Son bir haftadır; Taksim meydanında, Beyoğlu’nda ve Harbiye’de süren olaylar dün ve bugün itibariyle tüm Türkiye’ye sıçradı.
Bir
hafta on gün önce Taksim meydanında bulunan ağaçların kesilip sökülmek
istenmesiyle başlayan protesto, üç dört gün önce Taksim etrafında oluşan insan
kalabalığının artmasıyla çok büyük olaylara sebep oldu.
Aslında olayların
başlama sebebi ağaçların kesilmesi değil, bu olaylara asıl sebep son on yıldır
ülkeyi yöneten Akp iktidarının “hep benim dediğim olsun” düşüncesi. Akp’nin bu anti
Demokratik tavırları Akp’ye oy vermeyenleri bunaltmış sıkmış olacak ki, insanlar
“artık yeter” dedi. Adaletli Demokratik olmayan bu tavır, bir siyasi düşüncesi
olmayan ben tarafından bile despotça bulunmuştur hep. İleriye değil geriye
gittiğimizin de farkındayım, ama siyasete muhalif olduğumda bu tavrımı
düşüncemi hiç dışarı yansıtmadım.
Şimdi bu düzene, pardon bu düzensizliğe karşı gelen insanların vereceği tepkiye benim diyeceğim bir şey yok, bu adaletsiz tavra karşı insanların duyarlılığıdır. Çünkü hiçbir zaman tepki gösteren küçük gruplar görülmedi görmezden gelindi. Hep dayak yediler, hep pis kaka oldular, hep haksız oldular. Askeri öğrencisi doktoru avukatı öğretmeni vekili eylem yapanı hep haksız oldu.
Son on yıl içinde Akp o kadar çok yanlışa adaletsizliğe imza
attı ki hangi birisini sayıyım;
askeri gazeteciyi sudan sebeplerle içeri attı, sağcı
teröristleri sokağa bıraktı, solcu teröristlere haklarını verdi, öğrenciyi
rektörü üniversiteleri susturdu, basına el koydu, vekili olan 370 koskoca adama
söz hakkı vermedi, başka ülkeler içinde olan münakaşalarda muhaliflere destek
verdi, Ab ile Abd ile en iyi ilişkiyi onlar kurdu, dağdan inen teröristle
İmralı’daki teröristle el sıkıştı, kendilerini yetiştiren hocalarının trilyonlar
iç etmesine izin verdi cezasını affetti, Amerika’daki piri ile bağını koparmadı,
desteklediğiniz yapının insanları küçücük çocuklara tecavüz etti sokaklarda saldı.
Şimdi bu düzene, pardon bu düzensizliğe karşı gelen insanların vereceği tepkiye benim diyeceğim bir şey yok, bu adaletsiz tavra karşı insanların duyarlılığıdır. Çünkü hiçbir zaman tepki gösteren küçük gruplar görülmedi görmezden gelindi. Hep dayak yediler, hep pis kaka oldular, hep haksız oldular. Askeri öğrencisi doktoru avukatı öğretmeni vekili eylem yapanı hep haksız oldu.
Demokratik bir ülkede, hakkını alamayan her kim olursa
olsun eylem yapar gösteri yapar bağırır çağırır. Yıllardır hep küçük gruplar
ses çıkarttı bunu kimse umursamadı, ama şimdi küçük sayılan bir olaya karşı tüm
bu küçük gruplar beraber olup ses çıkartmaya başladı.
Yüzde elli oy aldığınız konusunda hem fikirim, ama diğer yüzde elliyi yok sayamazsınız.
Ben sokaklarda cam çerçeve kırana karşıyım, araç yakana
karşıyım, polise ve aracına zarar verene karşıyım, küfre karşıyım, hiç biri
güzel değil. Birçok kişi farkında değil, sorun iki ağaç değil, sorun Taksim
meydanı da değil.
Askere polise vatandaşa kurşun sıkan dağdaki teröristle
barış görüşmeleri yapılıp el sıkışıldı, ama gel gelelim terör eylemi yapmayan
kişilerle hep karşı karşıya gelindi. Buradan çıkarttığım sonuç; eylemlerinde
şiddete teröre yer veren hakkını alır, yer vermeyen hakkını alamaz. Örneğin; Pkk ve Hizbullah, her ikisinin de üyeleri
serbest, her ikisinin de yaptıkları yanına kaldı.
Sorun, iktidar olan Akp’nin istediğini görmesi istemediğini
görmemesi. İnsanlarsa buna tepki koyuyor bu kadar basit. Sokaklara bakın
Fenerlisi Galatasaraylısı Beşiktaşlısı kol kola, neden diye bir sorun kendinize.
Kadını erkeği yaşlısı genci sokaklarda, neden diye bir sorun kendinize. Sağcısı
solcusu kol kola, neden diye bir sorun kendinize. Öğrencisi öğretmeni
sokaklarda, neden diye bir sorun kendinize. Sadece Akp’ye oy verenler sokakta
değil, neden diye bir sorun kendinize.
Yüzde elli oy aldığınız konusunda hem fikirim, ama diğer yüzde elliyi yok sayamazsınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder