21 Kasım 2016 Pazartesi

Zeytinburnu Cumhuriyet Başsavcılığına...


Aşağıdaki dilekçeyi yaklaşık 15 gün önce hazırladım, çıktısını anca bugün bir kırtasiyeden alıp ilçemiz kaymakamlığına götürdüm ve yine hüsranla geri döndüm. 

"
17.10.2016 
Pazartesi

  ZEYTİNBURNU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA;

     1996 yılı Ağustos ayında beyin kanaması geçirdikten sonra bir acil servis doktorunun ilgisizliği sonucunda vücudunun sol tarafı felç olmuş ve sonrasında yaşamını tekerlekli sandalyede sürdüren bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım.

     Yaşamımın son yirmi yılını annesinin bakımına muhtaç ve onun refakati olmadan yaşamını idare edemeyen bir engelliyim. Annemin bakımı sayesinde konuşmaya görmeye hatırlamaya başladım, his kayıplarım geri gelmeye başladı ve hatta annemin uyguladığı egzersiz sayesinde adımlayarak yürümeye başladım.

     2008 yılında çıkartılmış olan bir yasayla benim gibi bireylere bakım yapan refakat edenlere, ikamet adresinin gelir düzeyine bakılarak bir maaş ödenmesi kararı alındı. Bu Bakım maaşı saçma sapan kararlar ve bahaneler gösterilerek ben dahil olmak üzere bir çok engelli ailesi alamıyor.

     Adıma kayıtlı bir mülk olmadığı ve bir iş yaşamım olmadığı halde, benim ve babamın emekli maaşı öne sürülerek evin geliri 30-TL fazla çıktı diye bu maaşı annemin alması engellendi. Eğer bu maaş refakatçiye verilecekse kayıtsız şartsız engellisine bakıyor diye verilmeli, ikamet adresinde bulunan mutfağındaki tezgahına buzdolabına, banyosundaki klozetine küvetine, balkonundaki kombisine bakılmadan verilmeli, çünkü bu maaşın adı Bakım maaşı.

     Ülkemizde yaşanan darbe girişiminden sonra ortaya çıkan tabloda, devletin kurumlarının her kademesine yerleşmiş olan FETÖ örgütünün Sosyal hizmetlerin kurumlarına da sızmış olabileceği düşüncesi içindeyim.

     Bakım maaşı alma şartlarının özellikle zorlaştırıldığını düşünüyorum... Engelli  ailelerinin evine girilerek mutfağına banyosuna balkonuna önyargı ile bakılıp maaşı almaması için kararlar verildiğini ve alınamayan bu maaşların örgüte aktarıldığı düşüncesindeyim.

     İlçemizde bulunan Sosyal hizmetler müdürlüğünün kararlarının sizin tarafınızdan incelenmesini rica etmekteyim. Eğer bir usulsüzlük tespiti yapmanız halinde ise 2008 yılı göze alınarak, maddi ve manevi haklarımızın faizi ile iade edilmesini talep etmekteyim.

     Eğer müdahaleniz mümkün değilse, gerekli düzenlemenin yapılması için konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne taşımanızı istiyorum.


Adres                                                                  Abdullah Ünal 


Dilekçem Zeytinburnu kaymakamlığı giriş kapısındaki bir görevli tarafından incelendikten sonra girişinde 'Vakıf' yazan bir oda önüne götürüldüm. Yaklaşık beş dakika o kapı önünde bekledikten sonra içeriden birileri çıktı, bende onlardan sonra içeri girdim. 

O küçük oda içinde masada oturan memura dilekçemi verdim, yazdıklarımı o da inceledi ve "bu işlemle ilgili muhatap olmadıklarını, başka bir yere gitmemi" söyledi ve "tekrardan ilçe sosyal hizmetlere gidebilirsiniz" dedi. Ben de “bakın Sosyal hizmetlere gittim, zaten teftişi onlar yaptı. Sorun onlar” dediğim halde, "dilekçemi onlar için veriyorum zaten" dediğim halde papağan gibi aynı şeyi söyledi durdu. Beni başından savmak için elinden geleni yaptı yani. 

Hatta bir ara bana: "ilçemizde valiliğin bir kuruluşu yok" bile dedi, ama farkında değil, ilçemizin sosyal hizmetler müdürlüğü kapısında kocaman puntoyla valiliğin amblemi ve adı var. 

Ben bir şeyler yapmak için çabalıyorum, ama karşılığında bir karşılık yok. İnsan biraz saygı gösterir ve dilekçemi iyice inceler, beni dinler ve yönlendirme yapar. 

Hakkımı aramak için çok büyük emek sarf ettim, o dilekçeden çok umutluydum, ama dilekçem savcının kapı önüne bile gidemeden şu an çöp oldu. 

Dilekçem "savcıya verilecektir" denilerek görevli tarafından benden alınsaydı bile yazdıklarımın savcıya ulaştırılacağını bile sanmıyorum. 

Bu ülke bu zihniyetine teslim olmuş durumda, hâlâ terör dedikleri yapının zihniyeti kurumlarda kol geziyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder