10 Aralık 2017 Pazar

İyilik Yapmak İstiyorum grubu ile Üsküp lokantasında...

Beş gün sonra bugün ilk defa dışarıya çıktım… Dün akşamdan beri mide bulantım ve kusmalarım azaldığı için bugün dışarı çıktım.

Birkaç yıldır bu kadar ağır bir sağlık problemi yaşamıyordum, hastaneye gitmeden ve ilaç kullanmadan dört beş gün içinde bu sorunu atlattım.

Ben bu tür sorunlarda hemen hastaneye giden ilaca başvuran biri değilim... 

Annemin babamın kardeşlerimin ısrarına rağmen hastaneye gitmedim, çünkü hastanede tek yapacakları serum bağlamak ve bir sürü ilaç yazmak. Bunu bildiğim içinde hastaneye gitmek yerine dinlenmeyi tercih ettim.

Aslında bu türden rahatsızlıklarda koşturarak hastaneye gitmek yerine dinlenmeye tercih etseler belki de sorun kalmayacak. Çünkü, artık hastaneler şifa dağıtmıyor, ilaç sektörünün karnını doyuruyor.

Aslında sabah saat 10:00’da Kadıköy Acıbadem’de Ahtapot gönüllüleri ile MDM Malzeme Değerlendirme merkezimizde, Avrasya maratonunda koşuşumuz ve yapılan bağışlar konusu olan bir toplantımız vardı, ama ben rahatsız olmam dolayısıyla gidemedim.

Oraya gidemedim bari üç yüz beş yüz metre mesafede bulunan Zeytinburnu’nda Kültür merkezinin karşısında bulunan Üsküp lokantasında İyilik Yapmak İstiyorum grubu ile beraber bir yemek organizasyonuna davet etmişlerdi, bende saat tam 19:00’da hazırdım ve ona katıldım.

Bu grubun ne zaman bir organizasyonuna katılsam yeni yeni insanlarla tanışırım, yeni arkadaşlıklar edinirim. Yaklaşık bir saat süren bu yemekte hem karınlar doyuruldu hem herkesten birer cümle alınıp engeller veya sağlıksal farkındalık sağlandı.

Adnan ağabey engelliler ve diyabetliler hakkında bir şeyler dedi, Ahmet ağabey Beylikdüzü ilçesindeki engelliler hakkında bir şeyler dedi, Emin Altun ve Onur Aydar kardeşlerim destekleri konusunda bir şeyler söyledi, Avrasya hastanesi çalışanı olan güzel kardeşim Sultan ise açılış konuşması ve genel bir konuşma yaptı.


Bugün orada yeni yüzlerde gördüm, çok güzel şeyler söylediler umut verdiler “devam edin yaşamaya” dediler o güzel bakışlarıyla…

Sonra ben "biz engelli değiliz biz engelleniyoruz" dedim... Adnan ağabeyle Ahmet ağabeyle beraber örnekler verdik ve sonra sorunun biz olmadığını eğitim olduğunu anlattık ve "bunu gelecek için  başarmalıyız" dedik.

Ben Ahmet Bağbekleyen ağabeyimle yan yana oturdum, hem karnımızı doyurduk hem engelleri konuştuk gidilen yolu tartıştık… 

Her ikimizde engeller konusunda zorluk ve sorunlar yaşadığımız için içimizden geçenler dilimize yansıdığında gördük ki aynı dili konuşuyoruz.

Ahmet ağabeyim çift kolçak baston kullanarak bir sağlıklı gibi yaşamını idame edebilen bir birey, onunla aynı sıkıntıları aynı sorunları yaşıyoruz, yani aramızda empati sorunumuz yok.

Ben “engelli değilim engelleniyorum” dediğimde o bana hak verdi “doğrusun Abdullah”, o “bizim yaşamımız bu, yaşantımız bu ajitasyona gerek yok” dediğinde ben ona hak verdim “doğrusun ağabey, bu toplumun eğitime ihtiyacı var” dedim.

Engelliler için engeller için maddiyata gerek yok görüşümüz ise ortak aldığımız bir karar oldu.

Bu lokantada bir düzenek vardı, bu benim çok dikkatimi çekti ve onları taktir ettim. Özellikle biz tekerlekli sandalyeliler düşünülerek yapılmış bir düzenekti bu.


Kapı önüne hemen kapının bir metre yanına portatif bir rampa koymuşlar, bu rampa ben tekerlekli sandalyemle kapı önüne geldiğimde kenardaydı, ama ben içeriye girmek istediğim de kapı önüne konuldu ve ben içeriye girdikten sonra geri alındı. 

İçeriye girip çıkarken bir başkasına ihtiyacım olsa da bu çok hoşuma gitti... Şartlar el verse de tüm basamaklı girişi olan bu türden mekanlar bunu yapsa, ama yok, olmuyor yapmıyor yapamıyorlar. Bir tabut gibi yüklenip taşımak kolaylarına geliyor. 

Birde bugün orada çok uzun zamandır görmediğim, çoktandır sohbet edemediğim bir kardeşime daha rastladım… Sema, Sema Vardar oradaydı.

Sema benden yaklaşık beş altı yaş filan küçüktür, çocukluğu ve gençliği bizim sokağımızda birkaç bina ötemizde anne babasıyla geçirdikten sonra evlenince Zeytinburnu’nda başka bir mahalleye sokağa taşındı.

Sema, küçücükken “Apo ağabey, Apo ağabey” diye peşimizde gezerdi yanımızdan ayrılmazdı, şimdilerde çok çok değişmiş koca bir hanımefendi olmuş… Olmuşta bu türden etkinliklerde organizasyonlarda yardım destek olan bir gönüllü olmuş/ oluvermiş. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder