Dün gece geç saatlerde aşağıdaki mektubu yaklaşık 15
yıldır kullanmakta olduğum unal76@yahoo.com
adlı e-mail adresimden, Cumhurbaşkanlığının e-mail adresi olan cumhurbaskanligi@tccb.gov.tr e-mail adresine gönderdim ve Cumhurbaşkanından çıkartmak istediğim
kitap için bana yol göstermesini veya destek olmasını istedim. Eğer internet
yoluyla bir cevap alamazsam, bu yazdıklarımı birde taahhütlü mektup olarak Çankaya
köşküne göndereceğim.
Sayın Cumhurbaşkanım; ben Abdullah Ünal 37 yaşındayım ve İstanbul’da yaşıyorum...
20 yaşında beyin kanaması geçirdikten sonra yaşamını tekerlekli sandalyede sürdürmeye başlayan bir engelliyim. Bilgili bilinçli eğitimli bir kişiyimdir, medeni modern çağdaş bir kişiliğim vardır.
30 Ağustos 1996 günü
gecesi, baş dönmesi ve vücudumun sol tarafımda uyuşma şikayetiyle Surp pırgiç
ermeni hastanesi acil servisine gitmiş, ilgisizlik ve umursamazlık sonunda bir
sedye üzerinde altı saat bekletildikten sonra, “başka hastaneye götürün”
denilerek baştan savılmış bir kişiyim. Bir otomobilin arka koltuğunda
Cerrahpaşa tıp fakültesine sevkim yapılırken de oturur pozisyonda istiğfar için
kusmuğum ciğerlerime gitmiş ve sonrasında komaya girmiş bir kişiyim.
Ciğerlerime giden bu kusmuk daha sonraki tedavi sürecimde karşıma enfeksiyon
olarak bana geri döndü ve beni yoğun bakımda komada aylarca tuttu. Cerrahpaşa
tıp fakültesi acil servisinde beni karşılayanlar, kasılmalarımı görünce ve
kustuğumu öğrenince beyin kanaması geçirdiğimi anlamış ve hemen yoğun bakıma
aldırmışlar.
Sayın Cumhurbaşkanım beyin
kanaması geçirip ameliyat olalı şu an 17 yıl olmuş durumda, bu 17 yıl boyunca
birçok sorunla zorlukla karşılaştım, bugünlere gelene kadar çok uğraş verdim ve
şu an sağlığım neredeyse düzeldi. Konuşamıyordum göremiyordum duyamıyordum
hissedemiyordum, ama ilk altı ay içinde bu algılarım geri geldi. Yatalaktım,
ilk bir yıl boyunca gördüğüm tedaviler sonrasında oturur hale geldim. Ayağa
kalkamıyordum, ilk beş altı yıl boyunca evde uygulanan fizik tedavi egzersizle
ayağa kalktım. Yürüyemiyordum, ilk yedi sekiz yıl uygulanan fizik tedavi
rehabilitasyon ve egzersizle paralel barda adımlamaya başladım. Hastalığımın ilk
altı yedi yılında ev içinde annem babam olmadan işlerimi halledemez
durumdaydım, ama sonraları yaşamımı kendim idare etmeye başladım.
Altı yedi yıl ev içinde
yaşamımı sürdürdükten sonra, 15- 20 günde bir ev dışına çıkmalarım başladı,
dışarıya çıkıyordum ama kollarımı tam olarak hareket ettiremediğim için
kardeşlerim yanımdan hiç ayrılmaz beni korur kollarlardı. Şu an bağımsız olarak
yürüyebilmek için, hala Paralel bar, Walker ve Tripod ile çabalıyorum,
egzersizlerle uğraş vermekteyim.
Beynimdeki hasar o kadar
büyük ki, aradan geçen 17 yıla rağmen hala vücuduma hükmetmeme izin vermiyor.
Bu hasarın bu kadar yıl sonra bile iyileşmemiş olmasının nedeni, Surp pırgiç
ermeni hastanesinde boşu boşuna saatlerce bir sedye üzerinde bekletilmiş olmam
ve Cerrahpaşa tıp fakültesine ambulansla değil bir otomobilin arka koltuğunda
gönderilmiş olmamdır. Eğer acil serviste daha erken müdahale edilip çare
bulunamadığında başka hastaneye gitmem istenseydi. En önemlisi de “başka
hastaneye götürün” denildiğinde sevkim ambulansla yapılsaydı, yatar pozisyonda
olacaktım ve kusmuğum ciğerlerime değil dışarıya gidecekti.
17 yıl boyunca hiç boş
durmadım, hep kendimi geliştirdim, hep kendimi eğittim, bilgilenip bilinçlenip
ve kendimi yazmaya adadım. Yazıyordum çünkü yaşadığım sağlık problemim
başkalarının başına gelebilecek bir problemdi ve yaşadıklarımı insanlıkla
paylaşmam gerekliydi.
Türkiye’de ve dünyada
engellilik hiçbir zaman sona ermeyecek, bu toplum her zaman engelli doğurmaya
devam edecek. Durmadan dinlenmeden ev içindeki yaşamımı yazdım, ev dışındaki
yaşamımı yazdım, engellilerin yaşadığı zorlukları sorunları yazdım, yapılması
gerekenleri yazdım, yapılan yanlışları yazdım, engelliliğimin verdiği
tecrübeyle her gördüğümü yazdım.
Bu yazma bilincine sahip
olmamdaki en büyük nedense, 2002 yılında Danimarka Kopenhag'da yaşayan Türk bir
yazarla tanışmış olmam. Sayın Zeynel Kozanoğlu ile sadece internetten bir yıl
boyunca yazışarak Biraz Daha Işık
adlı kitap çıkartmış olmamız. 2003 yılında Biraz
Daha Işık adlı kitap çıkınca ben durmadım ve yazmaya devam ettim.
Yürüme umudumun ortaya
çıkmasıyla yürüyebilmek için çabalarımı yazdım…
Sağlık sistemimizin
doğrularını yanlışlarını yazdım…
Engellilerin evlerde veya
sokaklarda yaşamını yazdım…
Akülü tekerlekli
sandalyemle ev dışında yaşadığım zorlukları kolaylıkları yazdım…
Çevrede ve yapılarda
engelliler için yapılması gerekenleri yazdım…
Engellilerin, çevreye ve
sağlıklı insanlara bakışını yazdım, sağlıklı insanların ve çevrenin,
engellilere bakışını yazdım…
Açıköğretim’de iki yıl
boyunca 24 adet sınava girdim ve bu çabalarımı da yazdım…
Kamu ve özel sektördeki
yapılarda olması gerekenleri olmaması gerekenleri yazdım.
Kısacası bir engellinin
yaşamını en ince ayrıntısına kadar yazmış bulunmaktayım. Bu tecrübelerimi
yazmış olmam, hem şu anki neslin bilinçlenmesi için hem de gelecek nesillere
bırakılacak miras olarak büyük şans.
Yaklaşık on yıldır
durmaksızın yazıyorum ve hala yazmaya devam ediyorum. Birikimlerimi bir yıldır
kitap olarak yayınlanması için uğraş verdim, ama bir türlü sonuca ulaşamadım.
İlk kitabımı çıkartan, yazar ve yayınevi “yayın ve dağıtım için organizasyon
yapamayacaklarını” belirttiler, ulaştığım bazı yayınevleri geri dönüş yapmayıp
olumlu bir yanıt vermediler, bazı yazarlara internet yoluyla ulaştım geri
dönmediler. Yazdıklarımın derlenip düzenlenmesi basılıp dağıtımının yapılması
yüksek maliyeti bulacağından bunu karşılamam mümkün değil.
Ben yazdıklarımın geniş
bir çevreye ulaşmasını istediğimden, ülkemizin en yüksek makamında görevde olan
siz Abdullah Gül’den yardım ve destek istemeye karar verdim. Yazdıklarım
konusunda maddi bir beklenti içinde değilim, sadece tecrübelerimi ne kadar çok
kişiye ulaştırırım çabası içindeyim.
Şu an elimde 2003 yılı
Mart ayı ile 2013 yılı Temmuz ayı arası yazılarımın toplamı 1200 sayfa
civarıdır. Bu 1200 sayfa, Times New Roman yazı tipinde 12 puntodur. Bu
yazdıklarımı bir kitap haline getirmek istiyorum, ya yaşamım ele alınıp
yazılarımın tamamı kullanılabilir veyahut yazdıklarımın bir bölümü alınıp
engellilerin yaşamı olarak kullanılabilir.
Sayın Cumhurbaşkanım
toplumumuzun engelliler hakkında bilgilenip bilinçlenmeye ihtiyacı var.
Toplumumuz engellilere karşı eğitilmediği taktirde, gelecek engelliler ve
sağlıklı insanımız için çok daha karanlık olacak.
Sayın Cumhurbaşkanım
bilgisayarımda bulunan birikimlerimi kitap haline getirmek için sizden yardım
istiyorum. Bir yayınevi desteği almam konusunda yardım edin kitabımı kendi
adıma çıkartayım veyahut bir yazarla ilişiğe geçmemi sağlayın yazdıklarımdan
yaşamımı ele alsın ve tüm yükü üstlensin. Sayın Gül eğer sizin desteğinizi
alırsam, ulaşacağım çevre inanın ki çok daha geniş olur ve toplumumuz çok daha
çabuk bilinçlenir.
Ben kendimi usta bir yazar
olarak görmüyorum, sadece bir engelli olarak yaşamını yazmayı görev edinmiş bir
kişiyim. İnanıyorum ki yazdıklarım insanlığımıza bilgi bilinç kazandıracak ve
gelecek neslimiz bugünlerden çok daha iyi olacak. Yazdıklarımın sadece
Türkiye’de değil Dünyada bulunan tüm insanlığın ilgisini çekeceğine inanıyorum.
Sayın Cumhurbaşkanım benim
herhangi bir siyasi görüşüm veya üyeliğim yoktur, çünkü engelliğin sağı solu
orta yolu veya başka yönden bir bakış açısı yoktur, engelliliğin vicdani olarak
bakıma ihtiyacı eğitime bilgiye bilince ihtiyacı vardır.
Sayın başbakanımız Recep
Tayyip Erdoğan’ın 2023 vizyonu varsa eğer, bu vizyonun en ön sırasında biz
engelliler olmalı, çünkü biz engelliler nüfus bakımından ülkemizin yüzde 10’luk
bir kesimini oluşturuyoruz. Ve bu toplumun bir an önce eğitimi gerek ki,
gelecek nesiller bizim bu adımı attığımızı algılayıp alkışlasın.
Ben bir Türk olarak, nasıl
Amerika’da bin sekiz yüzlü yıllarda yaşamış engelli Helen Keller’in yaşamını
Türkçe okuyabiliyorsam, şimdilerde onlarda benim yaşamımı kendi dillerinde
okuyabilir.
Sayın Gül desteğinizi
alabileceğimi düşündüğüm için bu mektubu size gönderiyorum.
Abdullah Ünal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder