17.07.2015
Bugün Ramazan bayramının ilk günü, sabah 06:30 civarı
uyandım, tekerlekli sandalyeme oturdum ve neredeyse sekiz dokuz saattir
tekerlekli sandalyemdeyim.
Dün Ramazan’ın son günüydü, BEDD yani Bedensel Engelliler
Dayanışma Derneğinin İftar yemeği için Kadıköy Moda’da bulunan Moda Teras Cafe
& Restaurant adlı bir mekanda İftar yaptım.
Bu İftara Facebook arkadaşım Vedat Kürşün tarafından
davet edildim, Vedat’ın yurt dışında olması nedeniyle o yemeğe onun yerine ben
gittim. Bu yemekte bana Kayhan Polat ve Ebru Aydın refakat etti.
Vedat, Kayhan ve Ebru, dalış ve çeşitli doğa sporları
yapan Ahtapot grubu üyeleri arasındalar. Vedat Kürşün grubun yöneticisi, çünkü
beni gruba o kayıt etti. Kayhan ve Ebru ise Ahtapot grubu üyeleri arasında.
İnsanlar ne kadar güzel organizeler yapıp yaşamı dolu
dolu yaşıyorlar, şartları zorlayıp yeni yerler keşfediyor ve yaşanmadık hiçbir
an bırakmıyor.
Kadıköy Moda’da Moda Teras Cafe & Restaurant’daki
İftarda Kayhan ve Ebru ile yeni tanışmamıza rağmen aramız o kadar iyi oldu ki,
gören kırk yıllık arkadaşız sanır. İftar yemeği biraz uzun sürdü, ben zamanın
nasıl akıp gittiğini fark etmedim ve geri dönüş yapacağım Marmaray’ın son
seferini kaçırdım.
Yemekte o kadar çok ikram yapıldı ki, o kadar çok tanışma
sohbet muhabbet oldu ki, o kadar çok resim video çekildi ki, ben saatin
ilerlediğini fark edemedim ve dönüş sorunlu oldu. Giderken tek başıma gittim,
ama eve geri dönüş yaparken Kayhan ve Ebru yanımdaydı. Sağ olsunlar, binek bir
taksiyle zahmetler çekerek beni eve kadar geri getirdiler.
İftar yapılacak yere ben giderken plan o kadar çok
değişti ki ben takip mekanizmamı kaybettim, ama zamanından önce İftar yapılacak
yerdeydim.
Aslında beni evimin önünden alacaklardı, Zeytinburnu çok
uzak olduğu için ben Marmaray ile karşıya Ayrılıkçeşmesi’ne geçtim.
Ayrılıkçesmesi’ne de gelemediler, çünkü işleyen trafik sorun oldu. Bende
Ayrılıkçeşmesi’nde bulunan metroyla Ünalan istasyonuna geçiş yaptım,
Ünalan istasyonu da olmadı, çünkü tekerlekli sandalyemle
istasyondan yeryüzüne çıkabileceğim rampa olmadığını öğrendim. Rampa
olmadığından dolayı yirmi veya otuz adet basamaklı bir merdiveni aşamadım.
Çıkış yolu ararken, ne yapıp ne edip bir kilometre yol kat edip Ünalan’da D-100
karayolu üzerinde bulunan üstgeçitten yolun karşısına geçip beni tekerlekli
sandalyemle oradan alacak araca konum bildirdim, yine olmadı. Nedeniyse ters
istikamette oluşum. Tekrardan D-100 karayolu üzerindeki üst geçidi geri dönerek
metro istasyonuna geri inip bir sonraki istasyon olan Acıbadem’e gittim.
Orada Hele şükür ki her şey yolunda gitti ve asansörle
yeryüzüne çıkışımı yaptım, istasyon D-100 karayolu kenarındaydı ve hemen
yanında Acıbadem otobüs durağı vardı. Durakta gölge bir köşeye çekildim ve beni
tekerlekli sandalyemle alacak aracın şoförünü arayıp konumumu tekrar bildirdim.
Yaklaşık on beş yirmi dakika sonra da içersinde dört beş tekerlekli sandalyenin
bulunduğu bir araç kaldırıma yanaştı ve aracın asansörüyle aracın içine alındım.
Acıbadem metro istasyonundan yeryüzüne bir çıktım bir baktım tekrardan
D-100 karayolu kenarındayım, birkaç metre ötemden motorlu araçlar 100- 150
kilometre hızla geçip gidiyor. Şehirlerarası taşıma yapan otobüsler kamyonlar
bile en az 100 kilometre hızla ilerliyorlardı. Ben yol kenarında kimseciğin
olmadığı bir durağın cebinde tekerlekli sandalyede olduğum için çok dikkat
çekiyordum. Hemen her geçiş yapan belediye ve halk otobüsü neredeyse durdu ve
şoförleri “rampa var” deyip bana gelip gelmeyeceğimi sordu, bende “bir araç
beklediğimi” söyleyip durdum. Hatta bazı araçlar önümde yavaşladı ve bana
dikkat kesildiler, bir ihtiyacım olursa onlara söylerim diye.
Bugün İftar’a gidiş yolunda anladım ki “insanımız değişiyor, engelliler
konusunda farkındalığı duyarlılığı bilgisi bilinci artıyor.
Bir süredir böyle bir süreç yaşamamıştım… Zorluklarla karşılaşıp sorunlar yaşadım yoruldum, ama
pes etmeyip başardım. Hiç gitmediğim yerlere gidip o heyecanı yaşadım.
Benim canımı sıkan birkaç şey oldu; öncelikle benim için
gidiş geliş organizasyonu çok kötüydü, çoğu zaman bu türden organizasyonlara katılmamayı
tercih nedenim bundan. Tekerlekli sandalyemle beni evimin önünden alamayacak
oluşları, daha sonra da beni Ayrılıkçeşmesi durağından alamayacak oluşlarını
son anda bildirmeleri her şeyi belli etmişti. Tüm bu aksiliklere rağmen
verdiğim sözün altında ezilmemek için gitmeyi göze aldım.
Asıl canımı yakansa Ünalan metro istasyonunda rampa ve
asansör olmadığını bilmeyişleriydi. Beni oraya yönlendirdiler, ama o istasyonda
ne rampa vardı ne de asansör, hem beni yordular mahvettiler hem de kendilerinin
konuyla ilgisiz olduklarını belli ettiler.
Toplu
taşımalara yapılmayan rampalar ve asansörler devletin suçu, ama organizasyon ve
yönlendirme yapılırken bir araştırma yapılması gerekliydi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder