19 Temmuz 2015 Pazar

Moda'da iftar..


17.07.2015
Bugün Ramazan bayramının ilk günü, sabah 06:30 civarı uyandım, tekerlekli sandalyeme oturdum ve neredeyse sekiz dokuz saattir tekerlekli sandalyemdeyim.

Dün Ramazan’ın son günüydü, BEDD yani Bedensel Engelliler Dayanışma Derneğinin İftar yemeği için Kadıköy Moda’da bulunan Moda Teras Cafe & Restaurant adlı bir mekanda İftar yaptım.

Bu İftara Facebook arkadaşım Vedat Kürşün tarafından davet edildim, Vedat’ın yurt dışında olması nedeniyle o yemeğe onun yerine ben gittim. Bu yemekte bana Kayhan Polat ve Ebru Aydın refakat etti.

Vedat, Kayhan ve Ebru, dalış ve çeşitli doğa sporları yapan Ahtapot grubu üyeleri arasındalar. Vedat Kürşün grubun yöneticisi, çünkü beni gruba o kayıt etti. Kayhan ve Ebru ise Ahtapot grubu üyeleri arasında.

İnsanlar ne kadar güzel organizeler yapıp yaşamı dolu dolu yaşıyorlar, şartları zorlayıp yeni yerler keşfediyor ve yaşanmadık hiçbir an bırakmıyor.

Kadıköy Moda’da Moda Teras Cafe & Restaurant’daki İftarda Kayhan ve Ebru ile yeni tanışmamıza rağmen aramız o kadar iyi oldu ki, gören kırk yıllık arkadaşız sanır. İftar yemeği biraz uzun sürdü, ben zamanın nasıl akıp gittiğini fark etmedim ve geri dönüş yapacağım Marmaray’ın son seferini kaçırdım.

Yemekte o kadar çok ikram yapıldı ki, o kadar çok tanışma sohbet muhabbet oldu ki, o kadar çok resim video çekildi ki, ben saatin ilerlediğini fark edemedim ve dönüş sorunlu oldu. Giderken tek başıma gittim, ama eve geri dönüş yaparken Kayhan ve Ebru yanımdaydı. Sağ olsunlar, binek bir taksiyle zahmetler çekerek beni eve kadar geri getirdiler.

İftar yapılacak yere ben giderken plan o kadar çok değişti ki ben takip mekanizmamı kaybettim, ama zamanından önce İftar yapılacak yerdeydim.

Aslında beni evimin önünden alacaklardı, Zeytinburnu çok uzak olduğu için ben Marmaray ile karşıya Ayrılıkçeşmesi’ne geçtim. Ayrılıkçesmesi’ne de gelemediler, çünkü işleyen trafik sorun oldu. Bende Ayrılıkçeşmesi’nde bulunan metroyla Ünalan istasyonuna geçiş yaptım,

Ünalan istasyonu da olmadı, çünkü tekerlekli sandalyemle istasyondan yeryüzüne çıkabileceğim rampa olmadığını öğrendim. Rampa olmadığından dolayı yirmi veya otuz adet basamaklı bir merdiveni aşamadım. Çıkış yolu ararken, ne yapıp ne edip bir kilometre yol kat edip Ünalan’da D-100 karayolu üzerinde bulunan üstgeçitten yolun karşısına geçip beni tekerlekli sandalyemle oradan alacak araca konum bildirdim, yine olmadı. Nedeniyse ters istikamette oluşum. Tekrardan D-100 karayolu üzerindeki üst geçidi geri dönerek metro istasyonuna geri inip bir sonraki istasyon olan Acıbadem’e gittim.

Orada Hele şükür ki her şey yolunda gitti ve asansörle yeryüzüne çıkışımı yaptım, istasyon D-100 karayolu kenarındaydı ve hemen yanında Acıbadem otobüs durağı vardı. Durakta gölge bir köşeye çekildim ve beni tekerlekli sandalyemle alacak aracın şoförünü arayıp konumumu tekrar bildirdim. Yaklaşık on beş yirmi dakika sonra da içersinde dört beş tekerlekli sandalyenin bulunduğu bir araç kaldırıma yanaştı ve aracın asansörüyle aracın içine alındım.

Acıbadem metro istasyonundan yeryüzüne bir çıktım bir baktım tekrardan D-100 karayolu kenarındayım, birkaç metre ötemden motorlu araçlar 100- 150 kilometre hızla geçip gidiyor. Şehirlerarası taşıma yapan otobüsler kamyonlar bile en az 100 kilometre hızla ilerliyorlardı. Ben yol kenarında kimseciğin olmadığı bir durağın cebinde tekerlekli sandalyede olduğum için çok dikkat çekiyordum. Hemen her geçiş yapan belediye ve halk otobüsü neredeyse durdu ve şoförleri “rampa var” deyip bana gelip gelmeyeceğimi sordu, bende “bir araç beklediğimi” söyleyip durdum. Hatta bazı araçlar önümde yavaşladı ve bana dikkat kesildiler, bir ihtiyacım olursa onlara söylerim diye.

Bugün İftar’a gidiş yolunda anladım ki “insanımız değişiyor, engelliler konusunda farkındalığı duyarlılığı bilgisi bilinci artıyor.

Bir süredir böyle bir süreç yaşamamıştım… Zorluklarla karşılaşıp sorunlar yaşadım yoruldum, ama pes etmeyip başardım. Hiç gitmediğim yerlere gidip o heyecanı yaşadım.

Benim canımı sıkan birkaç şey oldu; öncelikle benim için gidiş geliş organizasyonu çok kötüydü, çoğu zaman bu türden organizasyonlara katılmamayı tercih nedenim bundan. Tekerlekli sandalyemle beni evimin önünden alamayacak oluşları, daha sonra da beni Ayrılıkçeşmesi durağından alamayacak oluşlarını son anda bildirmeleri her şeyi belli etmişti. Tüm bu aksiliklere rağmen verdiğim sözün altında ezilmemek için gitmeyi göze aldım.  

Asıl canımı yakansa Ünalan metro istasyonunda rampa ve asansör olmadığını bilmeyişleriydi. Beni oraya yönlendirdiler, ama o istasyonda ne rampa vardı ne de asansör, hem beni yordular mahvettiler hem de kendilerinin konuyla ilgisiz olduklarını belli ettiler.

Toplu taşımalara yapılmayan rampalar ve asansörler devletin suçu, ama organizasyon ve yönlendirme yapılırken bir araştırma yapılması gerekliydi. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder