11 Temmuz 2017 Salı

Ayrılıkçeşmesi asansörü...

11.07.2017

Bugün benim ve Ahtapot gönüllüleri için tarihi bir gün oldu... 

Öğleden sonra evden çıkıp Kadıköy'de bulunan Yeryüzü kafeye gittim, Ahtapot gönüllüleri derneğinin kurucu üyesi olarak imzalarımı attım. 


Bu akşam Yeryüzü kafe’de Ahtapot gönüllüleri derneğinin kuruluşu için kurucu üye olarak nüfus kağıdımın fotokopisini ve iki adet vesikalık resmimi teslim edip evrakları paraflayıp gerekli yerlere imzamı attım. 

Az değil, kırk civarı paraf ve üç yere de imzamı attım.

Benim imzamı atmamla Ahtapot gönüllüleri derneği için imza işi de tamamlanmış oldu. 


Ne de olsa Ahtapot arkamda bırakacağım güzel bir mirasa neden oldu… 


Yaklaşık sekiz dokuz aydır süren çalıştaylar, toplantılar, seminerler, eğitimler, sunumlar sonunda dernekleşme yolunda tüm işlemler bitti ve sadece başvurunun yapılması kaldı. 


Bu safhaya gelene kadar, o kadar ince ayrıntılar düşünüldü ki, bazen derneklerden bazen sivil toplum kuruluşlarından görüşler alındı, internet ortamında cep telefonu uygulamalarında konular üzerinde saatlerce tartışılıp uygun olan bulundu. 


Bugüne gelecek olursam, öğleden sonra saat 15:00 civarı evden çıkıp hiç duraksamadan Marmaray ile karşıya Kadıköy’e Ayrılık çeşmesi’ne geçtim. Ayrılık çeşmesi’nde hemen Nautilus alışveriş merkezine giriş yaptım, çünkü hava çok sıcak olduğundan kendimi alışveriş merkezinin klimalı ortamına bıraktım. 


Yaklaşık bir buçuk saat, yani 17:30’a kadar içeride oyalandıktan sonra oradan çıkıp ara sokaklardan ilerleyerek yaklaşık bir kilometre mesafe yol aldım ve Yeryüzü kafe’ye ulaştım. 


Nautilus alışveriş merkezinden çıkış yapmaya hazırlandığım sırada toparlanmak için oturduğum yerden kendimi yukarıya çekmek isterken tekerlekli sandalyemin sağ ayağımı bastığım tablası yerinden çıkıp yere düştü. O sırada yanıma bir abla geldi ve parçayı bana verip “yapabileceğim bir şey var mı?” diye sordu. Parçayı elime alıp baktığımda sağlam olduğunu gördüm ve sadece vidasının kırıldığını gördüm. Ayaklığın o durumunu görünce canım sıkıldı, çünkü daha bir sürü işim var ve onlar için daha saatlerce buralarda olmam koşturmam gerekli. 


Yapabileceğim bir şey yok, onun için biraz acele ettim ve ilk önce Nautilus alışveriş merkezinde engelli tuvaletini kullandım daha sonra toplantının yapılacağı mekana gitmek için yola çıktım. 


Sağ ayaklığın olmaması kötü oldu, çünkü ben ayaklarından güç alarak oturduğu yerden tekerlekli sandalyenin ayaklıklarına basarak eşofmanını pantolonunu sıyıran tuvalet işini gören sonra ayaklarından güç alarak eşofmanını çeken bir engelliyim. 


Ayaklığın olmaması nedeniyle tuvalet işini zar zor gördüm, ter içinde kaldığımdan tekrardan elimi yüzümü sabunlayıp yıkadıktan sonra Yeryüzü kafeye gitmek için hemen yola çıktım. 


Bende his kaybı yok… Olmadığı içinde idrarımı sonda ile değil Ördek denen aparatla atıyorum. 


Yeryüzü kafe’ye bugün bu ikinci gidişim, aradan geçen dört beş aylık sürece rağmen bir defa yolumu şaşırdım, ama yine de Yeryüzü kafe’ye yarım saatte kırk dakikada ulaştım. Şaşırma sebebimse sokakların dar oluşu, yollarda park sorunu oluşu, sokakların birbirine benzemesi, trafiğinin tek yönlü olması beni şaşırttı ve tekerlekli sandalyemin ayaklığının olmaması nedeniyle ayağımı havada tutmakta zorlanıyor oluşum. 


Zorlansam da, sorunları aşıp Yeryüzü kafe’nin önüne kadar yarım saatte gidip evraklarımı Vedat’a teslim ettim, gerekli evrakları Mahir ve Dilara’nın yardımlarıyla imzaladım. 


Bunun yanı sıra Ahtapot gönüllüsü arkadaşlarımı gördüm, şu ana kadar görmediğim yeni arkadaşlarla tanıştım. Özellikle Nilay ile tanıştığım için mutlu oldum, o Omurilik felçlileri derneği OFD’nin bir çalışanı koşuşturanı temsilcisi. Onu bugün orada aramızda görmek beni mutlu etti.


Hem tekerlekli sandalyenin ayaklığının kırılması hem de toplantının yapılacağı kafenin girişinde bulunan yüksekçe basamak nedeniyle     "en iyisi eve geri dönmek" dedim ve imzalar sonrası eve geri dönmek için oradan ayrıldım. 


Tam “tüm işleri hallettim” diye düşündüğüm sırada, Kadıköy’den eve dönüş için kullandığım Ayrılık çeşmesi’deki Marmaray ve metronun girişinde bulunan asansörün bozulduğunu gördüm. 


Daha birkaç saat önce kullanarak yeryüzüne çıktığım asansör bozuktu ve yapılacak gibi görünmüyordu. Ben bu durumu hemen istasyonda bulunan yetkililere ilettim, bu sefer onlarda benimle beraber kara kara düşünmeye başladılar. 


Saat çok ters bir saat idi, ama yine de bir tamir ekibi gelirdi… Bunu biliyordum. 


Tamirat ekibine haber verilmesi, onların yola çıkması ve asansörün tamiri derken benim Marmaray’a ulaşmam neredeyse iki saati bulur.


Ben asansörü bozuk kabin önünde “nasıl bir şey yapmalı” diye düşünürken yanıma Ayrılık çeşmesi istasyonunun amiri geldi ve onunla bir çıkış yolu için beraber düşünmeye başladık. 


Ayrılık çeşmesi bir kilit nokta, hem Marmaray’a hem de metroya inmek için o asansörü kullanmak zorundasınız. Ara kata iniş yaptıktan sonra da Marmaray’a giriş yapmak için başka asansöre, metroya giriş yapmak için başka bir asansör kullanıyorsunuz. 


Böyle büyük bir istasyonda alternatif bir acil iniş çıkış asansörünün yapılmamış olması bir saçmalık. Alternatif bir asansör yapılmış, ama çok uzakta ve o asansöre tekerlekli sandalyemle ulaşımım imkansız. 


Ayrılık çeşmesi’nde alternatif olan bu asansör, istasyonun Nautilus alışveriş merkezi tarafında değil, asansör istasyonun diğer tarafında trafiği hızla işleyen bir karayolunun kenarında. O karayolu öyle karmaşık ki, bölgeye yürüyerek ulaşım yok ve anca sizi bir motorlu araç bırakacak. 


Resmen trajikomik bir durum… 


Ayrılık çeşmesi istasyonu amiri ile birlikte o karayolu kenarında bulunan asansöre ulaşabilir miyiz diye yola çıktık, ama bunu yapamadık tekrardan bozuk asansör kabini önüne geri geldik. Ben biliyordum ki; o asansöre ulaşım imkansız, ama yine de bir huysuzluk olmasın diye o ulaşımı imkansız o asansöre beraber gittik. 


Yaklaşık yüz elli iki yüz metre ilerledikten sonra trafik öyle arttı ki yanımızdan geçiş yapan araçlar öyle hızlıydı ki geri dönmek zorunda kaldık. 


Bir ara amir bana; “bir taksiyle eve geri dönsen, olmaz mı? Taksiden alacağın faturayı Metro İstanbul’a vererek ödediğin ücreti alabilirsin” dedi. Bende “bunu biliyorum, sağ olasın ama benim bir taksiye binmem inmem veya tekerlekli sandalyemi taksiye koymanız çok zor olur” dedim. Sonra “arkadaşlarla beraber seni yürüyen merdivenden indiremez miyiz?” dedi, tam ben “ben ve tekerlekli sandalyem 165 kiloyuz bunu beni iyi tanıyan kardeşlerimle bile yapmadım” derken, diğer istasyon çalışanı hemen “bu çok tehlikeli olur” dedi. 


Aradan bir saat geçmişti ki, istasyon amiri tekrar yanıma geldi, bu sefer yanında iki bardak çay vardı ve hem o çayları yudumladık hem de sohbet ettik. Ondan arızayı çözecek ekibin yola çıktığını öğrendim, “sanırım yarım saat içinde burada olurlar” dedi. 


İstasyon amirinin adının ne olduğunu öğrenmedim, ama “nereli” olduğunu sordum “Kayseriliyim” dedi. 


Sağ olsun benimle çok güzel bir biçimde ilgilendi, önemsedi. Sağlık problemimden konuştuk, metro tramvay metrobüs asansörlerinin neden bozulduğunu konuşup çözüm yolu aradık, diğer yandan da arıza ekibinin gelmesini bekledik. 


Neredeyse iki buçuk saat sonra ekip geldi ve on dakika içinde sorunu çözdüler ve ben 22:30 civarı Ayrılık çeşmesi ara katına inip Marmaray’ın asansörüne gittim ve gelen ilk trene binip evime yarım saatte ulaştım. 


NOT 1: Ben, toplu taşıma kullanan tekerlekli sandalyeli bir engelliyim, mecbur kalmadığım sürece de özel araç kullanmam veya tekerlekli sandalye taşıyan araç kullanmam. Sosyal yaşamda tekerlekli sandalyemle zorluk ve sorunları aşabilmemiz için enerji sarf ediyorum. 

NOT 2: Bu toplu ulaşım imkanlarında asansörlerin bu kadar sıklıkla bozulmasının nedeni biz engelliler değiliz, bu asansörler sağlığı yerinde olanların tıklım tıklım doluşarak kullanması nedeniyle bozuluyor. 

NOT 3: Eğer ben tekerlekli sandalyemle orada o asansörün tamirinin yapılmasını beklemezsem, umursanmaz ve o asansör günlerce haftalarca tamir edilmeden atıl hale gelir. 

 

Facebook; 

Sen iki kıtayı birleştir, ama önemli bir durağa engelliler için alternatif bir asansör koyma... Bir asansörü biz engelliler diğer asansörü de sağlıklılar kullanırdı. 

  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder