18 Haziran 2017 Pazar

Havanın kalitesi...


Köyde bizimle beraber kardeşlerimin ortak kullanmakta olduğu arabada duruyor... Ortanca kardeşim bizi köye bıraktıktan sonra arabayla değil İstanbul’a otobüsle dönüş yaptı.

Giderken de oğluna; iki günde bir arabanın motorunu beş dakika kadar çalıştır ki motoru hareketsiz kalmasın dedi. Yeğenim de onun bu tenkitini her iki günde bir yaptı. Bugün köye geleli sekiz gün oldu, şu an saat 10:20 ve ben balkondayım, yeğenimde arabayı çalıştırmaya gitti. Araba bana dört beş metre mesafede ve yeğenim arabayı beş dakika kadar çalıştırdı.

Köyün doğasına bir hafta içinde o kadar uyum sağlamışım ki; araç çalıştığından bu yana içime çektiğim her nefes beni boğmaya başladı. Arabadan çıkan egzoz gazı bana o kadar boğucu geldi ki, nefes almakta zorlandığımı fark ettim ve hemen ev içine girdim.

Meğersem İstanbul o kadar çok egzoz gazına, betona ve sanayileşmeye teslim olmuş ki; egzoz dumanı, baca dumanı, fabrika atıkları ve insanların atıkları doğayı öyle bir bozmuş ki, artık Anadolu’da köye kasabaya kısa süreliğine gelsen bile biyolojinin ne kadar etkilendiğini hemen anlayabiliyorsun.

Ben her köye her gelişimde hatırımı soranlara “buraya ne zaman gelsem Oksijenden boğulacak gibi oluyorum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder