18 Şubat 2013 Pazartesi

"Buyurun siz geçin"

Bugün öğle saatlerinde dışarı çıktım… Hava soğuktu ve yağmur çiseliyordu.

Bilmiyorum nedendir, bu soğuk havalar beni fazla etkilemiyor. Ya sıkı ve sağlam giyiniyorum ya da soğuklara karşı bir efsunum var. Çay içip içimi ısıtmak için Erey çay bahçesine gidiyorum, giderken de trafiği yoğun olan bir caddeyi geçmem gerek. 

Bu caddenin bazı yerlerinde yaya geçidi var, bazı yerlerinde ise trafik ışığı var. Ben ise trafik ışığından geçmeyi yeğliyorum ve bugünde daha güvenli olduğunu düşündüğüm trafik ışıklarını kullandım.

Türkiye’de yaya geçidinde geçiş üstünlüğünün yaya da olduğu kavramı insanımızın beynine işlenmediği için yaya geçitlerine güvenemiyorum. Yaya geçidinde yaya ya yol vermeyen araca okkalı bir ceza vermek gerekir. Trafikte, can güvenliği, sadece kendi aracın için değil veya karşıdaki araçtaki kişiler için değil, can güvenliği yayalar içinde geçerli olması gerekli.

O caddeden karşıya geçerken, o trafik ışığında bana yeşil yanmadan da, karşıdan karşıya geçmem, bazen safça gözükür ama beş dakika beklediğimde olur on dakika beklediğimde olur. O trafik ışığında bir düzensizlikte var aslında, şikayet etmek gerekli. Bazen caddenin sağına giden araç trafiğine yeşil yanarken, caddenin soluna giden araç trafiğine kırmızı ışık yanıyor.

Bir gün, o trafik lambasını kameraya alıp www.youtube.com sayfasına koyacağım, çünkü olayı anlattığım kişiler “olmaz öyle şey” diyor. Yolun yarısını geçerim, ortada bulunan kaldırım üzerinde beklerim, çünkü trafiğin diğer akış yolunda bana kırmızı ışık yanar. Araç trafiği işlediği içinse, yolun karşısına geçemem kaldırım ortada beklerim. Kaldırımda bulunan direkte bir düğme var, o düğmeye basınca ışık yeşile dönüyor, dönmesine de ama kaldırımın genişliği tekerlekli sandalyem kadar ve manevra yapmam çok zor.

Bugüne gelirsem; yine o trafik ışığının olduğu yeri kullandım, kullandım ama beni bir sürücü çıldırttı ve neredeyse bana çok büyük hata yaptırdı. Ben ne güzel bana yeşil ışığın yanmasını bekliyorum, yine ışık bana kırmızı yanıyor, şoför koltuğunda bir erkeğin, yolcu koltuğunda da bir bayanın bulunduğu bir otomobil, kendilerine yeşil ışığın yanmasına rağmen, gelip tam benim önümde durdu. 

Kendi kendime “burada bu neden durdu” derken, şoföre baktım eliyle bana “geç” diyor, yolcu koltuğundaki bayana baktım eliyle bana “geç” diyor. Onlara yeşil ışık yanmasına rağmen durmuşlar caddenin ortasında bana yol veriyorlar, yaptıklarının saçma olduğu için ve olayı tehlikeli bulduğum için hiç hareket etmedim.

Anlıyorum bir tekerlekli sandalyeliye yol veriyorsunuz, yardımcı oluyorsunuz, ama hem kendilerini, hem beni, hem de başkalarının yaşamını tehlikeye attıklarının farkında değiller. Akıl yoksunları. Caddenin sağa akan trafiği çift şeritli, onlarsa bir şeritte benim önümdeler ve diğer şerit kontrol altında değil, eğer ben onların önünden geçersem yolun yarısında kalacağım, çünkü trafik ışığı araçlara yeşil, yeşil olduğu içinde diğer şeritten hızla geçiyorlar.

Bana yol veren aracı dinleyip caddeye çıksam, biliyorum ki ortada kalacağım veya diğer şeritten bir araç gelecek “bana yeşil yanıyor” diyip bana çarpacak, suçlu kim “tekerlekli sandalyeli” denilecek.
Ben bana yol veren araca kızıyorum “hadi geç, hadi geç” diyorum, çünkü ışık onlara yeşil yanıyor ama onlar durmuşlar, benim karşısına geçmemi bekliyorlar. Arkadan bir başka araç gelse bu araca çarpsa, haklı olacak, çünkü ışık yeşil yanıyor.

Orası yaya geçidi değil, kontrolsüz geçit değil. Orada koskoca trafik ışığı var, bende de akıl var araç sürücüsünde de. Aman yol istesek kimsesi yol vermez, bazıları yaya geçidinde bile deli gibi gider.

Yaradan'ım sen akıl dağıtırken, biz Türkler neredeydik? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder