Fark
ettim ki; benim görüşlerimi düşüncelerimi almak niyetinde… Ben konuştukça, o
onayladı, ben konuştum o “ne güzel düşünüyorsun” dedi. Zaten bakışlarını hiç
beğenmemiştim. Konuşmalarıma cevap verişleri de hoşuma gitmedi. Bu yüzden biraz
mesafeli durmaya karar aldım... Anneme de “onun bakışlarını sevmediğimi o kadın
benim yanıma geldiğinde bir iki dakika içinde yanımıza gel, beni çağır” dedim.
Akşam oldu ve yine çiçeklerin oradaydım…
Yanıma,
o geldi ve bana ters gelen bazı konuşlar yapmaya başladı. Bende bundan sonra
ona mesafeli davranma kararı aldım.
Kadının kötülük taşıyor olması şundan…
Bana dedi ki “Allah’a inancını hiç yitirme…
Tahminimde
haklı çıktım, çünkü bakışlarından kötü biri olduğunu anlayabildim.
Demek
ki; kadının içindeki şeytan tahmin ettiğimden daha büyükmüş, ben gözlerinden
şeytan olduğunu anlamıştım ama bu kadarını tahmin edememiştim.
Kadının kötülük taşıyor olması şundan…
Daha
tanışalı bir gün olmuş. Düşünce ve konuşmalarımdan aldığı güçle, bana karşı
biraz yobazca ve sapkınca konuşmaya başladı.
Bana dedi ki “Allah’a inancını hiç yitirme…
Her
zaman şükret...
Sen
Müslüman’sın, Kuran’a inanır ve Hz. Muhammet’in yolunda ilerlersin…
Ben
Hıristiyan’ım, İncil’i okurum, İsa’ya inanırım ve bir Ermeni’yim, birde bunun
yanında burada gizli olarak çalışıyorum, yani kaçağım” dedi.
Konuya
şöyle girdi…
“Sen
rahatlamak, daha çok şifa bulmak için ve sağlığına bir an önce kavuşmak
istiyorsan bu gece ve her gece yatmadan önce Allah’a ve İsa’ya dua et! İnan ki
çok rahatlayacaksın... İsa’dan yardım iste... İnan ki o sana yardımcı olacak...
O sana yardım etmekten çekinmeyecektir” dedi.
Hanımefendi beni Hıristiyanlığa
davet ediyor.
Hemen
içimden “yobazlık her dinde var” dedim... Daha tanışalı bir iki gün oldu.
Fikirlerimde,
düşüncelerde, görünüşümde ve tavırlarımda yumuşak bir insan görünüşü
veriyorsam, illaki incitilmem mi, gerek. İllaki nefsimin olmayacağı anlamı mı
taşıyorum demek bu.
O,
öyle söylendikçe, beni bu şekilde kırmaya devam ettikçe, ondan uzaklaştım.
Ne
söylediklerine inandım ne de yaptığının güzel bir şey olduğuna inandım. Tam
aksine dinime daha çok bağlandım… Bir kere onun dediği bir günah yani inandığın
dini değiştirmek veya başka dine yönelmek çok günah.
Din,
bir oyuncak değil ki! İkide birde değiştirilsin...
Hastalığımdan
faydalanıp beni kötü yola itmeye çalışıyor hanımefendi. Sandı ki ben zayıfım, sandı
ki ben kişiliksizim, sandı ki nefsim yok, sandı ki ben çocuğum.
Saçma
biri işte, onun ve onun gibilerin gideceği yer belli, Cehennem.
Herhangi
bir dinden başka dine geçmek çok büyük günahtır.
Bu
nedir? Anlamıyorum… Sizler kimsiniz ki? Neye göre veya ne için böyle
yobazlıklar yaparsınız? Bilmiyorum! Anlayamıyorum!
Türkiye’de
yaşıyorsun... Türk Lirasını kullanıyorsun... Bu toprakta yetişen yiyeceği
yiyorsun... Etrafında yaşayan tüm insanlar, başkalarının dinini, dilini, ırk
ayrımı yapmadan yaşıyor ve yahut ben öyle yaşıyorum. Neden insanları bu şekilde
davranarak incitiyorsunuz... Neden düşüncelere fikirlere inançlara saygı
duymuyorsunuz?
Ben
ona ne Hıristiyan diye, ne Ermeni diye saygıda kusur etmişliğim var. Ama o
şeytan bakışlı benim iyi niyetimi kötü yönde kullanmaya çalıştı ve beni
kaybetti. Bu türden insanlar kaybetmeye mahkumdur, hangi dinden olursa olsun
kaybetmeye mahkumdurlar.
Yaradan;
dört din göndermiştir, dört peygamber aracılığıyla da dörtte kitap
yazdırtmıştır, neden kalkıp burun sokarsınız insanları yolundan çevirmeye
kalkar günaha girersiniz, bilmem neden. Kuran-ı Kerim’de, İncil’de, Tevrat’ta,
Zebur’da Yaradan’ın kitabıdır, bu dördü de kutsaldır, bu dördünün
birbirinden üstünlüğü yoktur. Benim için Kuran, senin için İncil, diğeri için
Tevrat Zebur.
Yaradan herkesi kitabından sorgulayacak, başka kitaptan sorgulayamayacak.
Yaradan herkesi kitabından sorgulayacak, başka kitaptan sorgulayamayacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder