Gezi
parkı, protestosu direnişi eylemi gösterisi her neyse işte ben onu destekleyen
bir kişiyim, ama Cumhurbaşkanı Abdullah Gül “mesaj alınmıştır” dediğin de her
şey sona ermeliydi ki olaylar bu konuma gelmemeliydi. Bana göre Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül son derece olumlu yapıcı bir kişi, zaten o konumda oturan bir
kişinin de o yapıda olması gerek. Siyasete karışmayacak ama gördüğü yanlışlarsa
hatalara göz yummayacak.
Bu protesto
eylemi uzatıldığı için ortalık marjinal grupların yaptığı kendi egosunu tatmin
etmeye döndü. Derler ya; nerede çokluk orada bokluk. Ben Gezi parkı olayında
yakıp yıkan çevreye zarar verenlerin oranın gerçek yüzü olmadığını düşünüyorum.
Bu direnme bu kadar çok uzatıldığı için yakıp yıkma zarar verme oldu.
Gezi
parkı olaylarının başlama nedeniyse, son on yılda ülkeyi tek başına yöneten
AKP’nin, “sadece ben ve bana oy verenlerin egosu önemlidir” demesi. Eğer ben
bana oy veren yüzde elliyi tanırım diğer yüzde elli beni ilgilendirmez” dememiş
olsaydı, şimdi bu Taksim olayları olmazdı.
Tabi
doğrudan “ben ve bana oy verenler” demediler, zaten denilmesi bu toplumu çoktan
karıştırırdı. Ama; kendi yandaşı olanların yaptıklarına göz yumup, karşıt
olanlarıysa ise susturmaya çalışmaları vatandaşı zıvanadan çıkarttı sokağa
çıkmalarına neden oldu.
Akp hükümetinin son on yılda “sadece ben” demesi, Taksim olaylarının başladığı ilk günlerde Türk medyasının gösterilere duyarsız kalması bu olayların ateşini yükseltti.
Son
on yılda tek başına iktidar olmanın verdiği güçle, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde muhalefeti hiç dinlemeyen başbakan Erdoğan ve AKP vekilleri, sokakta
da öğrenciyi öğretmeni doktoru avukatı hiç dinlemeyen başbakan Erdoğan ve AKP
yönetimi bugünlerin oluşmasına sebep oldu.
Son
on yıl içinde o kadar çok yanlışa imza attılar ki, hangi birisini sayıyım;
askeri ve gazeteciyi sudan sebeplerle içeri atılmasına izin verdiler. Sağcı
teröristleri sokağa bıraktılar, solcu teröristlere haklarını verdiler.
Öğrenciyi rektörü üniversiteleri susturdular, memurların haklarını ellerinden
aldılar, basına el koydu, AKP vekili olan 370 koskoca adama söz hakkı vermediler.
Başka ülkeler içinde olan münakaşalarda muhaliflere destek verdiler. AB ile ABD
ile en iyi ilişkiyi onlar kurdu, Avrupa Birliği hayalinden vaz geçtiler. Dağdan
inen teröristle İmralı’daki teröristle anlaşma yapıp el sıkışıldı. Kendilerini
yetiştiren hocalarının trilyonlar iç etmesine izin verdiler, cezasını affettiler. Amerika’daki yakın dostları ile bağlarını
koparmadılar. Destekledikleri yapıdan insanlar, uygunsuz ilişkilerde
yakalandılar, küçücük çocuklara tecavüz etti sokaklarda salındılar. Deniz
feneri gibi bir kuruluşun insanları dolandırmasına izin verdiler. Sırf planlama
var diye, askerleri ve gazetecileri yıllarca cezaevinde tuttular. Bunun yanında
sigaraya alkole yasak konması, sendikalaşmaya yasaklar konması, toplantı ve
yürüyüşlere sınır getirilmesi, gelir adaletsizliği, hepsi toplandı ve sonu bu
oldu. Benim canımı yakan en büyük umursamazlıkları ise Türkiye Büyük Millet
Meclisindeki tüm partilerin ortaklaşa karar aldığı, iki yıl vekillik yapan bir
kişinin ömür boyu yüklü miktarda emekli maaşı alması ve ömür boyu vekilliğin
verdiği imkanlardan yararlanmasıydı.
Şimdi
bu adaletsiz tavra karşı gelen insanların verdiği tepkiye benim diyeceğim hiç
bir şey olamaz. Şu anda eylem yapanlardan birinin canı bir başka konudan
yanmıştır, diğerinin canı bir başka konudan yanmıştır. Bu eylemlerdeki tepki
son on yılda olan tüm adaletsizliklere karşı insanların duyarlılığıdır. Çünkü
hiçbir zaman tepki gösteren küçük gruplar görülmedi görmezden gelindi. Hep
dayak yediler, hep pis kaka oldular, hep haksız oldular. Askeri öğrencisi
doktoru avukatı öğretmeni vekili eylem yapanı hep haksız oldu. Şimdi o küçük
gruplar toplandı ve Gezi parkı olayları oldu. Demokratik bir ülkede, hakkını
alamayan her kim olursa olsun eylem yapar gösteri yapar bağırır çağırır.
Yıllardır hep küçük gruplar ses çıkarttı bunu kimse umursamadı, ama şimdi küçük
sayılan bir olaya karşı tüm bu küçük gruplar beraber olup ses çıkartmaya
başladı.
Ben
sokaklarda cam çerçeve kırana karşıyım, araç yakana karşıyım, polise ve aracına
zarar verene karşıyım, küfre karşıyım, hiç biri güzel değil. Sorun ağaç AVM
değil, özellikle başbakan Erdoğan’ın ve AKP vekillerinin “hep ben hep ben”
demesi.
Askere
polise vatandaşa kurşun sıkan dağdaki teröristle barış görüşmeleri yapılıp el
sıkışıldı, ama gel gelelim terör eylemi yapmayan kişilerle hep karşı karşıya
gelindi. Buradan çıkarttığım sonuç; eylemlerinde şiddete teröre yer veren
hakkını alır, yer vermeyen hakkını alamaz. Örneğin; PKK ve Hizbullah, her
ikisinin de üyeleri serbest, her ikisinin de yaptıkları yanına kaldı.
Sorun,
iktidar olan AKP’nin istediğini görmesi istemediğini görmemesi. İnsanlarsa buna
tepki koyuyor bu kadar basit. Sokaklara bakın Fenerlisi Galatasaraylısı
Beşiktaşlısı kol kola, neden diye bir sorun kendinize. Kadını erkeği yaşlısı
genci sokaklarda, neden diye bir sorun kendinize. Sağcısı solcusu kol kola,
neden diye bir sorun kendinize. Öğrencisi öğretmeni sokaklarda, neden diye bir
sorun kendinize. Sadece AKP’ye oy verenler sokakta değil, neden diye bir sorun
kendinize.
Yüzde
elli oy aldığınız konusunda hem fikirim, ama diğer yüzde elliyi yok
sayamazsınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder