29 Aralık 2016 Perşembe

Tapunun hatasını belediye, belediyenin hatasını babam çekti...

22.12.2016
Bugün babamla beraber bir düzeltme yapmaları için Zeytinburnu belediyesine gittim… 

Geçen yıl Zeytinburnu belediyesinde memur olan Fatih beyden bir ihbarname aldık, bu ihbarnamede babam başka mülkü olmadığı için beş yıldır ödemediği Zeytinburnu’nda oturduğumuz evimizin vergisini cezasıyla birlikte geri isteniyordu ve cezasıyla birlikte alındı. 

Bolu Gerede'de bulunan tapu dairesindeki bir stajyer bir çalışan hata yapıp babamın adı ve soyadıyla aynı ad soyadlı başka birini karıştırmış ve babamın üzerine onlarca ev, onlarca arsa, onlarca tarla kaydetmiş. 

Bunu fark eden Zeytinburnu belediyesiyse hemen bize ihbarname yollayıp babamın üzerine başka yerde mal varlığı olduğu gerekçesiyle o beş yıllık vergiyi faiziyle tahsil etti. 

Tapu dairesinin hatasının ortaya çıkmasıyla babamın üzerindeki mülkler bizim uğraşlarımız sonrası gerçek sahipleri üzerine kayıt edildi. 

Bu işlemlerinin tamamı, babam ve kardeşlerim halletti... Devlet kılını bile kımıldatmadı.   

Tapu dairesi ve belediye bir hata yapıyor, düzeltmek zorundalar ama bunun yerine bize "yaptığımız hatanın cezasını faizi ile siz ödeyeceksiniz" diyorlar. 

Bir ülke düşünün; vatandaşı için değil, kendisi için var… 

İki üç defa memleketimiz Çankırı’ya gidilip gelindi, iki üç defa Bolu Gerede'ye gidilip gelindi, defalarca tapu müdürlüğüne gidilip gelindi. 

En sonunda uğraşlarımız sonucunda Zeytinburnu belediyesi ve tapu müdürlüğünün yaptığı bu hatayı biz düzelttik. 

Gerede tapu dairesinin yaptığı hata sonucu, babam ve kardeşlerim oradan oraya koşturuldu, maddiyat ve zaman kaybına uğratıldılar. 

Aslında açacaksın davayı veya hata düzeltilene kadar üzerine kaydedilen mülkleri geri vermeyeceksin. Tutuşturacaktın Gerede tapu çalışanını ve belediye çalışanının kıçını. 


Benim asıl kızdığım noktaysa; bir hafta önce babamın geçen yıl ödemiş olduğu bu tutarı, cezası ve faiziyle toplamı 870-TL’yi, geri almak aklıma geldi. Bu öğleden sonra belediyede Fatih’in yanına gidip durumu anlatıp "asıl hatanın, tapu müdürlüğünde olduğunu ve sonrasında hata sizde" dedim. 

O da okumuşluğunun, iş yaşamının verdiği tecrübeyle soğukkanlılıkla bana anında cevap verdi ve “madem mülkler sizin değildi neden vergiyi ödediniz” dedi, bende hemen “ülkemizde ilk önce ceza ödenir sonra itiraz edilir” dedim. 

Zeytinburnu belediyesinde o muhterem Fatih beyefendi her yerde kimliğini göstererek zorlukları aşan biri olduğundan biz normal vatandaşın neler çektiğini bilmez. Kimliğini gösterdiği an, kapılar ardına kadar açılır. 

Fatih, devletin herhangi bir dairesinde kimliğini göstermeden hallettiği bir işini söylesin bakalım. 

Benim bu yazdıklarımı bir devlet memuru anlamaz/ anlayamaz, ama bir vatandaş “leb demeden…” işi çözer. 

7 Aralık 2016 Çarşamba

Asansörden çıkarken...

Havaların soğumasıyla Olivium alışveriş merkezinde vakit geçirmelerim çoğaldı... 

Alışveriş merkezleri beni hem soğuktan etkilenmemi engelliyor, hem de kış aylarının gelmesiyle sıcaklığın düşmesi sonucunda oluşan sık tuvalete gitme ihtiyacım konusunda Engelli tuvaletleri imkanı sağlıyor. 

Kapalı, çok aşırı ışık ve gürültülü mekan olsalar da, yaz ayları gelinceye kadar başka alternatifim yok. Sadece benim değil, bir çok engelli arkadaşımın hayatını kolaylaştırıyorlar. 

Önümüzdeki 5-6 ay boyunca alışveriş merkezlerine mahkumum. 

Yaz aylarında üç dört saatte ihtiyaç için gittiğim engelli tuvaletine bugünlerde yarım saatte bir veya saatte bir gidiyorum.

Geçen hafta Olivium alışveriş merkezinde yemek katının asansöründen çıkış yaparken kontrollü bir şekilde geri geri geldiğim sırada küçük bir gölgenin arkamda olduğunu fark ettim ve aniden sandalyemi durdurdum. Hemen tekerlekli sandalyemin yönünü o gölgeye çevirdiğimde fark ettim ki gölgenin 3-4 yaşlarında bir çocuk olduğunu gördüm. Eğer tekerlekli sandalyemi durdurmakta bir saniye daha geciktirsem kesin o çocuğa vurur canını çok fena şekilde yakardım.

Hemen çevreye baktım ve bir kaç metre ötede eli telefonda bebek arabası başında duran bir bayan gördüm. Arkamdaki o çocuğun annesi oydu, çocuğuna bakmak yerine elindeki telefona bakıyor bebek arabası kullanıyor. 

Bende ona bakarak “doğuruyorsunuz, bari şu çocuklara doğru düzgün bakın” diye söylendim. O sessiz sakin duran kadın bakışlarını bana yöneltti ve “pardon, çocuğuma nasıl bakacağımı senden mi öğreneceğim?” dedi, ben şaşkına dönmüş halde ona bakarak “ben dikkat etmesem ne olurdu biliyor musun? Hem çocuğuna bakmıyorsun hem de beni mi suçluyorsun” dedim. 

Tekerlekli sandalyemle geri geri gelirken eğer çocuğa zarar verseydim, hanımefendi tüm suçu bana atar kendini rahatlatırdı.

Çocuklarına bakmaktan aciz bu insanlara akıl ver Yaradanım veya var olan aklı düzgün kullanmalarını sağla.

Bugüne gelecek olursam, yine aynı yerde aynı asansörden geri geri çıkarken, yine bir çocuk tek başına savunmasız arkamdaydı ve yine hemen  durdum. Annesi kim diye etrafıma bakınırken asansör bekleyen başka bir hanımefendi çocuğa “oğlum kenara çekil ezileceksin” diye seslendi. O sırada üç beş metre öteden bize doğru yaklaşan başka bir hanımefendi hemen “kenara çekil ezileceksin” diyen hanımefendiye “oğluma neden bağırıyorsun” diye sert şekilde sesini yükseltti ve bunu arka arkaya bir kaç defa yaptı. 

Ben ve hanımefendi şaşkına döndük, ne diyeceğimizi şaşırdık, nutkumuz tutuldu, donduk kaldık. Neredeyse sövüp dövecek, sanki çocuğunu dövmeye kalkmışız gibi davrandı. 

İki hanımefendi sert bu şekilde ağız dalaşı yapmaya başladı, bense hemen o bölgeden uzaklaştım çünkü belli ki o çocuğun annesi sorunlu bir kadındı. 

Evinde annesine babasına kocasına sesini çıkartamayan zavallı biri olduğunu düşündüm. Evinde egosu yerlerde olan insanlar, içlerindeki canavarı böyle çıkartır. Bu gibi durumlarla bir çok defa karşı karşıya gelmiş biri olarak, bilirim ki çözüm olasılığı sıfırdır. 

Sen çocuğuna bakmayı becereme, birde kalk başkalarını suçla... Ya sus kenara çekil veya çocuğuna zarar gelmesini önlediği için o hanımefendiye “teşekkürler” de ve git. Egosu için etrafa saldırması gereksizdi. 

Bazısı çocuğunun göreceği zarar karşısında  “Kader” “Alın yazısı” diyor kenara çekilip çocuğuna bakmıyor, bazısı da salak düşüncesiz olduğundan çocuğuna bakamıyor / bakmıyor. 

Ben bu tip kadınlara hiç acımam üzülmem veya nazik davranmam, ama bakamadıkları çocuklara üzülürüm. 

Ülkemiz insanının, gerçekten psikolojik yardıma ihtiyacı var. 

5 Aralık 2016 Pazartesi

Bimer'e... Bakım maaşı için.

Aşağıda yazmış olduğum dilekçeyi 2016 yılı Kasım ayının son günlerinde BİMER'e internet yoluyla gönderdim. 

"
1996 yılı Ağustos ayında beyin kanaması geçirdikten sonra bir acil servis doktorunun ilgisizliği sonucunda vücudunun sol tarafı felç olmuş ve sonrasında yaşamını tekerlekli sandalyede sürdüren bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım.

Yaşamımın son yirmi yılını annesinin bakımına muhtaç ve onun refakati olmadan yaşamını idare edemeyen bir engelliyim. Annemin bakımı sayesinde konuşmaya görmeye hatırlamaya başladım, his kayıplarım geri gelmeye başladı ve hatta annemin uyguladığı egzersiz sayesinde adımlayarak yürümeye başladım.

2008 yılında çıkartılmış olan bir yasayla benim gibi bireylere bakım yapan refakat edenlere, ikamet adresinin gelir düzeyine bakılarak bir maaş ödenmesi kararı alındı.

Bu Bakım maaşı saçma sapan kararlar ve bahaneler gösterilerek ben dahil olmak üzere bir çok engelli ailesi alamıyor.

Adıma kayıtlı bir bir mülk olmadığı ve bir iş yaşamım olmadığı halde, benim ve babamın emekli maaşı öne sürülerek evin geliri 30-TL fazla çıktı diye bu maaşı annemin alması engellendi.

Eğer bu maaş refakatçiye verilecekse kayıtsız şartsız engellisine bakıyor diye verilmeli, ikamet adresinde bulunan mutfağındaki tezgahına buzdolabına, banyosundaki klozetine küvetine, balkonundaki kombisine bakılmadan verilmeli, çünkü bu maaşın adı Bakım maaşı.

Ülkemizde yaşanan darbe girişiminden sonra ortaya çıkan tabloda, devletin kurumlarının her kademesine yerleşmiş olan Fetö örgütünün Sosyal hizmetlerin kurumlarına da sızmış olabileceği düşüncesi içindeyim.

Bakım maaşı alma şartlarının özellikle zorlaştırıldığını düşünüyorum. Engelli ailelerinin evine girilerek mutfağına banyosuna balkonuna önyargı ile bakılıp maaşı almaması için kararlar verildiğini ve alınamayan bu maaşların FETÖ örgütüne aktarıldığı düşüncesi içindeyim.

Ülkemizde bulunan Sosyal hizmetler müdürlüğü ve ona bağlı bakanlığının kararlarının sizin tarafınızdan incelenmesini rica etmekteyim. Eğer bir usulsüzlük tespiti yapmanız halinde ise 2008 yılı göze alınarak, maddi ve manevi haklarımızın faizi ile iade edilmesini talep etmekteyim. Bunun için sizden bir yönlendirme beklemekteyim.

Eğer müdahaleniz mümkün değilse, Bakım maaşı konusunda gerekli düzenlemenin yapılması için bu konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne taşımanızı istiyorum. 

Not: Bu konu hakkında dilekçemi kaymakamlığa savcılığa vermek istedim, ama dilekçemi savcılığa ulaştıramadan kaymakamlık kapısından geri çevrilmiş bir bireyim. 
"

02.01.2016 GÜNÜ BİMER'DEN GELEN CEVAP İSE; 


Sayın ABDULLAH ÜNAL,
T.C. Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER)’ ne yapmış olduğunuz 1600566583 sayılı başvurunuz 02.01.2017 tarihinde İSTANBUL AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR İL MÜDÜRLÜĞÜ tarafından cevaplanmıştır:
Başvurunuz hakkında ilgili birimimizce yapılan inceleme  neticesinde; evde bakım ücreti olarak 2009 yılında yapmış olduğunuz başvurunun kişi başına düşen gelir nedeniyle ret edildiği, konu hakkında başka bir başvurunuzun olmadığı, elde edilen bilgilerde hane içinde iki kişinin düzenli emekli maaşının olduğu, büyük kardeşinizin eşinin yine çalışma yaşamında olduğu belirlendiğinden evde bakım ücreti almak için gerekli kriterleri taşımadığınız için, gelir nedeniyle ekonomik yoksunluk yaşamadığınız tespit edilmiştir. Konu hakkında bu zamana kadar olan ücretin faizi ile geri ödenmesi talebi yerinde olmadığı, sosyal hizmet müdahalesi gerektirecek bir durum olmadığı belirlenmiştir. Bilgilerinize.
Başvurunuz ile ilgili tüm işlemleri BİMER’in internet adresinden takip edebilirsiniz.