Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde Işid tarafından
yakılıp yıkılan Kobane’ye yardım amaçlı sosyal faaliyetlerde bulunan genç bir
gruba on gün önce canlı bombayla saldırıda bulunulup 31 cana kıyıldı. Bu canlı
bomba katliamını Işid denen örgüt internet yoluyla üstlendi.
Işid’ yani “Irak Şam İslam Devleti”, terör
örgütünün amacı bölgeye tek başına hakim olmak ve adaleti ile insanları yönetmek.
Dünyada İslamiyet’in yayılması adına eylemlerde bulunan bu örgütün asıl amacıysa
baskıyla şiddetle tüm dünyada hakimiyet kurmak. Daha geçen yıla kadar “üç beş
kişi” denilen bu örgüt bir yıl içinde dünyayı sarsacak eylemler yapmaya
başladı.
Yaklaşık on beş yıl önce Usame Bin Ladin’in El
Kaide’sinden ayrılarak kurulmuş bu terör örgütü eylemlerine Suriye’de kanlı bir
şekilde devam ederken birden ibreyi Türkiye’ye çevirdi, çünkü Suriye ile Türkiye
sınır komşusu ve Türkiye’nin dini İslam. Dininin İslam olması demek, çok kolay
bir şekilde kandırılabilecek insanlar bulunabileceği anlamına gelir.
Işid’in Kobane’yi yakıp yıkmasıyla bazı insani
gruplar harekete geçti, Kobane’yi tekrardan ayağa kaldırmaya uğraşmaya başladı,
çünkü “filler tepişir çimenler ezilir”. İnsani grupların bu çabasına Işid
sessiz kalmayıp katliamlar yapmaya başladı ve son saldırısını da Türkiye’nin
Şanlıurfa’da Suruç’ta yaptı. Yakılıp yıkılan Kobane’ye giyecek kitap oyuncak yardımı
yapmaya çalışan grubun içine bir canlı bomba yerleştirdi ve 31 gencin canına
kıydı.
Burada büyük bir zafiyet var, bu saldırı Türkiye
Cumhuriyet’i devletinin istihbaratının verdiği açık sayesinde olmuştur, eğer
istihbarat veya güvenlik güçleri gerekli önlemi almış olsaydı o eylemci
ülkemizde o eylemi yapamazdı. Suruç’ta o eylemi yapabilecek gücü bulabilen
örgüt, o eylemi Ankara’da İstanbul’da İzmir’de Antalya’da da yapabilecek
durumdadır.
Pkk bir
terör örgütü; silahla kanla ölümle kaçakçılıkla beslenen bir örgüt…
Türkiye’nin
Doğu ve Güneydoğu bölgesinde insan kaçakçılığı uyuşturucu kaçakçılığı silah
kaçakçılığı hepsinin geliri Pkk’nın eline geçiyor. Pkk’nın bu gelirleri
kaybetmesi demek, sonunun geldiği anlamına gelir. Pkk’yı bitirmenin en basit
yolu, gelir kaynaklarını sonlandırmaktan geçer.
Akp
hükümeti, Pkk ve kurucusu Abdullah Öcalan ile bir süreç başlattı ve görüşmelere
başladı. Bu sürece “Açılım süreci” dendi, “Demokratik süreç” dendi, “Barış
süreci” dendi, “çatışmasızlık süreci” dendi. Yapılacak olan görüşmelerden daha
çok sürece verilen isim daha ön planda yer aldı.
Pkk’nın silahı bırakıp Türkiye sınırları dışına
çıkması istendi, yıllar boyunca defalarca müzakereler yapılıp analar ağlamasın canlar
yitip gitmesin diye uğraşıldı. Akp’nin unuttuğu bir şey vardı o da Pkk’nın bir
terör örgütü olduğu ve hiçbir zaman terör faaliyetlerinin bırakmayacağıydı. Sorun
dağdaki terörist değil, sorun bu terörden nemalanan asıl elebaşlarının karnının
doyurulması.
O gün Suruç’ta yapılan o kanlı eylem büyük bir
yaraya tuz bastı ve Pkk terör örgütü ile dört yıldır süren çatışmasızlık süreci
sona erdi. Kan tekrar akmaya başladı, şehit haberlerinin ardı arkası
kesilmemeye başladı, anaların gözyaşları tekrardan akmaya başladı.
Sanırım Pkk Suruç katliamının suçlusu olarak
Türkiye’yi belledi ve tüm gücüyle terör eylemlerine bıraktığı yerden başlayıp on
gün içinde onlarca terör eylemi yaptı birçok ailenin ocağına ateş düşürdü.
Zaten bir hataydı; bir terör örgütün kanla
beslenmeyi bırakabileceğini düşünmek, onunla barış müzakereleri yapmak ve ona
arkanı dönmek.
Pkk’nın Türkiye ile olan kavgası Kürt halkının
haklarını savunmak için değil, örgütünün çıkarları savunmak içindi.
Bir terörist eline aldığı silahı asla bırakmaz/ bırakamaz, Akp’nin ve Hdp’nin buna nasıl inandığına anlayabilmiş değilim.
Bir terörist eline aldığı silahı asla bırakmaz/ bırakamaz, Akp’nin ve Hdp’nin buna nasıl inandığına anlayabilmiş değilim.
Pkk terör örgütü, Akp’yi de umursamıyor Hdp’yi de umursamıyor... Bir kibrit çaktı, aynı kibritle ikisini de yaktı.