN 170 ÇAĞRIMI KONTROL EDİN..."

Yazdım. 

12 Haziran 2019 Çarşamba

Belören köyünde İlber Ortaylı ile karşılaştım...


Saat 14:00 gibi ailecek Kıyısın köyünden Belören köyüne geldik. Annem babam kardeşim ve yeğenim, teyzeme eve ziyarete gittiler. Ben ise Kaşyeri denen köyün manzarası güzel yerine kafa dinlemeye gittim.

Karşımda dizilmiş olan Ilgaz'ın dağlarını seyretmeye, kuş sesleri ve rüzgarın uğultusunu dinlemeye başladım. 

Yaklaşık beş dakika sonra cep telefonum çaldı, açtım küçük kardeşim "ağabey İlber Ortaylı burada, köy meydanında" dedi.

Ben biraz afalladım, çünkü İlbey Ortaylı gecenin ilerleyen saatlerine kadar sohbetini pür dikkat dinlediğim bir tarihçi.

Hemen silkelendim, kendime geldim ve tekerlekli sandalyemle Kaşyeri'nden çıkıp köy meydanına doğru giderken İlber Ortaylı ile karşılaştım. 

İlber Ortaylı Amasya'da yapılacak olan konferansa konuşmacı olarak katılmaya gidiyormuş. Belören köyünün hemen bir kilometre önünden geçen Samsun yolundan aracıyla ilerlerken bir dağın eteğine yüz yıllar önce kurulmuş olan bu köyü fark ediyor, köyün bakımlı olduğunu ve güzelliğini görünce anlık bir kararla direksiyonu Belören köyüne kırdırtıyor. 

Belerön'in girişinde köyün bir nahiye olduğunu fark etmiş olacak ki, mola verme ihtiyacı duymuş ve hemen araçtan inip gezinmeye başlamış. Bunun nedeniyse Belerön köyü içerisinde, jandarma karakol, muhtarlık müze bakkal kahvehane olan bir köy.

Hatta, içinde tatlı su balıkları olan, köyü bu kadar yeşil yapan bir devrezi bile var... 

Köyün eğitimi de çok iyi; milletvekili kaymakam çıkarmış, avukatlarda çıkarmış mühendisler de çıkarmış, öğretim görevlisi de çıkarmış öğretmen de.

Kısacası; İlber Ortaylı'nın dikkatini çekmeyecek te, benim mi çekecek? :)) 

Belerön köyünün tarihi bir köy olduğunu bir kilometre öteden hissediyor ve hemen köye giriş kararı alıyor. 

Köye girip etrafı keşfederek gezindiği sırada benimle karşılaşması ve beş on dakikalık sohbetimizin olması benim için çok çok büyük bir şans. 

İlber Ortaylı ile oradan buradan sohbet ettikten sonra yanındakiler bir kitap hazırladı, kitabın ilk sayfasına adımı soyadımı yazıp imzasını attı. 

Bir Ömür Nasıl Yaşanır adlı kitabını elime aldıktan sonra "teşekkür" ettim ve on beş yıl öncesine ait bir kitabım olduğundan bahsettim. 

Bir ara kısacık bir telefon görüşmesi yaptı ve karşısındaki kişiye Belören'den bahsedip "muhteşem, harika bir yer, gelip görmelisin" dedi. 

Sonrasında beraber resimler çekildikten sonra araçlarına binip köyden ayrıldılar.

Memleketten İstanbul'a döner dönmez yapacağım ilk iş; 2003 yılında çıkan kitabım Biraz Daha Işık ile beraber bir mektup yazacağım. 











23.06.2019 
İlber Ortaylı, 23 Haziran 2019 tarihli Hürriyet gazetesinin 6. sayfasında İlber Hoca'yla Pazar Buluşması adlı köşesinde Anadolu'da Bir Köy başlığı altında Belören köyü hakkında bir yazısı yayınlandı. Bu yazısının bir satırında köyden bahsederken beni de unutmamış