4 nisan 1976 İstanbul doğumluyum, yaşamımı halen İstanbul'da sürdürmekteyim. Yirmi yaşında Anevrizma'dan dolayı beyin kanaması geçirdim, yarım saat içinde bir acil servis doktorunun karşısında olmama rağmen ilgisizlik nedeniyle yaşamımı tekerlekli sandalyede sürdürmekteyim. Zorlukların üzerine giderek çözüme ulaşan bir kişiyim ve sağlığını kaybetmiş engelli bireyler için farkındalık yaratmaya çalışan bir aktivistim. "Biz engelli değiliz biz engelleniyoruz"
20 Kasım 2015 Cuma
18 Kasım 2015 Çarşamba
Zarar sizden bizden değil...
Benim iki yeğenim var, biri 12 yaşında olan Can, diğeri 7 yaşında olan Ömer. Her ikisi doğduğundan bu yana benim canım ciğerim bende onların hayatıyım. Amcalarını tekerlekli sandalyesiyle kabullenmişlerdir, beni hiçbir zaman garipsememişlerdir.
Her ikisiyle yaşadığım o kadar güzel anlar oldu ki, bazen onlar bana yaşayamadığım anları yaşattılar, bazen ben onlara yaşattım.
Gün geldi; Can daha dört yaşındayken, gençliğimde çekilmiş olduğum bir resmimi görünce bana “amca burada seni kim tutuyor” deyip gözlerimi yaşarttı, çünkü o beni hep yanımda birileriyle ayakta gördü. Gün geldi; Ömer daha dört yaşındayken “oyuncağını bana versene” dediğimde, yanımdan kaçıp diğer odaya gitti ve “amca gel al, ama gelemezsin ki” dedi, gözlerimi yaşarttı.
Bazen ilgi çekmek için muzırlık yaparak bana sataşıp kavga çıkartırlar, bazen de surat yapıp istediklerini yaptırdılar.
İnsanımız şunu algılayamıyor; o bir çocuk, onun işi yaramazlık, onun işi keşif, onun işi gücü oyun. Onların hayal gücünün yaratıcılığının geliştirilmesi gerek.
Bazı anne babalar engellilerin çocuklarına yaklaşmasına izin vermezler, çünkü çocuklarının zarar göreceğini sanırlar. Aslında çocukları engelliden uzak tutarak çok büyük hata yaparlar. Engellileri yaşamlardan uzak tutarak yaptığınız sadece bir gerçekten onları yoksun bırakmak, yaşamlarının herhangi bir anında karşılaşacakları bir problemden kaçırmak.
Bizlerin yaşadığı bu sağlık bozulması öyle engellenerek kaçılacak bir durum değil, engellilik öyle bir problemdir ki, nerede ne zaman karşınıza çıkacağını bilemezsiniz. Hiç ummadığınız an size sürpriz yapar “bööö” der. O an geldiğinde apışıp kalınmaması için eğitimle farkındalık duyarlılık sağlanmalı.
Trafik kazası geçirirsiniz, beyniniz veya omuriliğiniz zarar görür engelli olursunuz… Yüksekten düşersiniz, beyniniz veya omuriliğinizde bir sorun çıkar engelli olursunuz…
Silahlı çatışma ortasında kalırsınız veya bir afet olur engelli olursunuz…
Doktor yanlış tedavi yapar veya yanlış ilaç alırsınız engelli olursunuz…
Bazıları çocuklarını engellilerden uzak tutarlar, çünkü engellilerin çocuklarına zarar vereceğini düşünürler, bazıları da engelli olan çocuğunu sağlıklılardan uzak tutar, çünkü onlarda sağlıklıların engellisine zarar vereceğini düşünür. Her iki tarafın ortak noktasıysa Türkiye’de yaşıyor oluşu.
Her ikisiyle yaşadığım o kadar güzel anlar oldu ki, bazen onlar bana yaşayamadığım anları yaşattılar, bazen ben onlara yaşattım.
Gün geldi; Can daha dört yaşındayken, gençliğimde çekilmiş olduğum bir resmimi görünce bana “amca burada seni kim tutuyor” deyip gözlerimi yaşarttı, çünkü o beni hep yanımda birileriyle ayakta gördü. Gün geldi; Ömer daha dört yaşındayken “oyuncağını bana versene” dediğimde, yanımdan kaçıp diğer odaya gitti ve “amca gel al, ama gelemezsin ki” dedi, gözlerimi yaşarttı.
Bazen ilgi çekmek için muzırlık yaparak bana sataşıp kavga çıkartırlar, bazen de surat yapıp istediklerini yaptırdılar.
İnsanımız şunu algılayamıyor; o bir çocuk, onun işi yaramazlık, onun işi keşif, onun işi gücü oyun. Onların hayal gücünün yaratıcılığının geliştirilmesi gerek.
Bazı anne babalar engellilerin çocuklarına yaklaşmasına izin vermezler, çünkü çocuklarının zarar göreceğini sanırlar. Aslında çocukları engelliden uzak tutarak çok büyük hata yaparlar. Engellileri yaşamlardan uzak tutarak yaptığınız sadece bir gerçekten onları yoksun bırakmak, yaşamlarının herhangi bir anında karşılaşacakları bir problemden kaçırmak.
Bizlerin yaşadığı bu sağlık bozulması öyle engellenerek kaçılacak bir durum değil, engellilik öyle bir problemdir ki, nerede ne zaman karşınıza çıkacağını bilemezsiniz. Hiç ummadığınız an size sürpriz yapar “bööö” der. O an geldiğinde apışıp kalınmaması için eğitimle farkındalık duyarlılık sağlanmalı.
Trafik kazası geçirirsiniz, beyniniz veya omuriliğiniz zarar görür engelli olursunuz… Yüksekten düşersiniz, beyniniz veya omuriliğinizde bir sorun çıkar engelli olursunuz…
Silahlı çatışma ortasında kalırsınız veya bir afet olur engelli olursunuz…
Doktor yanlış tedavi yapar veya yanlış ilaç alırsınız engelli olursunuz…
Bazıları çocuklarını engellilerden uzak tutarlar, çünkü engellilerin çocuklarına zarar vereceğini düşünürler, bazıları da engelli olan çocuğunu sağlıklılardan uzak tutar, çünkü onlarda sağlıklıların engellisine zarar vereceğini düşünür. Her iki tarafın ortak noktasıysa Türkiye’de yaşıyor oluşu.
7 Kasım 2015 Cumartesi
Marmaray'a şikayet başvuru formu...
Saat 22:00
http://www.marmaray.gov.tr/
adresine girerek Şikayet başvuru formuna aşağıdaki satırları yazdım.
"Marmaray toplu taşıma ağının Kazlıçeşme istasyonunda bulunan
Engelli tuvaletinin kilit sistemi çalışmıyor, kapı kilitlenmek istenildiğinde
anahtarı boşa dönüyor. Defalarca kez istasyonda bulunan görevlilere başvurup
durumu izah ettiğim halde, kilit sistemi ile ilgilenilmedi. Zaten Bayanlar
tuvaletiyle aynı oda içinde yan yana olması nedeniyle bu Engelli tuvaletinin
kapısı bolca bayanlar tarafından açılmak istenilerek tacize uğratılıyordu, son
iki ay içinde de çalışmayan bu kilidiyle beni ve diğer engelli arkadaşları
iyice psikolojik baskı altına almaya başladı."
4 Kasım 2015 Çarşamba
Oy hakkımı kullanamıyorum...
Yasalarca bana verilmiş olan ülkenin siyasi geleceğini belirleyecek oy verme hakkımı kullanamıyorum, bunun başlıca nedeni ise bir tekerlekli sandalyeli engelli olmam.
Bir tekerlekli sandalyeli olmak ülkenin geleceğini belirleyecek olan seçimlerde de “sandığa oyunu atamaman” demek. Bu ülke hiçbir yerde bana vermediği değeri, oy hakkımı kullanmam konusunda da vermiyor. Yasalarca bana verilmiş bir hak çiğneniyor, ben ve benim gibileri yok sayılıyor. Bir tekerlekli sandalyeli olduğum bilindiği halde 1 Kasım seçiminde oyumu kullanacağım sandık bir okul binasının ikinci üçüncü katına konuluyor ve tekerlekli sandalyemle oraya çıkmam oyumu sandığa atmam bekleniyor.
Biliyorum ki oyumu kullanacağım sandık bulunduğu odadan çıkartılamaz, sandık yerinden kımıldatılamaz. Benim illaki o merdivenleri tekerlekli sandalyemle bir tabut gibi eller kollar üzerinde aşmam ve oyumu kullanmam bekleniyor.
Tedavim için hastaneye sağlık ocağına gitmek istediğimde engellerle karşılaştım, açıköğretim okumak istediğimde engellerle karşılaştım, kamu kurumlarına gittiğimde engellerle karşılaştım, özel kurumlara gittiğimde engellerle karşılaştım, toplu taşımalarda engellerle karşılaştım, parklara bahçelere gittiğimde engellerle karşılaştım, sinemaya tiyatroya müzeye gittiğimde engellerle karşılaştım.
Bana hiçbir yerde kolaylık öncelik sağlanmadı, her yerde her zaman bana engeller çıkartıldı.
Bir tekerlekli sandalyeli olmak ülkenin geleceğini belirleyecek olan seçimlerde de “sandığa oyunu atamaman” demek. Bu ülke hiçbir yerde bana vermediği değeri, oy hakkımı kullanmam konusunda da vermiyor. Yasalarca bana verilmiş bir hak çiğneniyor, ben ve benim gibileri yok sayılıyor. Bir tekerlekli sandalyeli olduğum bilindiği halde 1 Kasım seçiminde oyumu kullanacağım sandık bir okul binasının ikinci üçüncü katına konuluyor ve tekerlekli sandalyemle oraya çıkmam oyumu sandığa atmam bekleniyor.
Biliyorum ki oyumu kullanacağım sandık bulunduğu odadan çıkartılamaz, sandık yerinden kımıldatılamaz. Benim illaki o merdivenleri tekerlekli sandalyemle bir tabut gibi eller kollar üzerinde aşmam ve oyumu kullanmam bekleniyor.
Tedavim için hastaneye sağlık ocağına gitmek istediğimde engellerle karşılaştım, açıköğretim okumak istediğimde engellerle karşılaştım, kamu kurumlarına gittiğimde engellerle karşılaştım, özel kurumlara gittiğimde engellerle karşılaştım, toplu taşımalarda engellerle karşılaştım, parklara bahçelere gittiğimde engellerle karşılaştım, sinemaya tiyatroya müzeye gittiğimde engellerle karşılaştım.
Bana hiçbir yerde kolaylık öncelik sağlanmadı, her yerde her zaman bana engeller çıkartıldı.
1 Kasım seçim analizi...
Bir rekor kırılıp beş ay sonra bir Erken seçim yapıldı, üç gün önce 1 Kasım Pazar günü Türkiye genelinde Milletvekili seçimi yapıldı.
Bu seçim bir Erken seçimdi, çünkü 7 Haziran’da yapılan seçimde partiler koalisyon kurmak istemedi ve Cumhurbaşkanı kararıyla 1 Kasım’da seçime gidilme kararı alındı. Bu Erken seçim kararını Cumhurbaşkanı almış olsa da, bana göre bu Erken seçim kararının alınmasına asıl suçlu muhalefet partileriydi. Böyle düşünme nedenimse; muhalefet partilerinin kararlı bir siyasi çizgide ilerlemeyip Akp’ye ipleri teslim etmeleridir. Yapıcı değil oyunbozan taraf kendilerinin gösterilmesine sessiz kalmalarıdır ve bunun yanında alınması gereken kararları zamanında alamamış olmalarıdır.
Mhp başkanı Bahçeli her şeye “Hayır” dedi, hiç yapıcı olmayıp 7 Haziran’dan bu yana “erken seçim” dedi ve oyunbozan o oldu… Chp başkanı Kılıçdaroğlu koalisyon görüşmeleri sırasında bir ay boyunca bir çocuk oyalandı ve oyunbozan o oldu... Hdp başkanı Demirtaş ise Pkk terör örgütü konusunda sesini daha çok yükseltmedi ve oyunbozan o oldu.
Bu öngörü sorunları ve kararsızlıklar, Akp’nin açık ara iktidar partisi olmasına neden oldu.
Bu seçim bir Erken seçimdi, çünkü 7 Haziran’da yapılan seçimde partiler koalisyon kurmak istemedi ve Cumhurbaşkanı kararıyla 1 Kasım’da seçime gidilme kararı alındı. Bu Erken seçim kararını Cumhurbaşkanı almış olsa da, bana göre bu Erken seçim kararının alınmasına asıl suçlu muhalefet partileriydi. Böyle düşünme nedenimse; muhalefet partilerinin kararlı bir siyasi çizgide ilerlemeyip Akp’ye ipleri teslim etmeleridir. Yapıcı değil oyunbozan taraf kendilerinin gösterilmesine sessiz kalmalarıdır ve bunun yanında alınması gereken kararları zamanında alamamış olmalarıdır.
Mhp başkanı Bahçeli her şeye “Hayır” dedi, hiç yapıcı olmayıp 7 Haziran’dan bu yana “erken seçim” dedi ve oyunbozan o oldu… Chp başkanı Kılıçdaroğlu koalisyon görüşmeleri sırasında bir ay boyunca bir çocuk oyalandı ve oyunbozan o oldu... Hdp başkanı Demirtaş ise Pkk terör örgütü konusunda sesini daha çok yükseltmedi ve oyunbozan o oldu.
Bu öngörü sorunları ve kararsızlıklar, Akp’nin açık ara iktidar partisi olmasına neden oldu.
3 Kasım 2015 Salı
Sayın Cumhurbaşkanım...
Sayın Cumhurbaşkanı’m artık bitti… Siz artık siyaset yapamazsınız. Siz artık bir köşeye oturacaksanız ve Necmettin Erbakan gibi gerektiğinde danışılacak kişi olacaksınız.
Lafı cimi yok, birileri gelir ülke için bir şeyler yapar ve gider. On yılı aşkın ülke yönetiminde Başbakan olarak bulundunuz, şimdide Cumhurbaşkanısınız ve en yakın zamanda devlet görevleri konusunda miyadınızı doldurduğunuzu düşünüp köşenize çekilmelisiniz. Eğer birkaç yıl önce çekilseydiniz son yıllarda yaşananların hiç biri yaşanmayacaktı, hepsinin üzeri örtülecekti. Yakın zamanda; yapmadıklarınızı bile yapmış gibi gösterileceksiniz, suçlanacaksınız ve yargılanacaksınız. Bu yüzden yapmanız gerekli en güzel şey siyasetin dışına çıkıp bir köşede dinlenmeniz.
Siz ne kadar ortalıkta kalırsanız, bu iş o kadar bataklığa batacak. Siyaset artık sizin işiniz değil, siz ne kadar siyasetin içinde yer almaya kalkarsanız, o kadar çok yıpratılırsınız.
Lafı cimi yok, birileri gelir ülke için bir şeyler yapar ve gider. On yılı aşkın ülke yönetiminde Başbakan olarak bulundunuz, şimdide Cumhurbaşkanısınız ve en yakın zamanda devlet görevleri konusunda miyadınızı doldurduğunuzu düşünüp köşenize çekilmelisiniz. Eğer birkaç yıl önce çekilseydiniz son yıllarda yaşananların hiç biri yaşanmayacaktı, hepsinin üzeri örtülecekti. Yakın zamanda; yapmadıklarınızı bile yapmış gibi gösterileceksiniz, suçlanacaksınız ve yargılanacaksınız. Bu yüzden yapmanız gerekli en güzel şey siyasetin dışına çıkıp bir köşede dinlenmeniz.
Siz ne kadar ortalıkta kalırsanız, bu iş o kadar bataklığa batacak. Siyaset artık sizin işiniz değil, siz ne kadar siyasetin içinde yer almaya kalkarsanız, o kadar çok yıpratılırsınız.