2 Aralık 2014 Salı

Tuğba...

Bugün saat 14:00’de egzersiz seansım için yine kurumdaydım, yaklaşık iki saatlik bir seans oldu. 

Benimle beraber egzersiz odasında bir ufaklık var. Adı Tuğba 15 yaşında bir kız çocuğu, on yıl önce üçüncü kattaki evlerinin balkonundan sokakta oyun oynayan arkadaşlarına bakarken aşağı düşüp kafasını parçalamış. 

Tuğba beyin ameliyatı olmuş yaşamı kurtulmuş, kafatasındaki kırıklarsa uzunca bir tedaviden sonra düzeltilmiş, ama tam anlamıyla düzelmemiş ve beyninde de özür kalmış.

Tuğba’yı balkona evdekiler yalnız yollamış, hatta babaannesi Tuğba’ya “git balkonda oyna” demiş.

Şu ev hanımları rahatına çok düşkün, çocukları sohbetlerini bölecek diye ödleri kopuyor. Çocuklara sessiz sakin oyun oynamayı öğretmektense, onları yaramazlığa iten onlar. Sen çocuğa nasıl davranacağını nasıl oynanacağını öğretme, tehlikeyi öğretme dikkatli olacağı yerleri öğretme, işin olduğunda ise onu başından def et.

Tuğba'nın zekasında hiç problem yok, akıllı zeki ve algısı sağlam bir kız, çevresindeki gelişmeleri takip eden bir kız.

Tuğba’nın hastalığının asıl kötü yanıysa vücuduna hakimiyeti neredeyse hiç yok.

Aklının yerinde olması, ama onu idare edememek çok kötü…

Bu kızla iki üç haftadır seanslarımız aynı saate denk geliyor… Ona uygulanan seans egzersiz, yani kas ve eklemleri çalıştırılıyor. Onu da beni çalıştıran hoca Mertcan bey çalıştırıyor.

Mertcan beyden önce Merve hanım ellerine ince motor egzersizi uyguluyor.

O kız odaya girerken bağırışlarla giriyor, çıkarken bağırışlarla çıkıyor, çünkü oda ona ağrı ve acıyı anımsatıyor.

Onun kas ve eklemlerinde çok aşırı bir kireçlenme var… Mertcan bey o kireçlenmenin önüne geçmek için ağır bir egzersiz uyguluyor.

O kız benimle aynı hastalığı yaşayan bir hasta, kas ve eklemlerinde yaşadığı ağrıyı acıyı problemi çok iyi anlıyorum.

Bu kadar abartılı ağrı acı çekmesinin bir tek nedeni var, o da haftada bir bu seansı görüyor olması. Sanırım o kız kuruma geliyor bir iki saat egzersiz görüyor o kadar, eve gittiğinde hiçbir şekilde kas ve eklemleri için bir şey yapılmıyor. Muhtemelen evde bir köşede kas ve eklemlerinin çalıştırılmasını bekliyor.

Birazcık bir yardımla kendine gelebilecek bir kız o kız, ama hem beyin hasarı ağır hem de bu hasarı nasıl yenebileceği öğretilmemiş bir aileye sahip.

Ota boka para toplayan programlar var, televizyonlarda radyolarda gazetelerde dergilerde, işte asıl yardıma ihtiyacı olanlar bu türden engelliler, iki gün sonra çöpe gidecek olan tekerlekli sandalyeler değil. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder