Karadeniz’in en doğusunda bulunan Artvin’de, çok büyük bir sel felaketi yaşandı
ve her yer yerle bir oldu.
Yaklaşık yarım saat yağan şiddetli yağmur dağlarda birikti şehre
ulaştığında sel halini aldı.
Denize ulaşmak isteyen bu yağmur sularının hiç kabahati yok… Tek niyeti var
o da yüzyıllardır gittiği yolu takip edip Karadeniz’in azgın sularına kavuşmak.
İnsanoğlu rahat durmadığı için suyun gidiş yolunu projelerle değiştirdi veya bu
su yataklarını kapattı.
Yağmur suları ise bu sefer bildiği yoldan gitmekte direndi ve yolunda önüne
gelen ne varsa yıktı ezdi çiğnedi geçti. Tüm engelleri yok saydı, evleri
köprüleri araçları önünden kenara itip Karadeniz’in azgın sularına ulaştı.
Şunu unutmamak gerekli;
su engel tanımaz.
Basit bir görünümü olduğu halde, su doğada en güçlü maddedir. Önünde engel
oluşturmak mümkün değildir, akan bir suyu asla dizginleyemezsiniz önünde set
kuramazsınız, çünkü akan su sürekli arkadan desteklenir.
Yağmur suyu deyip geçmeyin, çünkü o su arkasından gelen bir iki damlayla
bile güçlenir ve önüne konan bütün engellerden daha güçlü olur.
Biz Türkler bunu çok yaparız, suyun akış yönünü değiştirir veya akış yolunu
engelleriz…
Baraj yapmak için bunu yaparız, yol yapmak için köprü yapmak için bunu
yaparız, ev iş yeri inşa etmek için bunu yaparız, içme suyunu yerleşim
yerlerine taşımak için bunu yaparız.
Kısacası çıkarımız için doğayı katlederiz ve sonra başımıza felaket
geldiğinde şaşırırız.
Bir baraj, mühendisler tarafından ve büyük projelerle inşa edilir. Suyun
akışı hiçbir zaman engellenmez, engellense bile kontrollüdür. Baraj inşasında
bile su baskınları vardır, ama bu kontrollü baskınlardır.
Bir dere yatağı önünü rasgele binalar inşa ederek suyun önünü kestiğimizde
ise çok farklı sonuçlar elde edilir. Bu sonuçlar genelde can yakıcı olur, can
ve mal kayıpları ile sonlanır.
#artvin ’de bu yaşananlara
şaşırmıyorum, çünkü doğanın katliamı bugünlerin geleceğini gösteriyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder