27 Ocak 2016 Çarşamba

Rampa işgalinin sonucu...



Bir tekerlekli sandalyeli olarak, kaldırıma ve rampa önüne park eden bu araçlara bir çözüm yolu bulmamız gerektiğini düşünüyorum.

Durumumuz o kadar vahim ki; rampa farkındalığını duyarlılığını bilincini insanımıza kabul ettirmek mümkün değil. Bir an önce insanımızın farkındalığını duyarlılığı bilincini yükseltmeliyiz, eğer bunu yapmazsak geleceğimizde bizim yolumuzda ilerleyecek engellimiz ve sağlıklımız aynı sorunları zorlukları yaşamaya devam edecek.

Bu gördüğünüz işgal sonucunda; tekerlekli sandalyeliler, ortopedik engelliler, göremeyenler, zeka engelliler, yaşlılar, çocuklar, hamileler, bebekliler ve araç yolunu kullanıp kazaya kurban olmak istemeyen sağlıklar zarar görüyor.


NOT: Belediyeler ne kadar çok çalışırsa çalışsın, tüm toplumda bir farkındalık sağlanmadığı sürece yapılan bu hatalar yanlışlar hiçbir zaman sona ermez. 

21 Ocak 2016 Perşembe

Zeyram güncellemesi...

21.01.2016
Bu sabah saat 09:10’da Zeyram’da Ram raporumun güncellemesini yaptırdım… Yaptırdım, ama bu sefer her yılki güncellemeden biraz farklı oldu.

Bu güncelleme her zaman ki gibi bir odada değil, bu güncelleme Zeyram binasının bina çıkış kapısının hemen bir metre önünde yapıldı. Bir bank üzerine oturan genç bir memur benim muayenemi yapıp bilgileri kucağındaki kağıtlara dizi üzerinde yazdı, üşüyerek yazdı. Kapı önünde güncelleme yapılmasının nedeni 2015 yılında Başbakanlık iletişim merkezi Bimer’e vermiş olduğum dilekçem, başvurumda ilçemizde bulunan engellilerin durumunu güncelleyen ve rehabilitasyon merkezlerine yönlendiren Rehberlik Araştırma Merkezi RAM’ın engellilere uygun bir bina olmaması idi. Merkezin rampası derme çatma, binada asansör bulunmaması beni tekerlekli sandalyemle merdivenlerden bir üst kata çıkmamı istemeleriydi.

Sanki kötü bir şey yapmışım gibi bugün beni sınamaya kalktılar ve koridorda kapı önünde muayene ettiler güncellememi yaptılar. Hemen birkaç metre ötede her zaman muayene olduğum güncelleme yaptığım oda varken beni kapı önünde ağırladılar.

Onların bu yaptığını tekrardan Bimer’e şikayet etmeyi düşünüyorum, ama bu seferde gelecek yıl olacak güncellememi binanın dışında kapı önünde yaparlar diye korkuyorum.


Zeyram beni baskı altına almaya çalışıyor, ama bu yaptıklarıyla git gide battıklarından haberleri yok. Kapı önünde yaptıkları bu muayene sırasında ben üşümedim ama beni muayene eden gencecik memurları üşüdü. 


İnsanımız insanlığımız asla ilerleyemez; saygı sevgi hoşgörü duyarlılık yok, bencillik var, “buranın patronu benim, benim dediğim olacak” tavrı baskın. 

18 Ocak 2016 Pazartesi

CarrefourSA Maltepe Park avm etkinliği...

17.01.2016
Bugün Ahtapot grubunun bir etkinliğine daha katıldım… 

Vedat Kürşün ve bazı Ahtapot grubundan arkadaşlarla beraber Maltepe Park alışveriş merkezinde çocuklarla beraber üç boyutlu olan Star Wars filmini izledim. 

Saat 08:50 gibi evden çıktım saat 09:00 gibi Marmaray Kazlıçeşme istasyonunda Kayhan Polat ile buluşup ilk önce Ayrılıkçeşmesi’ne oradan da Kadıköy Kartal metrosuyla Esenkent istasyonuna geçtim. Saat tam 10:00’da Maltepe Park alışveriş merkezinde tam zamanında Vedat’ların yanındaydık.

Ne bir dakika erken ne bir dakika geç, zamanlama konusunda Kayhan çok dakik ve ne tahmin ettiyse o dakikada oradaydık.

Yağmurun çiselemesi, uygunsuz rampalar ve yanlış park edişler olmasaydı birkaç dakika daha önce orada olabilirdik. Alışveriş merkezinde çocuklarla bizim olduğumuz bölüm çocuk sesiyle uğultusuyla inliyordu, samimiyet ve içtenlik saçıyorlardı.

İlk önce Starbucks kafeterya da güzel zaman geçirildi, çocuklarla sohbet edilip eğlenildi saatin 11:00 olması beklenildi. Starbucks’da geçirilen zaman sırasında yenilip içilen ürünlerin masrafı alınmadı, sağ olsun Starbucks ve çalışanları ilgi alaka konusunda çok duyarlı.

Saat 11:00 gibi filmi seyretmek için Salon 8’e geçildi, saat 11:10 gibi Star wars perdede belirdi. Ben birkaç hafta önce filmi Olivium alışveriş merkezinde seyrettiğimden, bugün sadece o ortamda çocuklarla olmak için oradaydım.

Sinemalarda yaşadığım sorunu orada da yaşadım, tekerlekli sandalyemle o salonda da perdenin birkaç metre önündeydim, filmi seyrettiğimden kafamı kaldırıp perdeye fazla bakmadım. Bu sefer kafama takmadım, çünkü filmi daha önce seyretmiştim. Sinema salonlarında bizler çok önde olduğumuz için boynumuz tutuluyor, sanırım bu durumun üzerine gidip sinema salonlarında biz tekerlekli sandalyelilerinde filmleri daha geride izlemenin bir yolunu bulmam gerek.

Yüz altmış kişiyi aşkın bir gruptuk, patlamış mısırlar çikolatalar içecekler yenildi içildi. Bolca sohbet edilip gülünüp eğlenildi. Çocukların üç boyutlu film izlerken çıkarttıkları sesleri hiç unutamam, nasıl mutlulardı perdede yansıyan görüntünün üç boyutlu olmasından. Ben bugün zorluk veya sorun yaşamadım, çünkü gidiş geliş yolculuğumu toplu taşıma ile yaptım, etkinlik bir alışveriş merkezinde olduğundan her taraf tekerlekli sandalyeme uygundu kimseden yardım destek almadan hareket ettim. Asansör konusunda, rampa konusunda, tuvalet konusunda, alışveriş merkezi içinde gezinirken her yerde rahattım.

Bugünkü Maltepe Park sinema etkinliğine üç kurum katıldı, sanırım çocuklar oradan çok mutlu ve umutlu ayrıldılar. Buna benimde biraz katkım olduysa ne mutlu bana, katkımın olduğu noktaysa tekerlekli sandalyemle orada bulunup çocukların bir tekerlekli sandalyeliyi fark etmelerini sağlamış olmam.

Bugünkü etkinlikte;
T.C. Çocuk Esirgeme Kurumu Küçükyalı Çocuk Yuvası, T.C. Kartal Emrullah Turanlı Çocuk Yuvası ve T.C. Yakacık Hatice Abbas Çocuk Yuvası çocukları yer aldı.

Tüm hareketlilik saat 15:00 civarı bitti, Ahtapot grubu üyeleri olarak alışveriş merkezi içinde hep beraber oturup yemek yedik ve sonra herkes dağıldı. 

Hava yağmurlu olduğu için birkaç kişi hemen evine yola çıktı, bazı arkadaşlar bir kafede kahve içmeye gitti, ben ve Kayhan doğruca gibi bir grupla evimize döndük, çünkü yağmur iyice bastırmaya başlamıştı.

Bugünü nasıl bitirdim, biraz ıslak bitirdim... :) Çünkü Kayhan’la Marmaray Kazlıçeşme istasyonundan eve gelene kadar baya ısladım. Eğer Kayhan’ın şemsiyesi ve dizlerime örttüğü yağmurluğu olmasa eve gelene kadar sucuk gibi olurdum. 

13 Ocak 2016 Çarşamba

Kadınımız kızımız kardeşimiz... Şiddetin nedeni.

2015 yılı içinde 303 kadınımız cinayete kurban gitmiş... Bu gidişle Türk kadını neslini yok edeceğiz veya önümüzdeki neslin kız çocukları problemli olacak.

Problemli olacaklar, çünkü baskı altında doğum yapan annelerin çocuklarının geninde o anne ve babanın geni var olmaya devam edecek. Bir an önce buna bir önlem alınmazsa kadın neslimiz azalacak, yok olacak ve hatta gelecek neslin kadınlarının psikolojisi bozuk olacak.

Toplumumuzun geçmişinde kadınlarımız, babasına kocasına ağabeyine o kadar çok hizmet edip saygıda kusur etmemiş ve erkeklerinin her dediğini itiraz etmeden yapmışlar. Bunu bilen bunu duyan şimdiki nesilde, aynı hizmeti aynı saygıyı şu anki kadınından kızından kardeşinden bekliyor.

Unutulansa gelip geçen zaman, tarihin 2015- 2016 olması.

Kadınlarımız kızlarımız erkekleri tarafından öyle bir baskı altına alınmış durumdalar ki, kendi başına hareket edemez durumdalar. Kadınlarımız kararlarını düşüncelerini fikirlerini hayallerini ifade edemiyorlar çünkü onlarda bu durumu kabullenmiş durumdalar.

Eğer bu kabullenme durumunun önüne geçilmezse, bu cinayetler hiçbir zaman sona ermeyecek. Bir neslimiz toprağa ve cezaevine girmeye devam edecek.

5 Ocak 2016 Salı

TRT radyo ; Biz De Varız



5.1.2015 tarihli TRT radyoda her Salı günü saat 10:00’da yayınlanmaya başlayan engelli yaşamını konu alan programa göndermiş olduğum yazımın okunması engellilere karşı duyarlılığı artırdı.

Programın yapımcısı arkadaş Seda Arslan Şavural birkaç hafta önce beni arayıp engelli farkındalığı sağlamak için benden bir konuşma yapmamı istedi. Radyoya konuk olup yazdıklarımı okumam istendi, ama konuşmamda zorlanma olması nedeniyle bunu yapamayacağımı belirtip yazdıklarımı onların seslendirmesini istedim, onlarsa bunu kabul etti. Ve bugün asansörlerde yaşadığım sorun ve zorluklar hakkında yazdıklarım TRT radyoda seslendirildi. Yazdıklarımın devletin radyo kanalında okunması beni çok sevindirdi kendimle gurur duydum. Üç dakika boyunca yazdıklarımın okunması ülkemize ne kadar faydalı olur bilmiyorum, ama bir iki kişiyi bile kazanmak bana kısa günün kârı gibi geliyor.

Vatandaşımız engelli farkındalığı konusunda aç, duyarlılığının artırılması gerek… Bu farkındalık bu duyarlılık en kısa zaman içinde ne kadar çok artırılırsa, gelecekteki sağlıklımız ve engellimiz o kadar çok rahat eder.

4 Ocak 2016 Pazartesi

Taksim Füniküler Durağı...



Taksim'e kadar git, asansörün bozuk olması nedeniyle eve geri dön... İşte sağlıklıların asansör kullanmasına bundan kızıyorum, şimdi o sağlıklı kişiler yürüyen merdiveni veya normal basamakları kullanıp yukarı veya aşağı gideceği yere gidecek, ama ben ve benim gibi tekerlekli sandalyeliler bu gibi durumlarda evlerine geri dönüyor. Taksim Finüküler durağı güvenlik elemanları ve oranın şefi bana diyor ki "isterseniz arkadaşlarla çıkartalım, diğer bölümü ise siz kendi imkanınızla yürüyen merdiven aracılığıyla çıkın" dedi, dönüp onlara "ben ve sandalyem 135 kilo, siz beni o beş altı basamağı çıkartamazsınız ve ayrıca benim, iki kişi o yürüyen merdiveni çıkacağımı nasıl düşünürsünüz, ben bu sağlıklı hale gelebilmek için yıllardır uğraşıyorum. Sizin yapacağınız ufak bir hata her şeyi batıra bilir farkındasınız değil mi?" Dedim. İnsanlar sağlığın ne kadar çok değerli olduğunu bilmiyor, çocuk oyuncağı sanıyorlar. Vatandaşın, engelli asansörünü kullanma gibi düşüncesizliğine alışkınım, ama devletin o Finüküler durağına bir rampa koymamış olması aciz olduklarını gösterir. Neden asansörün bozulacağını veya elektriğin kesileceğini düşünemez bu sağlıklılar.Randevuna yetişmek zamanında orada olmayı planlarsın, ama gösterdiğin çaba boşa gider... Çünkü, sağlıklıların hücum ederek arıza yaptırdığı asansörler, bozulur ve bizim gibi engelliler asansörü kullanamadığı için gittiği yolu geri gider evine döner. 

3 Ocak 2016 Pazar

Trt radyo; Biz de varız

Asansörler… 
En son rahatsız olduğum konu, beni ve diğer tekerlekli sandalyeli engelli arkadaşları en çok rahatsız eden asansörlerin gereksiz yere kullanımıdır.

Sağlıklıların, alışveriş merkezlerinde veya toplu taşıma istasyonlarında, yürüyen merdiveni veya basamaklı merdiveni kullanma olanağı varken asansörleri işgal etmeleri bizleri çok mağdur ediyor. Bir sağlıklı asansörü kullandığı zaman; hem tekerlekli sandalyeliler mağdur oluyor, hem de yürüme zorluğu çeken, yaşlılar hamileler bebek arabalı olanlar ve hatta alışveriş poşeti taşıyanlar bile mağdur oluyor. Engellilerin üst katlara veya alt katlara transferi için tek olanağı olan asansörler, o kadar çok gereksiz yere işgal ediliyor ki asansör kabini önünde beklemek bazen beş bazen on dakikayı bile buluyor.

2014 yılında Yenikapı metro istasyonunda bulunan asansöre doğru tekerlekli sandalyemle ilerlerken yanımdan bir çok sağlıklı insan hızlıca koşarak geçti ve ben asansöre ulaştığımda benim yanımdan hızlıca geçen o insanların asansör kabinine doluştuğunu gördüm. Bu sadece o metro istasyonuna veya o güne ait yaşadığım bir sorun değil. Bugün dahi istediğiniz bir saatte o asansörlerin bulunduğu yerlere gittiğinizde aynı durumla karşılaşırsınız gözlemleyebilirsiniz. Arkadaşların o asansörleri kullanmasında bir problem yok, asıl problem aşırı yüklenme nedeniyle asansörlerin bozulmasında ve kullanım dışı kalmalarında. Böyle bir problem olduğunda, sağlığı yerinde olup o asansörü kullananların, yürüyen merdivene veya basamaklı merdiven yönlenip gideceği yere gitmesinde, ama biz engellilerin o asansörden başka olanağı olmadığı için işini görememesinde. Ben birçok defa, toplu taşıma istasyonundan asansörün bozuk olması nedeniyle mağdur olmuş bir tekerlekli sandalyeliyim.

Sadece ben değilim, benim tanıdığım birçok tekerlekli sandalyeli arkadaşım bu durumdan çok şikayetçi. Bir sağlıklı asansör bozulduğunda merdivene yönlenebilir, ama bizler ya evimize geri dönüyoruz ya da zorluklar çekerek diğer istasyonlara yöneliyoruz.


Yaya geçitleri… 
Tüm dünyada yaya geçidi kültürü insanlara aile tarafından çocuklarının dağarcığına doğru şekilde yerleştirilir, ilkokula başladığı dönemde de bu bilgi bilinç duyarlılık devlet tarafından verilir.

Erken dönemde verilen eğitim çocuğun beyninde yer eder ve hiçbir zaman yaya geçidi kültürü duyarlılığını unutulmaz. Ülkemiz insanının bu konu hakkında duyarlılığı neredeyse hiç yok.

Tekerlekli sandalyeli bir birey olarak ev dışına çıktığımda akülü tekerlekli sandalyemle yaşamını kendi idare etmeye çalışan bir kişiyim. Gerekmediği taktirde başkalarından yardım almayı düşünmem, eğer şartlar gerektiği şekilde değilse yardım alma konusunda hiç çekinmem.

Sağlıklı bir insan kendini idare etmekle yükümlüyse benimde yaşamımı kendim idare etmem gerek. Caddelerde sokaklarda karşıdan karşıya geçerken trafik ışıklarını veyahut yaya geçitlerini kullanmayı tercih ederim. Kurallar konusunda özen göstermeye çalışan ve konu hakkında katı kuralları olan bir kişiyim.

Son yıllarda araç sürücülerinin yaya geçitlerinde yayalara karşı duyarlılığı artmış olsa da, bu yeterli değil. Dünyada “yaya geçidi” denilince tabelalarla varlığı araç sürülerini bildirilir, bunu fark eden sürücü yaya geçidin de yavaşlar veya geçitte yaya varsa aracını geçit çizgisi başlangıcında durdurup yaya ya yol verir.

Yaya geçidi kültürünü eğitim ile alınmadığından benim şu anki nesilden bir beklentim yok, ama yaya geçine geldiğimde tekerlekli sandalyemi olabildiğince öne çıkarırım ki araç sürücüleri beni görüp yol versin. Aslında bir saçmalık olan yaya geçidinde bu yol isteme, eğitimini almış insanımız trafiğe çıktığında ortadan yok olacak ve sürücüler yaya geçidine geldiğinde her ne olursa olsun tedbirli olacaklar.

Yaya geçidi kültürü sadece yaya geçitlerinde değil, trafik ışıklarında sürücülerin aracını durdurması gereken yer konusunda da önemli, sürücüler bazen trafik ışıklarında durması gereken yeri öyle bir aşıyorlar ki, karşıya geçmek mümkün olmuyor.