1 Mayıs 2013 Çarşamba

Dokun bana...

Ben fazla dokunmaktan ve dokunulmaktan hoşlanmam…

Uzun yıllardır insanlarla yakın temasa girmişliğim pek yoktur, hem engelli olduğum için çekingenliğim var, hem güven kaygım var, hem de insanlar benden çekiniyor. İnsanımız yakındır sıcakkanlıdır, ama bana karşı çok çekingenler, onlar bende çekinip negatif elektrik verdikleri an bende huzursuz oluyorum.

Özellikle bazı sağlık çalışanları bana dokunmamak için gösterdikleri çaba çok aşırı oluyor.  Ben “sarılsınlar sokulsunlar” demiyorum, ama iğne vuracak bir hemşirenin bana dokunmadan serumu bağlama çabası veya iğneyi vurma çabası gözümden kaçmıyor, egzersiz yapacak bir fizyoterapistin bana egzersiz yaptırırken dokunmak istememesi veya “bu hareketi kendin yap” demesi, bana garip ve saçma geliyor.

Sen sağlık sektörünü seçmiş bir kişisin, iğneyi vururken bana dokunacaksın, egzersiz yaptırırken bana dokunacaksın. Dokunmak istemiyorsan o mesleği hemen bırakacaksın.

Kalkıyorlar hemşire oluyorlar, terapist oluyorlar, ambulans çalışanı oluyorlar ve sonra “hayır o erkek, ona dokunamam” diyorlar. Zorunlu olarak hastaya müdahale ettikleri gözlerinden okunuyor.

Ben fizyoterapiye ihtiyacı olan biri olarak, fizik tedavi hastanesinde bana dokunmamak için “hareketlerini kendin yapabilirsin” diyen fizyoterapistte gördüm, “annesi hareketlerini sen yaptır” diyen fizyoterapistte gördüm. Bir mağaza satış elamanı bir garson bana dokunmak zorunda değil, ama bir sağlıkçı mesleği gereği bunu yapmak zorunda, “ben bunu yapmam yapamam” diyemez.

Sağlıkçısı “ben dokunamam, günah, ayıp, huylanıyorum” diyor, hastası “ben erkek doktora muayene olmam, ayıp, günah huylanırım” diyor, “beni erkek doktor ameliyat etmesin” diyen bile var. Sanki son yıllarda hastası da sağlıkçısı da sapık sapkın oldu. İnsanımız ileri gideceğine geri gidiyor. Bu ülkede hastanın alternatifi var, ama bunu bir sağlıkçının yapması çok salakça ahmakça aptalca salakça. İnsanın suratına bunu diyemiyorlar, ama hareketleri kendilerini ele veriyor. 

Dört beş yıl önce ünlü bir kişinin hanımı rahatsızlanıyor, erkek doktora ameliyat olmamak için, işinde uzman olmayan bir bayana ameliyat olmaya kalkıyor ve ameliyat masasında yaşamını yitiriyor. Bir başkasına dokunmadan hissiyat nasıl anlaşılır bilmiyorum. Hadi ben kendimi biliyorum, biri bana dokununca veya ben ona dokununca rahatsız oluyorum ama bizzat kendim rahatsız oluyorum. 

Bunun nedeni, uzun süredir insanlarla ilişkide olmamam, kendimi onlardan soyutlanmış olmam. Son yıllarda dışarıda tek başıma geziyor oluşum, beni çok korkutuyor aslında, özellikle insanlarda çok çekiniyorum. Kimin güvenilir kimin güvenilmez olduğunu çözemiyorum, çoğu zaman sudan çıkmış balık gibiyim.

Ben; yabani gerici huysuz sapık sapkın eğitimsiz bilinçsiz değilim, sadece uzun süredir insanlardan uzak kalmış biriyim, bu yüzden de güven sorunum var, insanların verdiği tepkinin kötü mü yoksa iyi mi olduğunu çözemiyorum.  

Ülkemizde öyle insanlar var ki; sapıkça sapkınca bir zihniyetle yetiştiriliyor ve “başkalarına dokunmayın, karşınızdaki dokunuşunuzdan faydalanabilir, Günaha girersiniz Cehennemde yanarsınız” deniliyor. Bu deyişle aslında içlerindeki duyguyu hissi belli ediyorlar, yani o türden kişilerin içlerinden geçen bu başkasının dokunuşuyla haz aldıklarını dışa vuruyorlar.

Bu yazdıklarımı emekli hemşire arkadaşım Gülsevil hanım, bu söylediklerimi onayladı ve “geçmişte bu zihniyet yoktu ama şu anda durum bu” dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder