29 Ocak 2018 Pazartesi

Asansör ve yine asansör...

Bugün Forum alışveriş merkezine gittim... Gittim ama Kocatepe metro istasyonundan alışveriş merkezine geçiş yapamadan geri döndüm, çünkü metro istasyonunun asansörü tadilattaydı.

Bir alışveriş merkezi yap, ama alışveriş merkezine tek ulaşım noktası olan metro istasyonuna bir tane asansör koy ve o bozulduğunda da bizim gibilerin ne yapacağını düşünme...
İstasyon dışına çıkamayınca çare yok "malum kader" diyip gelen ilk trene binip Yenikapı’ya geri döndüm. 

Elimden gelen tek bir şey var, o da soysal medyada bu durumu paylaşmak, Facebook ve Twitter’de yetkililere aşağıdaki metni yazıp göndermek oldu.

Sen kalk bir alışveriş merkezi yap, ama alışveriş merkezine çıkış yapan metro istasyonuna bir tane asansör koy ve o bozulduğunda bizlerin ne yapacağını düşünme... Sana sevdanın yolları bana yine eve dönüş yolu.
#metroistanbul #ibb #ibbbeyazmasa #153 


Eve geri dönüş yaptığım sıradaysa yaklaşık üç yıl önce Yenikapı metro istasyonu asansöründe yaşadığım bir olayı tekrar yaşadım.
İnsanımız, hala bunu yapıyor ve asansörleri tıklım tıklım dolduruyor... Yenikapı'da tren durdu, kapı açıldı ve ben yedi sekiz saniye içinde asansör önündeydim, ama asansör kabini içi tıklım tıklımdı. Asansör kapısı önünde bebek arabalı bir anne babayla beraber kalakaldık. 

Yanımızdan hızlıca koşarak geçen tüm sağlıklılar asansör içindeydi ve kimsesi dışarıya çıkmadı... Ben kendim için değil, ama hemen bir metre yanımda bebek arabasıyla bekleyen anne  babaya üzüldüm. 

Bu tabloyu arkadaşım cep telefonuyla görüntülerken yanına istasyonun güvenlik görevlileri gelince bende onun yanına gittim ve duydum ki "burada çekim yapmak yasak" demişler, ben bunu duyunca tekerlekli sandalyemle yanlarına iyice yaklaştım ve "çekim mi yasak, neden?" Dedim… Hemen arkasından da "insanımız rezil olmaktan korkar, ceza kesilmesinden korkar” dedim… “İçerideki herkes beni geçip asansöre girdi, ben ve bir bebek arabalı dışarıda kaldık” dedim... “Eğer onları görüntülemezsek kendilerini haklı sanırlar” dedim... Siz bizi sorgulamayın siz asansöre giren sağlıkları sorgulayın" dedim… İnsanımız rezil olmaktan ve ceza kesilmesinden korkar" dedim.

Bizi değil sağlıklıları engelleyin... 
Ben tekerlekli sandalyemle trenden çıkıp on metre mesafede bulunan asansör kabinine gidene kadar asansör tıklım tıkış sağlıklar ile doluyor. Güvenlik görevlileriyse onları uyarmak veya onları engellemek yerine, bizi uyarıp çekim yapmamızı engellemeye çalışıyor... Bize “çekim yapmayın, gidin söyleyin ve içeri siz girin” diyorlar. Bizi asıl bu zihniyet engelliyor, o güvenlik görevlilerinin asıl görevi bizi değil o sağlıkları durdurmak olmalı. Eğer ben yürüyen merdivenin önüne geçip sağlıklıların kullanımını engelleseydim, acaba o güvenlik görevlilerinin tepkisi ne olurdu?



23 Ocak 2018 Salı

Kırmızıda geçtiler, eğer bıraksam pert olurlardı...

Bugün saat 14:30'da Zeytinburnu Profesör Muammer Aksoy caddesi ile 72 sokağın birleştiği köşede bana yeşil yandı ve karşıya geçmeye başladığım sırada yolun tam ortasında iki adet binek otomobil belirdi.

Arkadaşlar, yolu boş görüp kırmızı ışıkta geçtiklerinden beni görünce dımdızlak ortada kaldılar, apıştılar ve yolun ortasında benim bir metre önümde durdular.

Hadi biri kırmızı ışıkta geçti ama ikincisi neden geçti anlamadım… İnsanımız bazen gerçekten salaklaşıyor. 

Bense elimle bana "yeşil" yanan ışığı gösterdim ve geçişimi birkaç saniyede tamamladım.  Eğer biraz daha çok beklesem diğer yoldan gelen kendisine "yeşil" yanan araçlar bunları biçerdi, çünkü kaçacak alanları yoktu.

Başkalarının yaşamını hakkını hukukunu hiçe sayan umursamayan bu insanlar geleceğimizin de ne kadar tehlikede olduğunun kanıtıdır. 


O olaydan sonra Olivium alışveriş merkezi A katta asansör beklediğim sırada üçüncü gelen asansör kabinine anca binebildim, ama bu da bebek arabalı bir annenin sayesinde oldu. Asansörün kapısı açıldığımda içerisi yine tıklım tıklımdı, ben tam diğer asansöre bakacakken asansör içinde olan bebek arabalı hanımefendi içerde bulunan 14-15 yaşlarında olan üç kızı dışarı çıkarttı ve "lütfen" diyerek beni çağırdı. Ben "bebek arabası var, zor olur" desemde, hanımefendi "olmaz lütfen rica ederim" dedi ve benim içeriye girmemi sağladı.

22 Ocak 2018 Pazartesi

Afrin'i vurduk...

Üç gün önce saat 17:00’de Türkiye, Suriye Afrin’e hava harekatı başlattı… İlk önce 72 uçakla 150’yi aşkın Pkk terör örgütünün Suriye’deki uzantısı olan Ypg’nin yuvalandığı noktaları vurdu ve sonrasında yerden attığı füzelerle vurdu.

Amerika bir hafta önce Suriye’de bulunan bazı bölgelere silah yardımı yaparak Ypg’lileri Işid örgütüne karşı güçlendireceğini açıkladı. Amerika’nın destekleyeceği Ypg’liler ülkemiz sınırına çok yakın bir noktada olacağından ve bize göre Ypg’liler bir terör unsuru olduklarından anında tepki verdik.

Başta Cumhurbaşkanı ve Akp, sonrasındaysa Chp ve Mhp olmak üzere neredeyse tüm siyasetçiler tepki verdi. Sadece Hdp suskun kaldı, bunun nedeniyse Ypg’lilerin Pkk ile olan destekleyici ilişkisi.

Bana göre de ülkemize karşı bir terör tehdidi var, bu açıkça gün gibi ortada… Türkiye’nin de böyle bir tepki vermesi kadar doğal bir durum yok. Ama benim burada takıldığım asıl nokta; haklı olarak çok çabuk tepki verdik ve harekatı hemen başlattık. Keşke harekat için bu kadar acele edilmeseydi.

Eğer 1980’li yılların başında Pkk’ya karşı böyle tepki verseydik, şu an Pkk diye bir sorunumuz olmazdı, on binlerce vatandaşımız ölmezdi binlerce şehit vermezdik. 

Bana göre; Amerika az değil, bu adamları kullandı sonra kurtulmak içinse bizi kullandı… Hem onlara oyun oynadı hem bize oyun oynadı ve onlara güvence verdi "orada kalın" deyip silah verdi, şu anda da bizim onlara operasyonumuza suskun kalıyor.

Amerika, hem silah sektörünün karnını doyurdu hem de can kaybı vermeden parasını cebinde tutup tereyağından kıl çeker gibi işini başkasına yaptırdı.

Kısacası; Afkanistan’da Irak’da yaptığı hatayı yapmadı.

21 Ocak 2018 Pazar

Pazar günü atm cihazından paramı çekmek istiyorum...

Bugün 21 Ocak Pazar, bugün benim maaş günüm ve ben bugün maaşımı atm cihazından çekemiyorum... Eğer maaş günününüz Pazar gününe geliyorsa atm cihazından paranızı çekemezsiniz.

Atm cihazlarının olma nedeni, akşamları veya hafta sonları kapalı olan bankalardan paranızla işlem yapmak içindir…

Bilmiyorum, dünyada durum ne, ama bu ülkede Pazar günü atm'den size tanımlanmış parayı çekme hakkınız yok...

Ben, bana tanımlanmış maaşımın peşinde değilim, fark etmez bir gün daha bekler yarın çekerim. Asıl ben bankalarında maaşımı kullanmasını istemiyorum, eğer paramı kullanıyorsa bunu bana yansıtmasını istiyorum. Pazar günü maaşını çekemeyen bir tek ben yokum, milyonlarca kişi var hafta sonu parasını çekemeyen.

Çözümse çok basit; banka paramı atm'ye yatırsın orada kalsın gece 00:00 itibariyle Pazartesi olsun benimde paramı çekme hakkım doğsun, istiyorum.

20 Ocak 2018 Cumartesi

Engel engel üstüne binerse...

Bugün saat 12:00 civarı evden çıkıp doğruca Marmaray'a gidip Kazlıçeşme’den on beş yirmi dakika içinde Ayrılıkçeşmesi durağına geçtim. Oradan da on beş yirmi gündür gitmediğim Ahtapot gönüllüleri derneğine geçtim.

Havanın soğumasıyla ve yağan yağmurlarla birlikte derneğe gidip gelişleri azaltmıştım,  yaklaşık yirmi gündür Marmaray ile Ayrılıkçeşmesi'ne gidiyor hemen istasyonun yanında bulunan Nautilus alışveriş merkezine girip zaman geçirip eve geri geliyordum.

Marmaray’ın Ayrılıkçeşmesi durağı ile Ahtapot gönüllüleri derneği arası bir kilometre ve o mesafeyi gitmem zor oluyor... Derneğin bulunduğu adres Acıbadem mahallesinde Acıbadem caddesinde, yani Ayrılıkçeşmesi'nden sonra sürekli yukarı doğru çıkıyorum.


Bugün derneğe giderken önceden yaşamadığım zorlukları yaşadım ve zaman kaybına neden oldular… İlk önce 72 sokakta caddede rampa işgali yapan ve park yasağı olan Mo- Be- Se takip edilen o cadde üzerine iki sıra halinde yan yana park eden araçlar nedeniyle kaldırıma çıkamadım ve yaklaşık yüz metre boyunca arkamdan gelen araçlarla beraber o yol üzerinden gittim.


Profesör Muammer Aksoy caddesine vardığımdaysa Süleymaniye doğum evi önündeki dört yol ağzında bulunan trafik ışıklarında yaklaşık beş altı dakika boyunca bana yeşil ışığın yanmasını bekledim, yanmaya niyeti olmadığı için kırmızı ışıkta karşıya geçiş yaptım, hem kendimi hem de trafiği tehlikeye attım. Daha sonra Surp pırgiç ermeni hastanesi önünde yan yana iki sıra olarak park etmiş olan araçlar yüzünden daralan yoldan çok yavaş ilerleyerek Marmaray Kazlıçeşme’ye ulaştım.



Geçtiğimiz hafta içi Salı günü Ayazağa'ya Petrol ofisi müdürlüğüne giderken de bu sorunların aynısını yaşamıştım… İlk önce 72 sokaktaki araç parkları beni zorlamıştı, daha sonra da o trafik ışıklarında yine dokuz on dakika kadar beklemiştim ve Surp pırgiç ermeni hastanesi önünde yine yan yana iki sıra olarak park etmiş olan araçlar yüzünden daralan yoldan ilerleyerek Marmaray Kazlıçeşme’ye gitmiştim. 

Bu güzargah için bir şeyler yapmam lazım, bu sorunları yok etmem lazım… İlk önce 72 sokaktaki araç parkları için park yasağı olan bir yer olduğunu bunu Mo-Be-Se ile izlendiğini yazacağım, müdahale etmelerini isteyeceğim. Daha sonra da o trafik ışıklarındaki sorun için gerekli yere yazmam gerek ki, haberdar olsunlar. Surp pırgiç ermeni hastanesi önünde yan yana iki sıra olarak park eden araçlar içinde çözüm yolumsa o bölgede ağaç ve direkler için yapılmış kaldırım ve eğimi yüzeyi girişi rampaları kullanacağım.

Kadıköy Acıbadem’e derneğe ulaştığımdaysa tüm dertlerim yok oldu… Derneğe alınmış olunan eğimi genişliği yüzeyi doğru düzgün olan rampayı Vedat kapı önüne koydu ve bende tekerlekli sandalyemle içeriye rahatça girdim ve yaklaşık dört beş saat dört beş arkadaş faaliyette bulunduk. Derneğe üye olanlar için bir form hazırladılar, derneğin havalandırma konuştular, derneğin Malzeme Değerlendirme Merkezinin bir an önce faaliyete geçmesi için yapılması gerekenler konuşuldu.

Derneğin giriş katında bulunan bana ve gelecek olan engelli arkadaşlara ayrılmış olan Engelli tuvaletini ben bugün ilk defa kullandım, bu tuvaletin her olanağı biz engellilere göre ayarlandı. Tuvalete giriş kapısı, içerinin genişliği, lavabosu, klozeti biz engellilere göre.

16 Ocak 2018 Salı

Ahtapot gönüllüleri Petrol ofisi müdürlüğündeydi...

Bugün saat 11:00 ile 12:00 arası Ayazağa'da plazalar bölgesinde bulunan Petrol Ofisi genel müdürlüğünde katılımcılara başkanımız Vedat Kürşün "biz kimiz" diyip, katılımcılara Ahtapot gönüllülerini tanıttı.

Saat 09:00 civarı evden çıkıp buz gibi esen rüzgara ve çiseleyen yağmura rağmen Marmaray ile Yenikapı’ya, oradan da Hacıosman metrosuyla İtü- Ayazağa istasyonuna geçtim… İtü- Ayazağa metro istasyonu, İstanbul teknik üniversitesinin ve iş merkezlerinin plazalarının bulunduğu bölgenin tam ortasında.

Evden çıktıktan bir saat on dakika içinde 10:45 civarı İtü- Ayazağa istasyonundaydım… Metro istasyonundan asansörle yeryüzüne çıktığımda gördüm ki Petrol Ofisi genel müdürlüğünün bulunduğu gökdelen yüz iki yüz metre mesafede, ama o mesafeye ulaşmam benim gibi bir tekerlekli sandalyeli için bir dert oldu.

Tekerlekli sandalyemle asansörle yeryüzüne çıktıktan sonra etrafa göz attım ve istasyona geri döndüm, çünkü saçma sapan yamru yumru bir kaldırımda elli metre ilerledikten sonra yine saçma sapan eğimi sert yüzeyi yamru yumru bir rampadan vızır vızır akan araç trafiği yoluna inip yüz metre boyunca karayolundan ilerleyecektim.

O bölge onlarca yüzlerce iş merkezinin olduğu bir bölge, bunu sektördekilerde biliyor, bunu o bölgenin belediyesi kaymakamı da biliyor ve görüyorlar... Bir toplu ulaşım ağının istasyonundan çıkıyorsunuz, ne doğru dürüst düzgün bir kaldırım var, ne de bir rampa.

Korktum, bu bana korkutucu geldi, daha doğrusu saçma geldi… Hem kaldırımdan hem de rampasından korktum, bunun yanında birde taşıt trafiği yolundan gideceğimden korktum.
Eğer ufak bir hata yapsam veya bir sürücü ufak bir hata yapsa sonucu kötü olacak bir kazaya neden olmak istemedim... Ufacık bir hata resmen cinayete davet olur.

“Sanırım yanlış yere çıktım” dedim ve istasyona geri dönüp görevliye bu kötü tabloyu anlattığımda bana “oradan gidiliyor, başka yol yok”, diğer asansörde üniversitenin olduğu tarafa çıkıyor” dedi.

Görevli öyle diyince geri dönüp asansörle tekrardan yeryüzüne çıktım ve o saçma sapan yamru yumru kaldırımda ilerledim ve saçma sapan rampadan da araç yoluna inip yol kenarından Eski Büyükdere caddesine geçtim.

Eski Büyükdere caddesi, Büyükdere caddesinden de berbatmış… Kaldırımlarına çıkamazsınız, çünkü ne doğru dürüst rampa var nede kaldırımlarının genişliği.

Hep derim: “bu ülke var mı? Var ülkesi… Rampa var mı? Var. Eğimi yüzeyi ve genişliği önemli değildir”.  

Baktım olacak gibi değil sunuma geç kalıyorum, Eski Büyükdere caddesinin araç yolu kenarından hızlıca gitmeye başladım. Çantamda olan cep telefonum hiç durmadan çalıyor, çünkü Ahtapot gönüllülerinden Petrol ofisi çalışanı Ebru ve Doğan benim İtü- Ayazağa istasyonuna geldiğimi biliyorlar ve farkındayım ki beni merak ediyorlar.

Bugün yağmur ve soğuk nedeniyle o kötü görüntüleri resimleyemedim, ama en yakın zamanda o bölgeye tekrar gideceğim ve bolca resim video çekip bu yazıma ekleyeceğim.
Petrol Ofisi genel müdürlüğü binasına ulaşmama elli metre kala Doğan’ı gördüm, telaşlanmış ve yola çıkmış bana doğru geliyordu. Üç beş saniye sonra Doğan ile yan yana geldik ve hızlıca Petrol Ofisi genel müdürlüğü bahçesine sonrasında da rampasından bina içine girdim. 

Bu türden iş merkezlerinde veya otellerde toplantı salonları eksi kattadır, Petrol Ofisi genel müdürlüğü binasında da sunumumuzu eksi birinci katta yaptık.

Salonda elli altmış kişi vardı, Ahtapot gönüllüleri olarak ise biz dokuz on kişiydik… Salon tam olarak dolu değildi, ama çok geç olmadan Vedat sunuma başlamak zorunda kaldı.

Vedat ilk önce kendini tanıttı, hemen arkasından spor aktiviteleri yaparken Ahtapot gönüllüleri derneğinin kurulma sürecini anlattı… Spor aktiviteleri ve eğlenmek için yola çıktığından bahsettikten sonra evsizler, kimsesizler, mülteciler, bakıma muhtaç yurtlarda kalan öksüzler, engelliler ve sokak hayvanları konularında farkındalık sağlanması gereği duymaya başladığını anlattı.

Öncelikle dernek ve Stk’ların projelerine koşarak ufak tefek destekler vermeye başlandığını anlattıktan sonra çevresinin kalabalıklaşmasıyla beraber birçok kişinin farkındalığını sağlandığını söyledi. Daha sonra bu oluşum Facebook Ahtapot Scuba grubu üzerinden alınıp dernekleşmeye götürmenin daha faydalı olacağını düşünüldüğünü ve bir yıllık uğraştan sonra derneği kurduğumuzdan bahsetti.

Vedat, konuşmasının üç dört yerinde benden bahsetti; dernek merkezimizin benim rahatça ulaşabilir bir yerde olmasından bahsetti, asansörlerin bozulmasında sağlıklıların payının yüksek olmasından bahsetti, kaldırımların ve rampaların işgal edilmesinden bahsetti.

İşini gücünü bırakıp sunumumuzu dinlemeye gelen yönetici kadrosundan kişiler vardı, Vedat başkan Malzeme Değerlendirme projemizi anlatırken birçoğu dikkatle onu dinledi.
Vedat beni anlatırken de birçoğunun gülümseyen yüzleri ışıldayan gözleri bana döndü ve bana moral aşılayıp birkaç saniyeliğine bağ kurdular.

Sunumun sona doğruda salonda bulunan ekrana derneğin yaptığı faaliyetler yansıtıldı ve Vedat’ta o sıralamaya göre sunumunu yaptı…

2014 - 2015 İstanbul Maratonu’nda "Koruncuk Vakfı" için 78.000 TL bağış topladık.
2015 - ŞefkatDer ve Çorbada Tuzun Olsun ile beraber "Evsizlere Çorba Dağıtımı" yaptık ve Evsizler Evi için destek olduk.
2015 - Hürriyet Gazetesinin düzenlediği, "Soma'nın Hayalleri" kampanyasına destek olmak için Soma’ya gittik.
2015 – Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağlı üç ayrı yurttan 160 çocuğu Yıldız Savaşları filmine götürdük.
 2016 - Mülteci kadınların oluşturduğu “Kadın Kadına Mülteci Mutfağı” projesinin başlangıç aşamasında destek olduk.
 2016 - Okmeydanı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği işbirliğiyle mülteci çocuklara altı ay boyunca resim atölyesi düzenledik.
2016 - MEB talimatıyla Fuat Soylu İlkokuluna kaydı yapılan 80 mülteci çocuğun kırtasiye ihtiyaçlarını karşıladık.
2016 - Kadın cezaevlerinde yaşamak zorunda kalan 0-6 çocuklara anaokulu yapan “İçerde Çocuk Var” projesi için 42.643 TL bağış topladık.
2016 – 2017 Ömerli’de sokağa atılmış köpekler için “Köpek Kulübesi Yapma Etkinliği’nde 200 gönüllü ile 170’den fazla kulübe yaptık.
2017 – Hakkari ve Şanlıurfa’da üç ilkokulun 106 öğrencisi için LCW desteği ile 23 Nisan kostümlerini temin ettik.
2017 - Şanlıurfa Şölenli İlkokulun’da 380 öğrenciye kırtasiye, ayakkabı, giysi ve çorap temin ettik. Petrol Ofisi desteği ile bilgisayar gönderdik. 


Bunun yanı sıra Vedat bir katılımcının sorusu üzerine bu Petrol Ofisi genel müdürlüğü binasında engelli tuvaleti bulunmadığından da bahsetti, bu konuda beni işaret ederek bu konuda sorunlar yaşadığımı zorluklar çektiğimi söyledi. 

Son derece güzel bir merkez binası, ama binada bir tane bile engelli tuvaletleri yoktu, sırf bu yüzden benden iyi bir not alamadı. Umarım biz dile getirdikten sonra bu konunun üzerinde dururlar ve en yakın zamanda bina içine bir tane veya birkaç tane bize özel tuvalet yaparlar.

“Engelli” diyince akla ilk biz tekerlekli sandalyeliler gelsek de aslında o tuvaletini görmeyende kullanabilir, duymayanda kullanabilir, zihinsel sorunu olanda kullanabilir veya ortopedik problemi olanda kullanabilir. Daha temiz olması nedeniyle hamilelerde kullanabilir, pusetlilerde kullanabilir veya bebek arabalılarda kullanabilir.

O binaya tekerlekli sandalyemle girişim çok kolay oldu, çünkü güzel bir rampası vardı… Bina içinde kolayca ilerledim çünkü çok ferah bir ortama sahipti, asansörlerinde ise bir sorun veya zorluk yaşamadım… Toplantı sırasında son derece güzel bir yerden takibimi yaptım, orada da bir sorun yaşamadım.

Sunum yaklaşık kırk beş dakika sürdü ve sonrasında hep beraber toplantı salonundan çıkıp yemekhaneye gidip yemeğimizi yedik.

10 Ocak 2018 Çarşamba

Hâla; Engel her yerde...

Dün Nautilus alışveriş merkezinde asansörün gelmesini beklerken hemen birkaç metre önümde şöyle bir hadise gerçekleşti ve buna çok üzüldüm.

Nautilus alışveriş merkezinde üst kata çıkmayı beklediğim sırada asansörden inenler 29- 30 yaşındaydı, asansöre binenler de 14-15 yaşındaydı.

Bu acı tabloya üzülmemin nedeniyse, ben bir tekerlekli sandalyeli olarak bir şeyler değişisin de, geleceğimiz benim yaşadığım sorun ve zorlukları yaşamasın diye çaba gösteren bir tekerlekli sandalyeliyim.


&


Saat 16:00 civarında Zeytinburnu'na dönüş yaptım… Zeytinburnu stadyumunun olduğu bölgeden Olivium alışveriş merkezine gitmek için yaya geçidinden geçtiğim sırada üç yada dört arabanın geçmesini bekledikten sonra bir açıklık buldum, tekerlekli sandalyemle yola doğru çıktım ve beni gören bir ticari takside durup yol verdi.

O yol verince arkasından gelen diğer araçlardan biri korna çalmaya başladı, ben "sabır" diyerek yinede geçişimi yaptım ve ortadaki tretuvara bir çırpıda ulaştım. Toplasan iki veya üç saniyeliğine yaya geçidini işgal etmişimdir.

Ben yaya geçidinde olduğumun farkındayım, ama araç sürücüleri bunun farkında değil... O geçişte hem yaya geçidi çizgileri var hem de oranın yaya geçidi olduğunu belirten birde tabelası var.

Ortadaki tretuvara ulaşınca durdum ve o korna çalan araca kafamı çevirip baktım, ben bakınca araç geçiş yaparken bana bağırarak "geçerken sağa sola bak" dedi.

Artık bundan sonra bu türden insancıklarında araç plakalarını alıp buradan yayınlayacağım ve internette etiketleyeceğim. 




Saat 17:00 civarı Olivium alışveriş merkezininin A katın kapısından giriş yaptığım sırada ilk önce elektronik kapı dedektörüne dokundum arkasındansa bir mağazanın satış reyonuna dokundum. Eğer dikkat etmesem çarpardım, dikkatli olduğum için sadece dokundum.

Reyona çarpmamak için elektronik kapıya sıfır yaklaştım, ama bu seferde manevra yapamadım ve reyonu koruyan demire ayaklığı taktım. Geri gelmeye çalıştığımdaysa alışveriş merkezinin güvenlik dedektör kapısına dokundum.

Bugün Salı, alışveriş merkezinin indirim günü ve mağazalar ürünlerini bir işportacı gibi kapı önüne koyuyorlar… Yemek katında restoranlar hariç teredeyse tüm mağazalar bugün ürünlerini kapı önünde sergiliyor.

Her neyse bir outlet olduğu için bunun yapılması normal, kimsenin onlara bir şey deme hakkı yok, ama bugünden sonra bana veya tekerlekli sandalyeme zarar gelmemesi için bir daha ki sefere ya o dedektör kapıya çarpacağım ya da o mağazanın reyonuna çarpacağım.

Saat 17:30 civarı alışveriş merkezi güvenlik odasına gittim ve bir görevliye yaşadığım olayı anlatıp “bir daha ki sefere ya o dedektör kapıya çarpacağım devrilmesine neden olacağım ya da o mağazanın reyonuna çarpacağım sağına soluna zarar vereceğim” dedim.

Ülke tamamen eğitimsiz, bilgisiz, duyarsız, gelişmeye karşı gericiliği savunan ve bildiği doğrunun peşinden koşan insanla dolu, karşısındakinin hakkını hukukunu ve hatta yaşam hakkını bile yok sayan algıya sahip olan insanla dolu. 

2 Ocak 2018 Salı

Üsküdar- Yamanevler metro ağı sürücüsüz metrosu...

2018 yılının ilk gününde Anadolu yakasında iki hafta önce açılışı yapılan  Üsküdar- Yamanevler metro ağını kullandım.

Tekerlekli sandalyeli arkadaşım Nafi ağabey ile Nautilus alışveriş merkezinde otururken birden bire karar verdik ve alışveriş merkezinde lavabo işlerimizi gördükten sonra yol çıktık. 

İlk önce Marmaray ile Üsküdar'a geçip orada hiç dışarı çıkmadan Üsküdar- Yamanevler metro ağına geçip sürücüsüz olarak ilerleyen araca bindik.

Araç son derece modern ve teknolojinin son imkanları kullanılmış bir metro… Aracın içi genişti, tekerlekli sandalyem manevra olarak çok rahattı.

Bu sürücüsüz aracın bir kötü yanı var; acele ile hizmete sokulduğu için daha tam olarak entegresi yapılmamış, araç içinde ses sistemi çalışmıyor, aracın içinde hangi istasyonda olduğunuzu gösteren bir ibare yok. Bunun yanı sıra araç ile istasyonun aralığı çok, yani yan gireceksiniz ki tekerlekli sandalyenizin tekeri boşluğa düşmesin.

Bu, M5 Üsküdar- Ümraniye metro hattı daha tam olarak istasyonları açılmamış durumda, toplam 16 istasyonu var, ama şu an sadece dokuz istasyonu hizmet veriyor. Açılışı yapılan bu birinci etapta Üsküdar, Fıstıkağacı, Bağlarbaşı, Altunizade, Kısıklı, Bulgurlu, Ümraniye, Çarşı ve Yamanevler istasyonları hizmet veriyor.

Metro Yamanevler'e giderken yokuş yukarı gidiyor, çünkü Üsküdar istasyonu rakım olarak denizin altında olduğundan sürekli tırmanış halinde.

Üsküdar ilk istasyon, biz son istasyona Yamanevler'e kadar gittik... Yamanevler'de Canpark Alışveriş ve Yaşam Merkezi alışveriş merkezine gittik. Orada ortam biraz daha farklı, dışarıdan bakınca baya büyük gözüküyor, ama alışveriş merkezi içi çok dar.

Alışveriş merkezi, yılbaşı tatili ve mevsimin kış olması nedeniyle çok kalabalıktı, birde bunun yanında mağazaların konumlandırılması saçmaydı ve asansör, merdiven, koridor, kolon kiriş gibi mimari yapısının da rastgele yerleştirilmiş olması benim gibi bir tekerlekli sandalyelide olumsuz biz etki bıraktı.