18 Şubat 2013 Pazartesi

Eski Bayramlar...

Önümüzdeki günlerde Ramazan bayramı var ve bu konu hakkında bir şeyler yazmak isterim.

Bayramlar hakkında ilk aklıma gelen “eski bayramlar gibisi yok” sözü, bu söz yirmi yaşından yetmiş yaşına kadar herkesin diline düşmüştür. 

Gerçeği söylemem gerekirse bu söz doğru bir sözdür yediden yetmişe herkesin söylemesi bana göre normaldir doğrudur. Çünkü yaşadığımız her bayram bir önceki bayramdan farklı oluyor.

Benim yaşımda olan kişiler yani seksenli yıllarda çocukluğunu yaşamış kişiler çok iyi bilir ki, bugünlerde yaşanan bayramlarla seksenlerde yaşanan bayramlar arasında çok farklıklar var.
Seksenlerdeki bayramlarda kapı kapı dolaşıp şeker toplamak bir adetti. Şimdiki çocuklar kapı kapı dolaşmaya utanıp sıkılıyor. Aileler ise çocuklarını bayramlarda kapı kapı gezmesini istemiyor sebebi ise kimin ne olduğu belli değil hırsızı gaspçısı alkoliği uyuşturucu bağımlısı sapığı var diyor ve çocuğunu göndermeye çekiniyor. Böyle düşünmekte haksız sayılmazlar bugünlerde üst komşunun kim olduğu belli değil.

Ben İstanbul’da oturuyorum beş katlı on daireden oluşan bir apartmanda… 

İnanılmayacak bir konu ama dokuz on yıl önce alt kata taşınan komşumuzu tanımıyorum sohbetim muhabbetim yok. Eğer ben komşuları çok iyi tanımış olsaydım dışarı da gördüğümde selamlaşır bir “merhaba” sözünü eksik etmezdim.

Sokağımızın nüfusu on yıl önce yüz ise şu anda bin kişi civarında vardır. İstanbul o kadar çok göç aldı ki son on yılda nüfusu iki katına çıkmıştır. Sokağımız kalabalıklaştıkça insanlar birbirinde uzaklaştı eski komşularımız bile selamsız oldu.

Birde bayramların böyle geçmesine diğer bir sebepte iletişim sektöründe olan gelişmeler. Benim çocukluğumda ev telefonları bir sokakta sadece bir iki evde bulunurdu. Ev telefonları bildiğim kadarıyla seksenli yılların sonlarına doğru çoğaldı neredeyse doksanlı yılların ortalarında her evde bir telefon bulunur oldu.

Evlerinde telefonu olanlar uzakta bulunan akrabalarının bayramlarını kutlamakla sevinç yaşamaya başladılar. Sonraları uzakta bulunan akrabalarını arayıp konuşmalarının yanı sıra yürüyerek gidebileceği kişilerin bile bayramlarını telefonla arayarak kutlamaya başladılar.

Doksanlı yılların sonuna doğruda cep telefonları Türkiye’de çoğalmaya başladı neredeyse üç beş gazete alana bir cep telefonu sahibi oluyordu. Tahminime göre gazeteler ile cep telefonu GSM şirketleri arasında bir anlaşma vardı.

Anlaşılacağı gibi “cep telefonu çıktı mertlik bozuldu” ama yine de insanımızın cep telefonu yoluyla bile olsa birbirini hatırlaması güzel bir duygudur.

Hatırlamak hatırlanmak güzel bir duygudur.

Ben bayramlarda veya özel günlerde neredeyse tüm tanıdıklarıma telefon yoluyla ulaşıp hatırlarını sorup kısacık bir mesajla onları hatırlıyorum. Gönüllerini alıyorum.

Ama ben mecbur olduğumdan çok yakın yerde oturdukları halde engelim olduğu için bayramlarını telefonla konuşarak veya cep telefonlarına kısa mesaj atarak bayramlarını kutluyorum. Evlerinde iş yerlerinde bilgisayarı interneti olanlara ise de, mail yoluyla messenger yoluyla ulaşıp tebrik mesajları yazıyorum kamera ile görüşüp hasret gideriyorum.

Sevdiklerinizden cep telefonunuza kısa bir mesaj gelmesiyle dahi mutlu olmanız dileğiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder