Dr. Reşit
Galip İlköğretim Okulu Zeytinburnu Halk Eğitim Merkezi binasının hemen
yanındaymış. Okulun bahçesi çok büyük alana sahipti. Okul bahçesinde birkaç
dakika eğlendikten sonra okul binasına girdik.
Okul bahçesinde dört ay önce girdiğim Açıköğretim
sınavında tanışmış olduğum tekerlekli sandalyeli arkadaşla karşılaştım, adı
Gizem.
O da o okulda sınava girecekmiş, okul
bahçesinden beraber okul binasına yöneldik. Okul binasının girişinde altı yedi
metre uzunluğunda iki adet basamak var. O basamakları üç dört kişinin
yardımıyla aştım. Adamlar o kadar uzun bir merdiven yapmışlar, ama bir köşesine
bir metre genişliğinde uzunluğunda bir rampa koymayı akıl edememişler.
Diyorum ya;
“bu ülke mühendis yetiştiremiyor".
Okul binasından içeri girince gördük ki;
tekerlekli sandalyeli olan ikimizin de sınav yeri üst katta, yani iki
tekerlekli sandalyeli öğrenci merdivenlerden bir üst kata çıktık. Beni kardeşim
geri geri çekerek merdivenleri aştık, diğer tekerlekli sandalyeli arkadaşı da
anne babası ve okul çalışanları merdivenlerden çıkarttı.
Okul bahçesinde Atatürk büstü vardı, birde okul
binası içinde Atatürk büstü vardı. Okul binasının içindeki Atatürk büstü
önünden tekerlekli sandalyemle geçip merdivenlere doğru ilerlerken ve
merdivenleri tekerlekli sandalyemle aşarken Atatürk’ün büstü gülümseyerek,
içinden “ben neler yaptım, yıl 2010 oldu adamlar teknolojiyi kullanıp rampa asansör
yapamıyorlar” demiştir ya da “bu çocukları neden okulun giriş katında sınava
almıyorlar” demiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder