14 Ağustos 2017 Pazartesi

Kozyatağı Byotell'de ikinci toplantı...

Sabah saat 06:30 gibi uyandım ve yatakta zaman geçirmeye başladım... Yaklaşık altı günlük Avşa tatilinden sonra koşuşturma bugün yine başlayacaktı.

Bugün Ahtapot gönüllüleri ile Kozyatağı'nda bulunan Byotell'de saat 10:00 ile 16:30 arası sürecek bir toplantı da daha bulunmam gerekli.

Saat 08:15 gibi evden çıktım ve doğruca Marmaray'a gittim, saat 09:15 gibi Ayrılıkçeşmesi istasyonun ara katında Kayhan ve nişanlısı ile buluştum. Birkaç dakika orada oyalandıktan sonra üçümüz oradan Kadıköy- Kartal metrosuyla Kozyatığı'na geçtik.

Ben asansör ile yeryüzüne çıktım Kayhan’lar ise merdivenle yukarı çıktılar.

Yaklaşık 200 metre ilerledikten sonra toplantı salonları olan Byotell'e geldik ve eksi ikiye indik. Toplantı için Ahtapot gönüllülerine ayrılmış salona gittiğimizde gördük ki herkes gelmiş, bir biz kalmışız.

Byotell’e gelmeden önce Ayrılıkçeşmesi istasyonunda 17- 18 yaşlarında bir arkadaş birkaç kişiye “fazla biletiniz var mı?” Dedi durdu. Sorduğu herkes cevap bile vermeden önünden geçip gitti, baktım çocuk bir çıkmazda hemen yanına yaklaştım ve metro bankosuna gidip kartımı okuttum ve onun geçişini sağladım.

Ara sıra bende o duruma düşerim… Adres sormak için insanlara seslendiğimde tekerlekli sandalyede olduğumu görünce suratıma bile bakmayan o kadar çok kişi gördüm ki... O çocuk geçiş için yardım istediğinde onun suratına bakmayanları görünce, onun yerinde bir an kendimi gördüm.

Bizim insanımız; tekerlekli sandalyeme ve sesimdeki bozukluğa bakarak bana not verdiğinden canım çok yanmıştır. 

Yaklaşık on dakika sonra Kayhan ile metroya giriş yapmaya kalktığımda ücretsiz giriş kartım bana geçiş izni vermedi. Geçiş izni vermemesinin nedeniyse on dakika önce o çocuğa kartımı kullandırtmış olmam.

Bendeki toplu taşıma kartı Ücretsiz taşıma kartı yani İstanbul içinde tüm toplu ulaşımlarda ücretsiz seyahat hakkım var ve bu hakkım yanımda bir refakatçi ile beraber.

Benim kartım geçiş izni vermeyince yanımıza gelen bir istasyon görevlisi “kartınızı on dakika önce kullanmış olmanızdan dolayı şu an geçiş hakkınız yok” dedi.

Kast ettiği şey; biraz önce o çocuğa kartımı kullandırtmam olmammış, meğersem bendeki kart ile on dakika ara ile basım yapabiliyor muşun.

İstasyonun görevlisi alaycı bir tavırla bana "bak onu geçirdin, ama sen geçiş yapamıyorsun" dedi ve kapıyı elleriyle açıp geçişimi sağladı. 

Ben bu tür davranışları unutmam ve hiç bir zaman unutmam... Sanki kaçakçılık hırsızlık yapmışım gibi bana davrandı ve beni tehdit eder gibi tenkit eder gibi konuştu. 

Geçişine yardım ettiğim o çocuk belli ki bir düşkün ve mecbur olmasa insanlardan dilenmezdi. Çalmıyor çırpmıyor, kapkaç yapmıyor veya gasp etmiyor, sadece istiyor.

İsteyen o çocuğun istediğinin verir isteyen vermez. 

Ama ben bu kartı yıllardır kullanıyorum ve yanımda refakatçimle beraber birçok defa geçiş yaptım. Şu ana kadar böyle bir sorun ile karşılaşmadım, nedenini anlayamadım ama başıma ilk defa başıma böyle bir şey geliyor.

Ücretsiz olan bu geçiş hakkıma istasyon görevlileri çok takıntılıdırlar… Gözleri sürekli üzerimdedir bir kaçakçıymışım gibi, bazıları bana insanca yanaşır selam verir çok iyi muhabbetimiz olur, bazısı da bana emredici şekilde yaklaşır.

Beş yıl önce filandı Akşemsettin tramvay durağına giriş yaptığım sırada 13- 14 yaşlarında bir çocuk yine bir kaç kişiye sorduktan sonra gelip bana "amca seninle durağa girebilir miyim?" Demişti.
Bende durumunu anladım, anlayışla karşılayıp ve hiç sorgulamadan "gel yanıma" demiştim, bankodan geçiş yaptığımız sırada çocuk bana bankonun kapısını açtığı tekerlekli sandalyemin geçişini sağladı.

O ana kadar yanıma gelip kapıyı açmayan durağın güvenlik görevlisi yanıma gelip “siz buyurun ama o geçemez” dedi. Ben çocuğu sorgulamamıştım, ama o güvenliğe “neden” dedim, o da “tanımıyorsunuz” dedi, bende “bendeki kart refakatçili ve o da refakatçim” demiştim.

O yıllarda ben bu kadar bilgili bilinçli olmadığımdan çocuğa dönüp “kusura bakma” demiştim.

Para dilenmiyorlar ki bu çocuklar… Sadece paraları olmadığı için bizden yolculuk yapmak için istekte bulunuyorlar.

Beş yıl önce Akşemsettin durağında bugünse Ayrılıkçeşmesi'nde olan bu olay şu an olsa yine aynı şeyi yapar  çocukları yanıma almaya çalışırdım. Sonuçta onlar bir çocuk, dilenmiyor, sadece ufak bir yolculuk için yardım istiyorlar.

Marmaray’ın Yenikapı istasyonunun engelli asansörü önünde her zaman bir kaç dakika beklerim, bazen de beş dakika kadar beklerim. Bu sıra da gözüm oradaki geçiş bankosuna takılır ve seyretmeye başlarım, bir istasyon görevlisi bankonun geçiş kapağını eliyle tutar ve onlarca insanda kaçak geçiş yapar. 

Muhtemelen bu geçişi yapanlar güvenlik görevlileri veya toplu taşıma ağı çalışanları, ama yine de kartını çıkartıp okutup geçmesi gerekli. Ben bir engelli olarak çantamdan cüzdanımın içinden kartımı çıkartıp makineye okutuyorsam, onların da bunu yapması gerekir.

Byotell güzel bir otel; görünüşü son derece modern görüntüde ve çalışanları son derece her şey yerinde. Çok büyük bir otel, ama biz toplantılarımızı eksi ikinci katta bulunan bir salonda yapıyoruz.

Bu toplantımızda sokak hayvanlarının sağlığı konusunda yapılması gereken acil ve doğru müdahale konusunda veteriner hekim Çağlar Kondu hanım bir saati aşkın süre bilgilendirme yaptı ve sorularımızı cevapladı. 

Çağlar hanım tarafından sokak hayvanlarının sağlığı konusu işlendiği sırada kuşlar için içinde sağlıklı malzemeler bulunan çok güzel bir mama hazırladık... Benim bu mamanın yapılışı sırasında herhangi bir katkım olmadı, ama bu kuş mamalarından  kuşlara vermek için Jeniffer ve Nilay’ın yaptıklarını yanıma aldım.


Toplantıda bulunan tüm arkadaşlar bu mamalardan hazırladı ama ben sol tarafımda var olan felç nedeniyle mama hazırlama işine elimi bile sürmedim, çünkü baya zahmetli bir iş bu iş. Bu kuş maması içinde bizim bile sağlımızı olumsuz etkileyecek hiç bir malzeme yok, yani bu mamadan biz bile yiyebiliriz. Zaten yemediğimiz bir yiyeceği hayvana vermek bize yakışmaz. 

Daha sonra bir mola verip yemek salonunda karnımızı doyurduk… Ben yine çorba ve yemek yemedim ve kuru gıda ile idare ettim.
Yaklaşık yarım saat sonra tekrardan iş başı yaptık ve toplantı salonuna tekrar geçiş yaptık.

Bu sefer bize İhtiyaç haritası internet web sayfasından Esra hanım üstlendikleri durum hakkında bir bilgilendirme yaptı.

Bunun yanı sıra Bahadır, Mehmet ve Zuhal arkadaşlarımız orada bulunan tüm arkadaşların resimlerini çekti. Ahtapot Gönüllüleri olarak gül yüzlerimizi ölümsüzleştirmek için bol bol resimlerimiz çekildi. 

Bugünkü toplantı da öğrendim ki; Ahtapot Gönüllüleri derneğinin kuruluşu 27.07.2017 tarihi olmuş ve derneğin kısa adı ise AhGönDer olmuş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder