27 Aralık 2018 Perşembe

Blog Milliyet belli ki sen yolunu seçmişsin...


Dün, Ayrılıkçeşmesi Marmaray istasyonunun asansörü hakkında hem blog sayfam için hem de Blog Milliyet sitesindeki köşem için bir yazı yazdım. 

Bu yazımın içeriğinde toplu taşımalarda yetkililerin duyarsızlığından, umursamazlığından bahsettim. Özellikle Marmaray'ın Kazlıçeşme Ayrılıkçeşmesi istasyonlarında birer asansör bulunması eleştirdim. Yetkililerin hem vatandaşı hem de beni yani bir engelliyi dinlememelerinden bahsettim.

Kesinlikle ve kesinlikle hakaret etmedim, ama Blog Milliyet bu yazımı geri çevirdi. Bu geri çevirmeye neden olarak ise "cevap hakkı doğuracak olması" imiş. 

Biraz sinirlendim ve hemen Twitter'i açtım.  

"
@Milliyet_Blog Cevap hakkı doğuracak yazıları yayınlayamıyorsunuz... Anlıyorum sizi, hem de çok iyi anlıyorum. Sizde de engelli ile empati eksikliği var. Yazık.


Yazdım. 

Çünkü bir engelli olarak yaşadığım bir zorluğu sorunu birileri ile paylaşma imkanı bulmuşum ve bunu yaparken de saygılı olmuşum. Sorunu çözebilecek devlet büyüklerine söylendiğim için ve kendileri onlardan çekindiği için yazımı yayınlayamıyorlar. 

Blog Milliyet artık her şeye müdahale eder duruma geldi, sıkıldım ve artık en yakın zamanda bloglarında yazmayı bırakma kararı aldım. 

Zaten bu müdahaleleri bir kaç yıl önce başladıydı, en iyisi kendi bloğumda devam etmek. 

26 Aralık 2018 Çarşamba

Kadıköy'e gidip de gelememek var...

Dün Kadıköy'e gitmek istedim, ama gidemedim çünkü Marmaray'ın Ayrılıkçeşmesi istasyonunda bulunan asansörün sorun çıkartmasından çekindim. 

Kadıköy'e gidip de gelememek var, geri dönmek istediğinde asansörün çalıştığını görememek var... 

Şikayet etmeyip harekete geçen benimde gönüllü olarak destekte bulunduğum Kadıköy Acıbadem'de öncelikli projesi MDM (Malzeme Değerlendirme Merkezi) bulunan Ahtapot Gönüllüleri Sosyal Dayanışma ve Sportif Faaliyetler derneğine gitmek için yola çıkmak artık benim gibi bir tekerlekli sandalyeli için çok zorlu olmaya başladı.


Dün günlerden Salı olduğundan son beş yıldır yaptığım gibi saat 17:00'de Özel Sempati özel eğitim ve rehabilitasyon kurumuna egzersiz eğitimi almaya gitmem gerek. 

Şimdi kalkıp Marmaray ile Kadıköy'e gidersem ve dönüş yapmaya kalktığımda asansör bozuk olursa geri dönemem ve kuruma yetişemem egzersiz eğitimimi alamam. 


Bu eğitimi bir kez almamak sorun değil, ama "saatimde kurumda olamamam" demek, "hem kurumun hem diğer öğrencilerin hakkını yemem, yapılan programın mahvolması" demek. 



Bir kaç ay önce Milli Eğitim Bakanlığı bu kurumlara aldığı bir kararı gönderdi... Bu karara göre özel eğitim kurumlarına kamera koyma zorunluluğu getirildi ve bu kurumların çalışma sistemi kamera ile kontrol edilmeye başlandı. 





Bu kameralı sistemden çıkan görüntülerin kontrol edildiğini sanmıyorum, ama bu kameralar herkeste bir çekingenlik bir korku yarattı. 



Bu korku sayesinde bu özel kurumlar düzenli bir şekilde işlemeye başladı. 

Ben saatimde orada olmam gerek ve seansım bittiğinde tam saatinde kurumdan çıkmam gerek, kurum öğretmenleri ve yöneticileri de kuruma zamanında gelip zamanında gitmeleri gerek. 

Yani kimsesin herhangi bir acil işinin çıkmaması gerek ki, herkesin mağdur olmaması için. 


Benim "engelli" olarak nitelendirdiğim; yürüyemeyen tekerlekli sandalyeliler, bastonlular, görmeyenler, zihinsel problemliler, yaşlılar, hamileler, bebekliler, bebek arabalılar, çocuklular gibi birçok birey bu asansörleri zorunlu olarak kullanıyor.

Henüz beş yıl önce yapılan Asya ile Avrupa kıtalarını denizin altından raylı sistemle toplu taşımayla birbirine bağlayan Marmaray'ın, başlangıç istasyonlarında birer asansörü var. 


Sen son teknolojiyi kullanarak bir toplu taşıma ağı yap/ yaptır, Asya ile Avrupa'yı denizin altından aş, ama kalkıp bu ağın iki ana istasyonuna tek asansör koymalarına göz yum. 

Madem alternatif asansörü koymuyorsun, rampa koy... Eğimi yüzeyi genişliği uygun bir rampa koy... Bu rampayı tekerlekli sandalyemizle aşalım, bastonumuzla aşalım, bebek arabamızla aşalım veya el ele kol kola birilerinden destek alarak, yürüyerek aşalım. 


Ben bu düşüncesizliği devletin en yükseği Cumhurbaşkanlığından Başbakanlığına, İstanbul belediyesinden Valisine Kaymakamına kadar, toplu taşıma ağının yöneticilerine istasyon şeflerine müdürlerine kadar herkesi uyardığım halde kimsesi bana insanca cevap vermedi. 


Bunun tek sebebi var; kendilerini ve beni insan yerine koymamaları, ülke insanının empati yapmayı bilmemesi ve sadece kendini düşünmesidir. 


Defalarca kez yerel yöneticileri Twitter Facebook sosyal ağları  üzerinden etiketleyerek mesaj atarak durumu fark etmelerini sağladım, ama kıllarını kımıldatmadılar. Bir "teşekkür" etsem veya yapabilecekleri bir şey olduğunda anında cevap verirken, bu asansör konusunda hep suskun kaldılar. 


Başbakanlığa BİMER'e son derece güzel bir yazı yazıp durumu anlattım, ama oradan bana çok saçma bir yanıt gelince bende "bu işi bunlarda çözemez" dedim ve asansör konusunda çözüme ulaşamayacağıma inanmaya başladım.  


BİMER'e dedim ki: "ben bir tekerlekli sandalyeli engelliyim ve düzenli olarak Marmaray toplu taşıma ağını kullanıyorum... Bu ağın bir asansör sorunu var, lütfen bu sorun hakkında bir şeyler yapın. Ya bir asansör daha koyun ya da Kazlıçeşme ve Ayrılıkçeşmesi istasyonlarına bir rampa sistemi kurun" dedim. 


Bana BİMER'den gelen cevapsa: "Marmaray'ı biz yapmadık bu yüzden de bu ağa müdahale edemeyiz" gibi bir şey oldu. 


Ayrılıkçeşmesi ve Kazlıçeşme istasyonlarına çözüm önerim... Ve gelen cevap.

18 Aralık 2018 Salı

RAM (Rehberlik Araştırma Merkezi), artık Merkezefendi'de...



Havanın rüzgarlı ve yağışlı olmasına aldırmadan saat 12:30'da evden çıktım, ilk önce Özel Sempati Özel Eğitim Kurumuna uğrayıp müdüresi hanımdan son bir yıldır işlenmiş olan tedavi envanter kağıt tomarımı aldım ve uzunca bir yola çıktım.

Üç dört kilometre yol yapıp bir yıl önce Zeytinburnu Merkezefendi'ye taşınan RAM'a (Rehberlik Araştırma Merkezi) gittim on beş yirmi dakika sonra geri dönüş yaptım.

İlk önce bir kilometre kadar ilerleyip Akşemsettin tramvay durağından trene binip bir durak sonra Merkezefendi’de indim. Durağa hemen elli metre mesafede bulunan bir ilköğretim okulu binasına girdim, işimi halledip geri çıktım.


Tam “bu kötü hava koşullarında beni tekerlekli sandalyemle kilometrelerce uzağa taşıyorlar”, dediğim sırada bu okul binasının girişinde eğimi, yüzeyi ve genişliği uygun bir rampa gördüm. 




Bu yapıda hem basamaklı bir merdiven var, hem de yaklaşık yirmi metrelik eğimi yüzeyi genişliği uygun bir rampa var.



Bu yapı yer hizasından yaklaşık beş altı metre aşağıdan başlıyor ve yükseliyor. Bu nedenle benim okul girişine ulaşa bilmem için uzunca bir rampa gerekli ve bu rampa vardı.

Biz engelliler, özel eğitim kurumlarından tedavi almak için RAM’lardan her yıl bir rapor almak zorundayız… Her yıl aynı evraklarla gider, teslim eder ve geliriz. 

RAM merkezinde benim birbirinin aynı bir sürü sağlık raporumun fotokopisi, nüfus kağıdımın fotokopisi, özel eğitim kurumlarından evraklarım var.

Yani boşuna evrak kalabalığı…  

Geçen hafta Millî Eğitim Bakanlığı bana mesaj atarak bu randevuyu bildirmişti, bende hava şartlarına aldırmadan mecburen bugün saat 14:00'de orada oldum. 

Bir tehdit gibi değil mi? Bana göre tehdit... Karşılarında bir engelli olduğunun farkında değiller. 

Kışın ortası Aralık ayındasın ve buz gibi yağışlı havada bir tekerlekli sandalyeliyi ayağına çağırıyorsun. Demiyorsun ki; kurumlardan eğitim almaya devam etmek için evrak işleme işleminiz vardır, lütfen en yakın zamanda kurumumuza gelin.

Bende havanın güzel olduğu bir an kendimi ayarlarım merkezlerine gider gelirdim…

Sağlık raporumun fotokopisi, nüfus kağıdı fotokopisi, iki adet vesikalık resim ve bir imza için beni oraya çağırıyorlar. Ayrıca tüm bu evraklarım onların elinde mevcut, her yıl her aynı şeyi yapıyorum.

Bugün orada yaptığım işlem on beş dakika bile sürmedi, RAM'ın içinde olduğu binaya girdim, evraklarımı teslim ettim, inceleme yapıldı, imzamı atıp binadan çıktım.
 

Birde bunun yanı sıra RAM’a on gün sonra tekrar gidip geleceğim, çünkü verdiğim evrakları tam olarak incelendikten sonra bizzat bana teslim edecekler. 

Eğer ben hava şartları nedeniyle gidemezsem, annem kardeşimin aracı ile gidip teslim alacak. 

Konu hakkında önceki yazım... Tıklayın okuyun.

17 Aralık 2018 Pazartesi

Sokağa atılan köpekler için oradaydık...

Dün günlerden 16 Aralık Pazar'dı... Saat 11:30 civarı işlerimi bitirdim ve küçük kardeşimle beraber Pendik Kurtköy'e gitmek için evden çıktım.  

Anlık hevesle mağazalardan alınmış ve sonrasında bakımı zor geldiği için bölgeye bırakılan köpekler için oradaydım. 

O bölge ucu bucağı gözlerin alamayacağı bir alana sahip, sürekli ince ince yağan yağmuru ve esen bir rüzgarı var. 

Vicdanı olan birinin o bölgede geçireceği bir kaç dakikanın bile o köpekler için ne kadar değerli olduğunun fark etmesi bir kaç salise sürmüyor. O köpekler öyle açlar ki, daha aracınız bölgeye girdiğinde hepsi bir anda kuyruk sallamaya başlıyor. 





"Açlar" derken, hem karınları aç susuz hem de sevgiye açlar... Bir kaç köpekte şunu gördüm, mamalar sular bir köşede dururken kuyruklarını sallayarak bizlerin yanından ayrılmadıklarını gördüm. 





Biz Ahtapot Gönüllüleri olarak desteği birileriyle ulaştırmak yerine bizzat giderek, dokunarak kendimiz destek vermeyi seçen gönüllüleriz... Bu kulübe yapımı etkinliğinde bir kez daha gördüm ki; dokunmak karşındakini daha çok sevindiriyor. 

Ahtapot Gönüllüleri Sosyal Dayanışma ve Sportif Faaliyetler derneğinin üçüncüsünü düzenlediği sokağa terk edilmiş ve sonrasında o bölgeye bırakılmış dostlarımıza, Köpek kulübesi yapımı ve mama desteğinde bulunmak için gün boyunca oradaydık. 

Sabah ilk gelen arkadaşlar öncelikle orada bulunan eskimiş ve yıpranmış kulübeleri boş bir yere topladı ve hepsini ateşe verdi. Bunu yapmamızdaki sebepse, hastalık veya mikrop riskini tamamen ortadan kaldırmak, o kulübelerin bir daha kullanılmasını engellemek.  

Diğer gönüllüler sabahın erken saatlerinden beri oradaydı, ama ben anca saat 12:30'da orada olabildim. Sadece Ahtapot gönüllüleri derneği değil, o bölgede bizimle birlikte bir kaç STK daha vardı ve onlarca gönüllü de oradaydı. 

Bunun yanı sıra aramızda bir ünlümüzde vardı, doksanlı yıllara imzasını atmış pop müzik sanatçısı olan Yonca Evcimik'de gün boyunca oradaydı. Bizlerle sohbetinin yanı sıra kulübe yapımları sırasında yardım etti, aracıyla başka bölgelere gidip besleme bile yaptı. 



Ben tekerlekli sandalyemle orada pek hareket edemesem de, gönüllülerle orada olmak bana çok iyi geldi... Orada yaşam mücadelesi veren köpekler için bir şeyler yapanları görmek çok güzeldi, çok mutlu oldum. 

Beni orada gören gönüllüler de çok mutlu oldu, köpeklerde çok mutlu oldu. 



12 Aralık 2018 Çarşamba

Milli Eğitim Bakanlığından yine bir düşüncesizlik...


Bugün sabah saatlerinde hem Özel Sempati özel eğitim kurumundan arandım hem de Milli Eğitim Bakanlığı'ndan SMS mesaj aldım.


Bizler Özel eğitim kurumlarından aldığımız eğitim için RAM Rehberlik Eğitim Merkezlerinden rapor alıyoruz. Bu raporu her yıl veya her iki yılda bir alıyoruz ve bu rapor kaydını yaptırmadan özel eğitim kurumlarından eğitim alamıyoruz. 


Özel Sempati özel eğitim kurumundan arayan sekreter hanım: "RAM'dan sizin için randevu aldık" dedi ve bu randevu için gerekli evrakları söyledi, beni yönlendirdi. MEB'den aldığım mesajda ise: "Sayın ABDULLAH UNAL, Zeytinburnu Rehberlik Ve Araştırma Merkezi'nden 18.12.2018 tarihinde saat 14:00 da randevunuz bulunmaktadır. Bilginize. Kurum Tel:02125580843 B002"
Yazıyordu.


Ben bu işi çözemedim gitti; ya Milli Eğitim Bakanlığı ne yaptığını bilmiyor yada RAM… Karşılarında engellilerin olduğunun farkında değiller.


Bu arkadaşlar Aralık ayının kış mevsiminde olduğunun bile farkında değiller...


Günlerdir yağan yağmur ve soğuk, neden durduruyor bu düşüncesiz insanları… Bilmiyorum. 


Engelli bireyleri ayağına kadar ve bunun yanında istediği zaman çağırıyor.


“Kaydınız yapılmıştır istediğiniz zaman gelin” denmiyor…

Merkezefendi’de bulunan Zeytinburnu Rehberlik Ve Araştırma Merkezi çok uzak... Sadece bana değil, neredeyse kurumlardan eğitim alan tüm öğrencilere uzak.


Haftaya Salı günü saat 14:00' de RAM'da olmam lazım, saat 17:00' de ise eğitim almak için kurumda olmam lazım. 

5 Aralık 2018 Çarşamba

Kaldırımda çalışma ve Ahtapot gönüllüleri yine Byotell'deydi...


Marmaray'ın Kazlıçeşme istasyonuna giderken kullanmakta olduğum, Prof. Dr. Muammer Aksoy caddesi üzerinde bulunan kaldırımda bir kaç hafta önce bir çalışma oldu... Sanırım elektrik trafosuna elektrik akışı için bir çalışma yapıldı. 

Çalışma sonucu kaldırımda bırakılan bir bozukluk tekerlekli sandalyeli olan beni aşırı zorlamaya başladığı için durumu üç dört gün önce Zeytinburnu belediyesi Beyaz masasına internet yoluyla bildirdim. 


Bu bildirim sonucunda ise anında, hemen bir gün sonra geri dönüş yapıldı ve işlemlerin başlatıldığı bana bildirildi... Kaldırımdaki o bozukluğun Fen işleri tarafından keşfinin birinci gün yapıldı, ikinci gün ise o kaldırımda tekrar bir çalışma yapıldığı ve düzeltildiği bana cep telefonu yoluyla mesaj atılarak hemen bildirildi. 

Bu kadar çabuk bir şekilde böyle bir sonuca ulaşmamın nedeni; Beyaz masa'ya yazılı başvuru yapmam, belediyenin de bana bu kadar çabuk geri dönüş yapmasının nedeni; yazılı başvuru yapmam. 







28.06.2019
Sayın yetkili bir süre önce aşağıdaki konu ile ilgili yazışmış sorunu çözmüştük. Hava şartları nedeniyle mi bilemiyorum ama geçtiğimiz günlerde o kaldırım üzerindeki bu bozukluk tekrardan eski haline döndü. Şu an kaldırım hizasından 2- 3 santimetre aşağıdadır. Bu benim ve bebek arabalı bireyler içinde zorludur, sağlıklı vatandaşın ayağının takılması sonrası içinde sorun. 

Teşekkür eder, gereğinin yapılmasını arz ederim. 





Ahtapot gönüllüleri yine Byotell'deydi... 

21.10.2018 saat 02:00 civarı  cep telefonumu saat 08:00'e kurup uyudum, saat 08:00 olmasına on beş dakika kala uyandım. 

Bu artık bana yapıştı, sebebini bilmiyorum ama cep telefonumun alarmı çalmadan gözlerimi açıyorum.

Annemin gelmesiyle üzerimi giyinmem, lavabo ve tuvalet ihtiyacımı görmem derken saat 08:50’de kardeşimle babam beni anca evden dışarıya kapı önüne çıkartabildi. 

Sonrası bana ait olduğu için bende neredeyse hiç duraksamadan ilk önce Marmaray Kazlıçeşme’ye oradan Ayrılıkçeşmsi’ne ulaştım. Asansörlerde bir sorun çıkmadan Kadıköy Tavşantepe metro ağının Ayrılıkçeşmesi istasyonuna kadar sorunsuz ilerledim. Ayrılıkçeşmesi metro istasyonuna iniş yapmak isteyeceğim asansör önünde beklerken Ahtapot gönüllüsü olan Seniha ile karşılaştım onunla öncelikle sağlıklıların asansörü kullanmasına izin verdikten sonra ikinci gelen kabine binip aşağı indik. Ve ilk gelen trene binip Kozyatağı’na on dakikada ulaştık, Acıbadem istasyonunda bize Orkun’da katıldı.

Resmen gönüllü toplayarak toplantıya gidiyorum… :)

Ufak tefek aksilikler sonrası yine de tam zamanında saat 09:50 civarı Byotell’deydik… İlk önce iki kat aşağı inmek için asansöre yöneldik ve kabine girdik. Bizim arkamızdan bir otel görevlisi de elinde tepsi ile beraber asansör kabinine girdi. Otelde gideceğimiz kata gidecek olan yere üç asansör var ve benim tekerlekli sandalyemin rahatça girip çıktığı sadece bir kabin var. Daha biz düğmeye basmadan o görevli 14. katın düğmesine bastı ve asansör yukarı çıkmaya hareketlendi. Çare yok asansörün o kata çıkmasını bekledik ve sonra eksi ikiye basıp toplantının yapılacağı kata anca inebildik. Kata geldik, ama bir türlü salonu bulamıyoruz çünkü bu sefer toplantıyı eksi katta yapmaya karar vermişler.

Saat 10:05’de salonun yapılacağı kapının önündeydik ve saat 10:15 civarı toplantı başladı... İlk önce LADEG'in hazırladığı ailesinde farklı bireyler olanların sunumlarının olduğu bir klibi izledik. Bir saati aşkın süre sonra klibi izledikten sonra Pınar ve Sema ile karşılıklı söyleşi yaptık, ötekileştirmeyi sorguladık. Onlar kendilerini anlattılar, biz merak ettiklerimizi sorduk.

Bir ara saat 12:00 civarı ara verip yemeğe çıktık... Yemek sonrası ihtiyacımı gidermek için engelli tuvaletine gittiğimde gördüm ki kapısı kilitli, yaklaşık on dakika bekledikten sonra bir görevli gelip kapıyı açtı. Bu otelde bile sağlıklılar o tuvaleti kullanıyor ki o kapı kilitleniyor. 

Bugün toplantı sırasında otelin lokantasında hep beraber yemek yediğimiz sırada yanımda oturan bir hanımefendiyle engeller konusunda sohbetimiz sırasında bana "evet, asansörlerin durumu çok kötü, hatta bir kaç yıl önce Yenikapı metro istasyonunda bir engelliden önce asansöre giriyorlar" dedi, bende "evet o olayı biliyorum ve hatta o engelli bendim ve o olay Vedat ile tanışmama neden oldu" dedim. Öyle şaşırdı ki öyle şaşırdı ki, inanamadı. 

Yaklaşık bir saatlik yemek arası sonrası Birce arkadaşımız bize yirmi gün kalan İstanbul maratonu ile ilgili tüyolar verdi, dernek ve vakıflar hakkında dağarcığını paylaşıp biz katılımcı Ahtapot gönüllüleri derneği üyelerine bağış nasıl toplanır veya bireysel bağışçılık hakkında raporlar sundu.

Seniha ve İlknur, Hatay Reyhanlı'da mültecilere yapılan yardımı anlattılar, teslimat sırasında orada yaşadıklarını paylaştılar. Saat 16:30'da toplantı sona erdi. Son olarak da önümüzdeki hafta kutlamasını yapacağımız Cumhuriyet Bayramı için resim ve video çekimi yaptık. 

5 Kasım 2018 Pazartesi

Davutpaşa/ YTÜ metro istasyonu...

Dün bir düğün merasimi için saat 19:00 civarı Davutpaşa/ YTÜ metro istasyonundaydım… Buraya ilk gidişim olduğundan ne tarafa gidebileceğimi bilemedim ve nasıl davranacağım konusunda iki güvenlik görevlisi arkadaşdan yardım aldım.


Davutpaşa/ YTÜ metro istasyonunda öyle bir sistem yapılmış ki, hayran kaldım ve bu tam benim Marmaray ulaşım ağı için önerdiğim sistemdi... Marmaray yetkilileri bana laf yetiştireceğine bu rampa sistemini Marmaray’ın, Ayrılıkçeşmesi veya Kazlıçeşme istasyonuna kursalar biz engelliler (tekerlekli sandalyeliler, bastonlular, görmeyenler, çocuklular, bebek arabalılar, pusetliler, yaşlılar) için sorun kalmayacak.

Davutpaşa/ YTÜ metro istasyonu yerden beş altı metre yüksekte olduğundan istasyondan çıkar çıkmaz önünüze bir yaya yolu geliyor, o yol üç dört metre genişliğinde ve uzunluğu yüz metre filan.

O yolun sonundaysa eğimi, genişliği ve yüzeyi son derece düşünülerek yapılmış olan bir dönemeç var. O dönemeç sayesinde yer yüzeyi yol hizasına kadar kaldırıma iniyorsunuz. 

Hem giderken hem de dönüş yaparken hiç sorun yaşamadım, kimseden yardım destek almadım ve işimi kendim görerek yol hizasına bir çırpıda inip çıktım. 


Ne güzel değil mi? Asansör var m? Asansör bozuk mu? Elektrik sorunu yaşar mıyım? Sağlıklılar asansörü tıklım tıklım doldurmuş mu? Derdi yok. 

Bu sefer teşekkürü hakkettin Metro İstanbul... 




2 Kasım 2018 Cuma

Sağlıklıya ÖTV indirimi var, ama engelliye yok...


Dört beş ay önceydi, ÖTV indirimi hakkı almak için tekerlekli sandalyemle beni oradan oraya koşturan devlet, başta ÖTV olmak üzere bugünlerde birçok kalemde vergi indirimine gitmeye başladı… Bu indirimi ülkenin girdiği ekonomik sıkıntıyı çözmek için ve 31 Mart günü yapılacak olan yerel seçim vaadi yatırımı olarak düşündüğü için yapıyor.

Dört ya da beş ay önce, iki ay boyunca ev ile iki hastane arasında altı yedi defa gidip geldim, dokuz on defa muayeneye girdim...  Sonunda aldığım raporda sol tarafım felç beynimde de hasar olduğu yazıyordu, ama bana “sen tertibatlı motorlu araç satın al, kullan” dendi. 

Hakkım olduğu halde bazı hak yiyiciler bana “sen ÖTV vergi indiriminden faydalanamazsın” dediler... 

Bugünse köşeye sıkışıldığı için ve ülkenin tüm kaynaklarını har vurup harman savurulduğu için şimdilerde taktılar konutta, otomobilde, beyaz eşyada ÖTV indirimine gidiyor.

Twitter ve Facebook; 
Otomobil içinde indirimler gelmeye başladı... İnsanımız ilgi gösterir mi? Bilemem. Çünkü o aracın vergisi sigortası yakıtı derken o para yine cepten çıkıyor.

Bir kaç ay önce yüzde seksen engelli raporum olduğum halde bana ÖTV indirimi yapmayan ve "sen tertibatlı motorlu araç al, kullanırsın" diyen devlet, ekonomik sıkıntıyı aşmak için ve seçim yatırımı olarak otomobil, konut, beyaz eşya gibi altı kalemde ÖTV indirimine gidiyor. :P 

Dört beş ay önce sağlık kuruluna girdiğim yazım için tıkla...

17 Ekim 2018 Çarşamba

İBB'den kırtasiye yardımı 2018...


Bugün öğle 12:00 civarı Özel Sempati özel eğitim kurumunun bana verdiği İstanbul Belediyesi kırtasiye yardım ıolan 250 TL'lik çekin karşılığını ne zaman alabileceğimi öğrenmek için Edirnekapı'ya gittim.

Kazlıçeşme Marmaray'a giderken Süleymaniye kadın çocuk acil hastanesi birkaç metre ötesinde bulunan kaldırım birkaç araç tarafından işgal edilmişti, ama ben yolu uzatarak geçişimi yaptım…

Artık öyle bir kanıksadım ki hatalı olan benim, düşüncelerim yanlış. Çünkü hemen her çıkışımda buradan geçiyorum ve hemen her geçişimde o kaldırım bu halde.

Marmaray Kazlıçeme'de de bir engelle karşılaştım, o da turnikeler... Sağlıklılar için neredeyse on adet turnike var, her ne hikmetse bazı sağlıklılar engelliler için yapılmış turnikeyi kullanmakta ısrarcı. 

Biraz bekleyerek te olsa istasyona çıkıp trene binişimi gerçekleştirdim... Geçen zaman bir dakika olsa bile, bazen asansörde kaçabiliyor trende kaçabiliyor. 

İlk önce Yenikapı'ya oradan Havaalanı metrosuyla Topkapı- Ulubatlı istasyonuna geçiş yaptım. 

Marmaray'ın Yenikapı istasyonunda trenden iniş yapmak bir dert, çünkü insanlar oturacak koltuk bulabilmek için içeridekiler çıkmadan içeriye girmeye çalışıyorlar. 



O bölgede yoğun bir araç trafiği olduğu için kaldırımdan en yakın trafik ışıklarına kadar yaklaşık beş yüz metre ilerledikten sonra anca karşıya geçiş yapabildim. Yolun karşısına geçtikten sonra tekrardan beş yüz metre geri gelip Topkapı- Mescidi Selam hattına girişimi yapabildim.

Topkapı- Mescidi Selam metrosuna geçiş yaptıktan sonra, Mescidi Selam yönüne doğru bir durak sonra Edirnekapı'da indim. 

Orada yer yüzüne çıkıp yaklaşık beş yüz altı yüz metre kadar ilerledim ve İBB’nin İETT genel Müdürlüğünün olduğu kampüsüne giriş yaptım. Burası çok büyük bir alan, büyükşehir belediyesine ait bu alanda birçok hizmet var. 

Bu alanda para ödemesi de yapılıyor, evsizlere,  kimsesizlere düşkünlere aş, çay, çorba dağıtımı da yapılıyor. 


Edirnekapı'da bir otobüs durağı kaldırımın ortasında konulduğundan geçişim engellediği için yardım alarak zar zor geçişimi yaptım. 





Ve son olarak gittiğim İBB’nin İETT yerleşkesi içindeki bankolar çok yüksek olduğundan memur ile zar zor konuştum. Gerçi sadece burada böyle değil, ülkemizde tüm her yerde böyle bankolar. Devlet dairelerinde de özel sektörde de. 

B
en, bugün Kırtasiye yardımımı alamadım, çünkü bir evrağım eksikti... Zaten bugün oraya gitmemdeki asıl sebep engellilere tanımlanmış Kırtasiye yardımının hangi ilçelere hangi günde verildiğini öğrenip, internetten yayınlamaktı. 


NOT: Bu 250-TL'lik kırtasiye yardımı için bir birim oluşturulmalı ve o birim bu desteğin hak sahibine ulaşması için elinden geleni yapmalı… İnsanların bu yardımı almak için Edirnekapı’ya kadar gitmesi, yol masrafı yapması, eziyet çekmesi engellenmeli ve adreslerine isme tanımlanmış banka çeki gönderilmeli. 

12 Ekim 2018 Cuma

CarrefourSA kasaları...


Dün akşamüzeri Olivium alışveriş merkezi Carrefoursa gıda marketten çıkarken aldığım ürünlerin ücretini ödemek için bakındığım sırada her zaman tekerlekli sandalyemle girip ödeme yaptığım kasanın kapalı olduğunu gördüm. 

Sağlıklıların kullandığı bölümlere girmek istemediğimden diğer kasalara göz ucuyla bakmaya başladım ve sonra bana bakan güvenlik görevlisine baktım “bu kasada kimse yok mu?” Dedim.

Güvenlik görevlisi ile biraz bakıştıktan sonra, bana küstahça körmüşüm gibi davrandı ve “bakın ilerideki oradaki kasalar boş” dedi, bende yan yan baktıktan sonra söylenerek gittim. Gittim ve o kasalardan birinin daracık bölümüne girdim ve çevremdekilerin duyacağı şekilde “Carrefoursa’nın kasa bölümü o kadar çok dar ki, resmen bir işkence ve ayrıca bu saçma sapan dar kasa bölümleri yüzünden bir defasında fotoğraf makinemi kırdım” dedim.

Carrefoursa gıda marketlerinde kasa bölümleri hipodromda atları koşturmaya başlamadan önce soktukları daracık olan start yeri gibi.

Ben daracık olan bu kasa bölümüne girmemek için Nautilus alışveriş merkezi Carrefoursa’da aldıklarımı kendi kendine kasadan geçirdiğin, ücretini ödediğin geniş olan kasa bölümünü kullanıyorum.