2 Mart 2017 Perşembe

Marmaray Ayrılıkçeşmesi asansörü...

Artık insanların duyarsızca davranışlarına tahammül edemiyorum… Hem benim canım yanıyor hem de onlar kendilerini değiştirmek geliştirmek için bir şeyler yapmama gayreti içindeler.

Bugün hava güzeldi, açıktı ve sıcaktı, ama gitmiş olduğum Kadıköy’de esen soğuk bir rüzgar vardı. Özellikle Marmaray’ın Ayrılıkçeşmesi istasyonunun olduğu yer çok esiyordu, hem Marmara denizine yakın olmasından dolayı hem de Marmaray tüneli içinden gelen bir cereyan vardı.

Marmaray öyle bir toplu ulaşım imkanı ki; bir ucu Türkiye’nin Avrupa yakasında Zeytinburnu Kazlıçeşme’de diğer ucu Anadolu yakasında Kadıköy Ayrılıkçeşmesi’nde, neredeyse 14 kilometre uzunluğunda bir tünel. Marmaray yer altında ilerlediğinden iki ucunda bulunan istasyonlarında bir hava sirkülasyonu oluşuyor, bu akımsa trenin geliş gidişiyle şiddetli bir rüzgara dönüşüyor. Kazlıçeşme’de rüzgarı hissetmiyorsun çünkü tünel girişi istasyona yaklaşık iki yüz metre ama Ayrılıkçeşmesi’nde tünel girişi istasyonla birleşik durumda.

Kısacası Ayrılıkçeşmesi istasyonunda beklemek sıkıntılı olabiliyor, bir an önce istasyondan kaçmak için yer arıyorsun.

Bugün Marmaray trenle Ayrılıkçeşmesi’ne gittiğimde üç beş saniye içinde asansörü önündeydim, çünkü trene binerken hangi kapısının asansör önünde rast geleceğini bilerek seçtim. Ben tekerlekli sandalyemle anında asansör önüne geldiğim halde asansörün kabini içi tıklım tıklımdı, ne ara doluştular bilmiyorum.

Bu kadar olmaz, kabin içine bir sineğin gireceği kadar bile yer bırakmamışlar... Resmen otobüslerdeki fordçuluğu bırakıp asansöre başlamışlar.

O istasyonun nasıl bir hava akımına sahip olduğunu bildiğimden hiç beklemeye niyetim olmadığı için ikinci asansörün gelmesini beklemektense, tıklım tıklım doluştukları asansörün o kabinini çağırma düğmesine basarak hareket ettirmedim. Düğmeye birkaç defa bastıktan sonra “ya asansöre girerim ya da bu asansörün hareket etmesine izin vermem” dedim, ben öyle diyince kabin içindeki iki üç genç dışarı çıktı bende zar zor olsa da içeriye girdim.

Ne kadar rezil bir toplum olduk, ne utanmamız var nede kişiliğimiz…

Ben kalabalık nedeniyle içeriye girmeye çalıştığım sırada asansörün kapısı kapanmadı ve biraz daha ileriye gitmek için uğraşırken kabin içindeki bir densiz “sandalyen metal olduğu için kapının kapanmasını engelliyor” dedi, bende “tekerlekli sandalyem değil insanımız metal” dedim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder