Son on gün içinde dün üçüncü kez İstiklal caddesine gittim, ama “bir süre gitmeme” kararı aldım.
Bunun nedeni İstiklal caddesinin birçok yerinin tadilatta olması; caddede “yol” denen bir şey yok, tramvay yolu zaten tadilatta birde sağı solu kazılmış yıkık dökük halde ve bunun yanında üç dört yeri panzerli polisler tarafından tutulmuş durumda.
Birkaç aydır bu durumda olan İstiklal caddesi, sanırım önümüzdeki altı ay boyunca tüm yaz ayları boyunca aynı durumda olacak.
Dün öğle 12:00’de evden çıkınca Erey çay bahçesine uğrayıp bir bardak çay içtikten sonra havanın güzel olmasını değerlendirmek için hemen yüz metre mesafede bulunan Marmaray’ın Kazlıçeşme istasyonuna geçtim.
İlk önce Ayrılıkçeşmesi’ne Nautilus alışveriş merkezinde engelli tuvaletinde ihtiyacımı giderdikten sonra geriye toplu taşımaya geri dönüp oradan asansörle Kadıköy Tavşantepe metrosuna indim ve Kadıköy’e geçiş yaptım.
Kadıköy’de metrodan asansörle yeryüzüne çıkış yaptıktan sonra birkaç yüz metre ilerideki Kadıköy sahiline gittim... Sahilde hemen iskelenin yanında durup bir süre uzakta devasa boyutta olan Haydarpaşa garını seyrettim, şehir hatları vapurlarını iskeleye yanaşıp yolcu aldıktan sonra uzaklaşmalarını seyrettim, martıların bir parça simidi havada kapabilmek için kavgalarını seyrettim.
Daha sonraysa Moda tarafına doğru yaklaşık bir kilometre boyunca sahilde, banklar ve çimenler üzerinde keyif yapan insanları seyrederek ilerledim. Hafta ortası olmasına Perşembe olmasına rağmen Moda sahili cıvıl cıvıldı… Tekerlekli sandalyemle yavaşça ilerlerken etrafa göz attığımda; emekliler banklarda gençlerse çimenler üzerinde, ağaçların gölgeleri altında sohbet ediyordu.
Bir ara bir ağacın gölgesine çimenlerin üzerine tekerlekli sandalyemi yanaştırıp Marmara deniziyle tarihi Yarımada’yı seyrederek Kadıköy iskelesinin oradan almış olduğum simidi yiyip açlığımı bastırdım.
Sonra yine yavaşça Kadıköy sahiline doğru dönüşe geçtim, üzerimde kısa kollu bir tişört olmasına rağmen sıcak beni de etkilemeye başladı. Terlemiyordum, ama güneş yakıcıydı, daha tam Yaz olmadığı halde şimdiden güneşten kaçmayı tercih ettim.
Saat 17:00 civarı Kadıköy meydanındaydım, ama hava hala sıcaktı… Bende tekrardan Marmaray’a girdim ve Ayrılıkçeşmesi’nden Yenikapı’ya geçiş yapıp oradan Hacıosman metrosuyla Taksim’e gittim.
Taksim meydanında Cumhuriyet anıtı çevresinde biraz zaman geçirdikten sonra İstiklal caddesine girip geze geze etrafa baka baka kalabalığı yara yara Tünel’e kadar gittim ve sonra Taksim meydanına geri döndüm.
İstiklal caddesinde bir şeyler yapılmaya çalışıyor ama ben yapılmak isteneni tam anlamış değilim. Kim ne derse desin, İstiklal caddesi ne halde olursa olsun; insanlar İstiklal caddesini bırakamıyor.
Ben bir gezginim, gezmeden görmeden duramıyorum ve hiç sıkılmıyorum… Kalabalıkları, insanların seslerini ve koşuşturmalarını seviyorum. İnsanların içlerine girip kaybolmak istiyorum, onlarla göz göze gelmek istiyorum… Beni yabancılamalarını değil, kabullenmelerini istiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder