5 Mayıs 2020 Salı

Kırk beş gündür evde hapisiz...

Bugün dışarı çıkmayalı tam 45 gün oldu… 45 gündür dışarıyı odamın penceresinden görüyorum, kokluyorum, duyuyorum. Dışarıya en son 21 Mart günü birkaç saatliğine çıkmıştım, o günde yüzümde maske elimde cerrahi eldiven vardı. 

Dün akşam saatlerinde açıklanan bazı kararlar arasında Korona virüsü salgını nedeniyle alınan sıkı tedbirlerin yavaş yavaş yumuşatıldığı görüldü. Önümüzdeki hafta itibariyle Alışveriş merkezleri gibi, berberler kuaförler gibi yerlerin açılmasına karar verildiği, 65 yaş ve üzeri 20 yaş ve altı vatandaşların sokağa çıkmasına kademeli olarak tedbirler alınarak izinler verilmeye başlanacağı ve 7 Büyükşehir karantinanın kaldırıldığı açıklandı. 

Ben bir tekerlekli sandalyeliyim, güneşe, egzersize, sosyal yaşama ihtiyacım var. Annemle babam 65 yaş üzeriler, bolca yürümeye sosyalleşmeye ve güneşin ışığına ısısına onlarında ihtiyaçları var. 

Annemle babam güneş görmemelerinin yanı sıra 45 gündür yürüyüş yapmıyorlar, ayak bilekleri, dizleri, kemikleri, kas ve eklemleri çok kötü durumda. Üçümüz de kötü durumdayız, üçümüzün de psikolojisi çok kötü bozuldu. 

Sadece biz değiliz tabi ki, Türkiye'de binlerce on binlerce yüz binlerce aile bu durumda ve kimsesi bize acımıyor bizi düşünmüyor. 

Benim gibi tekerlekli sandalyeliler, Down sendromlular, Spastikler için gerekli özel eğitim merkezleri Milli Eğitim Bakanlığı kararıyla yaklaşık kırk gündür kapalı. Birkaç gün önce Sağlık bakanı dalga geçer gibi "bu süreç devam ediyor, bittiğinde telafiler verilecek" dedi. 

Sağlık bakanı olmuş, ama bilmiyor veya umursamıyor, bizlerde birkaç haftalık bir gerileme olduğun da, aylarca yıllarca uğraşılması gerekiyor ki aynı noktaya geri dönebilelim. 

Cumhurbaşkanı da, Sağlık bakanı da, Bilim kurulu da farkında değil, Corona virüsü sürecinin ilk günlerinde aldıkları tüm artıların hepsi şu an eksi oldu. 

Bu salgın süreci bitmeyecek veyahut bizler o günleri göremeyeceğiz, çünkü insanımız o kadar çok keyfi geziyor ki, kendilerinde virüs varsa oradan oraya taşıyıp duruyorlar. Olansa hapis olan bizlere oluyor. 

Bu durumu; Cumhurbaşkanı, İçişleri bakanı, Sağlık bakanı ve Bilim kurulu bizler gibi seyrediyor. Bir sinema salonundaymış gibi dikmişler gözlerini perdeye bakıyorlar. Kimsesi de demiyor “şu gezentileri eve sokalım” diye. 

Bu ülkenin tamamında bir ay sokağa çıkma yasağı olmadığı sürece, bu salgından en büyük zararı ülkemiz görecek. 

Polisi bekçisi bile, doktoru hemşiresi bile, şoförü medyası bile virüs saçıyor, düzgün tedbir almıyorlar. Durumun ne kadar vahim olduğunun bile farkında değiller. 

Bilim insanları bu virüsün Çin, Wuhan'dan çıkıp dünyanın başına bela olacağını nasıl ön göremedilerse, uygulanması gereken tedbirlerden birinin de: insanları olduğu yerde rehabilite etmek olduğu ve temasın katiyen olmaması gerektiği bilemezler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder