12.06.2014
Bugün evden çıktığım gibi doğruca Marmaray’a gittim, çünkü sağda solda eğlendiğim an, gezinmeyi unutuyor ve hep aynı yerlerde aynı kişilerle takılıp kalıyorum.
Geçen hafta anne babamla gitmiş olduğum, ama asansörünün çalışmaması nedeniyle keşif yapamadığım Marmaray Sirkeci istasyonuna ilk defa bugün gittim. Marmaray Sirkeci istasyonu çok büyük, yani “diğer Marmaray istasyonlarından iki kat daha büyük” desem yeridir. Ben bir engelli olarak Sirkeci istasyonunda trenden inip yirmi otuz metre ilerleyip bir asansöre binerek yeryüzüne üç dört dakika içinde çıktığımdan, diğer vatandaşların yeryüzüne nasıl çıktığını bilmiyorum. Asansör az uz değil, altmış metre 16- 17 kat yukarı çıkıyor. Söylediklerine göre; Sirkeci istasyonundan yeryüzüne çıkmak için birçok yürüyen merdiven değiştirerek bir sürü dakika harcanıyormuş.
Marmaray çok derinde yapılmış bir ulaşım ağı, yani yeryüzünden altmış metre kadar aşağı kurulmuş bir ulaşım sistemi. Bu ağ Türkiye’de ilk defa kurulan bir ağ olmasına rağmen en ince ayrıntısına kadar düşünülerek yapıldığı için ben sorunlu bir yanını görmedim.
Zeytinburnu’nda bulunan Kazlıçeşme istasyonunda yeraltına giriyor, son durak Kadıköy’deki Ayrılıkçeşmesi’ne kadar yer altında ilerledikten sonra tekrardan yüzeye çıkıyor. Yerin altmış metre altında neredeyse 80 kilometre, çok korkutucu çok ürkütücü. Başka ülkelerde bu olağan karşılanabilir, ama ülkemizde bu kadar uzun mesafe ilk defa kullanılmaya başlandığı için korkutucu geliyor.
Doğruca gittiğim Sirkeci istasyonundan asansör yoluyla yeryüzüne çıktıktan sonra araç trafiği ile birlikte doğruca Eminönü sahiline gittim. Sahilinde bir sağa bir sola gittim, bolca nefes çekip akciğerlerime bayram ettirdim, boğaza karşı gıyır gıyır bir simit yedim mideme bayram ettirdim, Marmara denizini boğazı seyrederek gözlerime bayram ettirdim.
O tarihi yarımada da dokuyu bozmamak için engellilere hiç yer ayrılmamış, o bölgede neredeyse hiç rampa yok, kaldırımları da daracık. Tarihi mekanın bozguna uğratılmaması güzel bir şey, ama yapılmayan rampalar ve engelli geçiş yolları bizler için tehlike arz ediyor.
Mağazaların ürünleri kaldırımlarda olması saçmalık, işleyen trafiğin akışının düzensiz oluşu saçmalık ve bunun yanında dar olan caddelerine sokaklarına park eden araçlarının oluşu çok kötü. Araç yolu trafiği o kadar başına buyruk ki hiç düzen yok, araç sürücülerimiz trafiği takip etmekten çok dikkatsiz, eğer ben dikkat etmesem başım anında derde girer.
4 nisan 1976 İstanbul doğumluyum, yaşamımı halen İstanbul'da sürdürmekteyim. Yirmi yaşında Anevrizma'dan dolayı beyin kanaması geçirdim, yarım saat içinde bir acil servis doktorunun karşısında olmama rağmen ilgisizlik nedeniyle yaşamımı tekerlekli sandalyede sürdürmekteyim. Zorlukların üzerine giderek çözüme ulaşan bir kişiyim ve sağlığını kaybetmiş engelli bireyler için farkındalık yaratmaya çalışan bir aktivistim. "Biz engelli değiliz biz engelleniyoruz"
18 Haziran 2014 Çarşamba
Marmarayla Sirkeci Eminönü
Etiketler:
3 aralık dünya engelliler günü,
Abdullah ünal,
engelli,
istanbul 2020,
kaldırım dar,
Marmaray Sirkeci,
rampa yok,
tarihi yarımada,
Tekerlekli sandalye rampası,
Tekerlekli sandalyeli,
unal76
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder