İnsan vücudunun beyinden sonra en önemli organlarından biri de Omurilik’tir. İnsan vücudunu idare eden Beyin’dir, insan vücudunu ayakta tutan ve fiziksel hareketleri yapmasını sağlayanda Omurilik’tir.
Beyin Omuriliğe emir verir, Omurilik kaslara emir verir ve insan yürür ve koşar, parmaklarını elini kolunu omzunu boynunu hareket ettirir, sarılır konuşur kaşınır, sıcağı soğuğu hisseder. Omirilik bir sıvıdır, bu sıvı omurga ile koruma altına alınmıştır, kafatasının arka tarafından başlayıp kuyruk sokumunda sona eren 33 adet kemiğin sırayla dizilmesiyle oluşmuştur. Bir kaza sonucu Omurliğe zarar gelmesi halinde, Omiriliğin zarar gördüğü yere göre vücudun o bölgesinde his kaybı olur ve o bölge işlevsiz hale gelir.
Anatomi dersinden sonra gelmek istediğim asıl noktaysa; Türk halkı bu konuda bilgisiz bilinçsiz, ben çevremdeki birçok kişiyle bu konu hakkında sohbet edip dağarcığımı onlarla paylaşsam da, Türk halkı Omurilik konusunda doğru olanı bilmiyor.
Türk halkı kaza geçiren bir kişinin Omurliğinin zarar görmesi halinde, karga tulumba bilinçsizce yardım edilmesiyle, kazazedenin nasıl bir sonu olacağını bilmiyor.
Yüksek bir yerden düşen bir kişi veya trafik kazası geçiren bir kişi büyük travma geçiriyor olabilir, bu travmanın bazısı gözle görülebilir bazısı da görünmeyebilir. Bir kanama bir kol bacak kırığı görünebilir, ama Omurilikte oluşan bir hasar, görünmez ve bu görünmeyen hasara yapılacak yanlış bir hareketle kazazedeye büyük bir kötülük yapılabilir. Omurgaya yapılacak yanlış hareketle
Omurilik sıvısı dışarıya boşalabilir ve kazazede de geri dönüşü olmayan bir hasar kalabilir.
Özellikle Omurganın ilk yedi tanesi çok önemli… İlk yedi tanesinde oluşacak bir hasar Omurliğin zarar görmesiyle kişi vücudunun tamamının hissini de kaybedebilir veyahut sadece yürüme kabiliyetini de kaybedebilir. Bu kayıp geri dönüşü olmayan bir kayıp olur ve tüm yaşamını vücudunun birçok bölgesini hissetmeden yaşayacağı bir süreç olabilir.
Bir trafik kazası sonucu veya yüksekten düşme sonucu, kazazedeye yapılması gereken tek şey var, o da kazazedeyi sert bir zemine düz bir şekilde sırt üstü yatırmak ve hemen 112 numaralı telefonu arayıp bir ambulansın gelmesini beklemek. Ambulans gelip müdahalesini yapana kadar, yapılması gereken kazazedeyi yerinden kımıldatmamak ve kazazedenin sorunsuz nefes almasını sağlamak önemlidir.
4 nisan 1976 İstanbul doğumluyum, yaşamımı halen İstanbul'da sürdürmekteyim. Yirmi yaşında Anevrizma'dan dolayı beyin kanaması geçirdim, yarım saat içinde bir acil servis doktorunun karşısında olmama rağmen ilgisizlik nedeniyle yaşamımı tekerlekli sandalyede sürdürmekteyim. Zorlukların üzerine giderek çözüme ulaşan bir kişiyim ve sağlığını kaybetmiş engelli bireyler için farkındalık yaratmaya çalışan bir aktivistim. "Biz engelli değiliz biz engelleniyoruz"
30 Nisan 2014 Çarşamba
Omuriliğin önemi
Etiketler:
33 adet omur,
Abdullah ünal,
beyin,
beyincik,
doğum sonransı,
felç,
his kaybı,
kaza sonucu,
omur,
omurga,
omurilig,
omurilik sıvısı,
Tekerlekli sandalye,
travma,
unal76,
yüksekten düşme
Bdp Hdp
Dün itibariyle Barış ve Demokrasi partisi BDP vekilleri, Halkların Demokrasi partisi HDP’ye geçti. Bu geçişin nedeniyse her iki parti vekillerinin de aynı siyasi görüşe sahip olması ve tek bir parti çatısı altında toplanmak istenmesi.
Ben, her ne kadar; her türlü görüşe saygı duyan, her türlü düşünceye hoşgörüyle ılımlı bakan biri olsam da, bu partileri ve vekillerini pek sevmem. Bunun nedeni her iki partinin vekillerinin “Kürt kökenli vatandaşı temsil ettiği” söyleminde bulunup, örgüt kurucusu Abdullah Öcalan’a ve PKK terör örgütü ile sıkı ilişkilerde bulunmalarıdır.
Bu ülke vatandaşına, askerine ve polisine otuz yıl boyunca terör uygulayarak acılar çektirmiş, acımadan on binlerce insanın canını almış, evlerinden etmiş ve ülkenin doğu bölgesinin gelişmemesi için elinden geleni yapmış bir terör örgütünün ve o örgütü savunan vekillerin barış sevdalısı olduğuna asla inanamam.
Ben, her ne kadar; her türlü görüşe saygı duyan, her türlü düşünceye hoşgörüyle ılımlı bakan biri olsam da, bu partileri ve vekillerini pek sevmem. Bunun nedeni her iki partinin vekillerinin “Kürt kökenli vatandaşı temsil ettiği” söyleminde bulunup, örgüt kurucusu Abdullah Öcalan’a ve PKK terör örgütü ile sıkı ilişkilerde bulunmalarıdır.
Bu ülke vatandaşına, askerine ve polisine otuz yıl boyunca terör uygulayarak acılar çektirmiş, acımadan on binlerce insanın canını almış, evlerinden etmiş ve ülkenin doğu bölgesinin gelişmemesi için elinden geleni yapmış bir terör örgütünün ve o örgütü savunan vekillerin barış sevdalısı olduğuna asla inanamam.
Etiketler:
Abdullah ünal,
bdp,
bdp hdp,
hdp,
siyaset,
unal76,
unal76@yahoo.com
24 Nisan 2014 Perşembe
Bacağını topla
Bugün Olivium alışveriş merkezi girişinde bulunan rampada bir fotoğraf çektim, çoktandır çekmek istediğim bu fotoğrafın değeri çok çok fazla.
Ben ne zaman alışveriş merkezine gitsem; girişindeki rampada başıboş insanlar rampa yolu üzerinde sigara içip sohbet muhabbet eder ve ben hep şikayetçi olmuşumdur.
Sağlıklı bir kişinin; engelliler için, hamileler ve bebek arabalılar için, yaşlılar için ortopedik engelliler için yapılmış bu rampayı işgal etmeleri nedendir.
Ben ne zaman o rampayı kullansam karşıma bir zorluk çıkar, ya rampadan geçiş yaparlar, ya da sigara içip muhabbet ederler. Son zamanlarda bu konuya kafayı yoran ben, bugün orada bu rampanın halini resimledim. Rampa yine sigara içen sohbet muhabbet edenlerle doluydu ve buradaki birçok kişi bayandı.
Bugün ben rampadan geçiş yapıp alışveriş merkezi kapısına ulaştıktan sonra, tekerlekli sandalyemi rampanın olduğu tarafa çevirip cebimde bulunan fotoğraf makinemi çıkarttım ve rampanın o halini üç dört poz resimledim.
Son birkaç haftadır; televizyonda haber bültenlerinde, erkeklerin toplu taşıma yapan araçlarda otururken yayılarak oturması konu alınıyor ve erkeklerin bu tavrının hiç hoş olmadığı tartışılıyor. Bir kampanya başlatıldığı, bu kampanyanın adının da Bacağını topla olduğunu takip ediyorum.
Beni bugün o rampada o resmi çekmeye teşvik eden de bu haber oldu. Bazen insanlar istediğini görüp istediğini görmüyor ve bunu daha çok bayanlar yapıyor. Birçok bayan bilinçlenmeyi duyarlılığı ikinci plana atıyor ve sadece kendi rahatlığını düşünüyor.
Ben ne zaman alışveriş merkezine gitsem; girişindeki rampada başıboş insanlar rampa yolu üzerinde sigara içip sohbet muhabbet eder ve ben hep şikayetçi olmuşumdur.
Sağlıklı bir kişinin; engelliler için, hamileler ve bebek arabalılar için, yaşlılar için ortopedik engelliler için yapılmış bu rampayı işgal etmeleri nedendir.
Ben ne zaman o rampayı kullansam karşıma bir zorluk çıkar, ya rampadan geçiş yaparlar, ya da sigara içip muhabbet ederler. Son zamanlarda bu konuya kafayı yoran ben, bugün orada bu rampanın halini resimledim. Rampa yine sigara içen sohbet muhabbet edenlerle doluydu ve buradaki birçok kişi bayandı.
Bugün ben rampadan geçiş yapıp alışveriş merkezi kapısına ulaştıktan sonra, tekerlekli sandalyemi rampanın olduğu tarafa çevirip cebimde bulunan fotoğraf makinemi çıkarttım ve rampanın o halini üç dört poz resimledim.
Son birkaç haftadır; televizyonda haber bültenlerinde, erkeklerin toplu taşıma yapan araçlarda otururken yayılarak oturması konu alınıyor ve erkeklerin bu tavrının hiç hoş olmadığı tartışılıyor. Bir kampanya başlatıldığı, bu kampanyanın adının da Bacağını topla olduğunu takip ediyorum.
Beni bugün o rampada o resmi çekmeye teşvik eden de bu haber oldu. Bazen insanlar istediğini görüp istediğini görmüyor ve bunu daha çok bayanlar yapıyor. Birçok bayan bilinçlenmeyi duyarlılığı ikinci plana atıyor ve sadece kendi rahatlığını düşünüyor.
Etiketler:
3 aralık dünya engelliler günü,
anevrizma,
asasör,
basamak,
beyin kanaması,
disable,
olivium avm,
özürlü,
rampa,
sakat,
sepsi,
tekerlekli sandalyeli engelli,
unal76,
wheel chair,
yaşamını yazıyor
18 Nisan 2014 Cuma
Bazen de...
Bazen; dilsiz olur
susar konuşmam
Bazen; kör olur
görmezden gelirim
Bazen; sağır olur
duymazdan gelirim.
Bir engelli olduğum için; insanlar beni dinlemiyor,
görmüyor ve duymuyorlar.
Susmamın görmezden duymazdan gelmemin sebebiyse,
insanların bana karşı duygusuz duyarsız umursamaz oluşu. O kadar çok beni dinlemiyorlar ki, beni
görmezden geliyorlar ki, beni duymazdan geliyorlar ki, artık bende onları
umursamamaya başladım.
11 Nisan 2014 Cuma
Zeyram ile Günram arasındaki fark
İstanbul büyükşehir belediyesinden tekerlekli sandalye taşıma aracı saat tam 13:00’de kapımızın önündeydi. Aracı kullanan kişiyle selamlaştıktan sonra aracın arka kapağını açtı asansörü yol hizasına indirdi, bende asansöre bindim ve asansör beni aracın hizasına çıkartıp aracın içine yanaştırdı.
Refakatçi olarak yanımda sadece babam geldi, bir sorun zorluk çıkmadan babamla gidip geldim.
Yaklaşık yarım saat içinde Güngören’de Genç Osman İmkb binası bahçesindeydim. İlk önce bina girişinde birkaç basamaklı merdivenle karşılaştım, ne yapacağımı düşünürken Ram girişinin başka bir kapıdan oluğunu öğrendim ve rahatladım. Genç Osman İmkb bir okul, bu okul binasının bir bölümündeyse engelli işleri ile işlemleri yapan Rehberlik araştırma merkezi var.
Bahçenin diğer tarafına gittim, orada bulunan son derece özenle yapılmış, eğimi zemini tekerlekli sandalyeme uygun bir rampayı kullanarak binaya giriş yaptım. "Bir engelli merkezinin böyle olması gerek, bravo” dedim. Binanın koridorunda biraz ilerledikten sonra karşıma bir tabela çıktı, tabelada “Güngören rehberlik araştırma merkezi” yazıyordu. Şu yönlendirme tabelaları ne kadar güzel bir şey, kimseyi rahatsız etmeden kimseyle muhatap olmadan Ram’ı bulduk, Damar okuma cihazının bulunduğu odayı da bulduk. Tabelanın yönlendirdiği kapıyı çalıp içeriye girip bir görevliye durumu anlattım, o da beni yan tarafta bulunan bir odaya getirdi, ilk önce Nüfus kağıdımı kontrol etti bilgileri cihaza girdi sonra ben masa üzerinde bulunan Pos makinesi boyutunda bir makineye sağ ve sol elimin avuç içini okuttum.
Türkiye şartlarına güvenebilsem bu Damar okuma işini babam olmadan tek başıma halleder eve geri dönerdim. Bu ülkeye güvenemezsin ki, yanımda illaki birini getirmek zorunda kaldım.
Bir Damar okutmak için bir hafta boyunca engelli aracı bekledim, saatlerce o araç içinde sarsıntıya maruz kaldım sarsıntıdan midem bulandı. Tüm bu olumsuzlukların nedeni ilçemizdeki rehberlik araştırma merkezi Zeyram’ın girişinin düzgün olmaması, rampasının asansörünün olmaması yüzünden oldu, Damar okuyan cihazın giriş kata konulmaması yüzünden oldu.
Damar okuyan cihaz öyle kocaman bir cihaz değil, bir pos makinesi gibi bir şey. Sanrım ki bu cihaz Zeyram’da giriş kata konulabilirdi veya ben Zeyram’a gittiğimde bu cihaz alt kata indirilebilirdi.
Adamlar Ram’ı ne güzel bir yere kurmuşlar, Damar okuma cihazında işimi beş dakika içinde halledip evime geri döndüm. Yeter ki duyarlılıkla düşünülsün, yeter ki doğru bulunmak istenilsin. Her nedense zor yolu seçmeyi insanları sıkıntıya sokmaya bayılıyoruz.
Refakatçi olarak yanımda sadece babam geldi, bir sorun zorluk çıkmadan babamla gidip geldim.
Yaklaşık yarım saat içinde Güngören’de Genç Osman İmkb binası bahçesindeydim. İlk önce bina girişinde birkaç basamaklı merdivenle karşılaştım, ne yapacağımı düşünürken Ram girişinin başka bir kapıdan oluğunu öğrendim ve rahatladım. Genç Osman İmkb bir okul, bu okul binasının bir bölümündeyse engelli işleri ile işlemleri yapan Rehberlik araştırma merkezi var.
Bahçenin diğer tarafına gittim, orada bulunan son derece özenle yapılmış, eğimi zemini tekerlekli sandalyeme uygun bir rampayı kullanarak binaya giriş yaptım. "Bir engelli merkezinin böyle olması gerek, bravo” dedim. Binanın koridorunda biraz ilerledikten sonra karşıma bir tabela çıktı, tabelada “Güngören rehberlik araştırma merkezi” yazıyordu. Şu yönlendirme tabelaları ne kadar güzel bir şey, kimseyi rahatsız etmeden kimseyle muhatap olmadan Ram’ı bulduk, Damar okuma cihazının bulunduğu odayı da bulduk. Tabelanın yönlendirdiği kapıyı çalıp içeriye girip bir görevliye durumu anlattım, o da beni yan tarafta bulunan bir odaya getirdi, ilk önce Nüfus kağıdımı kontrol etti bilgileri cihaza girdi sonra ben masa üzerinde bulunan Pos makinesi boyutunda bir makineye sağ ve sol elimin avuç içini okuttum.
Türkiye şartlarına güvenebilsem bu Damar okuma işini babam olmadan tek başıma halleder eve geri dönerdim. Bu ülkeye güvenemezsin ki, yanımda illaki birini getirmek zorunda kaldım.
Bir Damar okutmak için bir hafta boyunca engelli aracı bekledim, saatlerce o araç içinde sarsıntıya maruz kaldım sarsıntıdan midem bulandı. Tüm bu olumsuzlukların nedeni ilçemizdeki rehberlik araştırma merkezi Zeyram’ın girişinin düzgün olmaması, rampasının asansörünün olmaması yüzünden oldu, Damar okuyan cihazın giriş kata konulmaması yüzünden oldu.
Damar okuyan cihaz öyle kocaman bir cihaz değil, bir pos makinesi gibi bir şey. Sanrım ki bu cihaz Zeyram’da giriş kata konulabilirdi veya ben Zeyram’a gittiğimde bu cihaz alt kata indirilebilirdi.
Adamlar Ram’ı ne güzel bir yere kurmuşlar, Damar okuma cihazında işimi beş dakika içinde halledip evime geri döndüm. Yeter ki duyarlılıkla düşünülsün, yeter ki doğru bulunmak istenilsin. Her nedense zor yolu seçmeyi insanları sıkıntıya sokmaya bayılıyoruz.
7 Nisan 2014 Pazartesi
Bimer'e... Zeyram için.
Ben anne babasıyla yaşayan tekerlekli sandalyeli bir engelliyim...
İstanbul Zeytinburnunda bulunan, engellilerin işlemlerini yaptırdığı Zeyram binası girişinde bulunan tekerlekli sandalye rampası ve işlemlerin yapılan binası engellilere hiç uygun değil.
Yürüllüğe giren Damar okuma işlemi için gittiğim bu binada Damar okuma cihazı ikinci katta. İkinci katına ulaşabilmem mümkün değil, çünkü bina merdivenli asansörü olmadığından ikinci katına çıkamıyorum ve Damar okuma cihazına ulaşamıyorum. Okutma işlemi yaptıramadığımdan özel eğitim rehabilitasyon merkezlerinden eğitim almam engelenmiş oluyor.
Sizden ricam, bu Damar okuma cihazını daha uygun bir yere alınmasını sağlamanız veya bana bir yol göstermeniz. Teşekkür ediyorum.
İstanbul Zeytinburnunda bulunan, engellilerin işlemlerini yaptırdığı Zeyram binası girişinde bulunan tekerlekli sandalye rampası ve işlemlerin yapılan binası engellilere hiç uygun değil.
Yürüllüğe giren Damar okuma işlemi için gittiğim bu binada Damar okuma cihazı ikinci katta. İkinci katına ulaşabilmem mümkün değil, çünkü bina merdivenli asansörü olmadığından ikinci katına çıkamıyorum ve Damar okuma cihazına ulaşamıyorum. Okutma işlemi yaptıramadığımdan özel eğitim rehabilitasyon merkezlerinden eğitim almam engelenmiş oluyor.
Sizden ricam, bu Damar okuma cihazını daha uygun bir yere alınmasını sağlamanız veya bana bir yol göstermeniz. Teşekkür ediyorum.
Etiketler:
Abdullah ünal,
başbakanlık iletişim merkezi,
bimer,
özel eğitim kurumu,
ram,
rehberlik araştırma merkezi,
tekerlekli sandalyeli engelli,
unal76,
zeyram,
zeytinburnu ram
5 Nisan 2014 Cumartesi
Zeyram'da Damar okuma
04.04.2014
Cuma
Zeytinburnu rehberlik ve araştırma müdürlüğüne;
Kurumunuzdan aldığım raporla özel eğitim rehabilitasyon merkezlerinden
eğitim alan 38 yaşında olan tekerlekli sandalyeli bir engelliyim.
Kurum binanıza çok yakın bir mesafede ikamet etmekteyim, çok yakınızda
olmama rağmen kurumunuz binasında işlem yapmak beni hep zorlamıştır. Zorluk
çekmemin nedeniyse kurum binanız önünde bulunan rampanın, eğiminin ve yüzey
zeminin gerektiği gibi olmaması tekerlekli sandalyemin düzgünce
ilerleyememesine neden oluyor.
Ayrıca rampanız kenarında bir güvenlik önleminin olmaması çok
tehlikeli.
02.04.2014 günü saat 13:40 civarı Damar okuma sistemine kayıt olmak
için binanıza geldiğimde, bahçede bulunan rampayı aşıp Zeyram binanıza giriş
yaptım. Binaya girdiğim halde Damar okuma sistemine kayıt olamadım, çünkü Damar
okuma sistemi cihazının bir üst katta konmuş olmasıdır. Bilmiyorum farkında
mısınız, benim gibi tekerlekli sandalyeli bireylerin bir üst kata çıkabilmesi
için, binanız içinde rampa veya asansör yok. Yaklaşık altı yıldır kurumunuzda
rapor işlemleri yaptırmaktayım ve bu işlemler için zorluklar yaşamaktayım.
Benim yaşım 38, boyum 174 santim, kilom 65. Benim kucakta, sırtta veya
eller üzerinde bir üst kata çıkıp Damar okuma sistemi cihazın kayıt olmam ve
tekrar aşağı inmem bekleniyor. Siz çok tehlikeli olduğu halde çocukları
kucağınızda taşıyarak bir çözüm bulmuş olabilirsiniz, ama bu tehlikeli işlemi
benden yapmamı bekleyemezsiniz.
Zeytinburnu rehberlik ve araştırma müdürlüğünden benim isteğim; engelli
bireylere hizmet veren bir merkez olarak, binanız girişindeki rampanızı uygun
hale getirmeniz ve Damar okuma sistemi cihazınızı giriş kata koymanızı rica
etmekteyim.
Aksi taktirde bu Damar okuma sistemine kaydımı yaptırmayacağım ve bu
durumu Milli eğitim bakanlığına bildirip gereğinin yapılmasını onlardan rica
edeceğim.
Abdullah Ünal
Ram binasına giremediğim için dilekçemi babam bina içinde
müdürlüğe teslim etti. Ben bahçede babamı bekledim, beklerken yanıma dilekçemi
teslim alan Zeyram müdür yardımcısı Ayşegül hanım geldi. Bu konuda
mağduriyetimi anladığını, kendilerinde benim şikayetçi olduğum konudan
şikayetçi olduklarını söyledi.
Şikayetçiler, ama ellerinden de bir şey gelmediğini, Zeyram binasının
eski bir yapı olduğundan yıkım kararı alınabileceğini ve bu yüzden de asansör
gibi yenilikler yapılamadığını söyledi.
Ayşegül hanıma telefon numaramı istedi verdim “bir
gelişme olduğunda sizi bilgilendireceğim” dedi. Telefon numaramı verdikten
yarım saat sonra beni arayıp “Abdullah bey Güngören Ram binası tekerlekli
sandalyelilerin girebileceği bir yapıymış, belediyeden araç isteyip işinizi
Güngören Ram merkezinde halledebilirsiniz” dedi. Ayşegül hanım öyle deyince,
ben hemen 153 numaralı telefonu aradım ve “Güngören Ram binasına gitmek için
engelli taşıma aracı temin edebilir miyim” dedim, onlarda gelecek hafta içinde beni
evden alıp Güngören Ram’a getirip geri evime bırakacaklar araç göndereceklerini
söylediler.
Ben bir kaç gün içinde Damar okuma işini halletmeyi
düşünürken, bu iş bir hafta sonrasına kaldı. Devlet üzerine düşen görevi
yapmadığı için mağdur olan ben, bugün saatlerdir uğraşıyorum ve bu koşturmaca
beni mahvediyor.
Devletin tek yapması gereken şey; doğru dürüst düzgün bir
Ram binası inşa edip, hizmete sunmak, benim, Ram görevlilerinin ve Özel eğitim
kurumlarının mağduriyetini ortadan kaldırmak.
10.04.2014
Bugün saat 12:30 civarı sokağa çıkıp tekerlekli sandalyemle kapı önünde beklemeye başladım. Bugün Günram’a yani Güngören rehberlik eğitim merkezine gidip Damar okuma cihazına avuç içimi okumayı yaptırma günü.
10.04.2014
Bugün saat 12:30 civarı sokağa çıkıp tekerlekli sandalyemle kapı önünde beklemeye başladım. Bugün Günram’a yani Güngören rehberlik eğitim merkezine gidip Damar okuma cihazına avuç içimi okumayı yaptırma günü.
İstanbul büyükşehir belediyesinden tekerlekli sandalye
taşıma aracı saat tam 13:00’de kapımızın önündeydi. Aracı kullanan kişiyle
selamlaştıktan sonra aracın arka kapağını açtı asansörü yol hizasına indirdi,
bende asansöre bindim ve asansör beni aracın hizasına çıkartıp aracın içine
yanaştırdı.
Refakatçi olarak yanımda sadece babam geldi, bir sorun
zorluk çıkmadan babamla gidip geldim.
Yaklaşık yarım saat içinde Güngören’de Genç Osman İmkb
binası bahçesindeydim. İlk önce bina girişinde birkaç basamaklı merdivenle
karşılaştım, ne yapacağımı düşünürken Ram girişinin başka bir kapıdan oluğunu
öğrendim ve rahatladım.
Bahçenin diğer tarafına gittim, orada bulunan son derece
özenle yapılmış eğimi zemini tekerlekli sandalyeme uygun bir rampayı kullanarak
binaya giriş yaptım. Bir engelli merkezinin böyle olması gerek, “bravo” dedim.
Binanın koridorunda biraz
ilerledikten sonra karşıma bir tabela çıktı, tabelada “Güngören rehberlik
araştırma merkezi” yazıyordu. Şu yönlendirme tabelaları ne kadar güzel bir şey,
kimseyi rahatsız etmeden kimseyle muhatap olmadan Ram’ı bulduk, Damar okuma
cihazının bulunduğu odayı da bulduk. Tabelanın yönlendirdiği kapıyı çalıp
içeriye girip bir görevliye durumu anlattım, o da beni yan tarafta bulunan bir
odaya getirdi, ilk önce Nüfus kağıdımı kontrol etti bilgileri cihaza girdi
sonra ben masa üzerinde bulunan Pos makinesi boyutunda bir makineye sağ ve sol
elimin avuç içini okuttum.
Türkiye şartlarına
güvenebilsem bu Damar okuma işini babam olmadan tek başıma halleder eve geri
dönerdim. Bu ülkeye güvenemezsin ki, yanımda illaki birini getirmek zorunda
kaldım.
Bir Damar okutmak için bir
hafta boyunca engelli aracı bekledim, saatlerce o araç içinde sarsıntıya maruz
kaldım sarsıntıdan midem bulandı. Tüm bu olumsuzlukların nedeni ilçemizdeki
rehberlik araştırma merkezi Zeyram’ın girişinin düzgün olmaması, rampasının
asansörünün olmaması yüzünden oldu, Damar okuyan cihazın giriş kata konulmaması
yüzünden oldu.
Damar okuyan cihaz öyle kocaman
bir cihaz değil, bir pos makinesi gibi bir şey. Sanrım ki bu cihaz Zeyram’da giriş
kata konulabilirdi veya ben Zeyram’a gittiğimde bu cihaz alt kata
indirilebilirdi. Her nedense zor yolu seçmeyi insanları sıkıntıya sokmaya
bayılıyoruz.
Yapıldığı zaman oluyor… Yeter ki duyarlılıkla düşünülsün,
yeter ki doğru bulunmak istenilsin.
Adamlar Ram’ı ne güzel bir yere kurmuşlar işte, Damar
okuma cihazında işimi beş dakika içinde halledip evime geri döndüm.
Etiketler:
Abdullah ünal,
anevrizma beyin kanaması,
bimer,
engeliye zulüm,
engelli aracı,
engelli taşıma aracı,
isöm,
istanbul zeytinburnu,
ram,
rehberlik eğitim araştırma,
Tekerlekli sandalye,
unal76,
zeyram
3 Nisan 2014 Perşembe
Zeyram'da Damar okuma sistemi
Bugün saat 13:30 gibi Zeyram’a tekrar gittim, “tekrar” diyorum çünkü bu kuruma dört beş yıldır gidiyorum ve dört beş yıldır da aynı sorunları yaşayıp duruyorum.
Zeyram kendini geliştirmek istemeyen bir kurum, biz uzaya gitsek onlar mağarada yaşamak için çaba gösterir. Bir engelli merkezi; neden engellilere uygun bir yapıya sahip olmak istemez, bilmiyorum. Engelli işlerinin görüldüğü bu Zeyram adlı devlet kurumunda düzgün bir rampa yok, binanın üst katına çıkmak için asansör yok, sağında solunda odalarında tümsekler basamaklar var.
Bugün Zeyram’a gidiş sebebimse; sağlıkta Damar okuma sistemine geçilmesi nedeniyle kendimi makineye tanıtmak istememdi. Özel eğitim kurumundan eğitim almaya devam edebilmem için elimin Damar okuma sistemine kaydımın yapılması için oradaydım. Ne yazık ki Damar okuma sistemine kaydım gerçekleşmedi, çünkü Damar okuyan makineyi kurum binasının üst katına koymuş olmaları.
Zeyram binasına yine birilerinin desteği ile rampasından inip çıktım. Saçma sapan rampasını aşıp bina içine girdim, bina içine girince üst kata çıkmam gerekli olduğunu öğrendim. Üst kat, çünkü çok bilen bu arkadaşlar Damar okuma sistemi makinesini ikinci kata koymuşlar. Rampası asansörü olmayan bir engelli merkezinde Damar okuma sistemi makinesini bir üst kata konuluyor.
Israrlara rağmen ben tabi ki ikinci kata çıkmadım, öyle saçma iş yapmam beni tekerlekli sandalyemle yirmi otuz basamaklı merdivenden yukarı çıkarıp beş dakikalık bir işlemden sonra o basamaklardan aşağı indirecekler. İkinci kata çıkma işimi de kendim halledecekmişim, yani birilerini bulup onlara kendimi yukarı çıkıp aşağı indirtecekmişim.
Onlar beni eller üzerinde yukarı çıkarmayı önerdikçe, ben onlara “makineyi aşağı indirmelerini” söyledim durdum. Neredeyse beş altı yıldır Zeyram’a kayıtlıyım, beş altı yıldır da o merdivenlerden beni çıkartmaya çalışıyorlar, bense hep “hayır” diyorum.
Bana diyorlar ki “biz herkesi kucağımıza alarak çıkartıp indiriyoruz”, bende “onlar küçücük çocuk, ben 65 kiloyum tekerlekli sandalyemle 130 kiloyum”. Yıllar oldu onlar bu merdivene bir çözüm bulamadı, bulmaya da niyetleri yok.
Nasıl olsa sağlıkları yerinde hiçbir şey umurlarında değil, eğer çıkarken veya inerken bir kaza yaşanırsa da anında kenara çekilirler, bunun farkındayım.
Bu sefer iyice kızdım ve “yeter artık” dedim, ilk önce Zeyram’a rampasını düzeltmesi için ve işlemlerin giriş katında yapılması için bir dilekçe vereceğim, eğer sonuç alamazsam bu kurumun bağlı bulunduğu Milli eğitim bakanlığına bir mektup yazacağım.
Zeyram kendini geliştirmek istemeyen bir kurum, biz uzaya gitsek onlar mağarada yaşamak için çaba gösterir. Bir engelli merkezi; neden engellilere uygun bir yapıya sahip olmak istemez, bilmiyorum. Engelli işlerinin görüldüğü bu Zeyram adlı devlet kurumunda düzgün bir rampa yok, binanın üst katına çıkmak için asansör yok, sağında solunda odalarında tümsekler basamaklar var.
Bugün Zeyram’a gidiş sebebimse; sağlıkta Damar okuma sistemine geçilmesi nedeniyle kendimi makineye tanıtmak istememdi. Özel eğitim kurumundan eğitim almaya devam edebilmem için elimin Damar okuma sistemine kaydımın yapılması için oradaydım. Ne yazık ki Damar okuma sistemine kaydım gerçekleşmedi, çünkü Damar okuyan makineyi kurum binasının üst katına koymuş olmaları.
Zeyram binasına yine birilerinin desteği ile rampasından inip çıktım. Saçma sapan rampasını aşıp bina içine girdim, bina içine girince üst kata çıkmam gerekli olduğunu öğrendim. Üst kat, çünkü çok bilen bu arkadaşlar Damar okuma sistemi makinesini ikinci kata koymuşlar. Rampası asansörü olmayan bir engelli merkezinde Damar okuma sistemi makinesini bir üst kata konuluyor.
Israrlara rağmen ben tabi ki ikinci kata çıkmadım, öyle saçma iş yapmam beni tekerlekli sandalyemle yirmi otuz basamaklı merdivenden yukarı çıkarıp beş dakikalık bir işlemden sonra o basamaklardan aşağı indirecekler. İkinci kata çıkma işimi de kendim halledecekmişim, yani birilerini bulup onlara kendimi yukarı çıkıp aşağı indirtecekmişim.
Onlar beni eller üzerinde yukarı çıkarmayı önerdikçe, ben onlara “makineyi aşağı indirmelerini” söyledim durdum. Neredeyse beş altı yıldır Zeyram’a kayıtlıyım, beş altı yıldır da o merdivenlerden beni çıkartmaya çalışıyorlar, bense hep “hayır” diyorum.
Bana diyorlar ki “biz herkesi kucağımıza alarak çıkartıp indiriyoruz”, bende “onlar küçücük çocuk, ben 65 kiloyum tekerlekli sandalyemle 130 kiloyum”. Yıllar oldu onlar bu merdivene bir çözüm bulamadı, bulmaya da niyetleri yok.
Nasıl olsa sağlıkları yerinde hiçbir şey umurlarında değil, eğer çıkarken veya inerken bir kaza yaşanırsa da anında kenara çekilirler, bunun farkındayım.
Bu sefer iyice kızdım ve “yeter artık” dedim, ilk önce Zeyram’a rampasını düzeltmesi için ve işlemlerin giriş katında yapılması için bir dilekçe vereceğim, eğer sonuç alamazsam bu kurumun bağlı bulunduğu Milli eğitim bakanlığına bir mektup yazacağım.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)