Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanlığına;
Sayın Meclis başkanım Cemil Çiçek, ben Abdullah
Ünal, 37 yaşında anne babasıyla İstanbul Zeytinburnu’nda yaşayan bir Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşıyım… Bir hastanenin tedavim sürecinde hatalı davranışlarda
bulunması sonucu tekerlekli sandalyeli hale gelmiş bir engelliyim.
Ben 1996 yılında Surp pırgiç ermeni hastanesinin
yanlış tedavi uygulaması sonucunda tekerlekli sandalyeli hale geldim. Aradan 17
yıl geçmiş olmasına rağmen tedavi sürecim hala devam etmekte, bu süreç
sırasında maddi ve manevi olarak hem ben hem ailem defalarca yıprandık. Birçok
defa sağlığıma kavuşma konusunda sözler verildi, deneme tahtası olarak
kullanılmak istenildim. Bunun başlıca sebebi yasalarda sağlıkla ilgili olan
boşluklar, o kadar çok boşluk var ki, sağlık sektörünü sağlıkçılar değil
sağlıktan nemalanmak isteyen gruplar yönetmekte.
Son bir kaç yıl içinde bu size ikinci mektubum
olmakla beraber, her iki mektubum da yeni Anayasa çalışmalarında sağlıkla
ilgili düzenlemelerde dikkate alınması gereken hususlar hakkındaydı.
Birinci mektubum da; vatandaşımızın engellilere
karşı daha duyarlı olması konusunda meclisimizin bir çözüm üretmesini
istemiştim. Bu ikinci mektubumda ise; siz ve bu dönem vekil olan 550
arkadaşınız, hala yeni anayasa yapma telaşında olduğunuzun farkındayım. Sizden
üzerine düşmenizi istediğim ikinci konu, sağlıkta vatandaşa müdahale sırasında
yapılan hatalar, bu hatalar sonucunda vatandaşın sağlığını kaybedip engelli
hale gelmesiyle sağlık kurumuna dava açma hakkının beş yılla sınırlı olması.
Vatandaşın hakkını korumakla yükümlü olan devletin
kanunlarında olmaması gereken ve değişmesi gereken bir yasadır bu yasa. Biz
engellilere “engelleri aşmak için elinizden geleni yapın” uyarısını yapanlar,
ilk önce diğer vatandaşların adım atması gerek ki, biz engelliler yaşama daha
rahat bağlanabilsin. Bu ilk adımın meclisimizin atması gerek, bunu da
“kanunlarda engelleri aşmak gerek” diye düşünüyorum.
Kurumlarda vatandaşa yapılmış olan hatanın dava açma
süreci beş yılla sınırlı, ama hata sonucu mağdur olan vatandaş kurumların
yaptığı bu hatanın sonucuna ömür boyu katlanmak zorunda.
Siz ve vekillerimizden yeni anayasa çalışmalarına,
sağlık kurumlarının hatası sonucu sağlığını kaybeden vatandaşların sağlık
kurumlarına dava açma hakkının beş yılla sınırlı olmasını değil, dava açma
hakkının süresiz olması konusunda çalışma yapmanızı istemekteyim.
Uygun gördüğünüz taktirde gereğini yapmanızı arz
eder, teşekkürlerimi sunarım.
04.09.2013
Son zamanlarda devletimizi yöneten yüksek makamda yer
alan önemli kişilere internet yoluyla yollamış olduğum mektuplara bir cevap
gelmemesi beni çok kızdırdı.
Hem Türkiye Büyük Meclisi başkanı Cemil Çiçek’e hem de
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e gönderdiğim mektuba cevap gelmedi. Beklentim
uzunca bir cevap değil, sadece “görüşünüz alınmıştır” diye kısacık bir cümle.
Bizzat kendilerinden bir cevap beklentisi içinde de değilim, ama devletin o
koltuğunda oturan kişilerin danışmanları sekreterleri tarafından bile
önemsenmemek, insanı yaşama azmini yok ediyorlar.
Cemil Çiçek’e gönderdiğim iki mektuba hiç cevap
verilmedi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e gönderdiğim mektuba da cevap verilmedi.
Benim canımı sıkan asıl noktaysa, devletin önemli koltuklarında görev yapan bu
insanların internette aktiflermiş gibi davranıp web sayfaları kurup e-mail
adresi kullanıyormuş gibi yapmalarıdır.
Ya internet adresi
kullanmayın ya da adresleri açıyorsanız ilgilenin, ilgileniyormuş gibi
gözükmeyin.
Bu ilgisizliğin sorumlusu olarak Meclis başkanını veya
Cumhurbaşkanını görmüyorum, asıl sorumsuz olanlar sekreterler ve danışmanlar.
Tabi ki farkındayım; sırada bekleyen birçok kişi ve sorunu olabilir. Bu şekilde
aceleci davranmamın nedeniyse iki üç yıl önce Açıköğretim okuduğum yıllarda
yaşamış olduğum zorluklar konusunda Milli Eğitim Bakanlığına defalarca
başvurmuş olmam bana geri dönülmemiş olması.
Ben hala her iki kurumdan da beklenti içindeyim…
Hem Türkiye Büyük Meclisi başkanlığından hem de Cumhurbaşkanlığından
bana bir geri dönüş yapılacağı inancındayım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder