20 Şubat 2013 Çarşamba

Digiturk Turkmax, Doktor Gökhan

Turkmax adlı bir televizyon kanalı var, bu kanal özel bir televizyon kuruluşu olan Digiturk platformuna ait bir kanal, yani çanak anten, recorvery ve Digiturk'ün dijital kart yoluyla bana ulaşan bir kanal. 

Digiturk platformundan Turkmax haricinde bir kaç kanal daha izleme hakkına sahibim, tüm bu kanallara aylık olarak bir iki paket sigara parası ödüyorum. 

Çanak anteni olan kişiler Digiturk adlı kuruluşa başvurup aile kanalları çocuklara yönelik kanallar belgesel içerikli kanallar gibi değişik özelliklere sahip kanallar satın alabiliyor. Ses ve görüntü kalitesi çok çok iyi.

İki ya da üç yıl önce, Digiturk adlı bu özel platforma üye oldum ve bu kanalları seyretmeye başladım. Çok kaliteli yayın politikaları var ve yayınlanan programları Türkiye’nin dört bir yanına yayın yapan ulusal kanallar verdiği hizmetin kat be kat üstününü veriyor. 

Digiturk’ün paralı olması sebebiyle toplumun büyük bir bölümü izleyemiyor. Digiturk kaliteli programlar sunuyor, çünkü paralı olmasından dolayı yayın politikasını üst düzeyde tutması bunun içinde yayını verdiği kişilerin sağlığını düşünmesi gerekli.

Türkiye’ye yayın yapan ulusal kanallarında reklam geliri çok çünkü onlar büyük bir insan topluluğuna hitap ediyorlar. Ulusal kanallar Digiturk’ten kat kat daha fazla para kazanıyor, ama özel kanallar kadar topluma yararlı bir yayın hayatı sürdürdüklerine inanmıyorum. 

Devlet kanalı TRT harici tek düşünceleri daha çok izleyici kitlesine sahip olup reklam gelirlerini çoğaltmak. TRT harici ve bir kaç haber kanalı harici belgesel türü programlara yer veren bir ulusal kanal görmedim. Ceza yediklerinde veya ulusal bayramlarda geçmişi ele alan programlar veriyorlar. 

Asıl yazacağım konuya gelirsem; “Turkmax” adlı kanalda her hafta Salı günü saat 10:00 civarı bir sağlık programı yayınlanıyor. Bu programı Gökhan adında orta yaşlarda bir doktor sunuyor, sanırım beyinle omurilikle ilgili bir uzmanlığı var. Ben onu yaklaşık yedi sekiz yıl öncesinden tanıyorum, 2000 veya 2001 yılları idi. İstanbul Etiler’de Ak merkez alışveriş merkezi karşısında bulunan muayenesine gidip muayene oldum. 

Şu an Turkmax kanalında izleyiciyi bilgilendiren kişi ile benim Etilerde muayene olduğum kişi ile aynı kişi. Muayene olduğum günü hatırlıyorum da, o gün onunla bazı konularda düşünce tersliğine düşmüştük.

O gün yaşananları yazmadan önce “hastalığımla ilgili yaşadığım ortamla ilgili hiç kimse benden iyi yorum yapamaz. Ben her ne kadar hasta bir insan olsam da, düşüncelerim fikirlerim ve yaşamım hakkında kurgularım, bunlar benim bakış açıma göre doğrudur çünkü bu hayatı ben yaşıyorum, benim yaşadıklarım hakkında hiç kimse yorum yapamaz. Bitti.  

Ben o gün ayaküstü ve üstün körü muayene oldum, bana dokunmadı, sağlığım hakkında soru bile sormadı. Sadece MR filmlerine ve Epikriz raporlarıma baktı. Beynimden çekilmiş MR filmlerime ve Tomografi filmlerime göz attı raporlarını okudu. Cerrahpaşa ve Amerikan hastanesinden verilen Epikriz kağıtlarına yani o günlerdeki durumumu yazan kağıtlara göz attı ve son sözleri “zaman” ve “sabır” olmuştu yani beynimdeki hasarın zamanla düzeleceğini bunu içinde beklememden başka çare olmadığını söylemişti.

Çok iyi hatırlıyorum ben o gün ona “doktor bey öyle diyorsunuz da benim gibi bir hasta için başka bir şeyler gerekmez mi? Şu anda güneş görmeyen bir ortamda yaşıyorum, üç yıldır iki oda da sıkışmış durumdayım… Sizce beklemekten ve sabırdan daha çok bunların düzeltilmesi yararlı olmaz mı?”. Demiştim. O da bana “Sakıp Sabancının triyonları var, ama çocukları için eli kolu bağlı” demişti. Ben o zaman ki düşünceleri aynen taşıyorum ve hala o kafa yapısında ilerliyorum.

Onlar istediği kadar lafı başka yerinden anlarlarsa anlasınlar. Ben “Hayır” demeyi öğrendim. İnsanların benim hakkımda olan olumsuz düşüncelerini umursamamaya başladım ve yaşamıma karışma girişimlerini elimden geldiğince ret etmeyi başladım.

Aslında bu şekilde düşünmeme veya bu tür davranışa sahip olmama neden olan kişiler, doktorlardır. Bu doktorlar arasında da en ön sırada doktor Gökhan gelir. Doktor Gökhan’ın bana o gün o şekilde davranması benim için bir milattır. Onun gibi doktorlar sayesinde biz hastaların psikolojisi, düşünceleri ve görüşleri yok sayılıyor. Bizleri bir robot gibi bir kadavra olarak görüp muayene ediyorlar.

Tamam!

Bu işin uzmanı olabilirler, ama bizim gibi hastalar yıllardır bu hastalığı bire bir yaşayan kişiler. Azda olsa söz sahibi olmalıyız. Sizler bilginizle bizleri yok sayamazsınız veya beni yok sayamazsınız. Doktor Gökhan çok bilgili ve bildiklerini toplumla paylaşan bir kişidir veya öyle görünmeye çalışan bir kişiliğe sahip. Onun veya başka doktorların etrafa karşı verdikleri güven, bilgi ve sevecen tavırları ben pek önemsemem ve umursamam.

Eğer muayene ye gittiğim o gün doktor Gökhan bana ve düşüncelerime biraz saygı duysaydı ben doktorlara karşı bu kadar çok sadistçe davranmazdım. Sokaktaki bir insan bana istediği gibi davranabilir beni yaralayabilir, ama bunu o ve onun gibi sağlıkçılar yapamaz.

Son üç dört yıldır şöyle bir kanıya da sahip oldum…

Hastalığımın ilk yıllarında muayene için gittiğim doktor Gökhan ve diğer doktorlar beni egzersize fizik tedaviye yönlendirseydi, ben bu durumdan daha iyi olurdum. Zamanında gözaltında profesyonelce egzersiz tedavisi veya bir fizik tedavi görseydim, ben şu anki durumumdan çok daha iyi durumda olurdum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder