10 Mayıs 2013 Cuma

Zeyram

Dün öğlen tam dışarı çıkacakken, fizik tedavi rehabilitasyon egzersiz tedavisi eğitimi aldığım kurum olan özel Sempati özel eğitim ve rehabilitasyon kurumundan aranıp “yarın yani bugün günü saat 09:00 ila 12:00 arası parmak izi taraması için Zeytinburnu rehberlik araştırma merkezi (Zeyram) binasında olunması gerektiği” söylendi, bende hemen “yarın dışarı çıkıp çıkamayacağım belli olmaz, ben şu an dışarı çıkıyorum Zeyram’a uğrar taramayı yaptırtabilirsem yaptırırım” dedim, sekreterse “tamam” dedi. 

Ben annem babam tarafından dışarı çıkartılıp akülü tekerlekli sandalyeme oturtuldum. Yanıma nüfus kağıdımın fotokopisini alıp, hemen yüz metre uzaklıkta bulunan Zeytinburnu rehberlik araştırma merkezine gittim. Merkez bir engelli merkezi olduğu halde, hem binasına giriş rampasının eğimi çok dik yani tekerlekli sandalyemle o rampayı çıkmam inmem imkansız, hem de binada işlemler ikinci katında yapılıyor. Bir engelli merkezindeki saçmalığa bak; rampası saçma sapan tekerlekli sandalyeliye uygun değil, hem de binalarında üst kata çıkabilmek merdivenleri aşabilmek için asansör yok.

Hakkın kanunda yazıyor “hakkın bu” deniyor, ama hakkını almak istediğinde sana otuz takla attırıp önüne engel koyuyorlar.

Hep derim ya; “bu ülke var mı? Var ülkesi… İşliyor mu? Boş ver işlemesine gerek yok.”  

Bu ülkede bürokrasi Şeytanlıklarla dolu, ellerinde imkan olsa bile işgüzarlık yüzünden gereken yapılmıyor. Bu ülke insanı engellilere, ya düşman içinde kin besliyor, ya da işini yapmıyor işgüzar veyahut engellilere “Allah bu adamı bu hale getirdiyse bunu hak etmiştir” diyor.

Devlet sana para veriyor, imkan sunuyor, ama hala engelli yaşamını zorlaştırmak için elinden geleni yapıyorsun. Engelliye içinde kin besliyorsun “Allah lanetlemiş” diyorsun veya işgüzarsın işini yapmıyorsun “devletin malı deniz yemeyen keriz” diye düşünüyorsun.

10 – 16 Mayıs ülkemizde engelli haftası olarak kutlanıyor, ama gel gelelim herkes engelli önüne engel koymak için elinden geleni yapıyor, özellikle devlet kurumları. Dün Zeyram binası önünde tarama yaptırmak için bir çözüm yolu düşünürken babam, ikinci katta bulunan işlem merkezinden durumum hakkında bilgi verdi. Ram’ın müdürü de babama “eğer parmak izi vermezse olmaz, raporunu iptal ederim” demiş. Bende hemen cevap verdim “tamam raporumu iptal etsin, beni rehabite etmesin, ama bende bu durumu Milli eğitim bakanlığına bildirir, bir tekerlekli sandalyeliyi basitçe yapmış olduğu bir rampadan çıkartmaya uğraştı ve merdivenlerden ikinci kata çıkmamı istedi, bende “hayır” deyince de, beni raporumu iptal etmekle tehdit etti” derim. Sonra da; ya o parmak izi okuma makinesi engellinin ayağına gelecek ya da ben o merdivenleri çıkmam, bu durumu Milli eğitim bakanlığına şikayet ederim” dedim.

Benim bu son söylediğim söz; tehdit değil yasal hak, hakkı almayı öğrendim istemeyi değil.  

Ben bir engelliyim, bir engelli olarak konuşuyorum, çünkü ben bu engelleri bizzat yaşayan kişiyim, kimsesi benim için en iyisinin ne olacağını bilemez. O adamlar o kurumun başında benim için var, bana en iyisinin ne olacağının düşünmek için var ve en iyisini yapmak zorundalar. Eğer yapamıyorlarsa çekip giderler, bu kadar basit.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder