Bugün saat 11:00 ile 12:00 arası Ayazağa'da plazalar bölgesinde bulunan Petrol Ofisi genel müdürlüğünde katılımcılara başkanımız Vedat Kürşün "biz kimiz" diyip, katılımcılara Ahtapot gönüllülerini tanıttı.
Saat 09:00 civarı evden çıkıp buz gibi esen rüzgara ve çiseleyen yağmura rağmen Marmaray ile Yenikapı’ya, oradan da Hacıosman metrosuyla İtü- Ayazağa istasyonuna geçtim… İtü- Ayazağa metro istasyonu, İstanbul teknik üniversitesinin ve iş merkezlerinin plazalarının bulunduğu bölgenin tam ortasında.
Evden çıktıktan bir saat on dakika içinde 10:45 civarı İtü- Ayazağa istasyonundaydım… Metro istasyonundan asansörle yeryüzüne çıktığımda gördüm ki Petrol Ofisi genel müdürlüğünün bulunduğu gökdelen yüz iki yüz metre mesafede, ama o mesafeye ulaşmam benim gibi bir tekerlekli sandalyeli için bir dert oldu.
Tekerlekli sandalyemle asansörle yeryüzüne çıktıktan sonra etrafa göz attım ve istasyona geri döndüm, çünkü saçma sapan yamru yumru bir kaldırımda elli metre ilerledikten sonra yine saçma sapan eğimi sert yüzeyi yamru yumru bir rampadan vızır vızır akan araç trafiği yoluna inip yüz metre boyunca karayolundan ilerleyecektim.
O bölge onlarca yüzlerce iş merkezinin olduğu bir bölge, bunu sektördekilerde biliyor, bunu o bölgenin belediyesi kaymakamı da biliyor ve görüyorlar... Bir toplu ulaşım ağının istasyonundan çıkıyorsunuz, ne doğru dürüst düzgün bir kaldırım var, ne de bir rampa.
Korktum, bu bana korkutucu geldi, daha doğrusu saçma geldi… Hem kaldırımdan hem de rampasından korktum, bunun yanında birde taşıt trafiği yolundan gideceğimden korktum.
Eğer ufak bir hata yapsam veya bir sürücü ufak bir hata yapsa sonucu kötü olacak bir kazaya neden olmak istemedim... Ufacık bir hata resmen cinayete davet olur.
“Sanırım yanlış yere çıktım” dedim ve istasyona geri dönüp görevliye bu kötü tabloyu anlattığımda bana “oradan gidiliyor, başka yol yok”, diğer asansörde üniversitenin olduğu tarafa çıkıyor” dedi.
Görevli öyle diyince geri dönüp asansörle tekrardan yeryüzüne çıktım ve o saçma sapan yamru yumru kaldırımda ilerledim ve saçma sapan rampadan da araç yoluna inip yol kenarından Eski Büyükdere caddesine geçtim.
Eski Büyükdere caddesi, Büyükdere caddesinden de berbatmış… Kaldırımlarına çıkamazsınız, çünkü ne doğru dürüst rampa var nede kaldırımlarının genişliği.
Hep derim: “bu ülke var mı? Var ülkesi… Rampa var mı? Var. Eğimi yüzeyi ve genişliği önemli değildir”.
Baktım olacak gibi değil sunuma geç kalıyorum, Eski Büyükdere caddesinin araç yolu kenarından hızlıca gitmeye başladım. Çantamda olan cep telefonum hiç durmadan çalıyor, çünkü Ahtapot gönüllülerinden Petrol ofisi çalışanı Ebru ve Doğan benim İtü- Ayazağa istasyonuna geldiğimi biliyorlar ve farkındayım ki beni merak ediyorlar.
Bugün yağmur ve soğuk nedeniyle o kötü görüntüleri resimleyemedim, ama en yakın zamanda o bölgeye tekrar gideceğim ve bolca resim video çekip bu yazıma ekleyeceğim.
Petrol Ofisi genel müdürlüğü binasına ulaşmama elli metre kala Doğan’ı gördüm, telaşlanmış ve yola çıkmış bana doğru geliyordu. Üç beş saniye sonra Doğan ile yan yana geldik ve hızlıca Petrol Ofisi genel müdürlüğü bahçesine sonrasında da rampasından bina içine girdim.
Bu türden iş merkezlerinde veya otellerde toplantı salonları eksi kattadır, Petrol Ofisi genel müdürlüğü binasında da sunumumuzu eksi birinci katta yaptık.
Salonda elli altmış kişi vardı, Ahtapot gönüllüleri olarak ise biz dokuz on kişiydik… Salon tam olarak dolu değildi, ama çok geç olmadan Vedat sunuma başlamak zorunda kaldı.
Vedat ilk önce kendini tanıttı, hemen arkasından spor aktiviteleri yaparken Ahtapot gönüllüleri derneğinin kurulma sürecini anlattı… Spor aktiviteleri ve eğlenmek için yola çıktığından bahsettikten sonra evsizler, kimsesizler, mülteciler, bakıma muhtaç yurtlarda kalan öksüzler, engelliler ve sokak hayvanları konularında farkındalık sağlanması gereği duymaya başladığını anlattı.
Öncelikle dernek ve Stk’ların projelerine koşarak ufak tefek destekler vermeye başlandığını anlattıktan sonra çevresinin kalabalıklaşmasıyla beraber birçok kişinin farkındalığını sağlandığını söyledi. Daha sonra bu oluşum Facebook Ahtapot Scuba grubu üzerinden alınıp dernekleşmeye götürmenin daha faydalı olacağını düşünüldüğünü ve bir yıllık uğraştan sonra derneği kurduğumuzdan bahsetti.
Vedat, konuşmasının üç dört yerinde benden bahsetti; dernek merkezimizin benim rahatça ulaşabilir bir yerde olmasından bahsetti, asansörlerin bozulmasında sağlıklıların payının yüksek olmasından bahsetti, kaldırımların ve rampaların işgal edilmesinden bahsetti.
İşini gücünü bırakıp sunumumuzu dinlemeye gelen yönetici kadrosundan kişiler vardı, Vedat başkan Malzeme Değerlendirme projemizi anlatırken birçoğu dikkatle onu dinledi.
Vedat beni anlatırken de birçoğunun gülümseyen yüzleri ışıldayan gözleri bana döndü ve bana moral aşılayıp birkaç saniyeliğine bağ kurdular.
Sunumun sona doğruda salonda bulunan ekrana derneğin yaptığı faaliyetler yansıtıldı ve Vedat’ta o sıralamaya göre sunumunu yaptı…
2014 - 2015 İstanbul Maratonu’nda "Koruncuk Vakfı" için 78.000 TL bağış topladık.
2015 - ŞefkatDer ve Çorbada Tuzun Olsun ile beraber "Evsizlere Çorba Dağıtımı" yaptık ve Evsizler Evi için destek olduk.
2015 - Hürriyet Gazetesinin düzenlediği, "Soma'nın Hayalleri" kampanyasına destek olmak için Soma’ya gittik.
2015 – Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağlı üç ayrı yurttan 160 çocuğu Yıldız Savaşları filmine götürdük.
2016 - Mülteci kadınların oluşturduğu “Kadın Kadına Mülteci Mutfağı” projesinin başlangıç aşamasında destek olduk.
2016 - Okmeydanı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği işbirliğiyle mülteci çocuklara altı ay boyunca resim atölyesi düzenledik.
2016 - MEB talimatıyla Fuat Soylu İlkokuluna kaydı yapılan 80 mülteci çocuğun kırtasiye ihtiyaçlarını karşıladık.
2016 - Kadın cezaevlerinde yaşamak zorunda kalan 0-6 çocuklara anaokulu yapan “İçerde Çocuk Var” projesi için 42.643 TL bağış topladık.
2016 – 2017 Ömerli’de sokağa atılmış köpekler için “Köpek Kulübesi Yapma Etkinliği’nde 200 gönüllü ile 170’den fazla kulübe yaptık.
2017 – Hakkari ve Şanlıurfa’da üç ilkokulun 106 öğrencisi için LCW desteği ile 23 Nisan kostümlerini temin ettik.
2017 - Şanlıurfa Şölenli İlkokulun’da 380 öğrenciye kırtasiye, ayakkabı, giysi ve çorap temin ettik. Petrol Ofisi desteği ile bilgisayar gönderdik.
Bunun yanı sıra Vedat bir katılımcının sorusu üzerine bu Petrol Ofisi genel müdürlüğü binasında engelli tuvaleti bulunmadığından da bahsetti, bu konuda beni işaret ederek bu konuda sorunlar yaşadığımı zorluklar çektiğimi söyledi.
Son derece güzel bir merkez binası, ama binada bir tane bile engelli tuvaletleri yoktu, sırf bu yüzden benden iyi bir not alamadı. Umarım biz dile getirdikten sonra bu konunun üzerinde dururlar ve en yakın zamanda bina içine bir tane veya birkaç tane bize özel tuvalet yaparlar.
“Engelli” diyince akla ilk biz tekerlekli sandalyeliler gelsek de aslında o tuvaletini görmeyende kullanabilir, duymayanda kullanabilir, zihinsel sorunu olanda kullanabilir veya ortopedik problemi olanda kullanabilir. Daha temiz olması nedeniyle hamilelerde kullanabilir, pusetlilerde kullanabilir veya bebek arabalılarda kullanabilir.
O binaya tekerlekli sandalyemle girişim çok kolay oldu, çünkü güzel bir rampası vardı… Bina içinde kolayca ilerledim çünkü çok ferah bir ortama sahipti, asansörlerinde ise bir sorun veya zorluk yaşamadım… Toplantı sırasında son derece güzel bir yerden takibimi yaptım, orada da bir sorun yaşamadım.
Sunum yaklaşık kırk beş dakika sürdü ve sonrasında hep beraber toplantı salonundan çıkıp yemekhaneye gidip yemeğimizi yedik.
Saat 09:00 civarı evden çıkıp buz gibi esen rüzgara ve çiseleyen yağmura rağmen Marmaray ile Yenikapı’ya, oradan da Hacıosman metrosuyla İtü- Ayazağa istasyonuna geçtim… İtü- Ayazağa metro istasyonu, İstanbul teknik üniversitesinin ve iş merkezlerinin plazalarının bulunduğu bölgenin tam ortasında.
Evden çıktıktan bir saat on dakika içinde 10:45 civarı İtü- Ayazağa istasyonundaydım… Metro istasyonundan asansörle yeryüzüne çıktığımda gördüm ki Petrol Ofisi genel müdürlüğünün bulunduğu gökdelen yüz iki yüz metre mesafede, ama o mesafeye ulaşmam benim gibi bir tekerlekli sandalyeli için bir dert oldu.
Tekerlekli sandalyemle asansörle yeryüzüne çıktıktan sonra etrafa göz attım ve istasyona geri döndüm, çünkü saçma sapan yamru yumru bir kaldırımda elli metre ilerledikten sonra yine saçma sapan eğimi sert yüzeyi yamru yumru bir rampadan vızır vızır akan araç trafiği yoluna inip yüz metre boyunca karayolundan ilerleyecektim.
O bölge onlarca yüzlerce iş merkezinin olduğu bir bölge, bunu sektördekilerde biliyor, bunu o bölgenin belediyesi kaymakamı da biliyor ve görüyorlar... Bir toplu ulaşım ağının istasyonundan çıkıyorsunuz, ne doğru dürüst düzgün bir kaldırım var, ne de bir rampa.
Korktum, bu bana korkutucu geldi, daha doğrusu saçma geldi… Hem kaldırımdan hem de rampasından korktum, bunun yanında birde taşıt trafiği yolundan gideceğimden korktum.
Eğer ufak bir hata yapsam veya bir sürücü ufak bir hata yapsa sonucu kötü olacak bir kazaya neden olmak istemedim... Ufacık bir hata resmen cinayete davet olur.
“Sanırım yanlış yere çıktım” dedim ve istasyona geri dönüp görevliye bu kötü tabloyu anlattığımda bana “oradan gidiliyor, başka yol yok”, diğer asansörde üniversitenin olduğu tarafa çıkıyor” dedi.
Görevli öyle diyince geri dönüp asansörle tekrardan yeryüzüne çıktım ve o saçma sapan yamru yumru kaldırımda ilerledim ve saçma sapan rampadan da araç yoluna inip yol kenarından Eski Büyükdere caddesine geçtim.
Eski Büyükdere caddesi, Büyükdere caddesinden de berbatmış… Kaldırımlarına çıkamazsınız, çünkü ne doğru dürüst rampa var nede kaldırımlarının genişliği.
Hep derim: “bu ülke var mı? Var ülkesi… Rampa var mı? Var. Eğimi yüzeyi ve genişliği önemli değildir”.
Baktım olacak gibi değil sunuma geç kalıyorum, Eski Büyükdere caddesinin araç yolu kenarından hızlıca gitmeye başladım. Çantamda olan cep telefonum hiç durmadan çalıyor, çünkü Ahtapot gönüllülerinden Petrol ofisi çalışanı Ebru ve Doğan benim İtü- Ayazağa istasyonuna geldiğimi biliyorlar ve farkındayım ki beni merak ediyorlar.
Bugün yağmur ve soğuk nedeniyle o kötü görüntüleri resimleyemedim, ama en yakın zamanda o bölgeye tekrar gideceğim ve bolca resim video çekip bu yazıma ekleyeceğim.
Petrol Ofisi genel müdürlüğü binasına ulaşmama elli metre kala Doğan’ı gördüm, telaşlanmış ve yola çıkmış bana doğru geliyordu. Üç beş saniye sonra Doğan ile yan yana geldik ve hızlıca Petrol Ofisi genel müdürlüğü bahçesine sonrasında da rampasından bina içine girdim.
Bu türden iş merkezlerinde veya otellerde toplantı salonları eksi kattadır, Petrol Ofisi genel müdürlüğü binasında da sunumumuzu eksi birinci katta yaptık.
Salonda elli altmış kişi vardı, Ahtapot gönüllüleri olarak ise biz dokuz on kişiydik… Salon tam olarak dolu değildi, ama çok geç olmadan Vedat sunuma başlamak zorunda kaldı.
Vedat ilk önce kendini tanıttı, hemen arkasından spor aktiviteleri yaparken Ahtapot gönüllüleri derneğinin kurulma sürecini anlattı… Spor aktiviteleri ve eğlenmek için yola çıktığından bahsettikten sonra evsizler, kimsesizler, mülteciler, bakıma muhtaç yurtlarda kalan öksüzler, engelliler ve sokak hayvanları konularında farkındalık sağlanması gereği duymaya başladığını anlattı.
Öncelikle dernek ve Stk’ların projelerine koşarak ufak tefek destekler vermeye başlandığını anlattıktan sonra çevresinin kalabalıklaşmasıyla beraber birçok kişinin farkındalığını sağlandığını söyledi. Daha sonra bu oluşum Facebook Ahtapot Scuba grubu üzerinden alınıp dernekleşmeye götürmenin daha faydalı olacağını düşünüldüğünü ve bir yıllık uğraştan sonra derneği kurduğumuzdan bahsetti.
Vedat, konuşmasının üç dört yerinde benden bahsetti; dernek merkezimizin benim rahatça ulaşabilir bir yerde olmasından bahsetti, asansörlerin bozulmasında sağlıklıların payının yüksek olmasından bahsetti, kaldırımların ve rampaların işgal edilmesinden bahsetti.
İşini gücünü bırakıp sunumumuzu dinlemeye gelen yönetici kadrosundan kişiler vardı, Vedat başkan Malzeme Değerlendirme projemizi anlatırken birçoğu dikkatle onu dinledi.
Vedat beni anlatırken de birçoğunun gülümseyen yüzleri ışıldayan gözleri bana döndü ve bana moral aşılayıp birkaç saniyeliğine bağ kurdular.
Sunumun sona doğruda salonda bulunan ekrana derneğin yaptığı faaliyetler yansıtıldı ve Vedat’ta o sıralamaya göre sunumunu yaptı…
2014 - 2015 İstanbul Maratonu’nda "Koruncuk Vakfı" için 78.000 TL bağış topladık.
2015 - ŞefkatDer ve Çorbada Tuzun Olsun ile beraber "Evsizlere Çorba Dağıtımı" yaptık ve Evsizler Evi için destek olduk.
2015 - Hürriyet Gazetesinin düzenlediği, "Soma'nın Hayalleri" kampanyasına destek olmak için Soma’ya gittik.
2015 – Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağlı üç ayrı yurttan 160 çocuğu Yıldız Savaşları filmine götürdük.
2016 - Mülteci kadınların oluşturduğu “Kadın Kadına Mülteci Mutfağı” projesinin başlangıç aşamasında destek olduk.
2016 - Okmeydanı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği işbirliğiyle mülteci çocuklara altı ay boyunca resim atölyesi düzenledik.
2016 - MEB talimatıyla Fuat Soylu İlkokuluna kaydı yapılan 80 mülteci çocuğun kırtasiye ihtiyaçlarını karşıladık.
2016 - Kadın cezaevlerinde yaşamak zorunda kalan 0-6 çocuklara anaokulu yapan “İçerde Çocuk Var” projesi için 42.643 TL bağış topladık.
2016 – 2017 Ömerli’de sokağa atılmış köpekler için “Köpek Kulübesi Yapma Etkinliği’nde 200 gönüllü ile 170’den fazla kulübe yaptık.
2017 – Hakkari ve Şanlıurfa’da üç ilkokulun 106 öğrencisi için LCW desteği ile 23 Nisan kostümlerini temin ettik.
2017 - Şanlıurfa Şölenli İlkokulun’da 380 öğrenciye kırtasiye, ayakkabı, giysi ve çorap temin ettik. Petrol Ofisi desteği ile bilgisayar gönderdik.
Bunun yanı sıra Vedat bir katılımcının sorusu üzerine bu Petrol Ofisi genel müdürlüğü binasında engelli tuvaleti bulunmadığından da bahsetti, bu konuda beni işaret ederek bu konuda sorunlar yaşadığımı zorluklar çektiğimi söyledi.
Son derece güzel bir merkez binası, ama binada bir tane bile engelli tuvaletleri yoktu, sırf bu yüzden benden iyi bir not alamadı. Umarım biz dile getirdikten sonra bu konunun üzerinde dururlar ve en yakın zamanda bina içine bir tane veya birkaç tane bize özel tuvalet yaparlar.
“Engelli” diyince akla ilk biz tekerlekli sandalyeliler gelsek de aslında o tuvaletini görmeyende kullanabilir, duymayanda kullanabilir, zihinsel sorunu olanda kullanabilir veya ortopedik problemi olanda kullanabilir. Daha temiz olması nedeniyle hamilelerde kullanabilir, pusetlilerde kullanabilir veya bebek arabalılarda kullanabilir.
O binaya tekerlekli sandalyemle girişim çok kolay oldu, çünkü güzel bir rampası vardı… Bina içinde kolayca ilerledim çünkü çok ferah bir ortama sahipti, asansörlerinde ise bir sorun veya zorluk yaşamadım… Toplantı sırasında son derece güzel bir yerden takibimi yaptım, orada da bir sorun yaşamadım.
Sunum yaklaşık kırk beş dakika sürdü ve sonrasında hep beraber toplantı salonundan çıkıp yemekhaneye gidip yemeğimizi yedik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder