10.07.2014
Sabah saat 09:30 gibi uyanıp televizyonu açtığım sırada cep telefonum çaldı, karşımdaki bayan beni yarın akşam Zeytinburnu belediyesinin verdiği İftar yemeğine davet etti. Bu teklife teşekkür ettim ve davetlerine gelemeyeceğimi belirttim.
Ret etmemin başlıca nedeni davetin bir siyasi partiden geliyor oluşu. Her ne kadar ilçe belediyemiz bu daveti veriyor olsa da, belediyeyi bir siyasi parti temsilcisi yönetiyor.
Türkiye'de muhtarlık belediyecilik valilik cumhurbaşkanlığı koltuğundayken siyasetten kopamaz, illaki siyaseti kullanır. Aslında olması gereken bu gibi makamlara oturmuş kişilerin toplumun tüm kesimini kucaklayan bir görüşe sahip olmasıdır.
Makamda oturması için bir siyasi partiye üye olması veya o siyasi partiden aday gösterilmesi gerek, ama o makam koltuğundayken siyasi görüşün kenara itilmesi gerek.
Bu İftarlarda da böyledir, bayramlaşmalarda da böyledir, dernekçilikte de vakıfçılıkta da böyledir, sergilerde kermeslerde de böyledir, konferanslarda seminerlerde bilgilendirme toplantılarında da böyledir.
Biz Türkler siyaseti her yerde kullanırız. Hangi siyasi güç tepede ise onun peşinde koşan bir toplumuz. Her zaman rüzgarın estiği yöne gideriz, hiç bir zaman rüzgara karşı ilerlemeyi güçlenmeyi düşünmeyiz.
Yardım veya destek toplantılarında flamalar bayraklar logolar her yerde olur.
Ben siyaseti sevmem, ilgilenmem, umursamam, duyarsız kalmaya çalışırım, çünkü çıkar ilişkisine dayalıdır, çünkü ego tatminine dayalıdır. Hiç bir siyasi partiye üyeliğimde yoktur sempatikliğimde yoktur, çünkü Türkiye'de siyaset çıkar için kullanılır, ego tatmini için kullanılır.
Eğer tarafsan diğer taraf tarafından bertaraf edilirsin, haklı olsan bile yerin dibine gömülürsün.
Engelliliğin siyasi görüşü olmaz olamaz, engelliliğin sporu olmaz olamaz. Engelin dili dini ırkı da olmaz olamaz. Eğer bir engelliye bir düşküne bir esaret altında yaşayana yardımda destekte bulunulacaksa bu yürekten yapılmalı ki vicdani rahatlama sağlanabilsin.
Bazı engelli arkadaşlarım bazı siyasi partilerin davetlerine olumlu karşılık verip etkinliklerinde bulundukları için pişmanlar, çünkü sağlıklar sadece işleri düştüğünde kendileri ile ilgili alakalı oluyorlarmış. Ne zaman bir etkinlik olsa sağlıklar yanlarında bitiveriyorlarmış.
Ben bunu bildiğimden o tür etkinliklerden organizasyonlardan uzak durmayı seçerim, kendimi kullandırtmam.
4 nisan 1976 İstanbul doğumluyum, yaşamımı halen İstanbul'da sürdürmekteyim. Yirmi yaşında Anevrizma'dan dolayı beyin kanaması geçirdim, yarım saat içinde bir acil servis doktorunun karşısında olmama rağmen ilgisizlik nedeniyle yaşamımı tekerlekli sandalyede sürdürmekteyim. Zorlukların üzerine giderek çözüme ulaşan bir kişiyim ve sağlığını kaybetmiş engelli bireyler için farkındalık yaratmaya çalışan bir aktivistim. "Biz engelli değiliz biz engelleniyoruz"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder