Dün Bakırköy’de bulunan Botanik park’ta Zeytinburnu 100. Ticaret lisesinde okuyan elli civarı arkadaşla beraber kahvaltı yaptım.
Sabah saat 06:30 civarı uyanıp televizyonu açtım, saat 07:30 civarı da annem yanıma geldi, yataktan kalktım elimi yüzümü yıkadım, giyinmem derken saat 08:30’da evden anca çıktım ve 09:00’da Marmaray’ın Kazlıçeşme istasyonundaydım. Hemen kalkış yapan tren sayesinde Yenikapı’ya on dakika içinde ulaştım ve Havaalanı metro istasyonuna geçişimi yaptım. Yenikapı metro istasyonundan hemen kalkış yapan metro sayesinde saat 09:20’de Bakırköy metro istasyonundaydım, Bakırköy’de istasyon dışına iki asansör kullanarak çıkış yaptım.
Pazar olması ve sabahın erken saati olması nedeniyle asansörlerde hiç sorun yaşamadım, kabinler içinde neredeyse kimse yoktu.
Zeytinburnu 100. Yıl lisesi spor kulübü derneğinin düzenlediği bu etkinlikte benimle aynı sınıfta beraber okuduğum benim haricinde iki arkadaşım daha vardı. Ben, Aysun ve Esra, neredeyse katılan tüm herkesi tanıdım, onlarda beni tanıdı. Bazısını siması mimikleri ele verdi, bazını konuşması sesi ele verdi, bazısını da davranışı ele verdi.
Bu organizasyona okulda görev yapan, müdür ve müdür yardımcılığı yapmış olan Aynur İkizler ve Arslan Ayyıldız’da katıldı. Her ikisinden de aynı anda eğitim almış bir öğrencileri olan ben, her ikisiyle de birkaç dakikalık bir sohbetim oldu. Her ikisinin de elini öpüp saygılarımı sundum.
Aynur hanımın benim eğitim yaşamımda büyük katkısı olan biridir, ben ve benim gibi birçok kişi o yıllarda eğitim sisteminin kurbanı olmuştur. 1990 yılı sonu ila 1995 yılı arası lise eğitimi aldım, o beş yıllık süre zarfında üç defa eğitim sistemi değişti. Eğitime ilk başladığımda sınıf geçme sistemi geçerliydi, ilk dönemim sonunda kredili sisteme geçildi ve o sırada sınıflarımız değiştirilip bizleri aldığı notlara göre sınıflara dağıttılar. Yaklaşık iki yıl sonra tekrardan kredili sisteme dönülüp tüm müfredat değiştirildi. Oyuncak gibi oynanan eğitim sistemi o yıllarda benim gibi birçok kişinin yaşamını mahvetti. Ben okuldan çıkış yaparken tastiknamemi vermek için odasına gittiğim sırada, bana sistem hakkında bazı şeyler söyledikten sonra “sen eğitimini aldın ama alt sınıflardan kalan kredilerin var, bu nedenle diploma veremiyoruz, senin tek yapman gereken Açıköğretim sınavlarına girip o kredileri almak” demişti. Sağ olsun.
Kahvaltı sırasında kahvaltı ettiğim masa bir ara bomboş oldu, çünkü sigara krizleri tuttu ve ihtiyaç molası verdiler. Bu sırada orada olup molaya çıkmayanlarsa yanıma gelip halimi hatırımı sordular. Bir ara organizasyonda katkısı olan Dilek Karadağ yanıma geldi ve geldiğim için, onları yalnız bırakmadığım için, destek olduğum için teşekkür etti. Dernekleri konusunda onlarla daha çok aktif olmamı istedi.
Botanik park’ta tekerlekli sandalyemle ilgili hiç bir sorun yaşamadım, kahvaltıyı yaptığımız yer giriş attaydı düzayaktı, parkın ortasında bulunan gölet çevresi sorunsuzdu, Aysun ile beraber tam bir tur attık. Göl içinde ördekler kaplumbağalar vardı, ahşaptan köprüler vardı, çocuklar için oyun parkı vardı ve birde gelinler damatlar resim çekiliyordu, çünkü artık stüdyo değil doğal ortamlarda tercih ediliyor.
Sabah saat 06:30 civarı uyanıp televizyonu açtım, saat 07:30 civarı da annem yanıma geldi, yataktan kalktım elimi yüzümü yıkadım, giyinmem derken saat 08:30’da evden anca çıktım ve 09:00’da Marmaray’ın Kazlıçeşme istasyonundaydım. Hemen kalkış yapan tren sayesinde Yenikapı’ya on dakika içinde ulaştım ve Havaalanı metro istasyonuna geçişimi yaptım. Yenikapı metro istasyonundan hemen kalkış yapan metro sayesinde saat 09:20’de Bakırköy metro istasyonundaydım, Bakırköy’de istasyon dışına iki asansör kullanarak çıkış yaptım.
Pazar olması ve sabahın erken saati olması nedeniyle asansörlerde hiç sorun yaşamadım, kabinler içinde neredeyse kimse yoktu.
Zeytinburnu 100. Yıl lisesi spor kulübü derneğinin düzenlediği bu etkinlikte benimle aynı sınıfta beraber okuduğum benim haricinde iki arkadaşım daha vardı. Ben, Aysun ve Esra, neredeyse katılan tüm herkesi tanıdım, onlarda beni tanıdı. Bazısını siması mimikleri ele verdi, bazını konuşması sesi ele verdi, bazısını da davranışı ele verdi.
Bu organizasyona okulda görev yapan, müdür ve müdür yardımcılığı yapmış olan Aynur İkizler ve Arslan Ayyıldız’da katıldı. Her ikisinden de aynı anda eğitim almış bir öğrencileri olan ben, her ikisiyle de birkaç dakikalık bir sohbetim oldu. Her ikisinin de elini öpüp saygılarımı sundum.
Aynur hanımın benim eğitim yaşamımda büyük katkısı olan biridir, ben ve benim gibi birçok kişi o yıllarda eğitim sisteminin kurbanı olmuştur. 1990 yılı sonu ila 1995 yılı arası lise eğitimi aldım, o beş yıllık süre zarfında üç defa eğitim sistemi değişti. Eğitime ilk başladığımda sınıf geçme sistemi geçerliydi, ilk dönemim sonunda kredili sisteme geçildi ve o sırada sınıflarımız değiştirilip bizleri aldığı notlara göre sınıflara dağıttılar. Yaklaşık iki yıl sonra tekrardan kredili sisteme dönülüp tüm müfredat değiştirildi. Oyuncak gibi oynanan eğitim sistemi o yıllarda benim gibi birçok kişinin yaşamını mahvetti. Ben okuldan çıkış yaparken tastiknamemi vermek için odasına gittiğim sırada, bana sistem hakkında bazı şeyler söyledikten sonra “sen eğitimini aldın ama alt sınıflardan kalan kredilerin var, bu nedenle diploma veremiyoruz, senin tek yapman gereken Açıköğretim sınavlarına girip o kredileri almak” demişti. Sağ olsun.
Kahvaltı sırasında kahvaltı ettiğim masa bir ara bomboş oldu, çünkü sigara krizleri tuttu ve ihtiyaç molası verdiler. Bu sırada orada olup molaya çıkmayanlarsa yanıma gelip halimi hatırımı sordular. Bir ara organizasyonda katkısı olan Dilek Karadağ yanıma geldi ve geldiğim için, onları yalnız bırakmadığım için, destek olduğum için teşekkür etti. Dernekleri konusunda onlarla daha çok aktif olmamı istedi.
Botanik park’ta tekerlekli sandalyemle ilgili hiç bir sorun yaşamadım, kahvaltıyı yaptığımız yer giriş attaydı düzayaktı, parkın ortasında bulunan gölet çevresi sorunsuzdu, Aysun ile beraber tam bir tur attık. Göl içinde ördekler kaplumbağalar vardı, ahşaptan köprüler vardı, çocuklar için oyun parkı vardı ve birde gelinler damatlar resim çekiliyordu, çünkü artık stüdyo değil doğal ortamlarda tercih ediliyor.
Sanırım
bundan sonra ortamlara girdiğimde yediğimin içtiğimin parasını önceden
vereceğim, çünkü böyle kalabalık ortamlarda yiyip içtikten sonra benden para
almıyorlar. Botanik park’ta da öyle oldu, yenilip içildi hesabın ödenme zamanı
gelince herkesten ücret alındı, ama benden alınmadı. Ben anlamıyorum para
konusu açılınca bana neden böyle davranılıyor, neden dominant oluyorlar. Bu konu
benim canımı aşırı derecede sıkmaya başladı, çünkü o tür ortamlara giderken herkes
gibi bende hazırlıklı gidiyor, yaşamın gereği neyse ona göre davranmaya
çalışıyorum. Bu türden konular açıldığında benden ücret alınmadığında ben
kendimi bir garip hissediyorum, hem bana sağlıklı bir kişiymişim gibi davranıyorlar
hem de bazen ayrımcılık yapıyorlar. Birçok
kişi bilir ki; ben bir emekliyim, bir sağlıklı kadar olmasa da kendimi idare
edebileceğim kadar bir gelirim var. Biz Türk’lerde şu vardır; yemek yenilir
içilir, hesap ödeme zamanı gelince herkes elini cüzdanına atar tüm hesabı
ödemeye kalkar. Oysaki herkes kendi yediğini içtiğini ödese ortada sorun olmaz.
Orada benden hesap alınsa ne olur, alınmasa ne olur, alınmasa kimse zengin
olmaz alınsa ben fakirleşmem.
Yaklaşık üç saat boyunca Botanik park’ta hoş sohbetle karın doyurmayla geçen süre sonunda insanlar yavaş yavaş dağılmaya başladı.
Ben ise Aysun’la beraber oradan ayrıldım, üç dört saat boyunca beraber gezdik. Yemek yedik, çay kahve içtik ve bolca sohbet edip bir güzel gezdik. Her ikimizin de buna ihtiyacı vardı, bu iyi oldu çünkü o yoğun iş temposu nedeniyle bu türden organizasyonlara fazla katılamıyor görüşemiyorduk, bense engelim nedeniyle onlara bazen katılamıyordum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder