Yatakta televizyon seyrederken, niyetim saat 11:30 12:00 gibi dışarıya çıkmaktı, zaten dünden havanın durumun öğrenmiştim. Hava bugün ve önümüzdeki üç dört gün çok çok güzel olacaktı. Bu hafta ortası Nevruz var, yani yazın gelişinin habercisi olan Nevruz.
Kafamı kaldırıp pencereye baktığımda, güneşin ışığının huzmesi perdeden içeri sızıyordu. Çok parlak olduğuna göre, “bugün çok güzel olacak” dedim. Derin bir nefes çekip televizyon seyretmeye devam ettim.
Bir kesim Nevruz’un hafta ortası değil bugünden Pazar günü kutlanmasını istedi, ama valilikler “bugünden Nevruzun kutlanmayacağını, gününde 21 Mart’ta kutlanacağını” söyleyip bugün mitingler için izin vermedi. Tabi bu izin çıkmayınca bazılarına ortalığı karıştırmak için gün doğmuş oldu, başta siyasetçilere gün doğdu.
Saat 11:00 gibi ben dışarı çıkacak şekilde hazırlandım. Elimi yüzümü yıkadım güzelce kot pantolonumu tişörtümü ve yeni almış olduğum gri renkte olan üst eşofmanı giydim, kahvaltımı öyle yaptım.
Kahvaltıyı yaparken dışarıdan sesler geliyordu, neden olduğunu anlamak için odama gidip bilgisayarımı açıp pencereden bakındım. Öyle böyle değil sokağımızda koşuşanlar vardı “pat pat” diye sesler geliyordu, o zaman anladım ki bugünden Nevruz kutlamasını yapmak isteyenlerle polis arasında koşturmaca kovalamaca oluyordu. Valilik izin vermeyince toplanma yapılamaz, topluluğa konuşma yapılamaz. Yoksa biz engellilerde kafamıza göre toplanıp gösteri yapmak isteriz.
Saat 15:30 kadar evde hapis kaldım, sadece ben değil evdekiler kahvaltıya ekmek almaya bile fırına bakkala gidemedi. Üç dört saat çok kötü geçti, sokaklarda toplananları dağıtmak için polis her yere attığı gibi bizim sokağa da gaz bombaları attı. Dumandan sokağımızın karşısındaki apartmanlar bile görünmedi, pvc olan pencerelerimizden evimize duman sızdı, bırakın sokağı evimizin içinde gözümüz yaşlı gezdik saatlerce, ben dışarıya çıkamadım, kardeşim küçük oğlunu Semiha Şakir hastanesine götüremedi, karşı komşumuz ablam Kalp rahatsızlığı geçirdi.
Bilmiyorum; kime kızmak lazım, bunun hesabını kime sormak lazım, devleti dokuz yıldır yöneten hükümete mi, gaz bombalarını rastgele atan polise mi, halkı teröre şiddete yönlendiren vekillere mi, sanki hiç hakları verilmiyormuş gibi davranıp ortalığı yıkıp yakan başkaları tarafından yönlendirilen kişilere mi, yoksa kendimize mi.
Saat 15:30’da ortalık iyice sakinleşti, bende tekerlekli sandalyeme oturup doğruca alışveriş merkezine gittim. Çünkü sokaklar gaz kokuyordu durulacak gibi değildi, çünkü sokaklar kırık döküktü, atm makineleri taşlanmıştı tekmelenmişti, tramvaylar ve durakları taşlanmış paramparçaydılar, bankalar reklam tabelaları her şey paramparça idi.
Allah tüm vatandaşlarımıza akıl fikir versin.
NOT: Yazın habercisi bu Nevruz kutlaması dört gün önceden yine bir Pazar günü yapıldı ve olaysız atlatıldı, İstanbul Kazlıçeşme'de olaysız geçti. (18.03.2013)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder