14 Aralık 2023 Perşembe

CK Boğaziçi elektrik'i CİMER'e şikayet ettim...




"Sayın yetkili ben elli gün önce vefat eden babamın evinde yaşayan yüzde 79 raporu olan tekerlekli sandalyeli engelli bir vatandaşım. 12.12.2023 günü saat 09:00 ila 14:30 arası CK Boğaziçi elektrik dağıtım tarafından elektriğimiz usulsüzce kesilerek mağdur edildik. 

Babamın vefatı nedeniyle elektrik sözleşmesi bize haber verilmeden iptal edilmiş ve “size ihtarname gönderdik” denilerek kandırılmaya çalışılıyoruz. Bizim evimizde babam öldüğü günden beri aylardır birileri 7/24 var ve gönderildiği söylenen ihtarnameyi almadık, almadım, eğer aldıysak CK Boğaziçi elektrik imzamızın olduğu belgeyi size veya bana ulaştıra bilir. 

Elektriğimizin kesildiği gün 12.12.2023’de sağlığım için kullandığım cihazları çalıştıramadım, elektriğimizin kesildiği gün altı saat evimizin neredeyse her yeri tamamen karanlıktı, elektriğimizin kesildiği gün buzdolabının veya dondurucunun içindeki yiyecekler içecekler zarar gördü, elektriğimizin kesildiği gün bilgisayarıma zar zor elektrik buldum ve modemimin çalışmaması nedeniyle cep telefonumun interneti ile CK enerji sayfasına girip 467- TL verip üye oldum. Abone üyeliğim sonrası bir saat sonra apartmanımıza sessizce gönderilen çalışanla elektrik saatimizin mührü sökülüp yeni abone için elektrik verildi ve bize de “elektriğiniz verildi” denilmeden gizlice yapıldı. 

Sizden ricamdır, konu hakkında Enerji ve tabii kaynakları bakanlığını ve ihtarname göndermeden usulsüzce evimizin elektriğini kesen ve annemle beni mağdur eden CK Boğaziçi elektrik şirketinin bu yaptığının bir zorbalık olduğunu ve bana özür mektubu göndermesi konusunda uyarmanızı istiyorum."

13 Aralık 2023 Çarşamba

Zorba CK Boğaziçi Elektrik Dağıtım...

Dün sabah 09:00’da uyanıp televizyonu açmaya kalktığımda elektriğin kesik olduğunu fark ettim. Hem televizyonun ışığı hem de alıcı kutusunun ışığı yanmıyordu. Bir tekerlekli sandalyeli engelli olduğum için annemin gelip yataktan beni kaldırıp tekerlekli sandalyeme oturtmasını bekledim. 

Beş on dakika geçtikten sonra annem “elektrikler yok” diyerek yanıma geldi ve konuştuğumuz sırada sokaktaki evlerin televizyonlarının çalıştığını görünce apartmanın boşluğuna çıkıp evin sigortasını kontrol etti. İlk önce apartman içindeki bizim dairenin sigortasını kontrol etti, çünkü ev içindeki sigorta kontrol için çok zorlu bir yerde. Annem apartman içindeki sigortayı kontrol ettiğinde saatimizin mühürlendiğini, saat üzerine bir kağıt yapıştırıldığını görmüş. 

Annem, o yapıştırılmış kağıdı bana getirdiğinde kağıdın üzerinde BOĞAZİÇİ ELEKTRİK DAĞITIM yazdığını gördüm, Hizmet numarası bölümüne bir şey yazılmadığını gördüm çünkü elektrik kesme işlemi yasal olmadığını fark ettim ve açıklama bölümünde 'DİKKAT Bu tesisata ait elektrik sözleşmesi iptal edilmiştir. Yeniden elektrik hizmetinin açılabilmesi için bu adreste oturan kişi tarafından perakende satış şirketine başvurularak abonelik alınması gerekmektedir.' Yazıyordu. O an beynimden aşağı buz gibi su dökülmüşe döndüm ve birkaç saniye düşündükten sonra babamın elli gün önce vefatı nedeniyle elektriğimizin kesildiğini anladım. 

İlk önce o kağıdın resmini kardeşlerime gönderdim, hemen arkasından bize elektriği veren şirketi CK BOĞAZİÇİ ELEKTRİK'in telefon numarası 4446255’i arayıp durumu anlattım. Elektriğimizin tahmin ettiğim gibi babamın vefatı nedeniyle kesildiğini öğrendim. Hemen anında karşımdaki kişiye “arkadaşım bana bir ay önce 12.11.2023 tarihinde ihtarname gönderdiğinizi söylüyorsunuz, apartmanın kapısına bırakıldığını söylüyorsunuz, ama bu evrak bana ulaşmadı veya bana ulaştığına dahil elinizde bir imzam var mı? Ben biliyorum bunun sizinle bir ilgisi yok ama bu şirketin yaptığı usulsüzlük. Ben bir engelliyim, kullanmam gereken cihazlar var, evimiz güneş almadığı için karanlık, buzdolabımız var dondurucu var. Siz ihtarname göndermeden elektriğimi kesemezsiniz, lütfen susun ve savunma yapmayın” deyip telefonu kapattım. 

Telefonu kapatma nedenim, susup cevap verememiş olması, sustu çünkü ben en son “ihtarnameyi almadım, ihtarnameyi aldığıma dahil imzamı gösterin” demiş olmam. Elektrik saatimiz üzerine konulan kağıtta Hizmet numarası bölümü boş, çünkü elektrik kesme işlemi ihtarname almadığım için yasal değil. 

4446255 konuştuğum sırada şöyle bir şey de oldu, adresimdeki elektrik kesintisi için nedenini ve benim sözleşme sahibinin oğlu olduğumu onaylamak için bana deniliyor ki “sözleşme sahibinin sözleşmede yazan telefon numarasının son dört hanesini söyler misiniz”, ben “beyefendi ben otuz yıl önce hangi telefon numarasının kaydının olduğunu nereden bileyim, sözleşmeyi nereden buluyum” diyorum. Telefondaki arkadaş bana o sözleşmeyi birkaç kez sordu, ben de her defasında “nereden biliyim” cevabını verdim. en son “orada yazanı soruyorsun ama nereden biliyim, bana onu söyle lütfen. Bunu kimse bilemez” dedim. Tabi ki biliyorum o arkadaş kimliğimi doğrulamaya çalışıyor ama böyle otuz yıllık bir sözleşme sorusu salakça bir soru. 

Ben durumu bu şekil kovalarken, kardeşlerim de aynı yöntemleri deniyorlardı, çünkü ev soğudu evde her yer saatlerce karanlıkta, buzdolabında dondurucuda yiyecekler var. Ben annemle üst kat komşumuzdan kablo çekip buzdolabına soğutucuya dondurucuya elektrik almayı düşünürken, kardeşim Ercan Zeytinburnu Veliefendi’deki elektrik idaresine gitmiş ve “elektriğin açılması birkaç gün sürebilir ama yeni abonelik açarsanız sıra size gelince gün içinde elektrik alabilirsiniz” denmiş. Abonelik almak için evrakı doldururken DASK poliçesi numarası istenmiş, evin DASK’ı olmadığı için orada abone olma işi yattı. Kardeşim eve gelince “DASK isteniyor ama internetten abone olunca DASK poliçesi istenmiyormuş” dedi. 

Ben evin elektriği kesildikten beş saat sonra 12:30 civarında bilgisayarımın içindeki enerjiyle kullanarak, modemin elektriği olmadığından cep telefonumdan internet alarak bilgisayarımdan internete bağlanıp www.ckenerji.com.tr sayfasını açıp üye oldum ve 467-TL vererek adıma abonelik açtım. İnanılmaz veya komik ama internetten bu aboneliğim sırasında bana DASK poliçesi sorulmadı. 

Saat 13:43’de ben 4446255’den bir görevliye “abone oldum elektriğim ne zaman gelecek” konuşması yaparken modemimin ışığı birden yanmaya başladı, yani benim aboneliğimin elektriği geldi. 

15 Mayıs 2023 Pazartesi

14 Mayıs 2023 seçimi...

Dün sabah kahvaltıyı yapar yapmaz hemen dışarıya çıktım. Biraz sokakta zaman geçirdikten sonra tekerlekli sandalyemle sokağın yukarı tarafına Belediye sokağa eczanenin önünde kaldırımda bir köşeye yanaştım. 


Orada, hem bir buçuk saat boyunca bolca güneşlendim çünkü hava çok güzeldi, hem de oy kullanmaya gidenleri seyrettim. Bugün Türkiye genelinde hem Cumhurbaşkanlığı hem Milletvekilliği seçimi olduğundan her yer çok kalabalıktı, insan ve araç sirkülasyonu hiç durmadı. 


Ben tekerlekli sandalyeli olduğum için oyumu kullanacağım Fatma Süsligil okulunun bahçesine saat 14:30 civarında girip etrafı gözlemledim. Okul binası içine ise küçük kardeşimle girdim, ben bahçeden okula doğru giderken küçük kardeşim yanıma geldi ve onunla beraber binaya girdim. 


Okulun içinin daha çok kalabalık olduğunu görünce şaşırdım ve kardeşimi takip ederek oyunu kullanacağım odanın önüne kadar gittim. Koridorda bir ara çoktandır görmediğim çocukluğumdan tanıdığım kasetçi Levent ağabeyi gördüm, onunla selamlaşıp tokalaştıktan sonra kardeşimi takip etmeye devam ettim. 


Kardeşimle beraber kalabalığı aşarak sandığımın olduğu oda önüne gittikten sonra ben sıraya girmeyip bir köşede bekledim. Ama seçim davet kağıdımı, kimlik kartımı ve engelli kimlik kartımı kardeşime verip içeriye gönderdim, onlarda hemen evraklarımı alıp beni öne aldılar öncelik verdiler ve bir dakika sonra içeriye girdim. 


İçeriye girince sandık kurulu ile karşı karşıya geldim, göz göze gelip selamlaştıktan sonra mühür, zarf, milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı pusulası bana teslim edilip kucağıma konuldu. 


Bende tekerlekli sandalyemle perde arkasında oyunu kullananın dışarı çıkmasını bekledikten sonra perdenin arkasına yöneldim. Oyumu kullanacağım yer çok dar bir alandı, ama tekerlekli sandalyemle masaya kadar zar zor yanaşıp ilk önce kucağımdakileri masaya koyup sonrasında mührü sol elime sıkıştırdım. 


Sonra biraz geri çıkıp mührü sandık kurulu başkanına geri uzattım, çünkü manevra yapacağım alan yoktu. Sandık başkanı benden mührü aldıktan sonra biraz daha geri çıktım ve "madem kardeşim yanıma gelemiyor, ben pusulaları katlayıp zarfa koyamam, buyurun içeri girin zarfa koyun" dedim. Sandık görevlisi olan o da içeri girip pusulaları zarfa koydu, ben ise pusulaları zarfa koyana kadar bekledim, onu seyrettim ve zarfı ondan alıp geri geri çıkıp sandığa attım. 


Eğer bir hırsız, bir kapkaççı veya eli çabuk biri değil ise sandığa attığım o evraklar benimdi… :) 


Ben perdenin arkasında oyumun işlemlerini hallettikten sonra bir avukat odaya girdi ve “neden orada yabancı biri var” demeye başladı, sandık grevlileri ile tartışmaya başladı. Ben zarfımı sandığa sokuştururken avukat sandık görevlilerine “neden sandıktan birileri yardım ediyor, refakatçisi yok mu?” Dedi, kardeşim de ona “biz engelli kartımızı da verdik ama ağabeyimin yanında gitmeme izin vermediler” dedi, avukat “içeriye yabancı girmemesi gerek” filan diye sandık görevlileri ile tartışırken ben zarfımı sandığa sokup odadan çıktım. 


Ben avukat ile tartışmasını bilir, onu yerin dibine sokardım herkesin içinde, ama o bir avukat ve polis çağırıp beni gözaltına aldırtma yetkisi var, yani bu yüzden de SALAĞA yatıp o bölgeden uzaklaştım. 


Sandık kurulunda her partiden biri var, benim de aklım başında ve sadece sol tarafım felç, oyumu kullanmışım ve zarfa sokulmasını takip etmişim sandığa atmışım. Avukat, sen benim tekerlekli sandalyemle oy kullanmam için ortamdaki fiziksel engelleri kaldıracağına, oyunu iradesi ile basan, zarfa konulmasını takip eden ve sandığa iradesi ile atanın oyunu iptal ettirmeye çalışıyor. 


Onu bunu bilmiyorum; oy vermeye sandığa giderken kimseyle selamlaşmayacaksın, çünkü karşı görüşte olanlar hemen teyakkuza geçip sizi mimliyor ve oyunuzu kullandırmamak için avukatlarla tepenizde bitiyorlar. 


Sanıyorum nedeni; çocukluk arkadaşım kasetçi Levent ağabeyim okul içinde selam verdi, benimle tokalaştı diye sol tarafı felç tekerlekli sandalyeli olan beni anında mimlediler ve sandığıma giderken avukat arkamdan gelmeye başladı, "oy vereceği yerde kimse olmayacak" demeye başladı. 


NOT: Benden sonra annem gidip aynı sandıkta oyunu kullandı, ama babam kullanmadı çünkü sol tarafı felç bir tekerlekli sandalyeli olan bana bunu yapanlar, Alzheimer hastası babama kim bilir nasıl muamele yapar. Oysaki babam, beni mimleyenlerin zihniyetindeydi. 




15 Nisan 2023 Cumartesi

Çeyrek asırdır bir tekerlekli sandalyeliyim, ama YSK'nın kafası benim bir engelli olduğumu algılayamıyor...

 

Dün saat 13:00 civarında çıkıp ilk önce Telsiz mahallesi muhtarlığına sonrasında da liseyi okuduğum Zeytinburnu 100. Yıl ticaret meslek lisesine gittim. 

İki gün önce AKP ilçe merkezinden bir görevli beni aradı ve “seçim sandığımın bulunduğu yere gitmek için tekerlekli sandalye taşıyan araç ister misiniz?” demişti. Bende ona “oy kullanacağım yere akülü tekerlekli sandalyemle gidiyorum, oy sandığım üst katta olduğu zaman sorun yaşıyorum, üst kata merdivenlerden tekerlekli sandalyemle eller üzerinde çıkartılıyorum. Bu konu hakkında bir şey yapabilir misiz?” demiştim, o da “bunun için (YSK) Yüksek Seçim Kurulunu aramanız gerekli” demişti. 


O öyle deyince ben hemen (YSK) Yüksek Seçim Kurulunun web sayfasını inceledim ve giriş katta oy kullana bilmem için muhtarlığa gidip dolduracağım bir belgeyi vermem gerektiğini öğrendim. 

Dün belgeyi internetten indirip, üzerinde doldurulması gereken yerleri doldurduktan sonra anneme kırtasiyeden kağıda çıktısını aldırıp bugünde muhtarlığa gittim. 


Çocukluğumun geçtiği sokakta olan muhtarlığın kapı önünde beş dakika kadar bekledikten sonra muhtar hanımı yanıma çağırdım. Muhtarı yanıma çağırmamın nedeniyse; muhtarlığın benim içeriye girebileceğim bir mekan olmaması ve içerinin çok dar olması. 

Muhtar yanıma gelip beni dikkatlice dinledikten sonra, evrakı ve nüfus kağıdımı alıp içeriye gitti. Bir iki dakika sonra yanıma geldi ve “sistem bizden bu görevi alıp ilçe seçim kuruluna vermiş” dedi ve ilçe seçim kurulunun adresini verdi. 


Verdiği adres ise benim 1990-1995 arası liseyi okuduğum okul binasıydı, muhtarlıktan ayrılıp ilçe seçim kuruluna sokakları bildiğim için ara sokakları kullanarak 15-20 dakika içinde vardım. 

Beş altı yıl önce bir kahvaltı organizasyonu için geldiğim okul bahçesine girdim, arkasından da okul binasına girip kapı önündeki 14-15 yaşlarda olan görevli bir öğrenciye “ben bir tekerlekli sandalyeliyim yukarıya çıkamam, ikinci katta bulunan ilçe seçim kuruluna çıkıp bir görevliyi yanıma çağırabilir misin?” Dedim. 

Öğrenci gidip yanıma geldikten sonra görev yerine geri döndü, hemen arkasından yanıma bir hanımefendi geldi. Ona da durumu anlatıp, çıktı alıp bilgilerimle doldurduğum belgeyi ve nüfus kağıdımı verdim, “lütfen bekleyin” dedikten sonra tekrardan üst kata çıktı. 

Birkaç dakika sonra yanıma geldiğinde biraz canı sıkılmıştı ve “sistem bu sabah kapatılmış, işlem yapmak istedim ama sayfa açılmıyor” dedi, “boşuna canınızı sıkmayın, son başvuru tarihini bilmediğim için geç kaldım” dedim. 

Seçime bir ay var sistem kapatılmış ve otomatik olarak benim "engelli" olduğum tanımlanması gerekirken, yıl 2023 olmuş tüm işler bana yüklenmiş. Tüm işlerini üye olduğu partiye yıkan kıçını kımıldatmayan engelli arkadaşlar "BEN HATALIYIM BEN" kendinizi kasmayın. 

İlçe seçim kurulundan arkadaşa her şey için "teşekkür" ettikten sonra okul binasından çıktım, çıkarken de okul kapısı önünde bulunan çöp tenekesi önünde tekerlekli sandalyemi durdurup, çıktısını aldığım belgeleri yırttım ve çöp tenekesine attım. 


27 yıldır bir tekerlekli sandalyeliyim ve devletimizin tüm kurumları gibi (YSK) Yüksek Seçim Kurulu’da gaddarca insafsızca acımadan beni oradan oraya koşturuyor. Tek yapmaları gereken; bilgisayarda evrakıma “bu PİSLİK tekerlekli sandalyede olduğu için giriş katta oy kullana bilir” ibaresi koymak. 

12 Aralık 2022 Pazartesi

İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) Şile kampı tepkim...


12.12.2022 

Bugün saat 14:30’da aşağıdaki metni İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çözüm merkezine gönderdim. Kısacası; üç dört önce yaşamış olduğum ve beni çok yaralayan bir olay sonrası belediyede bulunan iletişim bilgilerimin silinmesini ve bana ulaşılmamasını istedim.

"

Sayın yetkili, 6.12.2022 günü saat 16:09’da 02124499658 numaralı hattan İstanbul Büyükşehir Belediyesi adına arandım ve Şile'de bulunan engelliler kampına kışın ortasında davet edildim. Beni arayan arkadaşın suçu olmadığı için bahane uydurup 'ret' cevabı verdim ve telefonu kapattım. Beni çok kızdıran bu olaya tepkimi ise belediyeyi, başkanı ve Murat Ongun’u etiketleyerek Twitter'de paylaşım yaparak koydum.

2019 yılında iki kilometre yol giderek ve okul binasına merdivenden kollar üzerinde çıkartılarak önceki yönetim çok canımı yaktığı için Ekrem İmamoğlu'na oy vermiş bir tekerlekli sandalyeli olarak belediyenin ait rehberlerinden, özellikle engelli biriminden adıma ait ulaşım bilgilerinin çıkarılmasını istiyorum, yani artık sizin tarafınızdan aranmak istemiyorum. Çünkü resmen kışın ortasında davet ederek benimle dalga geçildiğini düşünüyorum, yaz aylarında başka illerden gelen başka siyasi partilere üye engelli arkadaşları Şile’de kampta ağırlıyorsunuz, ama sizde iki yıl öncesine ait Şile’ye kamp için kaydım olduğu halde beni kış aylarına erteliyorsunuz. Sanırım sorun, CHP’ye veya altılı masaya ortak olan partilerden birine üye olmamam, Ben hiçbir siyasi partiye üye değilim, çünkü bu ülkede siyasete üye olmak çıkara ortak olmaktır.

Teşekkürler 

"

22 Eylül 2022 Perşembe

Teksan inovatif'i yedek parça için CİMER'e şikayet ettim...

Bugün öğle saatlerinde aşağıdaki metni CİMER’e gönderdim, www.cimer.gov.tr adresine girip gerekli bilgilerimi girdikten sonra şikayetimi yaptım. 

Sayın yetkili altı yıl önce almış olduğum ve ekte faturası bulunan tekerlekli sandalye için yedek parça isteğinde bulunuyorum, ama bir türlü yeterli desteği alamıyorum. Bu tekerlekli sandalyeyi bana satan ve Türkiye temsilcisi firma yedek parça desteği vermeme konusunda ısrarcılar. Konu hakkında sahip olduğum bilgi; firmalar sattıkları ürünler konusunda kapatılmış olsalar bile veya ürünün satışına son verseler bile bir süre daha yedek parça desteği vermek zorundalar. 

Sizden ricamdır, konuyu araştırıp Ticaret bakanlığının veya ürünü satan firmanın geri dönüş yapmanız. 

Teşekkürler

 

Artık kimseye yumuşak davranmıyorum, çünkü hak gaspı yapmaya alışmışlar ve kimsesinin umurunda değilsin. Bu yüzden tekerlekli sandalyeyi aldığım Teksan inovatif medikal ürünleri san. ve tic. adlı firmayla iki defa irtibata geçtim ve yedek parça isteğinde bulundum, ama onlar tekerlekli sandalyeyi ithal ettikleri yerden yedek parçayı istemek yerine tüm işi bana bıraktılar ve beni başlarından savdılar. Beni başka firmalara yönlendirdiler, “sadece biz değil, firmanın Türkiye temsilcisinin de kapandığını” söylediler. Onlar benimle ilgilenmeyince bende şikayet ettim, şu an Ticaret bakanlığı onlarla irtibata geçecek ve ben onların beni aramasını bekleyeceğim. İki haftadır üzerilerine düşen görevi yapmadıkları için parçayı bulmaya çalışan ve başı ağrıyan bendim, bundan sonra birazda onların başı ağrısın. 











CİMER'DEN GELEN CEVAP; 

Sayın ABDULLAH ÜNAL,

T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER)’ne yapmış olduğunuz 2204343984 sayılı başvurunuz 03.11.2022 tarihinde cevaplanmıştır*

Cevap Metni: Sayın İlgili;
Başvurunuz incelenmiş olup tüketici işlemleri kapsamında bir mal/hizmet ile ilgili şikâyetinizin olduğu anlaşılmıştır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve ilgili Yönetmelikler ile belirlenen haklarınız ve şikâyetlere ilişkin çözüm yollarıyla ilgili olarak Bakanlığımız internet sitesinde https://tuketici.ticaret.gov.tr/yayinlar/tuketici-bilgi-rehberi adresinde yer alan tüketici rehberinin ilgili bölümlerinden detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.
Bununla birlikte; 6502 sayılı Kanun uyarınca tüketici uyuşmazlıklarının çözüm mercileri “Tüketici Hakem Heyetleri”, “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” ve “Tüketici Mahkemeleri” dir. 01.10.2022 tarihi itibarıyla, değeri 30.000 TL altındaki tüketici uyuşmazlıklarında tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu veya tüketici işleminin yapıldığı yerdeki il/ilçe tüketici hakem heyetine başvurulması zorunludur. Tüketici hakem heyetlerine başvurular masrafsız olup, şahsen veya avukat aracılığıyla; elden, posta yoluyla veya elektronik ortamda e-Devlet sistemi üzerinden tüketici hakem heyetlerine başvuru imkânı bulunmaktadır.  
Bu kapsamda; şikâyetinizle ilgili olarak, e-Devlet şifrenizle https://tuketicisikayeti.ticaret.gov.tr bağlantısından veya yazılı dilekçeyle tüketici hakem heyetine başvuru yapabilirsiniz.
Diğer taraftan; ilgili mevzuata aykırı işlem yaptığını düşündüğünüz işletmede (satıcı/sağlayıcı/üretici/ithalatçı) şikayetiniz kapsamında Bakanlığımızca denetim yapılması talebinizin bulunması halinde, şikayetinize esas oluşturacak bilgi ve belgelerle (fatura, sözleşme, sipariş formu, garanti belgesi, kargo gönderi veya teslim fişi, fotoğraf,…vb) birlikte yazılı olarak veya elektronik ortamda (CİMER, e-Devlet) işletmenin bulunduğu yerdeki Ticaret İl Müdürlüğüne başvurabilirsiniz. Bununla birlikte, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’na göre, kişinin açık rızası olmaksızın kişisel veriler işlenemez, anonim hale getirilemez ve aktarılamaz. Bu kapsamda, başvurunuzda 6698 sayılı Kanun kapsamında kişisel bilgilerinizin kurum/kuruluş ve firmalarla paylaşılmasına ilişkin açık yazılı beyanınıza da yer verilmesi gerekmektedir.
Bilgilerinizi rica ederiz.


Ticaret Bakanlığı
Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü 

8 Ağustos 2022 Pazartesi

Ah şu taksiciler...

Dün Kadıköy’e Ayrılık çeşmesi Nauitilus alışveriş merkezine gitmek için saat 17:00 civarı evden çıktım. Saat 17:30 gibi de her zaman kullandığım Muammer Aksoy caddesinin Süleymaniye Kadın Doğum ve Çocuk hastanesi önündeki trafik ışıklarını kullanarak Kazlıçeşme Marmaray’a geçiş yaptım. 

Süleymaniye Kadın Doğum ve Çocuk hastanesi önündeki trafik ışığından karşı kaldırıma geçiş yaptığım sırada bir taksi sürücüsü yanan kırmızı ışıkta durmadı, bende bana yanan yeşil ışığa güvenerek durmadım. Ben geçişimi tamamlarken taksi sürücüne baktığımda bana el hareketi yaparak bağırdığını gördüm, bende yolun ortasında durdum ve bana yanan yeşil ışığı elimle gösterdim.
 
Bugün Twitter’de birçok haber sitesinde İstanbul Taksiciler Esnaf Odası başkanı Eyüp Aksu’nun röportajında “taksi plaka fiyatları çok düşük” sözlerini görünce aşağıdakileri yorum olarak yazdım. Haber ile ilgilenen birçok kişi yorumumu beğenip yorum yazdı. Gerçi bugünkü paylaşımımı dün İstanbul Emniyeti’ne de yaptım, İstanbul Büyükşehir Belediyesine de yapmıştım.
 
Bilmiyorum bu taksici esnafına kim “dur” diyecek, neredeyse her çıkışımda taksicilerin yaptığı bu ihlallere rastlıyorum. Defalarca kırmızı ışıkta geçen taksiye rastladım ve hepsinde de sürücüler tarafından canım hiçe sayıldı. 
 
Twitter; 
Sayın Eyüp Aksu; öncelikle bir başvuru yapın ve taksilerinizin ambulans itfaiye jandarma polis araçları gibi geçişlerde önceliğe sahip olabilmesini isteyin, şoförlerinizin birçoğu ne yaya geçidi nede trafik ışığı tanıyor, bir tekerlekli sandalyeli olarak söylüyorum.
 
Twitter; 
En son dün 17:26'da Zeytinburnu Muammer Aksoy caddesi üzerinde bulunan Süleymaniye Kadın Doğum ve Çocuk hastanesi önünde bulunan trafik lambasından tekerlekli sandalyemle geçiş yaparken ihlal yapan taksi bana çarpmamak için zar zor durdu. 

23 Temmuz 2022 Cumartesi

Surp pırgiç işgal Twitter sonrası CİMER'e de...



Dün saat 18:00’de tekrardan sorun yaşayınca Twitter hesabımdan aşağıdaki metni yedi parça halinde göndermiştim, bugün saat 11:24'de CİMER’e de gönderdim.


Sayın yetkili resimdeki araç yolunu işgal etmiş bu alan, hem araç yolunu daraltıyor kazalara neden oluyor, hem yaya geçidini işgal edip yayanın kaldırıma geçişini engelliyor. Bu işgalin kaldırılması sizden ricamdır. 

Bir tekerlekli sandalyeli olarak bölgedeki kaldırıma ulaşmak için yaşadığım sorun ve zorlukları çekmiş olduğum aşağıdaki videoda göre bilirsiniz, ne zaman o bölgeden geçsem aynı sorunu yaşıyorum ve bunu sadece ben yaşamıyorum. 

https://youtu.be/OdaRSqvOyck 

31.07.2019 saat 16:30'da tekerlekli sandalyemle bu yaya geçidinden karşıya geçiş yaptığım sırada araçların sıkıştırması nedeniyle o yeşil alanın betonuna çarptım ve tekerlekli sandalyemin ayaklığını kırdım. Bölgedeki kameraları izlediğinizde görebilirsiniz. 

Bu yaya geçidinden Surp Pırgiç Ermeni hastanesine veyahut Marmaray'ın Kazlıçeşme istasyonuna gitmek için kaldırıma geçmek istenildiğinde araç aralarında kalıyorsun, çünkü o yeşil alan yolu daraltıyor ve kaldırıma ulaşmayı engelliyor. 

Bu yol üzerinde ilerleyen motorlu araçlar, o yeşil alanın yolu daraltması nedeniyle karşı şeride geçiyor kazalara neden oluyor. Bazen yayanın bile sağlığından olduğu anlar bile oluyor. Bölgedeki kameralardan veya tutulmuş kaza tutanaklarından kontrol edebilirsiniz. 

Bölgedeki diğer engel ve işgaller belediyenin (@zeytinburnubld) çözüm merkezi ile paylaşılmıştır ve kaldırılmıştır, ama bu işgal için herhangi bir işlem yapılamamıştır Zeytinburnu belediyesi ile görüşüp onay alabilirsiniz. 

Her defasında olduğu gibi 22.07.2022 saat 17:55’de tehlikeler atlatarak ve yine araçlar arasında kalarak geçişimi tamamladım. Bölgedeki kameralardan durumu kontrol edebilirsiniz. 


Tekrardan canım yanmadan veya canlar yanmadan, canım burnuma geldiği için araç yolundaki bu işgali ilgili olabilecek CİMER dahil neredeyse tüm kurumlara şikayet etmiş oldum. 




30 Mayıs 2022 Pazartesi

Engellilerle ortak derdimiz...


1996 yılından beri bu pencerede ayaktayım,
1996 yılından beri bu 5-6 basamağı inip çıkıyorum... 

Bir kaç gün önce teyzemin ortanca kızı ve ailesiyle beraber Erey çay bahçesinde bir saatlik bir sohbetim oldu. Bu sohbetimiz güzeldi, ama hava serindi ve ikizleri Aras ile Asya'nın hemen canı sıkıldı. İstediğimiz halde daha fazla sohbete devam edemedik. 

Sohbet sırasında bir ara teyzemin kızı bana "Abdullah ağabey o evde oturmak için neden ısrar ediyorsun?" Dedi. Bu lafın üzerine ben nereden geldiğimi şaşırdım, afalladım ve "hayır, ne alaka! Ben böyle bir şey demedim, yıllarca uğraştığım halde o evden ayrılmak istemeyen evdekilerdi. Demek arkamdan böyle konuşuyorlar, ben kesinlikle kabul etmiyorum. Gerçi büyük kardeşim 2016 yılında o lafı benim gözüme bakarak arkadaşım Vedat Kürşün'e de söylemişti" dedim. 

Canım çok yandığı için teyzemin kızına yumdum gözümü açtım ağzımı. "Ben yıllarca uğraştım, ama o evden çıkmak için kimseyi razı edemedim, çünkü hepsinin keyfi yerindeydi, gezip tozuyorlardı. Kimsesi o evden çıkmak için bana destek olmadı. 

Benim en güzel 25-26 yılım güneş görmeden, apartmanın girişinde 5-6 basamak olan, tuvaleti banyosu mutfağı dar bir evde geçti ve bitti. 

Şu an ekonomik sıkıntı içine girdiklerinden duruma beni ortak etmeye çalışıyorlar merak etmeyin" dedim ve aşağıdakilerinin bazılarını gözlerim yaşararak ekledim. 

"

Yedi sekiz ay önce büyük kardeşimle şöyle bir konuşmam oldu... Bana 25 yıldır umursamadıkları bir konuyu açtı ve "ağabey babam iyice ağırlaştı, annem zaten sana bakıyor, bu yüzden annemin işleri iyice arttı. Bu saatten sonra benim ev almam çok zor, küçük kardeşimin de öyle bir niyeti yok. Biz şu an sizin oturduğunuz evi satıp veya kiralayıp, üzerine ekleme yapalım başka bir yerden iki katlı düzayak bir yere geçelim. Hem bizim aile hem sizin aile beraber oturmayı düşünelim artık" dedi. 

O gün bugündür, aylardır ben bir türlü kendime gelemedim, çünkü beni ve annemi 25-26 yıl güneş görmeyen, tekerlekli sandalyemle kendim girip çıkamadığım bir evde hapis tutulurken hiç kimsesinin aklına gelmedim. 

Ben, 1996 yılında tekerlekli sandalyeli hale geldikten sonra babama defalarca mantıklı seçenekler sunarak “bu evi satıp düzayak ev alalım” dedim, “bu evi kiraya verip düzayak eve kiraya gidelim” dedim, “bu evi ipotek edip ev alalım” dedim. Ama isteklerime 25 yıl boyunca babam ve evdeki herkes uyarılarıma kayıtsız kaldı, herkes bana "hayır" dedi. 

En son 2013 yılında apartmanın girişinde bulunan 5-6 basamağın önünde anne babama "şu merdivenden kurtulalım, iyice yaşımız ilerledi" dedim, her ikisi de bana "biz sana bakıyoruz, yaşlanmayacağız, kimin yaşlanacağını Allah bilir" gibi saçma sapan laflar dediler. Bende o gün bir karar verdim ve konu hakkında bir daha ağzımı açmadım, açanın da ağzını kapattım. 

Benim 2004 yılında yürüyebilme umudum ortaya çıktı, on beş yıl boyunca defalarca "egzersizlerimde ve yürümelerimde yardım edin de kendimi taşıyacak hale geleyim veya yürüyeyim” dedim, ama yine beni kimsesi umursamadı. Bana egzersiz konusunda annem harici kimsesi bir kez bile yardım etmedi, el sürmedi. Babam yılda bir kaç kez yardım etti, ama her iki kardeşim bana hiç elini sürmedi. Sonuçta ben yürüyemedim, çünkü annemin gücü bir yere kadar yetti, benim gücümse artık tükendi ve bende bıraktım. 

"Yaşım yirmiden elliye dayanmış, bu saatten sonra bu evde tıkılı kalsam ne olur, kalmasam ne olur. Yarın bir gün ölüp gittiğimde bu evi satıp kendilerine iyi bir ev alırlar artık." Ne yapıyım, ne diyeyim. 

2013 veya 2014 yılı içinde anne babamla apartmanın merdiveninden inerken amcam geldi ve anneme "sen bırak, babasıyla beraber aşağı biz indirelim" dedi. Babam tekerlekli sandalyemin arka tarafında, amcam ön tarafta, o 5-6 basamağı inmeye kalktık ama öyle bir savrulduk ki, neredeyse iki üç metre sonra yolun ortasında durabildik. 1996 yılından bu yana 19-20 yıldır eve girip çıktığım o merdivenden inip çıkmayı kolay sanan amcam, o gün bana "Abdullah bu merdivenler zor oluyormuş, biz bu evi değiştirmeyi düşünelim artık" dedi, ama o gün o konu kapandı. Yine aynı günlerde Olivium alışveriş merkezinde babam yanıma geldi ve "yıllarca bana evi değiştirelim dedin ama ben kabul etmedim, düşüncesiz davrandım" dedi. Bende “baba sen sadece kendini suçlama, bu dünyada herkes kendini düşünür. Hadi sen düşünemedin, hadi sen beni dinlemedin, hadi umursamadın ama amcam, kardeşlerim neden hep kendini düşündüler, akrabalarım neden annemle beni umursamadılar, neden kimsesi sana akıl vermedi” dedim. “Sen canını sıkma, bu sadece seninle ilgili değil artık” dedim. O günlerden sonra hem amcamın hem babamın umurunda olmadığımı anladım, daha doğrusu kimsenin umurunda olmadığımı anladım. 

Eğer amcam, babam ve kardeşlerim annemle beni önemseselerdi, zamanında iyi bir eve taşınmış olsaydık veya egzersizlerimde bana doğru dürüst destek olsalardı, annem bu kadar yıpranmaz, yorulmazdı ve bende kendime bakacak hale gelirdim. 

Farkındalar mı acaba? 25-26 yıldır benim halledemediğim tüm işleri annemin hallettiğini... Tırnaklarımın kesilmesi, banyo klozet işlerimi, soyunup giyinme işlerimi, yemek içecek ihtiyacımı annemin hallettiğini, yataktan tekerlekli sandalyeye kalkarken veya tekerlekli sandalyeden yatağa yatarken hep anneme ihtiyacımın olduğunu. 

Annem, 25-26 yıldır iki kişilik yaşam sürüyor. Hadi bana acımadı kimsesi, anneme neden acımadılar? 

Bunun yanı sıra; 25 yıldır istediğim zaman eve girip çıkamadığım için veya evimize tanıdıklarım gelemediği için hiçbir zaman sosyal yaşamım olmadı, olamadı. Hiç bir zaman, arkadaşım dostum sevgilim eşim çocuğum olmadı, çünkü annem babam hep yanımda olduğundan kimseyle sıkı fıkı olamadım. 

Yanıma gelmek isteyen gelmedi/ gelemedi, çekindi. 

Şimdi anne babama kardeşlerime bunu desem, “sana engel mi olduk, saçmalıyorsun” derler, şu an “arkadaşım dostum sevgilim gelecek siz üç beş saat bir yerlere gidin rahatça sohbet muhabbet edelim, yiyip içelim, eğlenelim, film seyredelim" desem, kabul ederler mi? Acaba. Anne babamı bırak, kardeşlerim bile karşıma dikilir. 

Ben beyin kanaması geçirdiğim günden beri 25-26 yıldır his kaybı olmayan bir kişiyim, ben beyin kanaması geçirdiğim günden beri 25-26 yıldır maddi yükünü kendi taşıyan birisiyim, ben beyin kanaması geçirdiğim günden beri 26 yıldır akıl fikir zeka bakımından kendini yönetebilen birisiyim. Ne olurdu bu evde beni çürütmeselerdi, beni kendine bakabilecek hale getirselerdi. 

Kardeşlerim ve babam, 25-26 yıl boyunca o kadar çok kendilerini düşündüler ki, o kadar çok beni ve annemi umursamadılar ki, artık bende bittim annem de. 

Babam ve kardeşlerim 25-26 yıl boyunca çok güzel bir şekilde hayatlarını yaşadılar, ama ben yürüyebilmek için annemle egzersiz ve yürümeler yaptım. Şu anda da apartmanın merdiveninden inip çıkmak için yeğenimi çağırıyorum, o beni dışarı çıkartıyor eve sokuyor. Eve girmek istediğimde yeğenimi bulamazsam, o apartmanın girişindeki beş altı basamağı annemle beraber yalnız çıkıyorum, eğer düşsek herkes "neden bizi çağırmıyorsunuz?”, “neden beklemiyorsunuz?” Der. Hiç farkında değiller ben 25-26 yıldır onların keyfini bekliyorum. 


Ben 25-26 yıldır güneş görmeyen, rampası olmayan, banyosu mutfağı balkonu dar, resimde gördüğünüz pencerede hapisken; amcam Ali Osman Ünal her şeye karıştı, tek derdi dernek vakıf Cami Kabe oldu ve babamı hep baskı altında tuttu. Babam Hüseyin Ünal ise amcamın yolundaydı hep, gezdi tozdu eve istediğinde uğradı, annemle beni bir kez bile dinlemedi ve hep başkalarının ne dediğini önemsedi. Kardeşim Ercan Ünal evlenip gitti, hayatını yaşadı. Diğer kardeşim Ertan Ünal eve uğramadı, hayatını yaşadı. Tüm muhafazakarlar gibi bizim ailede sadece kendini düşündü, gezdiler tozdular, yediler içtiler, hayatlarını yaşadılar. Onların gözünde terör örgütü liderleri Fethullah Gülen, Abdullah Öcalan kadar bile değerim olmadı. Annemle beraber hiçbir zaman insan yerine konulmadık, annemle beni bu evde çürüttüler, çürüttüler, çürüttüler. 


11 Nisan 2022 Pazartesi

Bakım maaşı için Cimer'e...


Aşağıdaki metni CİMER’e gönderdim. Göndermiş olduğum bu başvurumu Danimarka’da yaşayan Zeynel amcanın kızı Beyhan ablayla beraber hazırladık. Ben kaba taslak olarak bir metin hazırladım, Beyhan ablaya gönderdim, o da düzeltmeler yapıp bana gönderdi. 

"

Sayın yetkili ben 26 yıldır annesinin bakımına muhtaç yaşayan yüzde 79 engelli Abdullah Ünal (46). 

2008 yılında TBMM tarafından bakıma muhtaç engellisine bakana 'Bakım maaşı' adı altında destek verilmeye başlandı. Kanunun çıktığı günlerde başvuru yapmıştık, ama o yıllarda Zeytinburnu sosyal hizmet görevlileri tarafından yapılan araştırmalar sonrasında evin geliri otuz Türk Lirası (30- TL) fazla çıktığından annemin bu maaşı alamayacağı sonucuna varıldı. 

Hatta 2016 yılında 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Zeytinburnu kaymakamlığına evimizin gelirinin bilerek yüksek çıkartıldığını belirttiğim bir dilekçeyle savcılığa başvurum söz konusu oldu, ama bu girişimim savcıya ulaşamadan savcılık kapısı önünde bir görevli tarafından dilekçem okunarak engellendi. 

Şu an sizden istediğim, 2008 yılından bu yana kanunen hakkım olan bakım maaşının hangi gerekçe ile bana ödenmediğinin araştırılması ve eğer kanun kapsamında ise bu maaşın tarafıma bağlanmasıdır. Kendi devletimi mahkemeye vermeme adına bu başvuruyu yapıyorum. Gerekirse haklarımı günlük yasal faizi ile alma yolunda kanuni yollarla da arayacağım belirtmek isterim. 


3.06.2022 

10 Nisan günü 2022 tarihinde CİMER’e Bakım maaşı konusunda durumumun tekrardan araştırılması için bir başvurum olmuştu, çünkü 2008 yılında Bakım maaşı kanunlaştığı günlerde başvurumda evin geliri 30- TL yüksek olduğu için başvurum ret edilmişti. 

Engellisine bakan kişiye verilen bu maaş; iki üç evi, lüks arabası, iş yeri olan bir çok AKP MHP üyesi olan Bakım maaşını alabiliyor.  

Neredeyse üç ay önce CİMER’e bu başvurum sonrası bugün saat 11:40’da kapımıza bir hanımefendi geldi, annem gelip tamamen kendisinin bakımına bağlı yüzde 80 engel raporu olan tekerlekli sandalyeli beni kapı önüne hanımefendinin karşısına getirdi ve onunla görüşmeye başladım. 

Aile ve sosyal hizmetler bakanlığı tarafından yönlendirilen bu hanımefendi CİMER’e başvurum hakkında bana bilgi verip ne yapacağım konusunda beni yönlendirdi. Bana; şu anda evde dört kişi yaşadığını, babamın işçi emeklisi olduğunu ve aldığı maaşı söyledi, benim malulen emekli olduğumu ve aldığım maaşı söyledi, bizimle yaşayan kardeşimin asgari ücretli olduğunu ve aldığı maaşı tek tek belirtti. Hatta bunları, ondan önce ben söyledin, çünkü okuduğu kağıtta ne yazdığının farkındayım. 

Sonra hesap makinesiyle rakamları hesapladı: “evin gelirinin 12.000- TL küsur olduğunu, bunu evde yaşayan dört kişiye böldüğünde de kişi başına 3.150- TL düştüğünü, Bakım maaşı alabilmek için bu rakamın 2835- TL olması gerektiğini” söyledi. 

Bu sebeple de kişi başına gelirin 2835- TL’ye düşürülmesi için bir şeyler yapılması gerektiğini, mesela asgari ücretli kardeşimin evden ayrılması olabileceğini” söyledi. Eğer bunlar yapıldığında sınır olan kişi başına 2835- TL’yi tutturabileceğimizi” söyledi. 

Sonrasında hanımefendi “başvurumun olduğu taktirde Bakım maaşı alabileceğimi, ama konu hakkında tekrardan CİMER’e baş vurmamamı" istedi. 

Ben, hanımefendinin bana verdiği o taktikleri uygulamadığım için 2008 yılından bu yana Bakım maaşı alamıyorum.