16 Eylül 2017 Cumartesi

Ahtapot Gönüllüleri merkezine giderken kayboldum...

14.09.2017
Saat 14:30 civarı evden çıkıp Marmaray ile Ayrılıkçeşmesi'ne oradan da Kadıköy'ün iç taraflarına doğru geçtim. Yaklaşık iki ay önce kurmuş olduğumuz Ahtapot gönüllüleri derneğimizin merkezi olarak kiralanmış olan yeri görmekti niyetim.


Dün akşam saatlerinde 22:30 civarı Ahtapot Gönüllüleri derneğinin öncüleri dernek adresinde buluşup mekanı gezip gördüler, ama ben rahatsızlığım nedeniyle onlara katılamamıştım.  Bugün bir ara baktım olacak gibi değil merak ediyorum, “bir sürpriz yapıp dernek merkezine tek başıma gideyim” dedim.

Cep telefonuma derneğin adresini yüklediğimde bana çizdiği rotaya en uygun güzargah Ayrılıkçeşmesi’nden Kadıköy’ün iç kısımlarında Fikirtepe içinde bir yerdi. Ben bir saat boyunca ara sokaklardan ilerledim durdum.

Ben gidiyorum ama diğer yandan da rotayı cep telefonumdan kontrol ediyorum, çünkü ortada garip bir durum söz konusuydu. Merkezi bir yerde olması gereken bu adres çok arka sokaklardaydı ama ben yinede cep telefonumu dinledim.

O bölge kentsel dönüşümde olduğundan her an ortam değişecek dönüşümü yapılmış yenilenmiş olan yerlere geleceğim diyerek düşündüm.

Ben mail yoluyla gruba iletilen adresi kopyalayıp telefonuma yapıştırdım ve bir rota alıp o yönlendirmeyi takip ettim… Ettim, ama benim kopyaladığım adres Acıbadem Mah. Acıbadem cad. Can Apt. No:21, ama cep telefonumun beni götürdüğü adres Fikirtepe mahallesi Can sokak No: 21 Kadıköy, idi.

Hata her ne kadar bende olsa da, tek suçum cep telefonunun bana tarif ettiği yönde ilerlemekti. Neredeyse iki kilometreyi aşkın mesafeyi ara sokaklar arasından aldıktan sonra baktım ücra yıkık dökük binalar arasında bir bölgeye geldim, o zaman yanlış geldiğimi anladım.

Kadıköy, dar sokakları ve eski binaları olan bir ilçe… Kadıköy’ün Fikirtepe semti ise kentsel dönüşümün öncüsü bir yer.
Baktım ulaştığım adreste Can sokak var, ama No:21 yok… Hemen derneğin başkanı Vedat’ı aradım ve “Vedat ben derneğin adresine geldim, geldim ama burada öyle bir yer yok… Burası virane bir yer, burası bir inşaat alanı” dedim.

Vedat’ta şaşırdı “sen yanlış yere gitmişin” dedi, dedi ama diğer yanda adresi telefona girdiğinde gördü ki benim bulunduğum adres doğru.

Daha sonra Vedat’ın araştırması sonucunda ortaya çıktı ki, adresteki Can Apt. kelimesi navigasyon tarafından Fikirtepe’de bir sokak olarak algılanmış ve ben oraya yönlendirilmişim.
Sonra bana “sanırım adres kısmından Can Apt. yazan bölümü çıkartmamız gerek” dedi… Bugün yaşadığım bu tecrübemle bir doğrunun bulunmasına neden oldum. 

Baktım olmuyor bir sonuç elde edemeyeceğim, yorulmuş harap olmuş şekilde geri dönme kararı aldım ve geri dönüşe geçtim.

O sırada akülü tekerlekli sandalyemin şarjının beni geri götürebilecek kadar enerjisinin olmadığını fark ettim.

Ara sokaklardan ilerliyorum, ama aklım ve gözüm sandalyemin şarj göstergesinde…

Geri dönüş yolumu kısaltmak için düşündüğüm sırada ana yol gibi bir yere gelince yirmili yaşlarda bir gence durumumu anlatıp “Ayrılıkçeşmesi’ne Marmaray’a en yakın nasıl gidebileceğimi” sordum. O biraz düşündü ve ora çok uzakta bunu tekerlekli sandalyenle yapamazsın” dedi, arkadaşıyla konuşup ana yoldan geçmekte olan otobüslerden biriyle Kadıköy sahiline kadar gidebileceğimi ve oradan da metroyla Ayrılıkçeşmesi’ne geçebileceğimi söyledi.

Daha sonra beraber on beş yirmi metre civarı yürüdük ve bir otobüs durağına gelip otobüs beklemeye başladık. Bekliyoruz, ama ortada ne kaldırım var nede rampa ve hatta oranın durak olduğunu gösterir bir ibare bile yok.

Neyse!
Genç olan bu arkadaş “ileride bir otobüs var, ben bu otobüse seni bindireceğim Kadıköy’de inersin” dedi, bende “tamam sağ ol” dedim.

Otobüs geldi ve yolun ortasında durdu, şoför düğmeye bastı orta kapıyı açtı, bana yardımcı olan gençse otobüs içinde tabanda duran rampayı yerinden çıkartıp yola indirdi. Bense gence “rampa çok dik arkamda durur musun ve biraz destek olup beni iter misin?” Dedim.
Beni otobüs içine yerleştirdikten sonra o genç bu seferde otobüsün şoförünün yanına gidip “ağabey Kadıköy meydanına gidecek onu orada indirebilir misiniz?” Dedi.

Genç, hem arkamda durdu, hem iterek destek oldu ve bir çırpıda otobüse girmemi sağladı… Gençteki azme bak sen, düşünceli kafaya bak sen, yardımcı olma isteğine bak.

Resmen kanı kaynıyor yerinde duramıyor…

O ana kadar sadece düğmeye basarak kapıyı açan şoför o gence “ben onu nasıl indireyim kapıyı açarım anca, diğer yolcular yardım eder” gibi bir şeyler dedi.

Bazen şu insanlar öyle laflar hak ediyor ki, hiç biri insanlıktan nasibini almamış aciz düşkün durumda.

Neyse, genç otobüsten indi ve şoför hareket etti…

Bir durak sonraysa şoför kapıyı açtı yolculardan biri de rampayı açıp yere koydu bende rampadan yola inişimi yaptım. İndiğim durakta yine kaldırım ve durak cebi yoktu, resmen yine yolun ortasında kala kaldım.

Kenara yanaşıp çevreye baktığımda ve birilerine nerede olduğumu sorduğumda öğrendin ki, Kadıköy meydanına daha iki durak varmış. Cinler tepeme öyle bir geldi ki otobüsün şoförünün arkasından öyle bir küfrettim ki, kesin duymuştur şerefsiz. Kulağı çınlamıştır.

O bölgeyi bilen biri olsam indiğim an yanlış yerde bilerek bırakıldığımı öğrendiğim an, o otobüsün önüne geçerdim ve bir trafik polisi gelene kadar otobüsün oradan ayrılmasına izin vermezdim.

Fikirtepe iyi bir yer değil, biliyorum ve anlıyorum, adı sanı kavgalarla serseriliklerle ünlenmiş bir semt… Bu sebeple de o bölge insanına peşin hükümle yanaşılır ve o insanına iyi gözle bakılmaz.

Yani yine ön yargı kurbanı oldum…
Zaten tekerlekli sandalyem ve konuşmamdaki bozukluk nedeniyle insanlar bana ön yargı ile bakardı, birde otobüse o bölgeden bindiğim için şoför dahil olmak üzere insanlar bana ön yargıyla baktı. 


İstanbul’un ortası Kadıköy’desin, o bölgenin gelişmemesi bir an önce kentsel dönüşüme geçilmesi için hiç yatırım yapılmıyor... Ne belediye ne de vatandaşına hizmette sınır tanımaması gereken devlet, kılını kımıldatıyor.

Evler binalar iş yerleri yıkık dökük olsa da; ara sokaklarında nineler dedeler amcalar teyzeler sohbet muhabbet ediyorlar, çocuklar inşaatlara harç taşıyan koca koca kamyonların yolu üzerinde oyunlar oynuyor.

Kentsel dönüşüme direndikleri için büyüğünün de küçüğünün de yaşamı ayakaltında ve tehlikede.

Ben şehir içinde seyahat yaparken otobüs kullanmayı tercih etmeyen bir engelliyim... Bunun başlıca nedeni otobüse binip inmek için birilerine ihtiyaç duyuyor olmam ve bu konuda gerekli yardımın bana doğru dürüst yapılmıyor oluşu.

Otobüslerin içleri çok dar, tekerlekli sandalyemle manevra yapacağım bir alanı yok… Bilgisi olsun olmasın her önüne gelen tekerlekli sandalyemi itiyor çekiyor veya kakıyor düzeltmeye çalışıyor. 
NOT: İstanbul içinde otobüs kullanmayı sevmeyen biri olarak bir gün içinde iki defa otobüse bindim… :)

Bugün bu yaşadığım kaybolma veya adres bulamama hadisesi saçma gözükse de aslında sadece o bölgeyi yeterince bilmememle alakalı bir durum. Ben İstanbul’un Anadolu yakasını pek bilmem, sağlığımda da bilmezdim şu anda da bilmiyorum. Ben, burada yani İstanbul’un Avrupa yakasında doğdum ve büyüdüm, bu bölgeyi tanırım ve nerede hangi ilçe var hangi semt var bilirim. Ahtapot gönüllüleri sayesinde o bölgeye ve caddelerine sokaklarına yeni yeni girip çıkmaya başladım.

ÖNEMLİ: Hemen birkaç yüz metre ötede Kazlıçeşme başlangıç istasyonu bulunan Avrupa’yla Asya’yı Marmara denizi altından bağlayan Marmaray toplu ulaşım ağı olmasaydı ben bunu hala yapamazdım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder